Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Prof.Dr.Mim.Kemal ÖKE
 





Prof. Dr. Mim Kemal Öke
 
İrticacı diyenler kandilde mesaj atıyor
FATİH VURAL   -   22.04.2012
İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Mim Kemal Öke'yle 28 Şubat süreci ve devamında yaşadığı zor günleri konuştuk.
28 Şubat'ın etkisinin uzun süre devam ettiğini söyleyen Mim Kemal Öke; Tercüman gazetesi, Boğaziçi Üniversitesi ve TRT'den bu nedenle gönderildiğini belirtiyor. Öke, AK Parti'yi kapatma davası iddianamesine bile girmiş!
28 Şubat sürecinde neler yapıyordunuz?
STV'de Milletin Meclisi'ni yapıyorduk. Bu programda da demokratikleşmenin ne kadar önemli olduğunu anlatıyorduk. Çok da başarılı bir programdı, çok sevilirdi. O sırada Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nda danışmanlık yapıyordum. Vakıfta da çok ağır baskılar altında kalmıştı arkadaşlar.
Ne gibi baskılar?
Her yaptığımız batıyordu. Bütün camia tehdit altındaydı. Dolayısıyla çok sıkıntılı günlerdi. Programımız dahi ağır baskılar altında durdurulmak zorunda kalacaktı.
Bu baskıların devamı geldi mi?
28 Şubat'ı belli bir dönemle sınırlamak yanlış olur. Bu süreç, AK Parti iktidara geldikten sonra da darbe planları, açılan kapatma davalarıyla devam etti. Ben o dönemde Tercüman'da bir operasyonun kurbanı oldum. 28 kişi, kapının önüne konduk, yazar kadrosundan.
Tercüman kimindi, o sırada?
Mehmet Emin Karamehmet'indi. Ben gazeteyi okumadığım için yazımı göndermeye devam ediyorum... Yazar arkadaşım Osman Özsoy, "Üç gündür bizim yazımız çıkmıyor Kemal Hoca. Sen biliyor musun sebebini?" dedi. "Haberim yok." dedim. "Ya hoca, sen de amma safsın ya!" dedi. Meğerse kapının önüne konmuşuz!
Yönetime bunun sebebini sormadınız mı?
Genel yayın yönetmeni de gitmişti.
Ya sonra?
Bir tek Boğaziçi Üniversitesi'nden part-time maaşım vardı. Bunlar olunca, full-time hocalığa geçeyim diye düşündüm. Atatürk Enstitüsü'ndeydim, o sırada. "Full-time da istemiyoruz seni, part-time da istemiyoruz." dediler. İçlerinde doçentliğine, profesörlüğüne imza attığım kişiler vardı. Bir gerekçe bile sunamadılar. Akademisyen arkadaşlarımdan biri "Hocam, İdare Mahkemesi'ne gidelim." dedi. Eşim de "Mahkemeye gidelim, bari tazminatını kurtar." dedi. Ben ekmeğini yediğim yere ihanet edemezdim. Tazminatımı almadan istifa etmek mecburiyetinde bırakıldım. Burada böyle bir adamın durması gerekmiyor dediler, herhalde... Ben de şaşırdım.
Boğaziçi Üniversitesi'nde rektör kimdi?
Prof. Dr. Sabih Tansal'dı. Gittim odasına... "Ben bu kadar sene bu üniversiteye hizmet vermişim. Bunu bana nasıl yapabilirsiniz?" dedim. Gıkını çıkartamadı. Güvenliği içeriye çağırdı. O kadar sene tanıdığım, birlikte çay-kahve içtiğim görevliler, kollarımdan tutup beni dışarı attılar. Ondan sonra evimin telefonu sustu. Kimse ne arıyor, ne soruyordu. Selamlar, sabahlar kesildi. Ben bu kadar telefonumun kesik olduğu, parasız kaldığım ve sıkıntı içinde olduğum bir dönem hatırlamıyorum.
Nasıl geçindiniz?
Bir süre ailemin birikimiyle. Arkadaşlarıma telefon edip "Ben açım, bana iş verin." diyordum. "Ben açım." dedim ya, "Açım." dedim. Bir dairem vardı, satmak zorunda kaldım. (Öfkeleniyor)
Kitap yazarlığınız devam etmiyor mu o sırada?
'Din-Ordu Gerilimi' diye kitap yazmıştım. Bu kitap 2002'de çıktığında AK Parti daha iktidar olmamıştı. Dünya üzerinde, cuntalarla cemaatler arasındaki çekişmeyi küresel bazda işleyen bir kitaptır. O kitap iki baskı yaptı da, bir tek gazete ve dergide yer almadı. O gün yazdığım kitapta dedim ki: "Dinsel kurumlarla askerî kurumlar arasındaki bir çatışma, mutlaka askerî kurumların yenilgisiyle sonuçlanır. Bütün dünyada böyle olmuştur." Bir uzlaşmaya varılması için gerekenleri anlattım. Orduların, 21. yüzyılda sivil otoriteye nasıl bağlanması gerektiğini içeren öneriler de vardı kitapta. Türkiye yoktu içinde. Ama baştan sona kitabı okuyan biri, bu kitabın Türkiye için yazıldığını anlayabilir. Bu da benim 28 Şubat'a karşı tepkimdi. Sonra 'Derviş ve Komutan'ı yazdım. Derviş ve Komutan da Türkiye'deki bölümüydü. O kitap da üç baskı yaptı.
Ne zamana kadar sürdü, o kötü günler?
28 Şubat süreci, AK Parti iktidar olduktan sonra da, onunla boğuşarak devam ettirildi. 2005'te TRT'den program teklifi aldım. TRT'de 'Düşünce İklimi'ni yapmaya başladık. 'Laikçi' çevreler, bu programı hedefe koydular. Hatta öyle ki, Hayrettin Karaman Hoca'yı çok severim, bir programda miras hukukuna girmişti. "Miras hukukunun 21. yüzyılda İslam akidelerinin bozulmadan yeniden yorumlanmasında yarar var." dedi, sonra uuufff! 'Miras hukukunu getirmek istiyorlar' diye manşet attılar, aleyhimize.
Hangi gazete attı bu manşeti?
Vatan gazetesi. Mustafa Mutlu köşesinde bizi hedefe aldı. Ramazan'a denk geldiği için programın konusu da Ramazan'la ilgili olmuştu. Tabii Ramazan olduğu için İslamî konular konuşuluyordu, ne konuşulabilirdi ki başka? O battı işte, "Oooo, TRT'de irticai programlar yapıyorlar." diye... TRT'nin o zamanki müdürü Ali Güney hiç sahip çıkmadı. "Ben bunları yapan adamları, kulağından tutup atarım." dedi. Yani beni kast ediyor. Ben de "Buna gerek yok. Ben istifa etmeyi bilirim." dedim.

Yüzünüze mi söyledi bunu?

Gazeteye söyledi. Ramazan olduğu için programda ilahiler söyleniyor... Zara'yı da çok severim. O sırada bir ilahi albümü vardı. Programda "Kadınlar ilahi söyler mi hocam?" diye sordum. Hayrettin Karaman Bey de "Güzel sesli olduktan sonra tabii ki söyler." dedi. Bunu televizyon kanalları "Hayrettin Karaman, kadınların ilahi okuyamayacağını söyledi." diye tam tersine verdi! Hele Mehmet Ali Birand... Gözlerime, kulaklarıma inanamadım ya! Hayrettin Karaman, miras hukukunun yeniden yorumlanmasını söylüyor. Vaaay, irticayı getiriyorlar! TRT içinde soruşturma başlattılar hakkımda. Onunla yetinmediler, CHP'nin milletvekili çıktı, suç duyurusunda bulundu.

Sebep?

İrticayı getirmek istiyormuşuz Türkiye'ye!

Kimdi o milletvekili?

İzmir milletvekili Enver Öktem'di. Bizim o programda konuştuklarımız; Vatan gazetesinin manşetinin ve CHP'lilerin suç duyurusunun ardından, Abdurrahman Yalçınkaya tarafından AK Parti'yi kapatma davasının iddianamesine alındı. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye'ye irticayı getirmeyi düşünüyormuşuz!

Tayyip Bey bakanlık teklif etti; ama siyasete girmek istemedim

Boğaziçi Üniversitesi'nde ne kadar süre görev yaptınız?

23 sene. Emekliliğimi alamadan, istifa etmek zorunda bırakıldım. Tazminatımı da yaktım! O zaman bana 'Fethullahçı' diyenlere bakıyorum da şimdi bu camiaya yanaşmak için elinden geleni yapıyor. Benim derdim iktidar değildi. İktidarda olmak da istemedim.

Nasıl istemediniz?

Tayyip Bey de AK Parti kurulmadan bana "Kurucu üye ol. İktidar olursak, seni Eğitim Bakanı yapmak isteriz." dedi. Ben, "Hayır, teşekkür ederim. Siyaseti düşünmüyorum." dedim.

Tüm bunlar yaşanırken, askerle bir diyaloğunuz oldu mu?

Benim 'Din-Ordu Gerilimi' kitabım çıkmıştı. Ankara'da bir toplantıda, o dönem Genelkurmay Başkanı olan Hilmi Özkök'e yakın paşalardan biri, yanıma yaklaşmak istedi. Geldi, "Mim Kemal Bey, son kitabınızı okudum." dedi. Ben de "Hangisi?" diye sordum. 'Din-Ordu Gerilimi. Kitabınızın pek çok yerinin altını çizdim. Defalarca okudum." dedi. Ben de "Aman, benim üstümü çizmeyin de!" dedim, gülüştük. "Yazdığınızın yüzde 90'ına katılıyorum. Mim Kemal Bey, Türkiye Cumhuriyeti size minnettardır. Siz bu ülkeye çok hizmette bulundunuz." dedi. İşte o, iade-i itibardı. Bir yerde, 28 Şubat'tan dolayı özür dilemeleriydi.

Hilmi Özkök dönemi...

Evet. Bu davranışın da Hilmi Paşa'dan bağımsız yapılmış olması, bence mümkün değildi.

28 Şubat Operasyonu başladığında ne hissettiniz?

"Allahüekber" dedim. Sevinmedim; ama beşer olarak üzülmedim de! Ama insanların kibrinin, mütekebbir olmalarının Allah tarafından hiç hoş karşılanmayacağını bir kez daha görmüş olduk. "İşte ilahi adalet tecelli etti." dedim.

O günler geldi mi aklınıza?

Ya o günleri unuttum, ben. Ama insanları şimdi gülerek izliyorum. 'İrticacı' deyip, üniversiteden atılmama sebep olanlar; şimdi Kadir Gecesi'nde mesaj çekiyorlar, 'Kadir Geceniz kutlu olsun' diye... "Allah Allah" diyorum. İyi, hidayete ermişlerse güzel, buna sadece seviniriz. Bir intikam peşinde değilim; ama Allah mütekebbir olandan hoşlanmıyor. Ben hakkımı helal ettim.



 
 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2045760 ziyaretçi (4498114 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol