Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  DİLEK SABANCI
 







SN TÜRKAN SABANCIYA  TÜRKİYE ULAŞ İŞ GN BŞK ABDURRAHİM BARIN TARAFINDAN  Hayır İşleri İçin Verilen Plaket






DİLEK SABANCI

Dilek Sabancı: Zihnimdeki duruluğu namaza borçluyum -






Dilek Sabancı, halkın gönlünde taht kuran işadamı Sakıp Sabancı'nın kızı. Rahmetli babası gibi hayır işlerine büyük önem veriyor.


İş hayatının yoğunluğuna rağmen,

vaktinin büyük bölümünü engellilere ayırıyor.

Dinî vecibelerini yerine getirmeye de azami dikkat gösteriyor.

İlk kez 2003 yılında umreye giden Dilek Sabancı,

Ramazan vesilesiyle geçtiğimiz günlerde yeniden Mekke'nin yolunu tuttu.

"Tarifsiz hazlar yaşadım."

dediği kutsal topraklarda,

namaz düzenine hayran kalmış.

İnsanların hayatını namaza göre programlaması,

ezan okunduğu anda işlerini bırakıp camiye koşmaları kendisini derinden etkilemiş.

Artık namazlarına daha çok dikkat ediyor,

'vaktim yok'

bahanesini hayatından silmiş.

"Zihinsel duruluğumu namaza borçluyum,

insanın ruhu rahatlıyor.
" ifadesini kullanıyor.

Oruç, hac ve zekat gibi ibadetleri de önemsiyor;

ama namazı ayrı bir yere koyuyor:

"ALLAH, bizim için her şeyi yaratmış;

istediği,

günlük bir saatimizi ayırmak.

Namazın kazandırdıklarını anlatmaya kelimeler yetmez. Bunlar İslamiyet'in güzellikleri.


Özellikle sabah namazını çok seviyorum."

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 



KİMDİR.


Özürlüler Dünyasına Damgasını Vuran Güler Yüzlü, Entelektüel, Mütevazi ve Hayırsever Bir İş Hanımı Kısa Özgeçmişi Dilek Sabancı, 24 Ekim 1964 yılında Adana’da doğmuş olup, Fisher Junior College, Boston-Mass-Turizm ve Pazarlama Kursları (1984-1986), Reinhardt College, Atlanta Georgea-Sanat Tarihi ve Psikoloji Kurslarını ( 1984-1986) tamamlamış, International School of Geneva Senior High School diploması ( 1980-1983) sahibi, Heathfield School in Ascot-Junior High School (1977-1979), Şişli Terakki Orta Okulu ( 1yıl) (7.sınıf) 1976) okumuş olup ingilizce , Fransızca, İtalyanca’yı akıcı şekilde konuşur ve yazar. Aşağıda listesi verilen şirketlerde, iletişim ve Halkla İlişkiler departmanı ile ilgili çeşitli stajları tamamlamıştır. TP TECHNIP (İnşaat Şirketi/ Paris) 26 Ekim 1987- 26 Şubat 1988. ELF FRANCE (Petrol Şirketi) 29 Şubat 1988- 30 Nisan 1988, THOMSON CSF (Elektronik ve Savunma Sanayii) 2 Mayıs 1988- 30 Haziran 1988. Dilek Sabancı, Türkiye Zihinsel Engelli Sporcular Federasyonu As başkanı olup, aynı zaman VİSTA TURİZM VE SEYAHAT A.Ş ‘nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Yöneticisidir. Dilek Sabancı, 1989 Yılında Vista Turizm ve Seyahat A.Ş Şirketini kurdu. Vista, müşterilerine kişisel servis ve özel tasarlanmış yerli ve uluslararası seyahat düzenlemeleri konusunda bir sanayı lideridir. Vista başından itibaren, 141 ülkede dünya çapında yaygın 4.100 ofisi bulunan Carlson Wagonlit Travel Agency’nin (CWT) temsilcisi olmuştur. Özürlüler Dünyasına Katkıları ve Aldığı Ödüller Dilek Sabancı, Türkiye Özel Olimpiyatların Yönetim Kurulu Başkanıdır. Türkiye Özel Olimpiyatları, zihinsel engelli bir milyondan fazla çocuk ve yetişkinin yıl boyu spor eğitimi ve atletizm yarışmaları için uluslararası bir program olan Özel Olimpiyatların bir parçasıdır. Komite üyeleri, gönüllüler ve atletlerle birlikte çalışan Dilek Sabancı, bu hassas konudaki yanlış anlamaları gidermek ve konuya dikkat çekmek üzere zamanının büyük kısmını zihinsel engelli çocuklar adına düzenlenen sosyal faaliyetlere ayırmaktadır. Dilek Sabancı, aynı zamanda, zihinsel engelli çocukları ve ailelerini yüreklendirmek üzere Türkiye’nin her yanında çeşitli spor etkinlikleri organize etmektedir. Dilek Sabancı’nın 800 Milyar Lira’lık desteği ile Antalya’da yaptırılan Dilek Sabancı Spor Salonu, 3 Kasım 2001 tarihinde Dünya Halter Şampiyonası ile hizmete açıldı. 2.500 kişilik Dilek Sabancı Spor Salonu, halter ısınma ve çalışma salonu, oyun alanı, protokol salonu, tribün, antreman salonu, soyunma odaları ve sporcu kafeteryası olmak üzere 3.906 m2 kapalı alana sahiptir. Antalya’da bulunan “Dilek Sabancı Spor Merkezi “, İstanbul’daki “Dilek Sabancı Anadolu Ticaret ve Ticaret Meslek Lisesi” ve “Beşiktaş Belediyesi Dilek Sabancı Engelliler Parkı” Sabancı Aile Vakfı VAKSA üzerinden Dilek Sabancı’nın katkısıyla kurulan bağışlardır . Dilek Sabancı, kendi alanında başarılı öğrencilere, öğretmenlere ve sporculara, sıkı çalışmayı ve başarıyı teşvik etmek üzere yıl boyunca “Dilek Sabancı Ödülü” vermektedir. İzmit'te çalıştırılması güç olan özürlülerin koruyucu bir işyerinde istihdam edildiği "Gülen Yüzler Projesi"ne adını veren Hacı Ömer Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Dilek Sabancı da bu projenin gerçekleştirilmesinde maddi katkıda bulunmuştur. Dilek Sabancı, Lösemili Çocuklar Vakfın aktif üyesidir. Dilek Sabancı, aşağıdaki ödülleri almıştır: · Engelli çocukların eğitimine verdiği destekten dolayı Lions Klübünden 2000 “ Hizmet Denizine bir Sevgi damlası” plaketi. · Antalya Akdeniz Üniversitesinden engellilere verdiği destekten dolayı 2001 plaketi, · 71. Erkek ve 14. Kadınlar arası Dünya Ağırlık Kaldırma Şampiyonasına verdiği destekten dolayı Türkiye Halter Federasyonu Antalya 2001 plaketi, · 2001 Dünya Şampiyonasında verdiği destekten dolayı Uluslararası Ağırlık Kaldırma Federasyonundan Antalya 2001 Plaketi, · Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından 2001 Fair Play Davranış Dalı Büyük Ödülü, · 2002 Bilişim Olimpiyatlarına (BİTEK-O) katkılarından dolayı onur ödüllü, · 2002 Ağustos - Özel Olimpiyatlar Amerika-Washington- Özel Olimpiyatlar Başkanı bayan Eunice Kennedy Shriver tarafından “Özel Olimpiyatlara verdiği destek ve katkılarından” dolayı özel ödül. · Uluslararası Inner Wheel Kadın Kulübü tarafından verilen Margarette Golding Ödülü 2003 yılında Türkiye’de ilk kez zihinsel engellilere yönelik çalışmalarından dolayı Dilek Sabancı’ya verildi. Emirgan'daki Sakıp Sabancı Müzesi'nde düzenlenen törende Dilek Sabancı'ya ödülünü Inner Wheel Kadın Kulübü Bölge Başkanı Semiha Cire verdi.










 

 

 

Dilek Sabancı, ikinci kez umreye gitti

 

 

20 Eylül 2007 Perşembe : 14:32

 

 

 

 

İşadamı merhum Sakıp Sabancı'nın kızı Dilek Sabancı umreye gitti. Sabancı,

'Umrede ülkem ve ailem için bol bol dua edeceğim. Önümüzdeki yıl da hacca gideceğiz' dedi.










 

 
 



Babamın gidişiyle evdeki hayat söndü

Dilek ve Metin Sabancı, babaları Sakıp Sabancı'yı dört yıl önce kaybetti. Bugün 44 yaşında olan Dilek Sabancı ve fiziksel yaşı 37, algılama yaşı iki olan Metin Sabancı, engellilere karşı acımasız bu toplumda sağlam duruyor. Dilek Sabancı: "Babamın artık hayatımda olmaması beni çok üzdü," diyor...


*

 

 

 

 

 

 

 

Babam gidince evdeki hayat söndü

 

 

 

 
Dilek Sabancı

 

 

 

 

Altı buçuk aylık doğmuşum. İngiltere'den amcam kuvöz getirmi.. O zamanın koşullarında altı ay kuvözde yaşamışım. O yüzden kendimi şanslı hissediyorum.
Yedi yaşıma kadar hiç yürüyemedim. İlk ameliyatımı yedi yaşında geçirdim.
Benden sonra Metin, akraba evliliğinden dolayı böyle doğdu. Havale geçirmi..
Kendimi annemin yerine koyuyorum. Çok zor bir anne için. Herkes sağlıklı çocukları olsun ister.
Top oynayamadığıma ben de üzüldüm ama benim için dünyanın sonu değildi. Problemlerimden dolayı büyüklerle aram hep daha iyi oldu. Yaşıtım çocuklarla çok fazla olamadım.
Annem de babam da geniş insanlardı. Hiçbir zaman böyle çocukları olduğu için üzülmediler, saklamadılar.
Babamı kaybettiğimden beri antidepresan kullanıyorum. İtalyan erkek arkadaşım, annem ve kardeşlerim var. Onlarla avunuyorum.

 

 

 

 
Metin Sabancı (Ablası Dilek Sabancı'nın ağzından)

 

 

 

 

Metin'in fiziksel yaşı 37, algılama yaşı iki. Konuşamıyor, kendini anlatamıyor, kendi kendine yemek yiyemiyor, yürüyemiyor.
Metin'in terapi alması, insan içine çıkması açısından önemliydi.
Protein yönünden güçlü beslenmesi gerekiyor. Yemek düzenlemesini annem yapar. Mesela bugün sebze, balık ve kepekli makarna yedirdik.
Metin'e her gün gerdirmeler, karın hareketleri yapılıyor.
Genelde mutlu bir çocuk. En sevdioyun saklambaç. Elini yüzüne kapatıyor, biz saklanıyoruz.
Metin'in hayatını annemle el ele güzel ve kaliteli yapmaya çalışıyoruz.
Beylerbeyi'ndeki evlerine, yeni taşındıkları zaman gitmiştim. Sakıp Bey "Her şeyimi köşkte bıraktım. Bir tek ceketimi aldım, çıktım," diye mutlulukla Türkan Hanım'a takılırken, müze gezmeyi sevenler için, bana Atlı Köşk'ü anlatıyordu. Türkan Hanım ise hafif buruktu. Orman havasından İstanbul Boğazı'nın nemli havasına alışmanın biraz zaman alacağını söylerken belki de "Anılarımdan öyle çarçabuk kopmamı bekleme," demek istiyordu. Sakıp Bey ona takıldıkça şen kahkahalar atan bir Türkan Hanım yer etmiş hafızamda... Bu kez gördüğüm ev, eşyaları, duvarlardaki muhteşem tablolarıyla hiç değişmemiş olsa da aynı ışık yoktu. "Babamla birlikte evin ışığı da söndü," dedi Dilek Sabancı. Babasını kaybedeli dört yıl olmasına rağmen hâlâ antidepresan aldığını itiraf etti. Bu kez evlerine, Metin Sabancı'yı konuşmaya gelmiştim. Kardeşinin hayatını iyileştirmek için İngiltere'den doktorlar getiren, oturabilmesi için özel sandalyeler yaptıran Dilek Sabancı sadece kardeşini değil, geçen yıllarla birlikte 'geçmeyen' engelli olma halini de paylaştı... "Hiçbir zaman başkaldırmadım. Allah'tan kompleksli bir insan değildim... Kendimi babama benzetiyorum. Onun kadar güçlüyüm," diyordu. Konuştukça iri gözlerindeki ışık eve yayılıyordu. Her defasında küçük kardeşinden şevkatle bahsediyor, "Metin sevildiğini anlıyor," diyordu. Onların bu özel fotoğraflarını çeken Uğur Can da çok etkilendi... Abla-kardeşin fotoğraflarına bakarken sizin ne düşündüğünüzü merak ediyorum: Acaba insanın ruhuna sevgiyle dokunanlar, bedeninde de değişikliğe yol açabilirler mi?

 

 

 

 
- 44 yaşınıza geldiniz. Her defasında size 'engelli olmakla' ilgili sorulan sorulardan bıkmış olmalısınız...

 

 

 

 

- Engelli olmam beni rahatsız etmiyor. Ancak engellilerin toplumsal hayatını iyileştirmeyle ilgili yapılanların, kaplumbağa hızıyla gitmesi beni sinirlendiriyor. Türkiye'de 'Sekiz buçuk milyon insan engelli' diyorlar. Niye sokakta görmüyoruz? Demek ki herkes çıkarmıyor çocuğunu. Oysa onların da dışarı çıkmaya, hava almaya ihtiyaçları var. Çocuklarınızdan utanmayın, onlara ilgi gösterin, onlar engelli olmak istemediler ki.

 

 

 

 
- Altı buçuk aylık doğmuşsunuz...

 

 

 

 

- 24 Ekim 1964'te doğdum. Doğumdan sonra bir süre oksijensiz kalmışım. İngiltere'den amcam kuvöz getirmiş, o kuvözün içinde, o günkü koşullarda altı ay yaşamışım. O yüzden kendimi şanslı hissediyorum. El kadarmışım. 'Mümkün değil yaşamaz,' demişler. Koca koca gözlerim varmış. Anneannem gözlerime bakmış, "Bu kız kesinlikle yaşar" demiş.

 

 

 

 
- Tam olarak size konulan teşhis neydi?

 

 

 

 

- Erken doğumumdan kaynaklanan, beynin motor fonksiyonlarındaki gücün az olması. Bu nedenle hareket kabiliyetim kısıtlıydı. Yedi yaşıma kadar hiç yürüyemedim. Yedi yaşımda ilk ameliyatımı oldum. Toplamda beş ameliyat geçirdim.

 

 

 

 
- Ne tür ameliyatlardı?

 

 

 

 
- Zor ameliyatlar. Kas ve kemik ameliyatları.

 

 

 

 
- Bu ameliyatlarla yüzde 100 iyileşmek mümkün mü?

 

 

 

 

- Hayır. Sıfıra inmiyor ama daha iyi hale getiriyor. Riskli ve pahalı ameliyatlar. Ben şanslı azınlıktanım. Bir erkek arkadaşım vardı, o da bana çok destek oldu. Dayısı ortopedistti.

 

 

 

 
- Metin Sabancı sizden kaç yıl sonra doğdu?

 

 

 

 
- Yedi yıl sonra... Kız kardeşim Sevil de Metin'den iki yıl sonra doğdu...

 

 

 

 
- O günlere dair küçük bir kız çocuğu olarak ne hatırlıyorsunuz?

 

 

 

 

- Metin havale geçirdi, akraba evliliğinden dolayı. Ondan böyle oldu diye biliyorum. Zaten benim de altı buçuk aylık doğmam akraba evliliğinden kaynaklanıyor. Bu çağda akraba evliliği yapıldığı zaman durum ortada işte. İnsanların artık ultrason kontrolü yaptırdığını düşünüyorum.

 

 

 

 
- Neler var anılarınızda?

 

 

 

 

- Çok şekerdi, çok güzel bir suratı vardı. Hâlâ çok şeker, görüyorsunuz işte. İlk zamanlar fark edilemiyordu yürüyemediği. Biraz daha büyüdüğümde, onun hiç konuşamadığını, ayaklarını oynatamadığını gördüğümde çok üzüldüm. Bu üzüntü tarif edilemez...

 

 

 

 

Anne olabilirim, ama istemiyorum

 

 

 

 
Yalnız yaşıyorum. Ama gelip onları görüyorum, şimdi artık o yok. Babamı kaybedeli dört sene oldu.

 

 

 

 
- Evinizdeki sistem nedir?

 

 

 

 
- Asansör var, her yer düz ayak.

 

 

 

 
- Başka nelere dikkat ediyorsunuz?

 

 

 

 
- Restoranlarda da düz ayak olanları seçiyorum. Yanımda sürekli bir hemşirem var, o bana her konuda yardımcı oluyor.

 

 

 

 
- Unuttuğunuz ilaçlar oluyor mu?

 

 

 

 
- Tabii ki hemşirem bana hem fiziksel açıdan destek oluyor hem de ilaçlarımı veriyor.

 

 

 

 
- Uğraşlarınız, tutkularınız?

 

 

 

 

- Hobim yok, eskiden kitap okumayı o kadar sevmezdim, şimdi biraz daha çok seviyorum. Artık hobim çalışmak ve seyahat etmek. Seyahat acentem Türkiye'nin ikinci büyük acentesi.

 

 

 

 
- Çocukları sevdiğinizi biliyorum. "Bir çocuğum olsa..." dediğiniz zamanlar oldu mu?

 

 

 

 
- Yok onu düşünmüyorum, anne olabilirim ama istemiyorum şimdi. Zaten artık geç oldu.

 

 

 

 
- Öyle bir isteğiniz hiç mi olmadı?

 

 

 

 

- Bir aralar oldu tabii, şimdi o istek kalmadı. Çocukları çok seviyorum, gördüğüm zaman. Ama illa anne olmak gibi bir düşüncem yok.

 

 

 

 
- Anneniz istedi mi sizin anne olmanızı?

 

 

 

 
- Ben istemeyince o da istemedi. Bir ara evlatlık alalım diye düşündüm, sonra vazgeçtik.

 

 

 

 

Engelli çocuklarınızdan utanmayın

 

 

 

 
Sakıp Sabancı'nın vefatıyla hayatınızda ne yok artık?

 

 

 

 

- Hayatımda babamın artık olmaması beni çok üzdü. Başka arkadaşlarım var, yabancı arkadaşlarım var, onunla avunmaya çalışıyorum. İtalyan erkek arkadaşım, annem var, kardeşlerim var.

 

 

 

 
- Evlenmeyi düşünüyor musunuz?

 

 

 

 
- Sevgili demeyelim de çok samimi arkadaşım. Onunla avutuyorum kendimi.

 

 

 

 
- Erkek arkadaşınızla sağlığınızı konuşur musunuz?

 

 

 

 
- O bana fiziksel sorunum olduğunu hatırlatmak istemiyor. Çok iyi bir insan ama.

 

 

 

 
- Siz nasıl düşünüyorsunuz, insanlara hatırlatmak gerekir mi?

 

 

 

 

- Kişisine göre değişir, o insanın nasıl algıladığına bağlı, aşmışsa hatırlatmanızda bir sorun yok ama kendisini aşamamışsa hatırlatmamakta fayda var. Engelli olmamla ilgili kompleks yapmadım.

 

 

 

 
- Engelli çocuğu olan anne babalara ne söylersiniz?

 

 

 

 

- Olgun olmaları gerektiğini. Çocuklarınızdan utanmayın, onlara ilgi ve alaka gösterin, onlar engelli olmak istemediler, onların elinde değildi. Hayatta insanlar kaderleri ile yaşarlar ve tabii ki ellerinden geldiği kadar o kaderi iyileştirmeye çalışırlar. Aileler bu konuda vicdan azabı çekmesinler, 'Olanla ölene çare yok,' derler ya...

 

 

 

 
- Ağladığınız oldu mu?

 

 

 

 
- Olmadı, çünkü bu konuda artık çok güçlüyüm. Bu konuda kalbim taş kesildi.

 

 

 

 

Türkiye'nin öncelikleri arasında engelliler yok

 

 

 

 
- Türkiye engellilerin yaşayabileceği bir ülke konumuna geldi mi?

 

 

 

 

- Hayır gelmedi. Çünkü altyapımız ona göre değil. Altyapı uydurulamıyor. Her ülkenin kendine göre öncelikleri oluyor. Demek ki Türkiye'nin daha böyle bir önceliği yok. Mesela her mekânda asansör yok. Her mekânda engelli tuvaletleri yok. Kaldırımlar alçak değil. Çukurlar çok fazla. İşte şimdi Ergenekon davası, parti kapatmalar filan çıktı... Herkesin hayatta önceliği farklı. Türkiye'nin önceliği hiçbir zaman engellilerden yana olmadı.

 

 

 

 
- Bir engelli hangi ülkede kendini rahat hissederek, kolay yaşayabilir?

 

 

 

 

- Amerika, İskandinav ülkeleri, İngiltere, Almanya ve Avrupa ülkelerinin birçoğunda. Akdeniz ülkelerini saymıyorum. Yani İtalya'da yaşayamaz.

 

 

 

 
- Bir dönem engellilerin engelleri aşması için çok aktiftiniz. Tek başınıza bir baskı grubu gibiydiniz. Hâlâ bu yürekte misiniz?

 

 

 

 

- Hâlâ bu yürekteyim evet. Yorulmuş gibi gözüksem de hâlâ bu yürekteyim. Yoruluyorsunuz tabii yıllardır aynı şeylerle uğraşıyorsunuz, bir de tek başınıza bu mücadeleyi yürütmek kolay değil. Herkesin aynı fikirde olması lazım.

 

 

 

 
- Kimler sizinle aynı fikirde değil?

 

 

 

 
- İnsanların kendi başına gelmeden bazı şeyleri anlaması çok zor. Ancak yaşayınca anlayabiliyorlar.

 

 

 

 
- Sabancı ailesindeki bütün fertler sizinle aynı duyarlılığı paylaşıyor mu?

 

 

 

 
- Evet, benim ailemde öyle ama diğerleri için aynı duyarlılığı beklemek doğru değil.

 

 

 

 
- Metin'in aylık tedavi giderleri ne kadar?

 

 

 

 
- Onu bilmiyorum, annemden öğrenmeniz lazım.

 

 

 

 
- Siz ilaç kullanıyor musunuz?

 

 

 

 
- Antidepresan kullanıyorum. Sağlığımla ilgili, fizik tedavi gibi aylık masraflarım var. Bin lirayı buluyor.

 

 

 

 
- Neden antidepresan kullanıyorsunuz?

 

 

 

 

- Babamı kaybettikten sonra kullanmak zorunda kaldım. Çok yakın baba-kız ilişkisi vardı aramızda. Evde bir hayat vardı. O gidince evdeki hayat da söndü. Babam çok canlı bir insandı. O zamandan beri de hala kullanıyorum çünkü kendimi daha rahat hissediyorum.

 

 

 

 

Annemle el ele Metin'in hayatını ele aldık

 

 

 

 

- Babam gibi güçlüyüm. Bundan ötürü kendimi babama benzetiyorum. Bana "Git orada oku, lisan öğrenirsin, yabancı kültürler hakkında bilgin olur," dedi. İnsanlar ne kadar küçük yaştan itibaren bağımsız yetişirlerse kendilerine güvenleri o derece artıyor.

 

 

 

 
- Metin ne durumdaydı o zaman?

 

 

 

 

- Hiçbir iyileşme hali yoktu. 26 yaşında Türkiye'ye dönünce doktorumu çağırdım. Metin'le ilgilenmesi için. Metin için bir alet yapıldı. Günlük hayatta oturabilsin diye...

 

 

 

 
- Hep yatıyor muydu 19 yaşına kadar?

 

 

 

 

- Gene egzersiz yapıyordu ama bu kadar sık değildi. Annemle el ele Metin'in hayatını ele aldık. Metin'e daha da iyi terapi yapılmasını sağladık birlikte. Eğer Metin'e bu terapiler yapılmasaydı daha gergin olacaktı, bakımı daha zor olacaktı. Terapi alması, insan içine çıkması için önemliydi.

 

 

 

 
- Önceden çıkmıyor muydu insan önüne?

 

 

 

 

- Annem de babam da geniş insanlardı. Hiçbir zaman böyle çocukları olduğu için üzülmediler, saklamadılar. Benim de buna katkım olduysa ne mutlu ama onların da çok katkıları oldu. Ben tabii ki kapı açtım fizyoterapi yapması için ama bunu devam ettirebilmek önemliydi. Annem bunu yaptı.

 

 

 

 

Annem bence dünyanın en güçlü kadını

 

 

 

 

Annem bana göre dünyanın en güçlü kadını. Ama annemle çok fazla konuşmuyorum Metin'in durumunu. Çok fazla üzülmesin diye... Elbette kolay değil bunu yapmak.

 

 

 

 

- Metin'i insan içine çıkacak sağlığa ulaştırdıktan, terapileriyle her gün ilgilendikten sonra, engelliler için aktif olarak sahaya atıldınız...

 

 

 

 

- Önce babam çabalamıştır. 1973 yılında bir spastik merkezi kurdu. Herkesin orada terapi görmesini istedik. Zor yaşanan bir hastalık. İyi olmak için hep fizik tedavi yapmak şart. Başka hastaların da hayatını Metin'inki gibi iyileştirmeye çalışıyoruz. Önce ben, sonrasında annem çok uğraştık.

 

 

 

 
- Metin düzenli ilaçlar alıyor değil mi?

 

 

 

 
- Nöroloğunun düzenli verdiği ilaç var. Vitaminleri, bağırsak hareketini sağlayan ilaçları ve sakinleştiricileri.

 

 

 

 

 
 
Röportaj: Tuluhan Tekelioğlu-Cumartesi Sabah





pinkcyclamen.jpg








 

İş adamı Sakıp Sabancı için mevlüt okutuldu

 
İş adamı Sakıp Sabancı'nın ölümünün 5. yılı nedeniyle Adana Sabancı Merkez Camisi'nde mevlit okutuldu.
17 Nisan 2009 Cuma 16:23
Sabancı Merkez Camisi'nde okutulan mevlitin ardından dua edildi.

Merhum Sakıp Sabancı'nın kızı Dilek Sabancı ile Güler Sabancı, mevlit sonrası gazetecilere yaptıkları açıklamada, Sakıp Sabancı'nın vasiyetini yerine getirdiklerini söylediler.

Rahmetli babasının, "Ölümümün haftasını takip eden ilk cuma gününde Sabancı Merkez Camisi'nde ruhuma bir mevlit okutulsun" vasiyetinde bulunduğunu hatırlatan Dilek Sabancı, "Her doğan ölecek. Babam, amcamlar ve diğer tüm ölenlere Allah rahmet eylesin" dedi.

Sakıp Sabancı'nın eşi Türkan Sabancı ve kızı Sevil Sabancı'nın da katıldığı mevlitin ardından, cami bahçesinde vatandaşlara şerbet ikram edildi, özel olarak hazırlanan şekerlerden verildi.


YORUMLAR.


 

Abdurrahim BARIN [ 18 Nisan 2009 Cumartesi 11:56 ]
 

Anma Üzerine

 

İnanç kültürümüzde,
Canlıların faydalandığı sürece,
eser sahibi kazanır.
Bu anlamda,HAYIR/SA şirketi rekora gidiyor demektir.
-Oradan yararlananlar ise Eser sahibini
yalnız -DUA ile anarlar.

-Bir günü,ellibin yıl olduğu yazılı olan yere yatırımı düşünenler,
Rahmetli Sakıp Beyi
örnek alabilirler.

-Öldükten Sonrada Yaşamak İsterlerse.





Dilek Sabancı aile kabristanında

 

Sakıp Sabancı'nın kızı Dilek Sabancı, babasının ölümünün 5. yıldönümünde geldiği Adana'da Asri Mezarlıkta bulunan aile kabristanlığını ziyaret ederek dua etti.

 

Sabancı, babasının ölümünün 5. yıldönümünde okutulacak mevlide katılmak üzere geldiği Adana'da, Asri Mezarlıktaki Hacı Ömer Sabancı, Sadıka Sabancı, İhsan Sabancı, Özdemir Sabancı ve Hacı Sabancı'nın bulunduğu aile kabristanını ziyaret etti.

 

Korumaların yardımıyla yürüyen Dilek Sabancı, kabristanda dua okuduktan sonra yaptığı açıklamada Sabancı ailesinin ülkeye çok büyük hizmetleri olduğunu belirterek, "İhsan amcam fakir dostu, futbol dostu bir insandı. Özdemir amcamda sanayileşme yolunda çok destekler yapmış, çok mütevazıydı. Öbür amcama baktığımız zaman toplumun her an gelişmesi ve sosyal sorumlulukla ailesine çok etkisi çok faydası olan bir insandı. Allah hepsinin ruhlarını şad eylesin mekanlarını cennetin eylesin" dedi.

Herkesin bir gün öleceğini, her canlının ölümü tadacağını ifade eden Sabancı, "Zamanı geldiğinde hepimiz gideceğiz. Önemli olan yaşarken bir takım izler bırakabilmek. Sakıp Ağa, toplum tarafından çok sevilen sayılan bir insandı, O da hala öğle olduğuna inanıyorum unutulmayan, insanlardan birisi. Allah hepsinin mekanını cennet eylesin."

İHA

Yayın Tarihi : 17 Nisan 2009 Cuma 13:03:46







 Dilek Kardeşim.
   Rahmetli Sakıp Beyi anma konusunda,
   doğru yer ve yöntem belirleme adına,  
   nitelik ,içerik ve özellik açılarından,  
   İstanbul yerine Adanada anma etkinliği
   gerçekleştirme hassasiyetiniz için.
   Şahsınızı kutluyorum.
   Allah kabul etsin.

   Saygılarımla.

   Abdurrahim BARIN
   www.hiziracil.tr.gg





 

 

 

 

Sabancı: 'Otel, lüks konut ve ofis yapacağız'
 

Sektörden Haberler , Güncel

 

 

03.03.2010, Çarşamba

 

Vista’nın patronu Dilek Sabancı, turizmin ardından gayrimenkulde de büyüyecek. Sabancı, kendisiyle aynı ismi taşıyan gayrimenkul şirketiyle, İstanbul, İzmir, Bursa ve Antalya’da otel zinciri, lüks konut ve ofis yapacak. İtalya’da butik otel yapan Sabancı, Alaçatı’da 60 dönüm üzerinde resort otel, İstanbul’da ise rezidans yapmaya hazırlanıyor.

Kezban GEBETAŞ

Babası merhum Sakıp Sabancı’nın “kızım seyahat etmeyi seviyor” diyerek kurduğu turizm şirketi Vista’yı alanında lider yapan Dilek Sabancı, şimdi de gayrimenkul sektöründe adından söz ettirecek.

Dilek Sabancı, bundan dört yıl önce kız kardeşi Sevil Sabancı ve annesi Türkan Sabancı’yla birlikte kurduğu Dilek Gayrimenkul’le sektörünün birçok alanında yatırım yapmaya hazırlanıyor.

“Sabancı soyadına yakışır düzgün işler yapmak istiyoruz” diyen, Dilek Sabancı’nın hedefi büyük: Sektördeki en büyük ilk üç firma arasında olmak. Büyük çaplı projeler yerine üst gelir grubuna hitap eden, niş ve butik projeler gerçekleştirmeyi planlıyor, Sabancı… Temkinli olmayı da elden bırakmıyor: “Acelemiz yok, sağlam adımlarla ilerlemek istiyoruz” diyor. Bunun için kolları sıvayan Sabancı, İtalya’da şaraplarıyla ünlü Chianti bölgesinde restore ettiği bin 100 yıllık tarihi bir binayı otel olarak yıl sonunda hizmete açacak. İstanbul, Antalya, Bodrum ve İzmir gibi birçok şehirde otel zincirleri açmayı planlayan Dilek Sabancı, Alaçatı’da 60 dönüm üzerinde resort bir otel yapmanın hazırlığında. Konut alanında da yatırım kararı alan Sabancı, İstanbul, Bursa, İzmir ve Antalya gibi kentlerde lüks konutlar yapıp satacak. Sabancı konut alanındaki ilk projesine bu yıl sonunda; İstanbul-İstinye’de start veriyor. Planlar arasında ofis yatırımları da var.
Sabancı AŞ’nin elindeki gayrimenkulleri ve arazileri de değerlendirecek olan Dilek Sabancı’yla  gayrimenkul sektöründeki yatırım planları hakkında konuştuk. İşte Dilek Sabancı’nın gayrimenkul alanındaki yatırımları…

Hürriyetemlak.com: Siz ilk olarak 2006’da Sevil hanım ve anneniz Türkan hanımla birlikte TDSS Gayrimenkul Yatırım diye bir şirket kurdunuz, Büyük Tarabya Oteli’nin ihalesine girdiniz. Ardından isim değişikliğine gittiniz…


Dilek Sabancı: Evet, 23 Şubat 2006’da TDSS Gayrimenkul Yatırım ve Turizm AŞ kuruldu. Türkan, Dilek Sevil Sabancı isimlerinin baş harflerinden oluşan. 12 Kasım 2008’de de unvan değişikliği oldu; Dilek Sabancı Gayrimenkul ve Turizm Yatırımları AŞ oldu. Ardından iki sene gibi bir süre içinde de şirketi aktif hale getirdik. Bu süre içerisinde gelen projeleri değerlendirdik ve birtakım fizibilite çalışmaları yaptık. Sermaye artırıma gittik. TDSS, Türkan Dilek, Sevil Sabancı’nın açılımı ama insanlar karıştırıyordu ismi. Özellikle kız kardeşim ve Güler’in(Sabancı) aklında kalmıyordu. Onun üzerine, Dilek daha da akılda kalır,“Dilek Gayrimenkul ve Turizm AŞ diyelim” dediler. Ben bu işi yapmak istiyorum diye… Onun üzerine unvan değişikliği yaptık. 

Hürriyetemlak.com: Bu gayrimenkul şirketinin holdingle bir ilgisi yok değil mi, sizin kendi ailenizin kurduğu bir şirket?
 

Dilek Sabancı: Evet yok, kız kardeşim, benim ve annemin kurmuş olduğu bir şirket. Ticari faaliyet, yatırım yapabilmek için kurduk. Sabancı AŞ diye bir şirketimiz var. O da portföy yönetim şirketi, bizim Sabancı Holding’teki hisselerimizi kontrol eden bir şirket. Onun altında kurduğumuz bir şirket bu. Şirkete Vista’nın dışında Dilek Gayrimenkul eklendi.

Hürriyetemlak.com: Gayrimenkul sektörünü özellikle niye seçtiniz? 
 

Dilek Sabancı: Ben yeni bir şey yapmak istiyordum. Ne yapalım diye bakınca gayrimenkul işleri son zamanlarda kriz hariç gayet iyi giden bir sektördü. Otel yapmak benim işime çok uygundu. Turizm şirketi olunca otelle, turizm çok birbirine bağlantılı işler. Çünkü biz resort otel yapmak istiyoruz. SPA’sı olan  mümkünse, termal imkanı varsa termali olabilen…İleriye dönük İstanbul’da şehir otelleri de olabilir. Her türlü alternatife açığız esasında. A plus’a hitap etmek istiyoruz. Mümkün olduğu kadar exclusive projeler, butik projeler yapmak istiyoruz. Daha çok Four Seasons, Ritz Carlton gibi zincirlerinin çalıştırabileceği beş yıldızlı oteller superior class oteller düşünüyoruz. Bunun bir nebze olsun, istihdama faydası olacağını düşünüyorum. Turizm şirketlerinde, turizm meslek okullarından, üniversitelerden mezun olanlar gelip bu otellerde çalışabilecek.

Hürriyetemlak.com: Resort otel, beş yıldızlı otel projeniz olduğundan söz ettiniz ama, oraya gelmeden önce…Sizin Çeşme-Alaçatı’da bir butik otel projeniz vardı. Ne oldu, hangi aşamada?
 

Dilek Sabancı: Projeler çizildi, onaylanma aşamasında;Turizm Bakanlığı’ndan onay bekliyoruz. Butik- resort otel olacak. Mesele Ritz Carlton Resort gibi veyahut Four Seasons gibi bir zincir gelip işletebilecek. Türkiye’de mevcut olmaları, şehir ve butik otel işletmeciliğinde hem de tatil köyü işletmeciliğindeki tecrübelerinden dolayı Ritz Carlton ve Four Seasons gibi zincirlerle anlaşmayı tercih ederiz. Bu zincirler Türkiye’de mevcut oldukları için müşterilerini rahatlıkla Çeşme’ye kaydırabilirler. Ya da Uzak Doğu’daki otel zincirlerinden Amanpuri, Banyan Tree gibi bir zincirin gelip işletebileceği oteller olacak. Amanpuri, Banyan Tree ve Six Senses gibi zincirler tamamen resort otelleri. Onların da müşterileri var ama daha limitli resort konusunda. Halbuki Four Season ya da Ritz Carlton’la ortak olduğunuzda Antalya, Bodrum’da bir şehir oteli de yapabilirsiniz. Fakat Six Senses ile Bodurum’da ya da Antalya’da şehir oteli yapamazsınız. 

Hürriyetemlak.com: Alaçatı’daki otelin bulunduğu arazi ne kadar büyüklükte?
 

Dilek Sabancı: Yaklaşık 60 dönüm. 62 bin 224 metrekareye serpiştirilmiş şekilde… Bunun 6.5 dönümü bize ait. Diğerini 49 yıllığına Hazine’den kiraladık. Toplam 85 anahtar olacak. Otelin yanı sıra  26 tane otelin kendi kiralanabilir villası olacak. 9 tane de satılabilir villa. Toplam 35 villa yapıyoruz. Otelin satılan villalarındakiler hariç, 76 tane odası olacak. 

Hürriyetemlak.com: Otelin inşaatı ne zaman başlayacak, ne zaman hizmete girer?
 

Dilek Sabancı:  İnşaat izni aldığımız taktirde bu yılın sonunda inşaata başlanacak. Alaçatı Resort’ün 2013 sonu, 2014’ün başı gibi hizmete girmesini planlıyoruz.  

Hürriyetemlak.com: İşletmesi için hangi zincirlerle görüşüyorsunuz?
 

Dilek Sabancı: Biraz önce sözünü ettiğim bütün otel zincirleriyle görüşüyoruz. Four Seasons, Ritz Carlton, Amanpuri, Banyan Tree, Teddy, Six Senses… Hepsiyle görüşüyoruz. Bakalım hangisiyle anlaşacağız. Pazarlık meselesi tabii. Biz onlara management’ı vereceğiz.

Hürriyetemlak.com: Alaçatı’daki otelin yatırım maliyeti ne kadar?
 

Dilek Sabancı: Maliyetler farklılık gösteriyor. Şu anda onu veremiyorum.

Hürriyetemlak.com: Dediniz ki şehir otelleri de düşünüyoruz….
 

Dilek Sabancı:  Evet, İstanbul, Antalya, Bodrum ve İzmir olabilir. Butik tarzda oteller düşünüyoruz. Beş yıldızlı da olabilir. Konut çok daha karlı. Para daha çabuk dönüyor. Yaptıktan sonra satıyorsunuz. Otel biraz daha meşakkatli iş, para daha uzun sürede dönüyor. Geriye dönüşü en az 10-12 yıl sürüyor. Ama daha kalıcı bir iş. Otel sizin oluyor, konutu yapıp satıyorsunuz, bir tek adınız yaşıyor. 

Hürriyetemlak.com: İstanbul’da otel yatırımı için Anadolu, Avrupa yakası olarak özellikle düşündüğünüz bir yer var mı?
 

Dilek Sabancı: Öncelikle Avrupa yakası. Daha fazla hareketliliğin olduğu yer burası çünkü. 

İTALYA’NIN EN ÜNLÜ BÖLGELERİNDEN CHİANTİ’DE BUTİK OTEL

Hürriyetemlak.com: Sizin İtalya’da da bir otel projeniz vardı? O ne oldu?
 

Dilek Sabancı: İtalyan bir arkadaşım var, onunla ortak 9 odalı bir butik otel açıyoruz. Projeye başlayalı iki yıl oldu. Floransa’nın dışında; meşhur üzüm bağlarının ,Chianti şaraplarının olduğu o bölgede. Yanında kilise var, orda düğün organizasyonları yapılabilir. Arkadaşıma ortak oldum, orayı restore ediyoruz, otel haline getireceğiz. 

Hürriyetemlak.com: İşletmesini de mi siz yapacaksınız?
 

Dilek Sabancı: Biz kendimiz yapacağız. Belki Relais Chateaux gibi bir zincire bağlamayı planlıyoruz. Onların kataloğuna girebilirsek çok iyi olacak. Onların kategorisine uyuyor, küçüklüğü açısından. Sadece onların istediği standartları yakalamak lazım. Relais Chateaux zincirinin birtakım beklentileri var, 9 odaya en fazla 5-6 personel olması gibi şartları yerine getirmeye çalışıyoruz. 

Hürriyetemlak.com: Ne zaman hizmete giriyor?
 

Dilek Sabancı: Çok az kaldı bitmesine. Hizmete girmesi en erken 2010 eylülünü bulur.

Hürriyetemlak.com: Otelin ismi ne?
 

Dilek Sabancı: Tenuta di San Giusto… Eskiden İtalya’da katolik aristokrat aileleri çolukları çocukları olmadı mı evlerini kiliselere bırakırmış. Bu binayı da aristokrat bir aile bırakmış kiliseye. Bin 100 yıllık bir yapı. Chianti ‘de, Radda da köyün adı. Burası İtalya’nın en meşhur bölgelerinden biri. Üzüm bağları var; şaraplarıyla meşhur. Zeytinyağlarıyla da çok ünlü. İtalya’daki Capri adası kadar meşhur bir yer.

Hürriyetemlak.com: Maliyeti ne oldu?
 

Dilek Sabancı: Fiyat vermeyeyim.
 

Hürriyetemlak.com: Yurtdışında başka proje düşünüyor musunuz?
 

Dilek Sabancı: Şu anda yok. Benim İtalyan arkadaşım vardı,onunla hobi şeklinde başladık. Ama ileriye dönük neden olmasın? 

Hürriyetemlak.com: Öncelikli olarak otel zinciri mi düşünüyorsunuz, Vista turizmi de desteklemek için.
 

Dilek Sabancı: Öncelikle otel demeyelim isterseniz. Gayrimenkulün hemen hemen bütün alanlarında projeler yapmak istiyoruz. Ama çok büyük montanlı projeler düşünmüyoruz. Üst gelir grubuna yönelik, A plus hedef kitlesine ulaşmak isteyen, butik projeler düşünüyoruz. 

İSTİNYE’DEKİ  REZİDANS’A TEMMUZ’DA BAŞLIYOR

Hürriyetemlak.com: Otel dışında başka somutlaşmış projeniz var mı?
 

Dilek Sabancı: İstinye-Şahintepesi’nde de bir projemiz var. Orda yaklaşık 4 dönüm arsamız var; 4 bin 304 metrekare toplam alanı. Kendi arsamız, kız kardeşimin arsası. Es Binicilik’in tam karşısında. Orada lüks daire yapıp satacağız. Haziran- temmuz ayında başlamayı planlıyoruz. Ocak 2012’de de bitirmeyi planlıyoruz. 

Hürriyetemlak.com: Ne tür konutlar, sayısı ne olacak?
 

Dilek Sabancı: Rezidans olacak; maksimum 25 daire yer alacak. Loft tarzda. İsterse insanlar birkaç daireyi birleştirebilecekler. Son derece exclusive bir şey yapıyoruz. Apartmanın altında resepsiyonu, SPA’sı, ufak bir kafesi ve kapalı bir yüzme havuzu olacak. 

Hürriyetemlak.com: Daire fiyatları belli mi?
 

Dilek Sabancı: Belli değil ama, hedef kitle A plus olacak. 

Hürriyetemlak.com: Konutta hedef kitle üst gelir grubu olduğuna göre, İstanbul öncelikli mi?
 

Dilek Sabancı: İstanbul Antalya, Bursa, İzmir olabilir mesela. 

Hürriyetemlak.com: İnşaat şirketi de kurmayı düşünüyor musunuz?
 

Dilek Sabancı: İleriye dönük belki, ama zannetmiyorum. Şimdi artık dünyada her şey outsource ediliyor. Böyle bir dünyada her şeyi kendim yapayım ne kadar doğru? Çok emin değilim. Çok maliyetli olabilir. Zaman gerektiren şeyler. İyi yapan şirketlerle proje bazında çalışmak çok daha mantıklı. 

Hürriyetemlak.com: Arsa bakıyor musunuz?
 

Dilek Sabancı: Bize yavaş yavaş teklifler geliyor ama biz çok temkinli gidiyoruz. Birtakım şeyleri yapıp gördükten sonra hareket etmek lazım. 

PROJELER ÜST GELİR GRUBUNA…

Hürriyetemlak.com: Gayrimenkul’de hedefleriniz neler?
 

Dilek Sabancı: Gayrimenkulde başarılı olmak istiyoruz. Sabancı adına yakışır düzgün şeyler yapmak istiyoruz. Gayrimenkul konusunda Sinpaş, Ağaoğlu gibi Türkiye’de önde gelen ilk üç firma varsa biz 10 senede onların arasına girmek istiyoruz. Gayrimenkul büyümek istediğimiz bir alan. Ama biz butik çapta projelerle büyüyeceğiz. Ağaoğlu, Sinpaş büyük çaplı projeler yapıyor. Biz daha az sayıda, daha kaliteli, niş, A plus’a hitap eden projeler yapmayı planlıyoruz. Bir şeyi yaparken en iyisi yapmak; sağlam adımlarla gitmek istiyoruz. Bu yüzden temkinli gidiyoruz; bir şeylere hemen atlamamaya çalışıyoruz. 
 

Hürriyetemlak.com: Özellikle gayrimenkulün hangi alanlarında büyümeyi planlıyorsunuz?
 

Dilek Sabancı: İlk olarak otel, konut ve işyeri düşünüyoruz. Alışveriş merkezi(AVM) düşünmüyoruz. Kapıyı da kapamak istemiyorum ama daha sonra gelebilecek bir şey olacak. Çünkü İstanbul’da gereğinden fazla AVM var; AVM enflasyonu var. AVM yapılacaksa bence Antalya, İzmir, Bursa gibi başka şehirlere yapılmalı. 

Hürriyetemlak.com: Ortaklık düşünür müsünüz ya da birlikte proje geliştirmeyi?..
 

Dilek Sabancı: İlerde öyle bir şey yapacaksak daha çok yabancılarla ortak olmayı tercih ederiz. Örneğin Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan olabilir. Özellikle Abu Dabi…Onların da ilgisini çekebilir böyle bir şey. Körfez sermayesi çok ilginç. Tatile gelen kalabalık aileler için konutlar, kaplıcalara yakın yerlerde; Afyon, Abant ve Yalova gibi yerlerde termal otel yapılabilir. Tabii ki kendimizi yalnızca Ortadoğu sermayesine bağımlı hissetmiyoruz. Dünyanın her yerinden gelen teklifleri değerlendirir ve şartlar uygun olursa, karşılıklı menfaatler doğrultusunda bu ortaklıkları da gerçekleştirebiliriz. 

Hürriyetemlak.com: Güler Sabancı da Çeşme’de bir konağı restore ederek açtı. Güler hanımla düşünür müsünüz birlikte projeler gerçekleştirmeyi?
 

Dilek Sabancı: Olabilir, ama şu an somut bir şey yok. 

ES BİNİCİLİK’İN YERİNE VİLLA YAPABİLİRİZ

Hürriyetemlak.com: Sabancı AŞ olarak elinizdeki gayrimenkullerini de değerlendirmeyi düşünüyor musunuz?
 

Dilek Sabancı: Tabii ki kendi mülkümüz olan portföyümüzde olan arazileri, gayrimenkulleri de değerlendirmeyi planlıyoruz. Kız kardeşimin başka arazileri de var, onları da değerlendireceğiz. Mesela elimizde İstinye’de Ziraat Bankası’nın eski bir arazisi var, imar problemini halledersek orda da Kemer Country’deki gibi çok güzel, iki katlı villalar yapacağız. Sosyal tesisleri olan…

Hürriyetemlak.com: Ne kadar sayıda villa yapmayı planlıyorsunuz? Arsanın büyüklüğü ne kadar?
 

Dilek Sabancı: Kaç konut olacağı henüz belli değil. Arsanın büyüklüğü 22 dönüm. Satın aldık. İstinye’deki Ziraat Bankası’nın arazisiyle kız kardeşim Es Binicilik’in bulunduğu arazi yan yana. Projenin gerçekleşmesi durumunda kız kardeşim oradan başka bir yere gidecek. Kız kardeşim Es Binicilik’i şehir dışına, Kemer Country gibi bir yere taşıyacak. Es Binicilik’in yeriyle orayı birleştireceğiz. Çünkü iki arazi birbirine çok yakın. 

ŞİŞLİ’DEKİ TRAMP TOWER’IN YANINA OFİS…

Hürriyetemlak.com: Ne zaman başlamayı planlıyorsunuz?
 

Dilek Sabancı: Onun üzerinde çalışmalar yapıyor. İmarla ilgili düzenlemeler üzerinde çalışıyoruz. Bir de Şişli’de ufak bir arazimiz var. Aydın Doğan’ın Trump International’la yaptığı projenin arkasında. Onu daha sonra değerlendirmeyi düşünüyoruz. Trump Towers bir faaliyete başlasın, bölgeye bir hareket gelsin, görelim ondan sonra diyoruz. 

Hürriyetemlak.com: Orasını ne yapmayı düşünüyorsunuz, ne kadar büyüklükte?
 

Dilek Sabancı: 4 dönüm filan. Orasını iş merkezi yapmayı düşünüyoruz. Belki rezidans da olabilir ama çok büyük bir ihtimalle iş merkezi olacak. 
 

Hürriyetemlak.com: Ofis için başka düşündüğünüz yerler var mı? Anadolu mu, Avrupa yakası mı hangisini daha çok tercih ediyorsunuz?
 

Dilek Sabancı: Ofiste tabii ki Avrupa’da yakası düşünüyoruz. Otel Anadolu yakasında olabilir ama bence ofis dediğinizde doğru adres Avrupa yakası. 
 

VİSTA ÖZEL GRUPLAR İÇİN TURLAR DÜZENLEYECEK

Hürriyetemlak.com: Vista’nın Kabataş’taki binası da sanırım size kaldı…
 

Dilek Sabancı: Babam almıştı yıllar önce, burayı bana. 8 katlı. Giriş bir, iki ve üçü kiraladık. Diğer katları biz kullanacağız. 

Hürriyetemlak.com: Vista’yla ilgili hedefler neler?
 

Dilek Sabancı: 2010’da yine en az 220 milyon TL gibi ciro yapmak. 3 milyon TL gibi kar yapmak. Belki bir iki kaliteli tur yapabiliriz. Mesela Yurtiçi Mardin’e, Adıyaman’da Nemrut Dağı gibi yerlere turlar yapabiliriz. Yurtdışında exclusive yerlere dış turlar yapabiliriz. Şu anda kapalı gruplara yapmayı planlıyoruz.

BABAM ÖLDÜKTEN SONRA İŞE DAHA ÇOK SARILDIM

Hürriyetemlak.com: Vista ve Dilek Gayrimenkul’ün yanı sıra Sabancı Holding’te de hisseniz var…
 

Dilek Sabancı: Evet, holdingte de hissedarım. Holdingte kız kardeşim Sevil Sabancı yönetim kurulunda. Ama Güler Sabancı’yla biz çok sık bir araya gelip holding işlerini konuşuyoruz. Ben holdingle çok ilgileniyorum, ne yapıyorlar, ne ediyorlar diye. Babam öldükten sonra bir iş merakı, özel bir ilgi bende başladı, o elini mi verdi bana. Ne yaptı? Eskiden çok ilgilenmezdim, o yapıyor ediyor diye. İlgilenmek yapılana saygıdan mıdır, o kadar uğraşmışlar çünkü. Oraya karşı da sorumluluk hissediyorum biraz merak ediyorum, ne yapıyorlar ne ediyorlar diye. Çünkü ilgilenmek, iş yapmak hoşuma gidiyor. Ben öyle pek oturabilen bir insan değilim. Oturayım; çay kahve içeyim arkadaşımla, falan. Çok sıkılıyorum bir yerden sonra...  









  
*Asım Kocabıyık,
   New York'tan
   Vista'ya telefon açıp,
   60 doların hesabını sordu*



Sakıp Ağa'nın, 'Kızım seyahati seviyor' diye kurduğu Vista, alanında zirvede






 

16 Temmuz 2009 Perşembe, 00:19
 

20 yıl önce merhum Sakıp Sabancı’nın meşgale olsun diye kızı Dilek Sabancı için kurduğu Vista Turizm’in cirosu 200 milyonu geçti

Sanayinin duayenlerinden merhum Sakıp Sabancı’nın kızı Dilek Sabancı için ‘meşgale olsun’ diye 1989 yılında kurduğu Vista Turizm, 20’nci yılında 200 milyon TL ciroyu aştı. Şirket, kuruluşunun 20’nci yılını 2 binden fazla turizm öğrencisinin eğitimine kaynak ayırarak kutluyor. Vista’nın 20. yılı için düzenlenen basınla sohbet yemeğinde konuşan Dilek Sabancı, babasının ‘Sana meşgale olur’ diyerek kendisi için kurduğu Vista’da önce 6 personel bulunduğunu belirterek şu bilgileri verdi. ‘Aslında Vista’yı babam bana meşgale, hobi olsun diye kurdu. ‘Üç tane dil biliyorsun, gezmeyi de seviyorsun. Turizm sana uygun bir sektör ‘ dedi. Babam vefat ettiğinde yani bundan 5 sene önce ciromuz 40 milyon dolardı. Şimdi ciromuz 200 milyon TL’yi geçti. 2009 hedefimiz de 250 milyon lira. Bugün 150’ye yakın çalışanımız var. 20’nci yıl kutlaması için uzun süre düşündüklerini vurgulayan Dilek Sabancı ‘Biz de başkaları gibi sanatçıları Türkiye’ye getirip, Çırağan’da, Four Season’s’ta 300-400 bin dolarlık davetler vermeyi bilirdik. Julio İglesias’ı getirebilirdik. Fakat biz soyadımıza yakışanı yapalım istedik. Sektörün geleceğini, turizm öğrencilerini düşündük’ dedi.

KİŞİSEL VASİYETİME KOYARIM

Aynı zamanda Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı da olan Dilek Sabancı, 10 yıl boyunca toplamda 2 bin 400 Turizm Meslek Yüksek Okulu öğrencisine vakıfla birlikte burs vereceklerini ifade ederek ‘Üniversite sınavlarını gördünüz. Eğitime katkı sağlamak gerekiyor. sözünü ettiğimiz burs için 10 yılda 4.5 milyon TL bütçe ayırdık. Eğer şirketin başına bir şey gelirse arkasında Dilek Sabancı var. Bunu garanti ediyorum. Gerekirse kişisel vasiyetime bile koyarım’ diye konuştu. Bu yıl Vista’nın cirosunu 250 milyon TL olarak beklediklerini ve borsaya açılacakmış gibi şeffaf bir şirket olduklarını sözlerine ekleyen Sabancı şunları söyledi: ‘Kendi aramızda konuşuyorduk. 2010’da 100 milyon dolar ciroya ulaşma hedefimiz var. Biz şimdiden neredeyse bunun iki katına (180 milyon dolar) ulaştık. 300 milyon dolara geldiğimizde borsaya açılırız diye şakalaşıyorduk. Hele bir 300 milyon dolar olalım bakarız.’ EKONOMİ SERVİSİ

Her gün 8 uçak sayıyoruz

Vista Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Civelek ise, şirketin 700 kurumsal müşterisi olduğunu ve cirolarının çok büyük bölümünü uçak biletinden sağladıklarını söyledi. Şirketin kuruluşunda günde sadece 15-20 bilet kestiklerini vurgulayan Civelek ‘Şimdi her gün 8 uçak sayıyoruz. Ve ‘Bu uçaklardaki yolcuların biletini biz sattık’ diyoruz’ dedi. Krizin korktukları kadar kendilerini etkilemediğini de sözlerine ekleyen Civelek sözlerini şöyle sürdürdü ‘Ciromuz aynı, fakat yaptığımız organizasyon ve kestiğimiz bilet sayısı artmış. Bu şunu gösteriyor. Fiyatlar aşağı indi. Bir de şirketler organizasyonlarda maliyeti kıstı.’

Sakıp Ağa bilet fiyatını sorardı

Dilek Sabancı ‘Rahmetli babam da bizden bilet aldığında yanında oturan yolculara bileti kaça aldıklarını sorardı. Bakardı biz kendisine bileti hangi fiyattan satmışız diye. Amcalarım da çoğu zaman Mehmet beyi çağırır pazarlık yaparlardı’ dedi. Mehmet Civelek de Borusan Holding’in hizmet verdikleri gruplardan biri olduğuna dikkat çekerek, ‘Bir gün Asım Kocabıyık aradı. New York’taymış. Tabii oraya Vista aracılığıyla gitti. Giderken uçakta, yanındaki yolcunun, kendisinden 60 dolar daha ucuza uçtuğunu öğrenmiş. ‘Niçin ben pahalı uçuyorum’ diye soruyor. Biletin ne zaman alındığının fiyatta ne kadar etkili olduğunu anlatmaya çalıştım. İkna oldu. Fakat yine de New York’ta bir gece misafirimiz olarak kaldı’ diye anlattı.

Cironun yüzde 24’ü Sabancı Grubu’ndan

 


İş seyahatleri, toplantı ve etkinlik yönetimi konularında uzmanlaşan Vista’nın kedi segmentinin lider firması haline geldiğini belirten Dilek Sabancı, şunları söyledi: ‘Vista ile ilgili en büyük yanılgı Sabancı Holding şirketi sanılması. Oysa hiçbir bağımız yok. Toplam ciromuz içinde Sabancı Holding şirketlerinin payı ise yüzde 24 oranında. Grup şirketlerine sadece bizimle çalışmaları tavsiye ediliyor. İstemezlerse çalışmazlar.’


YORUMLAR:

 

www.hiziracil.tr.gg [ 16 Temmuz 2009 Perşembe 12:05 ]
 

*Rah.Sakıp Beyin Başarı Sırrı.*

 

Sakıp Sabancı. - * Vermek; kazanmaktır*

--A.B.D. deki gezilerimde birşey dikkatimi çekti.

*Beni tanıyan Türkler hiçbir zaman ne büyük işadamısın diye söz etmiyor.*

**Hepsi istisnasız tek şeyden söz ediyor.

***Yurt , üniversite ,kültür sitesi, burs,veriyormuşsun.
AMAN HAYIR İŞLERİNE DEVAM ET.***

****İşimizde başarılı olup,bu kaynaktan daha çok HAYIR işlerine
BİLENDİM.

*****BENİ MEST EDEN BU ZEVKİ ARKADAŞLARIMIN TATMALARINI DİLİYORUM. *****
(Şahsıma 94 te Van a gönderdiği Kitabından)

-Samimi Uygulayan herkes için geçerli olan bu prensibi devam ettiren ve,Bu konudaki isteklerimize desteğini esirgemeyen Aile Bireylerini kutluyorum.
Örnek alınmalarının; Toplumsal geleceğimiz,adına,kazanımları çok önemli olacaktır.
Saygılar.
















 Dilek : İp atlamayı çok isterdim

Dilek Sabancı, "Aslında yeni hedefim engellilerle engelsizlerin beraber yaşaması" diyor ve engellilerin tüm Türkiye'nin sorunu olduğuna dikkat çekiyor. İşte Dilek Sabancı'nın dilinden engellilerin dünyası:

Mezin Tanrıseven'in röportajı

 

 

 

 

İster kabul edelim ister etmeyelim ama ortada bir gerçek var. Türkiye nüfusunun yüzde 12.29'unu yani yaklaşık 8.5 milyonunu engelliler oluşturuyor. Peki hiç etrafınıza baktınız mı? Otobüsler, caddeler, binaların içi engelliler de düşünülerek inşa edilmiş mi? Onları sosyal faaliyetlere hazırlayacak tedbirler alınıyor mu? Devlet, kısıtlı bütçeyle birtakım işlere imza atsa da yetersiz…


Bu noktada hayırseverler ve gönüllülere iş düşüyor. Hayırsever deyince de aklıma hemen Dilek Sabancı geliyor. İşi sadece devlete bırakmayan Dilek Hanım, Türkiye Özel Sporcular Spor Eğitim ve Rehabilitasyon Derneği'ni zirveye çıkarmanın yollarını arıyor. Peki ne için? Engelliler hayata bağlansın diye… Üniversitelerle protokoller imzalayan ve engelli gençlerimizi evlerinden çıkararak sosyal faaliyetlere iten Dilek Sabancı'dan birçok insanın ders alması gerekiyor. Bu arada, Dilek Sabancı'da öyle bir pozitif enerji var ki, sabahtan beri ağrıyan başım, inanın onun o sıcak sohbetiyle geçiverdi. Umarım, Dilek Hanım, bu enerjisiyle projelerinde de başarılı olur…


İyi hafta sonları…


Sizinle tanıştığıma çok mutlu oldum. Kapıdan ilk girdiğimde müthiş bir olumlu hava hissettim sizde…


Neden biliyor musunuz? Pozitif yaşamının insana ciddi katkısı olduğuna inanıyorum. Kendinizi daha dingin ve daha üretken hissediyorsunuz. İnançlı biriyim ve ibadetimi de yerine göre yaparım. Ve Mevlana aşığıyım. Babam öldükten sonra çok üzüldüm. Üç sene bayağı zorlandım. Babam ölünce bir boşluk oldu bende, ağlamalar, sızlamalar… Sonra kendi kendime dedim ki; “Bir gün hepimiz öleceğiz yapacak bir şey yok…” Birden hayata sarılmaya başladım.


İnanç artı mutluluk yani…


İnsanların bugün çoğu mutsuzsa inanın bence inançları az olduğu içindir. Ben buna kesinlikle inanıyorum. Bana sorarsanız ilk önce maneviyat olmalı. Sonra maddiyat düşünülmeli. Ama insanların çoğu ilk önce maddiyatı sonra maneviyatı düşünüyor. Hatta bazıları hiçbir şey düşünmüyor. Sanıyorlar ki, her şey bu dünyadan ibaret. Her şey, yiyip içmeden, para kazanmaktan ibaret…


Şimdi engellilere dönsek... Onlar için yaptığınız sosyal çalışmalarla adınızı sık sık duyuyoruz. Özellikle Türkiye Özel Sporcular Spor Eğitim ve Rehabilitasyon Derneği adı altında çok güzel işlere imza atıyorsunuz. Üniversitelerle protokolleriniz oldu. Bu protokollerin derneğinize ne gibi katkıları olacak?


11 üniversite ile protokol imzaladık. Burada amacımız, engellilerin spor tesislerinden faydalanmalarını sağlamak. Hatta, protokolle organizasyonlarımıza gönüllü öğrenci kazanmak da istiyoruz.


Birçok kişi bu tür özel durumları olan insanlara 'sakat' diyor. Engelli denmesi daha insancıl geliyor bana.


Maalesef çok üzülüyorum. Mesela, 'Sakatlar Konfederasyonu' diyorlar. Bunu kaldırmaları gerekir. Hele sakat, çok aşağılayıcı geliyor bana.


Anne-babalar minnettarlardır size…


Bir aile, “Benim çocuğum 30 yıl önce bu programa başladı, yararını gördü” dedi. Bu program Türkiye'ye 30 yıl önce, babam ve Prof. Dr. Hıfzı Özcan tarafından getirilmiş. Metin Sabancı Spastik Çocuklar Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi'nin doğması da onun sayesinde oldu. 1973 yılında Erol Sabancı Spastik çocuklarla başlıyorlar. Sonra 1996'da Metin Sabancı'ya geçiyorlar. Türkiye Özel Sporcular Spor Eğitim ve Rehabilitasyon Derneği'nin faaliyetleri her dört yılda bir dünya oyunları ile gerçekleşiyor. Her iki yılda bir de Avrupa oyunları oluyor. Onun dışında yerel, bölgesel ve ulusal faaliyetler var. Ama bizim, Federasyon ile aramızda bir fark var. Biz lisanssız öğrencilere de spor yaptırabiliyoruz. Onlar lisanslı öğrenci ile çalışıyor. Bir akreditasyon kuralımız da yok. Devletle çalışınca sponsor bulmakta zorlanıyorduk. Çünkü hep Sabancı ismi olunca; 'Eee bizden ne istiyorsunuz' diyorlardı. Gerçekten bu tür tepkiler bizleri ve çalışmalarımızı zor durumda bırakıyor...


 

 

ENGELLİLER BÜTÜN TÜRKİYE'NİN MESELESİ

 


Sponsor bulamıyor musunuz?


Çok zor. İnsanların para vermesi ne kadar zormuş. İnsanların ufak şeylere takıldığını görünce üzülüyorum. Sonra da, 'Herkeste aynı duyarlılık olamaz' diyorum. Hiç böyle bir şey yaşamamış insan nasıl duyarlı olabilir ki… Bazen bakıyorsunuz ufak paralar bile insanların gözünde büyüyebiliyor. İnsanlar birbirlerine yardım etse, destek olsa... Her şeyi devletten beklemese… Bir de Türkiye'de şu var: 'Topu taca atmak'… Bunu Sabancı yapıyor, Koç ve Eczacıbaşı yapıyor deyip hemen sıyrılıyorlar. Bu sorun varsa, bu bir tek bizim sorunumuz değil. Bu, bütün Türkiye'nin meselesi... Firmalar çok sıkı, para vermekte zorlanıyor.


Siz görüşüyor musunuz onlarla?


Ben görüşüyorum. İnşallah yakında danışmanlık aldığım iletişim firmamla birlikte görüşeceğiz. Yani o kadar kolay olmuyor. Çok ısrar etmek gerekiyor. Sonunda kabul ediyorlar ama kabul ettirene kadar akla karayı seçiyorum. İlla bir insanın birtakım şeyleri yapması için parası olması gerekmiyor. Özel Olimpiyatların sloganı var, 'Bana kazanma şansı verin. Kazanamazsam bile çabamda cesur olmama destek olun.' Ne güzel değil mi?


Bu faaliyetleri yaparken neler hissediyorsunuz?


Biz yılda 30-40 faaliyet yapıyoruz. Bunların 20'si spor geri kalan kısmı sporla ilgili eğitim ve seminerler. O çocukların yarışmaları, madalya almaları, başarıları bana da güç veriyor.


Aslında siz de engellilere cesur olmaları yönünde faaliyetlerde bulunuyorsunuz?


Kesinlikle. Belki onların anne-babası 'Allah razı olsun diyor'. Sadece benim ibadetim değil belki de onların duaları beni bu kadar dinç tutuyor. Konuşamayan bir çocuk spor yapmaya başladıktan sonra konuşmaya başlıyorsa, görmeyen bir çocuk piyano çalmayı öğreniyorsa bu insanı çok mutlu ediyor.


 


 

 

EN ÖNEMLİ ENGEL ENGELSİZLER

 


Son yıllarda dikkat ediyoruz. Engelliler, artık kabuğuna sığmıyor. Geziyor, kültürel faaliyetlere katılıyor...


Normal bir kişiyle engellinin hiçbir farkı yok. Sinemaya, tiyatroya gitmelidirler. Aynı sıralarda problemi olmayan çocuklarla okuyabilmeliler. Artık bütünleştirmek ve kaynaştırmak gerekiyor. En önemli engel; engelsizler…


“Engellilerin sorunlarını anlatmak için Başbakan Erdoğan'a ulaşamıyorum. Babam olsaydı hemen görüşürdü” demiştiniz. Bu sözleriniz üzerine bir gelişme oldu mu?


O projeleri daha olgunlaştırıp ne yapmak istediğimi rapor haline getirip kendisine ulaşabileceğimi zannediyorum. İndirekt randevu istemiştim. O nedenle gerçekleşmedi. Kendinin bu ülke sorunları için çalıştığını ve çok yoğun olduğunu biliyorum ve anlayışla da karşılıyorum. Nimet Çubukçu ile son derece yakınım. Biraz önce Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak'la konuştum. Çok destek oluyor projelerimize.


 

 

METİN BABAMIN OLMADIĞINI BİLİYOR

 


Bu arada kardeşiniz Metin Sabancı ile sık sık görüşüyor musunuz?


Görüşüyoruz. Beni çok iyi tanır. Annemi-babamı biliyor. Babamın artık olmadığını da biliyor. Ancak, öldüğünü bilmiyor.


Hissediyordur ama...


Babamın olmadığını biliyor. Suratını asıyor. Babamın şoförünü görünce, 'Baba' diyor. Çok iyi hatırlıyor babamı. Anneannem, ezan okunurken namaz kılarken 'Aziz Allah, Aziz Allah' derdi. Metin'de ezan okununca 'Aziz Allah, Aziz Allah' diyor. Kendisine severek yaklaşanla laf olsun diye yaklaşanı biliyor ve surat asıyor. Allah, bir şeyi alınca, yerine iki kez anlamak, iki kez çabalamak veriyor. Ve başkalarına nazaran iki kez daha duyarlı oluyorsunuz. Çünkü eksiğinizi o şekilde kapatıyorsunuz. Biz, kendimizi kanıtlamak için iki kat fazla çalışıyoruz.


 


 

 

ANNEM EŞŞİZ BİR KADINDIR...

 


 







 

Bunları biliyor musunuz?

 


 

* Altı buçuk aylık doğdu.


 

* O zamanlar İngiltere'de bulunan amcası, kuvöz getirdi. Altı ay boyunca kuvözde yaşadı.


 

* 7 yaşına kadar hiç yürüyemedi. İlk ameliyatını 7 yaşında geçirdi.


 

* Şişli Terakki Orta Okulu (1yıl) (7.sınıf) 1976) okudu.


 

* İngilizce, Fransızca, İtalyanca'yı akıcı şekilde konuşuyor.


 

* Heathfield School in Ascot-Junior High School mezunu (1977-1979). International School of Geneva Senior High School diploması sahibi (1980-1983). Fisher Junior College, Boston-Mass Turizm ve Pazarlama kursları aldı; Reinhardt College, Atlanta Georgea-Sanat Tarihi ve Psikoloji kurslarını tamamladı (1984-1986).


* Antalya'daki “Dilek Sabancı Spor Merkezi”, İstanbul'daki “Dilek Sabancı Anadolu Ticaret ve Ticaret Meslek Lisesi” ve “Beşiktaş Belediyesi Dilek Sabancı Engelliler Parkı” Sabancı Aile Vakfı VAKSA üzerinden Dilek Sabancı'nın katkısıyla kurulan bağışlardır

Anneme ve Metin için çabasına çok saygı duyuyorum. Günün önemli bir bölümünü Metin için harcar. Onunla çok mutlu ve emin olun Metin de anneme son derece bağlı. Bizler çalışma hayatı içinde anneme bu konuda çok destek olamıyoruz. Annem çok özel bir kadındır. Çok vericidir ve evlatlarının mutluluğu için çok çaba sarf eder. Engelliler konusunda da duyarlı olan annem Türkan Sabancı Görme Engelliler Okulu ve Metin Sabancı Spastik Çocuklar Okulu'na maddi manevi ciddi destek sağlar. Görme engelliler okulundaki çocuklar anneme bir ad koydular “IŞIK ANNE” gerçekten çocukların gelişimine annem ışık tutuyor. Umarım bu tür yaklaşımlar birçok imkânı olan kişiye rehber olur.


 


 

 

İP ATLAMAYI ÇOK İSTERDİM

 


Çocukluğunuzda özlem duyduğunuz bir şey oldu mu?


İp atlamayı çok isterdim ama bunun bir sorun olduğunu düşünmüyorum artık. Eskiden beden eğitimi derslerine katılabilmeyi de isterdim. Katılamadım fakat özel ders alarak birtakım beden eğitimi hareketlerini yapabildim. Ben her zaman Allah'a şükrediyorum. Ben engelli elçisiyim. Hamisiyim.


Sanıyorum 2 defa umreye gittiniz?


Kendinizi başka bir dünyada hissediyorsunuz. Sanki bu dünya bitmişte başka bir dünya oluşmuş gibi.


Babanızla çok yakındınız değil mi?


Oturur saatlerce sohbet ederdik. İşimden bahsederdim, bana fikirler verirdi. Engellilerle ilgili projelerimden bahsederdim sevinirdi.


Halktan hiç kopmadı. Hep halkın arasında kalmayı başardı…


Onun için çok sevildi. Ben de çok severim halkla olmayı.


Babanız ne öğütlerdi size?


Kompleksiz olmamak önemliydi onun için. Dürüst olmak, açık yürekli olmak, yalan söylememek… Direkt söylemezdi, yaptıklarıyla örnek olurdu. Dedem Hacı Ömer'in bir atasözü var. 'Hilekârlık ahmaklık, gurur eşekliktir'. Bir insanın mevkisi ne olursa olsun parası ne kadar fazla olursa olsun gururlu olmamalı. Hep, alçakgönüllülük kazanır. Çünkü bunlar Allah'ın insana verdiği geçici şeyler. İşin gerçeği bu…


Babanızın vasiyetini yerine getirebiliyor musunuz?


Babamın vasiyetini yerine getirdiğimi düşünüyorum. Hatta babamı da geçmeyi düşünüyorum. Birçok şeyi ondan daha iyi yapmam gerektiğine inanıyorum. Çünkü Hacı Ömer dedem imkânsızlıklarla bir şeyler yapmış. Babamlar, amcamlar, dedemden daha iyilerini yapmışlar, Biz şimdi hibe programlarıyla uğraşıyoruz. Her şey değiştiği gibi bu da değişti. Artık bina yapmak okul yapmak değil amaç bu gibi şeyleri geçmişte çok yaptık. Babamın ölümünden sonra Güler Sabancı ile yeni bir sayfa açıp orada daha çok hibe programları üzerine çalışıyoruz. Gençler, kadınlar ve engelliler konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarına hibeler veriyoruz.


(Yeni Şafak)

19 Aralık 2009 - 10:06:20













 
RESMİ  BÜYÜTMEK İÇİN  KARE ÜZERİNE TIKLAYINIZ

Hayır İşleri İçin Verilen Plaket

       

       SERVİS SENDİKASINDAN ,SABANCIYA  ANLAMLI ÖDÜL.

 

     Türkiye Personel Öğrenci Servis Ulaşım Çalışanları
     ULAŞ İŞ ;
     toplumsal barış ve adaleti sağlama ;

       'Bu Topraklardan Kazandıklarını ,
       Bu Toprakların İnsanları İle Paylaşmak.*.ilkesi adına,

tüm yurtta ,sürekli,örnek hizmetler sunan projeleri nedeniyle Sabancı Ailesini, Bir plaketle ödüllendirdi.

      Dilek Sabancı Ticaret Meslek lisesi mezuniyet töreni nedeniyle,,Plaket, Ulaş İş Sendikası adına Genel Başkan Abdurrahim BARIN, tarafından, Sayın Türkan SABANCI ya sunuldu..
 
    Sivil toplum kuruluşlarının,  Toplumal barış ve adaleti sağlama konusunda,tüm dünyada gün geçtikçe ağırlığı artmaktadır.  
     
    Bu nedenle ,
   
   Sabancı Vakfı VAKSA nın Tüm Yurtta örnek teşkil eden çalışmalarının devamı için  başarılar dileriz. 10/06/2010  15.00

     
     

     Abdurrahim BARIN
     Gn.Bşk.
     Ulaş İş

     www.ulaş iş sendikası.com
    
www.ulaş iş sendikası.net





 

Sakıp Ağa'nın kızları 'inşaatçı' oldu
 
 
Sakıp Ağa nın kızları  inşaatçı  oldu
 
Merhum işadamı Sakıp Sabancı'nın eşi Türkan ile kızları Dilek ve Sevil Sabancı konut işine giriyor
 
18 Haziran 2010 Cuma 07:20

 

Merhum işadamı Sakıp Sabancı'nın eşi Türkan Sabancı ile kızları Dilek ve Sevil Sabancı'nın kurduğu Dilek Gayrimenkul, İstinye'de yapımına başlanacak 22 butik konutla inşaat sektörüne giriyor

 
Merhum işadamı Sakıp Sabancı'nın eşi Türkan Sabancı ile kızları Dilek Sabancı ve Sevil Sabancı'nın gayrimenkullerini değerlendirmek üzere kurulan Dilek Gayrimenkul Yatırım ve Turizm Anonim Şirketi, İstinye'de ailenin kendisine at arazileri üzerinde başladığı konut projesiyle inşaat sektörüne adım attı. İstinye'de Atlıspor Kulübü'nün hemen karşısında yer alan proje 7 bin 100 metrekare inşaat alanında 3 blokta toplam 22 butik konutan oluşacak.
ESNEK MEKÂN ANLAYIŞI
Her blokta 6 daire olmak üzere 18 dairenin yer alacağı projede konutlara ek olarak 4 bahçeli konut da yer alacak. Konutların büyüklükleri 110 metrekare ile 270 metrekare arasında değişirken proje 'esnek mekan' anlayışına uygun olarak gerçekleştirildi.
Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından yapılan projenin inşaatına bu ayında sonundan itibaren başlanması hedefleniyor. Proje 2011 yılında tamamlanarak teslim edilecek. Satışına henüz başlanmayan 22 adet konutun şimdiden çok sayıda talibinin olduğu öğrenildi. İstinye projesi olarak adlandırılan projenin en önemli özelliği şehrin merkezinde yazlık konut olarak da kullanımına imkan sağlaması. Mimar Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, projedeki tüm konutların açılıp kapanabilen esnek mekan anlayışıyla yapıldığını ve istendiğinde açık mekana da dönüştürülebildiğini söyledi.
Tabanlıoğlu, "Nizami çatı uygulamasının, yüksekliği ve açıları korunarak, kanatlar biçimde yorumlandığı projede kazanılan açıklıklardan mekanlara daha fazla gün ışığı ile birlikte daha geniş bir manzara sağlanırken ilave hacimler kazanıldı. Işığa daha az gereksinilen ıslak hacimler ise her bloğun sağında ve solunda yer alan konutların birleştiği noktalara yerleştirildi. Boğaz'a ve İstinye yokuşuna bakan yönde mazaraya açılan ve saydamlaşan cephelerde teras ve balkonlara uzanan yaşam alanları konumlandırıldı. Arazinin konut oluşumuna yönlenen arka tarafında ise yatak odalarının yer aldığı bölümler daha içe kapalı bir yaklaşımla ele alındı" diye anlattı.
2. PROJE DE YOLDA
Gayrimenkul sektörüne İstinye projesiyle girecek olan Dilek Gayrimenkul'ün orta vadede aynı bölgede başka bir emlak projesine daha başlamayı planladığı öğrenildi. Şahin Tepesi projesinin karşısında yer alan Atlıspor Kulübü'nün hemen yanında yer alan arazinin de Dilek Gayrimenkul'e ait olduğu ve ailenin burada da bir konut projesine başlayacağı öğrenildi. Bu arada Dilek Gayrimenkul sadece konut değil turizm projelerine de ilgi duyuyor. Şirketin ikinci projesi de Alaçatı'da yapacağı butik otel olacak. Otelin inşaatı henüz başlamazken işletmesi için şimdiden uluslararası firmalarla görüşülüyor.
TDSS'Yİ DİLEK GAYRİMENKUL YAPMIŞTI
Türkan Sabancı ve kızları Dilek Sabancı ile Sevil Sabancı gayrimenkullerni değerlendirmek için ilk olarak isimlerinin baş harflerini taşıyan 'TDSS GayrimenkulYatırım' şirketini kurmuşlardı. Şirket 2006'da satışa çıkan Büyük Tarabya Oteli'ni almak için kurulmuştu. Sakıp Sabancı Holding bünyesinde 200 bin TL'lik sermaye ile kurulan şirketin sermayesi daha sonra artırılarak 22 milyon TL'ye çıkarılmış ve ismi de Dilek Gayrimenkul ve Turizm Yatırımlar AŞ olarak değiştirilmişti. Dilek Gayrimenkul'ün yönetimini Sabancı Holding bünyesindeki Vista Turizmin başında olan Dilek Sabancı'nın yaptığı biliniyor.
 
Dilek Sabancı/Sabah










 

 
 
Güngör URAS
 

 

 

 

‘Hayırseverliğin Devamlılığı’ Sakıp Sabancı Ödülü’nü kazandı
 

11 Haziran 2008 Çarşamba

 

 

 

 

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü yarışmasında birincilik ödülü, Tel Aviv Üniversitesi Osmanlı Tarihi Öğretim Üyesi Dr. Amy Singer"in “Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyetinde Hayırseverliğin Devamlılığı” konusunu işleyen makalesine verildi.
Sakıp Sabancı"nın vasiyeti üzerine Sabancı Üniversitesi ile ABD"deki Brooking Enstitüsü 2005 yılında “Türkiye kültürü, toplumu ve siyasetiyle ilgili araştırmaları teşvik etmek, Türkiye"nin çağdaş dünyadaki rolüyle ilgili entelektüel merakı uyandırmak, yeni ve nitelikli araştırmaları desteklemek amacıyla”, her yıl tekrarlanacak olan uluslararası bir ödül yarışması başlattılar.
Yarışmaya katılan çalışmaları uluslararası bir jüri değerlendiriyor. Ve de birinci olarak belirlenen çalışmaya 20 bin, ikinci olarak belirlenene 10 bin, üçüncü olarak belirlenene 5 bin dolar ödül veriliyor.
2006 yılındaki ilk yarışmanın konusu “Türkiye"nin yeni jeopolitik ortamı: Politikalarda sorunlar ve yeni açılım fırsatları” idi. Yarışmaya 43"ü Türkiye"den, 47"si diğer ülkelerden 90 katılımcı başvurdu. Birincilik ödülünü, “Köprü-kavşak-ve tampon bölge kavramlarından öteye: Türkiye"nin gelecekteki uluslararası rolünü tanımlamak “ başlıklı çalışmayı yapan, Bilkent Üniversitesi"nden Dr. Lerna Yanık aldı.

Kendimizi tanımaya çalışıyoruz
2007 yılındaki ikinci yarışmanın konusu “Balkanlar ve Ortadoğu"da Osmanlı Mirasına Dair Algılama” idi. 19"u Türkiye"den, 23"ü yurtdışından 42 kişinin katıldığı yarışmada birincilik ödülü Columbia Üniversitesi"nden Dr. C. Philliou"nun ”Algılama paradoksu: Osmanlı geçmişini "Ulusal Bugün" gözüyle yorumlamak” başlıklı çalışmasına verildi.
2008 yılı yarışmasının konusu “ Bugünkü Türkiye"nin Kültürü, Kurumları ve Değerlerinde Osmanlı Mirası” idi. Yarışmaya 21"i Türkiye"den, 20"si başka ülkelerden 41 katılımcı başvurdu.
Geçen pazartesi akşamı Sabancı Üniversitesi"nde yapılan törende, 2008 yılı yarışmasına katılan çalışmalarla ilgili olarak uluslararası jürinin yaptığı değerlemelerin sonuçlarını, jüri üyelerinden Dr. Şevket Pamuk açıkladı.
Bu yıl birinci olarak ödüllendirilen çalışmasında Amy Singer, Osmanlı"dan günümüze kadar filantropi ya da hayır işleri geleneğini ele alıyor. Singer"e göre, Osmanlı"dan günümüz Türkiye"sine kadar gelen en güçlü geleneklerden biri de özel kişilerin hayır işlerine yönelmesi. 

Türkler hayır yapmayı seviyor
Hayır işlerinin her dönemde en kolay göze çarpan boyutu, seçkinlerin ya da zenginlerin yaptıkları. Singer"in çalışması, Osmanlı döneminde olduğu gibi bugün de hayır işlerinin zenginlerle sınırlı kalmadığını, zenginlerden orta hallilere toplumun hemen her katmanı ve değişik etnik grupları arasında da yayıldığını ortaya koyuyor.
Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, ödül töreninde yaptığı konuşmada, “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü"nün bu seneki teması, Osmanlı mirasının günümüz Türkiye"sine yansımasının incelenmesine fırsat vererek bir anlamda kendimize ayna tutmamızı sağlıyor. Görüyoruz ki kendini tanımayan, anlamayan toplumlar, dünyayı da anlayamıyor, günümüzün karmaşık dinamiklerini anlamlandıramıyorlar” dedi.
Bu yılki yarışmada ikincilik ödülünü, “Müzikal dünyaların kesişmesi: Klasik Türk ve Osmanlı müziği icra eden Museviler”  başlıklı çalışmasıyla, Washington Üniversitesi"nden Maureen Jackson verildi.
Nice Sophia-Antipolis Üniversitesi"nden Dr. O. Bouquet ise,  “Yeni cumhuriyetin eski elitleri: Türkiye"de Osmanlı bürokratik ailelerinin dönüşümü (1909-1939)” başlıklı makalesiyle üçüncülük ödülünü aldı.

 

 


 
 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2045715 ziyaretçi (4498059 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol