Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Palmali - Mübariz GURBANOĞLU
 



















Mansimov’dan şehit ailelerine iftar yemeği




1000 şehit yakınını iftarda buluşturdu














Mübariz GURBANOĞLU
Emniyet Şehitlerinin Yakınları İftarda Buluşturdu... Video
<<<< TIKLA 



Palmali Grup Yönetim Kurulu Başkanı Azeri İşadamı Mübariz Mansimov Gurbanoğlu, şehit ailelerine iftar yemeği verdi. Polat Renaissance Otel'de düzenlenen yemeğe Mansimov'un yanısıra İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ile emniyet müdürleri ve eşleri de katıldı. Yaklaşık bin şehit yakınının katıldığı iftar öncesi semazen gösterisi yapıldı. Vali Mutlu ve Emniyet müdürü Çapkın, iftardan önce masaları dolaşarak şehit aileleri ile konuştu. İftar öncesi şehit ailelerine seslenen Hüseyin Avni Mutlu, şehit aileleriyle birlikte geçirdiği gecenin, Ramazan ayı boyunca katıldığı birçok iftar etkinliği içinde en çok etkilendiği gece olduğunu söyledi. Mutlu, "Çünkü sizler, bizim gerçekten şehit ailelerimiz olarak bizim gönlümüzde farklı, müstesna bir yerdesiniz. Sizlere olan borcumuzu hiçbir şekilde ödemenin de mümkün olmadığını söylemek istiyorum. Zira kaybetmiş olduğunuz ama verilen canın karşılığında şehadet mertebesinin yüce Allah'tan alındığı ve cennetle müzelendiği aziz şehitlerimizin ailelerisiniz, eşlerisiniz, çocuklarısınız, yakınlarısınız ve bu manada mübarek ailelersiniz. Bu ülke için hepimizin vereceği çok şey var. Ama siz, en kutsalınızı, en değerli olanınızı, yakınınızı, çocuğunuzu veya eşinizi bu millete veya devlete canıyla ve kanıyla teslim ettiniz. Şehitlerimize layık olmak için bu ülkede güzel şeyler yapmaya gayret edeceğiz. Onların emaneti olan bu aziz vatana sahip çıkmak için daha fazla çalışacağız ve bu ülkenin birliğine, beraberliğine karşı farklı tertipler içerisinde olanlara asla izin vermeyeceğiz ve ülkemizin, vatanımızın, mukaddes topraklarımızın, cumhuriyetimizin korunması için gerekirse her birimiz şehit olmak için canımızı ve kanımızı bu ülkeye feda edeceğiz" diye konuştu. Şehit yakınlarının ihtiyaçlarının karşılanması için ilgili bütün kurumların çalışmalar yaptıklarını anlatan Mutlu, kendisinin de bu çalışmaları yakından takip ederek şehit yakınlarının ihtiyaçlarının karşılanması için elden gelen bütün gayretin sarf edileceğini kaydetti.

Vali Mutlu'dan sonra şehit ailelerine seslenen Hüseyin Çapkın, "Siz de bizim vazgeçilmez parçalarımızsınız. Her ne kadar eşleriniz gittiyse de, onlar yücelere gittiler. Onlar çok yüksek makamlara gittiler ve onlar ölmediler, aramızda dolaşıyorlar. Bizi seyrediyorlar, birarada olmamızı, dayanışmamızı. Biz aynı bütünün parçalarıyız. Kapımız her zaman hepinize sonuna kadar açık olacak" dedi.

"ŞEHİT AİLELERİNE KARŞI, MÜSTESNA VE YUFKA BİR YÜREĞİ VAR"

Konuşmaların ardından iftar yemeğini veren işadamı Mübariz Mansimov'a, Vali Mutlu tarafından plaket verildi. Mutlu, Mansimov'un Şehit ailelerine karşı, müstesna ve yufka bir yüreği olduğunu söyleyerek, "Bizim çok kıymetli can bir dostumuz. Özellikle şehit ailelerine vermiş olduğu destekten dolayı ben kendilerine teşekkür ediyorum. Bu gecenin de özel destekçisi, sahibi olmuştur, kendilerine işlerinde de başarılar diliyorum. Şehit aileleri adına bu geceyi tertip edip bizlere destek verdiği için de teşekkür ediyorum " dedi.

 

03.09.2010 08:15

YORUMLAR.


Vatan için en önemli bedeli ödeyen şehitl Ailelerine  iftar yemeği veren Sn.Gurbanoğlunu kutlarım.Diğerlerine örnek olmasını dilerim.
 Kadın ve çocuklara yönelik sağlık yatırımları - şehit yakınlarına  iftarı -Şehit- Azeri assubayın ailesine yrdımları ,Sn.Gurbanoğlunun gerçek bir hayırsever olduğunu gösteriyor. İlginç olan, eften püften şeyleri göklere çıkaran  Medyanın,  duyarsızlığı..Unutmayalımki,Veren bire yediyüz kazanır.Zira Warren Buffet kazancının  yüzde otuzunu ,istanbuldakilerde dahil tüm dünyadaki savaş mültecilerine bizzat oğlu vasıtasıyla dağıtıyor,(ayrıntılarıwww.hiziracil.tr.gg) Allahda ona veriyor.










Haber videosunu izlemek için tıklayınız<<TIKLAYIN







Şehidin adını yeni tankere verdi
14 Ağustos 2010 / 10:15
33 ülkede milyarlarca dolarlık yatırımı olan, gemi ve tankerlerinin sayısı 200’ü geçen Mubariz Mansimov, “Şehidimizin cesedi 2 aydır verilmedi, kurda-kuşa yem ediliyor. Gencimizin cesedini istiyoruz” dedi.
 

Ermeni işgali altındaki Azerbaycan toprağı Dağlık Karabağ sınırında 2 ay önce şehit edilmesine rağmen cenazesi ülkesine verilmeyen Azeri astsubay Mübariz İbrahimov’un cesedine işkence yapılırken çekilen video görüntüleri Rus internet sitelerinde yayınlanınca, tüm dünyadaki Azeriler gibi, Türkiye’de yaşayan Azeri işadamı Mubariz Mansimov Gurbanoğlu da isyan etti.

 

33 ülkede milyarlarca dolarlık yatırımı olan, gemi ve tankerlerinin sayısı 200’ü geçen Mubariz Mansimov, “Şehidimizin cesedi 2 aydır verilmedi, kurda-kuşa yem ediliyor. Gencimizin cesedini istiyoruz” dedi.

 

Aileye 5 bin dolar

Eski bir subay olan Mubariz Mansimov Gurbanoğlu, “Cesede işkence olmaz. Fakat şehit ettikleri gencimizin görüntülerine baktığımızda elini ayağını bağlayıp, darp etmişler, çizmişler. 2 aydır da, ‘Ceset yok’ diyorlar. Bu yapılan faşizmdir. Biz de bu Ermeni faşizmini dünyaya duyuracağız” ifadelerini kullandı. Şehit Mübariz İbrahimov’un adını, Beşiktaş Tersanesi’nde yapımı süren bir tankere vereceğini açıklayan Palmali Grubu Başkanı Mubariz Mansimov Gurbanoğlu, gencin ailesine de Yönetim Kurulu olarak ömür boyu aylık 5 bin dolar vermeyi kararlaştırdıklarını bildirdi.

 

Asker de olurum

Türkiye dahil 33 ülkede milyarlarca dolarlık yatırımları olan, deniz taşımacılığının yanı sıra turizm, telekom, liman işletmeciliği, medya gibi alanlarda faaliyet gösteren Palmali Grubu’nda, 45 bin çalışan bulunduğunu, tüm milletlerden çalışanı olduğunu açıklayan Mansimov, şöyle devam etti: “Türk ve Azeri halkı ayrılmaz parçadır; abi-kardeştir. Türk kanı olan herkes üzüntülü. Ben kendi adıma, ‘Ermeniler Azerbaycan halkının ne diyeceğini görmek ve bizi sinirlendirmek istiyor’ diye düşünüyorum. Eski bir subayım ve savaşı hiç sevmiyorum ama dünya bilsin ki, Azeriler sinirlenirse ve savaşa girerse Ermenistan’ın üzerinden geçeriz. Ben de işadamı olarak asker elbisemi giyerim.”














Mansimov'dan TSK'ya 85 Yıllık Hediye





Azeri İşadamı Mübariz Mansimov 650 bin lira vererek satın aldığı 85 yıllık Türk bayrağını Türki Silahlı Kuvvetleri'ne(TSK) hediye etti.


Azeri İşadamı Mübariz Mansimov 650 bin lira vererek satın aldığı 85 yıllık Türk bayrağını Türki Silahlı Kuvvetleri'ne(TSK) hediye etti. 85 yıllık Türk bayrağını TSK adına Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı'nın Öğretmen Albayı Bülent Tütüncüoğlu teslim aldı. Balkan Naci İslimyelioğlu'nun özel olarak yorumladığı 85 yıllık Türk bayrağını, Azeri işadamı Mübariz Mansimov Gurbanoğlu İstanbul Modern'in Eğitim Projelerine Destek Amacıyla Düzenlediği gecede 650 bin lira vererek satın almıştı. Gurbanoğlu 85 yıllık Türk bayrağını Türk Silahlı Kuvvetlerine hediye edeceğini söylemişti. MANSİMOV 85 YILLIK TÜRK BAYRAĞINI TSK'YA HEDİYE ETTİ İşte o devir teslim bugün gerçekleşti.İşadamı Mübariz Mansimov Gurbanoğlu adına 85 yıllık Türk bayrağını kardeşi, Marif Mansimov Gurbanoğlu, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı'na teslim etti.Türk bayrağını Askeri Müzel Kültür Sitesi Komutanlığı adına alan Albay Bülent Tütüncüoğlu ise, Marif Mansimov Gurbanoğlu'na bir plaket ve teşekkür belgesi ile Askeri Müzenin ambleminin olduğu bir plaket de takdim etti. 85 YILLIK TÜRK BAYRAĞI Balkan Naci İslimyeli'nin özel olarak yorumladığı 85 yıllık Türk bayrağının sol altı köşesinde annesinin çocukluk fotoğrafı yer alıyor. Türk bayrağının bulunduğu çerçevede İslimyeli'nin annesi için yazdığı özel şiir de yer alıyor. İslimyeli'nin bu Türk bayrağını " Cumhuriyetin en güzel kızına sunulan bir hatıra " olara nitelendirdiği biliniyor. Pınar ÇITAK KOYGUN- İSTANBUL- DHA (Doğan Haber Ajansı)
















 Mr. Recep Tayyip Erdoğan, The Prime Minister of the Republic of Turkey Dear Mr. Prime Minister, I strongly believe that mass massacre perpetrated by Armenian military forces against hundreds of Azerbaijani civilians of a small town of Khojaly in the Nagorno Karabakh region of Azerbaijan on the night from February 25 to February 26, 1992 constitutes one of the worst crimes against humanity. The military takeover of Khojaly and consequent cold blooded shooting of the ambushed convoy of civilians who tried to flew the town through humanitarian corridor left 613 dead- most of them elders, women and children. Brutality of this mass killing accompanied by mutilation of bodies put it in one line with the most horrifying tragedies of the XX century. However, despite the fact that human tragedy in Khojaly was well documented by international media and by respected international human rights organizations such as Human Rights Watch, world decision-makers have fallen short from properly recognizing this horrific crime. Thus I appeal to you to lead the noble cause of ensuring justice for those who can't anymore cry for it themselves. I appeal to you to live up to the fundamental principles of human dignity and support this moral cause. I appeal to you in the name of humanity to OPENLY (verbally or by written statement) and PROPERLY RECOGNIZE KHOJALY MASSACRE AS CRIME AGAINST HUMANITY AND CALL TO BRING KHOJALY PERPETRATORS TO JUSTICE. I also ask you to use the influence of Turkey to ensure that about one million Azerbaijani Internally Displaced Persons are permitted to return in safety and dignity to their homes in Nagorno-Karabakh and the seven surrounding regions currently under Armenian occupation. The dead cannot cry out for justice; it is a duty of the living to do so for them. I appreciate your timely response to ensure that justice will prevail. Sincerely, NAME: Abdurrahim BARIN COUNTRY: Turkey E-MAIL: tugra113@gmail.com
Metin veya web sitesi adresi yazın ya da bir dokümanı çevirin.
İptal
Dinleyin
İngilizce dilinden Türkçe diline çeviri
H.E. Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı

Sayın Başbakan,

Ben kuvvetle kitle katliamı Azerbaycan Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı küçük bir kasaba Azerbaycan yüzlerce sivilin karşı Ermeni askeri güçleri tarafından gece Şubat 25 26 Şubat 1992'de bir insanlığa karşı en büyük suçu teşkil işlenen inanıyoruz. Hocalı ve bunun sonucunda soğuk kanlı insani koridor aracılığıyla şehrin uçtu çalıştı sivilin pusuya konvoyun çekim askeri devralma 613 ölü-çoğu yaşlılar, kadınlar ve çocuklar katıldı.

Vahşeti bu kitle organlarının sünneti eşliğinde öldürme XX yüzyılın en korkunç trajedilerinden ile tek satırda koydu. Ancak, gerçeği Hocalı insan trajedisi de uluslararası medya ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, dünya karar vericiler gibi gibi saygın uluslararası insan hakları örgütleri tarafından kısa gerektiği bu korkunç suç kabul düştüğü belgelenmiştir rağmen.

Böylece sana edenler artık kendileri için ağlamayacaksın yapabilirsiniz için adaletin sağlanması asil neden kurşun seslenmektedir. Senin kadar insan onurunun temel ilkelerine yaşamak itiraz ve bu manevi neden destek. Sana insanlık adına açıkça (sözlü ya da yazılı beyanı ile) ve düzgün tanımıyor Hocalı Katliamı AS SUÇU KARŞI İNSANLIK VE ÇAĞRI için GETİRECEK Hocalı failleri adalete teslim etmeye çağırıyoruz. Ben de yaklaşık bir milyon Azeri Yerinden Olmuş Kişiler güvenlik ve Dağlık Karabağ evlerine haysiyet ve geri dönmek için izin sağlamak için Türkiye'nin nüfuzunu kullanarak istiyoruz Ermeni işgali halen altında yedi çevreleyen bölgeler.

Ölü adalet için ağlamayacağım olabilir; o yaşayan bir görevi onlar için yapmaktır. Ben adaletin esas alınacaktır sağlamak için zamanında yanıt için teşekkür ederiz.

Saygılarımızla,

ADI: Abdurrahim Barin
ÜLKE: Türkiye
E-POSTA: tugra113@gmail.com



   
    kimden    “Justice For Khojaly” Campaign <campaign@justiceforkhojaly.org>
kime    tugra113@gmail.com
tarih    10 Eylül 2010 12:27
konu    Thank You!
gönderen    gator705.hostgator.com
   
ayrıntıları gizle 12:27 (7 saat önce)
   
You are getting this message because you have signed up the Petition of «Justice for Khojaly» Campaign called PETITION THE WORLD LEADERS on 10/09/2010 using the email address tugra113@gmail.com

Dear Friend,

We appreciate your sending appeal to World Leaders to recognize the Khojaly massacre as a crime against humanity. We consider it as your valuable contribution to the campaign to enable not only bringing justice to one of the worst genocidal killings of XX century but also by raising global awareness to prevent ethnic cleansings and genocides around the globe.

We will keep you informed on the results of Petition action.

Sincerely,

JFK campaign team


kimden "Adalet Hocalı için" Kampanya <campaign@justiceforkhojaly.org>
Kime tugra113@gmail.com
Tarih 10 Eylül 2010 12:27
Konu Teşekkürler!
Gönderen gator705.hostgator.com

ayrıntıları Freeze 12:27 (7 Saat kez)

Eğer Hocalı »Kampanya için« Adalet Dilekçe dilekçe 2010/10/09 tarihinde DÜNYA LİDERLERİ e-posta adresini tugra113@gmail.com kullanarak denilen kayıt olduğunuz için bu mesajı alıyorsanız

Sevgili Arkadaş,

Biz Dünya Liderleri için temyize insanlığa karşı suç olarak Hocalı katliamı tanımak için teşekkür ederiz. Biz kampanya için değerli bir katkı olarak tek XX yüzyılın en kötü soykırım cinayetleri adalet getirmek değil, aynı zamanda küresel bilinç etnik cleansings ve dünyada soykırımların önlenmesi yükselterek değil etkinleştirmek için bunu düşünün.

Size Dilekçe Projenin sonuçları hakkında bilgi devam edecektir.

Saygılarımızla,

JFK kampanya ekibi
















 





 Sizin hayattaki idolünüz kim?
Babamdı. İşadamı değildi. Liman işletmecisiydi. Ama bizim soyumuzda çok denizci vardı.

* Geldiğiniz noktaya herkes gelemedi neticede. Neye bağlıyorsunuz başarınızı?
Bu iş ekiple olur. Benim ailemle, arkadaşlarımla birlikte oldu.

 Hırsızlık yapıp da binmiyoruz ki!



Öyle görünüyor ki pahalı otomobillerinizin çok ilgi çekmesi sizi üzmüş...
İnsanları üzmemek lazım. Bir de şu var. Kim istiyor yazmalarını? Gidip onları yazsınlar. Bizim kimseden korkumuz da yok. Biz Türkiye'de bir cent dahi kazanmayıp, dışarıdan para getiren bir grubuz. Belki de tek şirketiz. Bugüne kadar 500 milyon dolarlık yatırımı geçtik. Önümüzdeki yıl bir 300 milyon doları buluruz. 2 yıl sonra 2.5 milyar dolarlık bir parayı bu ülkeye yatırmış olacağız.

DEVLETLE İŞİMİZ YOK
Türkiye'de hâlâ da para kazanmadık. Birçok Türk'ü okutuyoruz, şirketlerimizde çalıştırıyoruz. Bizim bu ülkeye hayrımız var, ziyanımız yok. Palmali'nin Türkiye'de olması Türk denizciliğinin güçlenmesi demek. Biz şimdi hangi ülkeyegitsek, bizi en güzel yere oturturlar. Palmali bugün dünyada bakmayın en genç şirket ama dünya petrolünün Karadeniz'de yüzde 60'tan fazlasını kontrol eden tek şirket. Şu anda 75'ini taşıyoruz. Bakü-Ceyhan hattının tamamı bizde. 60 milyon ton ham petrol demek. Bunları düşünmek lazım. Biz burada olmadan önce bunları Yunanlar taşıyordu. Biz Türk gemilerine iş verdik. Yazmamak lazım "Şu otomobile biniyor" diye. Hırsızlık yapıp, vergiden kaçırıp binmiyoruz ki. Devlet ihalelerinden para kazanıp almadık. Devletle hiçbir bağlantımız yok.


 Kızdım ve Bugatti'yi gönderdim
ŞELALE KADAK
ŞELALE KADAK
22.12.2008
Milyarder işadamı Mansimov, fazla ilgiden rahatsızlık duyunca pahalı otolarını Bakü ve Londra'ya gönderdiğini; kardeşi Marif, Bugatti alınca da kızdığını söyledi ve "Otomobil tutkum var evet ama ne var bunda. Çalıştım aldım. Aslında Türkiye'nin gurur duyması lazımdı" dedi..
Gemi filosuyla dünyanın ilk büyük 5 şirketi arasında yer alan ve tonajda ise dünyanın en büyüğü olan milyarder Azeri işadamı Mübariz Mansimov'un krize rağmen büyüme planlarını dün bu sayfalarda okudunuz. 125'i kendine ait yaklaşık 270 gemi ile petrol taşımacılığının büyük bir bölümünü kontrol eden Mansimov adeta gücüne güç katmaya devam ediyor. Bugün söyleşiye kaldığımız yerden devam ve ediyoruz. Pahalı otomobilleriyle gündeme gelen Mansimov'u biraz daha yakından tanıyoruz.

* Medyada yer almaktan rahatsız olduğunuzu söylediniz. Ama işte Maybach 62, Rolls Royce Phantom, Bentley Sport Coupe, Bugatti gibi pahalı otomobillere meraklı olunca da merak uyandırdınız...
Kesinlikle yalan.

PARASINI NEREYE HARCASIN PEKİ
* Kapının önünde son derece şık bir Bugatti duruyor şu anda ama!
O benim değil. Kardeşim Marif'in. Tamam lüks otomobillerim var ama düşkünlüğüm yok, zaten gazeteler yazınca onu da bıraktım. Hepsini Azerbaycan'a ve Londra'ya gönderdim. Kardeşime de çok kızdım "Niye aldın" diye. O biraz benden beter araba düşkünü. İngiltere'de büyüdü, eğitimini orada aldı. Türkiye'nin de orası gibi olduğunu düşünüyor. Öyle değil işte. O alıyor, "Mübariz aldı" diye çıkıyor. Ben binmem ki. Ben eski bir Range Rover'a biniyorum.

* Sırf rahatsız oldunuz diye otomobil aşkından vazgeçtiniz yani...
Aslında şöyle söyleyeyim. Otomobil tutkum var evet ama ne var bunda? Hırsızlık mı yaptım. Çalıştım da aldım. Aslında Türkiye'nin bundan dolayı gurur duyması lazımdı. Bu bir prestij. Bugatti denen o otomobilden dünyada iki tane var ve biri Türkiye'de. Çocuk şimdi korkudan kullanamıyor. Kardeşim hava kararınca kullanıp eve gidiyor. Genç çocuk. Bekâr çocuk. Parasını bir yere harcaması lazım. Araba tutkusu varsa araba toparlayacak. Kadın değil ki ayakkabı, mücevher alsın. Bizim tek alabileceğimiz şey otomobil ya da saat. Görüyorum zaten av ya da silah da hanımların hoşuna gitmiyor.

* Peki başka hobiniz yok mu?
Eski kılıç koleksiyonum var. Dünyadaki en iyi koleksiyon bende. Bir de saat seviyorum, koleksiyonum var.

* Patek Philippe falan mı?
Ondan da iyileri var.

* Çok yardımseversiniz Türkiye'de. Bu yardımseverliğin sebebi iyi ilişkiler kurmak mı, iyi bir vatandaş olmak mı? İçinizden geldiği için mi?
Açık açık söyleyin, ticari mi yapıyorum diye soruyorsunuz? (Gülüşmeler) Ben ne kazanırsam kazanayım yüzde 10'unu sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde hayır işlerine harcıyorum. Daha çok da yaşlı insanlara ve çocuklara kullanıyorum. Okullar yaptırıyorum. Bir tane görme özürlüler için okul yaptıracağım.

Şansınız da yaver gitti diyebilir miyiz?
Ben şansa inanmam. Kur'an da bile yazıyor. Allah senden hareket, benden bereket diyor. Oturup helva helva demekle ağzına tat gelmez. Çalışmak lazım. Tembel olmamak lazım. Ben çok çalıştım. Hâlâ da ortalama ayda 130 saat göklerdeyim, seyahat ediyorum. Ekipte çalışan arkadaşlar ilk günden beri aynı. Şirketteki insanlar arasında ayrım yapmam. Dürüst çalışırız.


Hastane yatırımınız devam ediyor mu?
Ulus'ta tam gaz devam ediyor. Çocuk ve kadın üzerine olacak. ABD'deki ünlü Türk doktorlarla görüşüyoruz. Onları transfer ediyoruz. Çok iddialı ve donanımlı bir hastane yapıyoruz. Bu benim hayalimdi. Danışman olarak ABD'lileri


 8 yıldır para kazananların ağlamasını anlamıyorum
ŞELALE KADAK
ŞELALE KADAK
20.12.2008
Sahibi olduğu Palmali Grubu'nun krizden güçlenerek çıkacağını söyleyen milyarder Azeri Mübariz Mansimov, "Armatörlerin parasının olmadığına inanmıyorum. Piyasalar üç aydır bozuldu. Ne yaptılar paraları. Çok kötü bir şey. Türkiye'de herkes evine gidiyor, kriz konuşuyor" diyor..
Dolar milyarderi Mübariz Mansimov, yurtdışında yaşayan en zengin Azeri olarak tanımlanıyor. 1.3 milyar dolarlık servetiyle Forbes dergisine göre, dünyanın en zengin 897'nci zengini olan Mansimov, Türkiye'nin de 22'inci büyük zengini ve 13 yıldır İstanbul'da yaşıyor. Artık Türk vatandaşı da olan Mansimov, 125'i kendisine ait ve bu rakamın üstünde ayrıca kiraladığı yaklaşık 270 gemiyle dünya gemi taşımacılığını elinde tutuyor ve 20 ülkede 40'ın üzerindeki şirketleriyle faaliyet gösteriyor. Röportaj yapmak üzere İstanbul Akatlar'daki şirket merkezinin en üst katında ihtişamdan uzak odasında buluştuğumuzda, ilk sözü "Artık röportaj yapmıyordum. Siz olmasaydınız yine de yapmazdım. Ben göz önünde olmak istemiyorum" oluyor. Basının ilgisinden sıkıldığını, magazin haberlerinde ise asla yer almak istemediğini anlatırken aile huzurunun önemine dikkat çekiyor. Global krizin her sektörü, herkesi etkilemeye başladığı şu günlerde özellikle Mansimov'a mikrofon tutmamdaki amaç, taşımacılığın durma noktasına gelmiş olmasından, dünyanın en büyük beşinci denizcilik şirketi olarak gösterilen Palmali Grubu'nun nasıl etkilendiğini öğrenmek. Merak ettiğim bir başka önemli konu da, Türkiye'ye bugüne kadar 500 milyon dolar yatırdığını söyleyen Mansimov'un yapmayı planladığı Türkiye yatırımlarıyla ilgili herhangi bir erteleme ya da iptal olup olmadığı. Tabii sohbet sadece global krizle sınırlı kalmıyor. İlgiyle okuyacağınızı tahmin ettiğim Mansimov söyleşisine buyurun lütfen...

* En zengin Azeri Türkiye'yi kendine merkez seçince haliyle büyük ilgi uyandırıyor. 13 yıldır bu ülkede yaşıyorsunuz ama bu yıl itibariyle şirket merkezini de Malta'dan İstanbul'a taşıdınız. Neden?
Ben Türk'üm. Azeri olduğuma göre Azeriler de Türk soyudur. Dünyanın her yerinde çalıştım ama Türkiye'de kendimi daha rahat hissediyorum. Dilimiz, kültürümüz aynı. Türk insanları daha sıcak. Bir işadamı olarak burada kanun çerçevesinde doğru çalıştığında, Türkiye'de iş hayatı için dünyanın en güzel şartları var. Bakü'ye yakın. İşlerim genelde Azerbaycan'da, Rusya'da. Artık yoğun yatırımlarımızı Türkiye'de yapacağımız için burada olmak istedik. Konum olarak da İstanbul çok iyi. İşimiz deniz işi. Gemilerimizin neredeyse hepsi bu boğazdan geçiyor. Burada olmamın bir başka önemli sebebi de tüm sevdiğim ağabeylerim, arkadaşlarım burada yaşıyor.

* Şirketin taşınma işi ne zaman tamamlanacak?
2009 sonuna kadar tamamlamış oluruz.

* Niye o kadar uzun sürüyor?
Palmali büyük bir grup. 20 ülkede varız. 40'ın üzerinde şirketimiz var. 300 kişi olduk şu anda merkezde. Dünyadaki toplam istihdamımız şu anda 45 bin.

110 MİLYON TON PETROL TAŞIDIK
* Gemi taşımacılığındaki yerinizden biraz söz eder misiniz? Hakikaten dünyada taşımacılığın büyük bölümünü elinizde tutuyor musunuz?
Palmali'nin kendine ait 100'ün üzerinde gemisi var. Kiraladıklarımızla 270'e çıkıyor. 2008'de biz 110 milyon ton petrol taşıma hedefi koymuştuk. Şu anda bu rakamı geçtik.

* "Krizin öncü göstergesi taşımacılıktaki endekslerden anlaşılır" deniyor. Ve talep daraldığından birçok denizcilik şirketi zorda olduğunu duyuruyor. Bu sektördeki durum nasıl? Siz etkilenmiyor musunuz?
Genelde Türkiye'deki ve dünyadaki armatörler neden etkileniyor? Spotta çalıştıklarından... Her zaman kaybediyorlar. Gemisi var ama garantisi yok. Ama bizim gemilerimiz hep yüke göre. Önce yükü bulur, sonra gemi için anlaşırız. Her zaman filomuzu büyütelim, dışarıdan gemi almayalım gibi bir derdimiz de yok. Niye? Çünkü bu krizde herkes biliyor ki ham petrol ihracatı azalacak. OPEC kararını verecek. Rusya azaltmak istiyor. O zaman taşımacılık da azalacak. O zaman da biz elimizden ilk kiralık gemileri çıkartacağız. Ama bugünü soruyorsanız, şu anda öyle bir derdimiz yok. Kriz Palmali'ye tam tersine iyi geldi. Çünkü biz navlunu dolar olarak alıyoruz. Ama gemilere yatırılan paraların neredeyse yüzde 60'ı euro üzerindendir. Şimdi bunlar düştü. Sırf bu yüzden son dört gemide birkaç milyon dolar kârlı bile çıktık. Gemiler ucuza mal oldu. Gemilerin masrafları yüzde 30 azaldı. Petrol fiyatları yüzde 80 aşağı indi. 1200 dolara aldığımız yakıtı şimdi 600 dolara alıyoruz. Palmali olarak biz krizden etkilenmedik, tam tersine güçleniyoruz.

MALİYETLERİ KRİZ DÜŞÜRDÜ
* Peki denizcilikte kriz kimi daha çok etkiledi?
Ben sektörümüzde krizi kabul etmiyorum. Tamam maalesef kuru yük taşımacılığında acınası bir durum var. Ama tanker sahipleri bunu söyleyemez. Petrol taşıyanlar için bir sorun yok. Bir de kriz olarak bakmamak lazım. Bu bir zikzak. Hep yukarı gitmiyor, bazen de aşağı gidiyor. Bu arada güçlü şirketler daha güç lenir, güçsüz şirketler de kaybolur gider. Zaten dünyada her şey o kadar balon olarak şişti ki. Bakkal da gelip gemici oldu. Gemici gidip bakkal oldu. Her şey karıştı. Sektörler karıştı. Enerji sektöründe çalışan arkadaşımız geldi armatör oldu. Bankacı geldi armatör oldu. Bu işi bilmeyenler bu işe girdi. Bir de en büyük yanlışlık Türkiye'de armatörlerin mesela 10 gemileri var. Hepsi aynı tonaj taşıyor. Oysa bizim 3 bin tonluk da, 170 bin tonluk da gemimiz var. Yani yelpaze büyük. Bu çok önemli. Biz ayrıca 5 yaşın üzerindeki gemileri hemen satarız. Gemileri genç tutarız. Yılda 15 gemi gelirse 15 de gider. Biz bu yıl gemi satışlarında da iyi para kazandık.

* Krizden önce mi sattınız?
Evet, hepsini krizden önce sattık. Sattığımız beş yaşındaki geminin parasıyla şu anda 1 yaşında gemi alıyoruz, üstelik elimizde de para kalıyor.
İLİŞKİLİ HABERLER
8 yıldır para kazananların ağlamasını anlamıyorum
Süt fabrikası satın alacağım
Batan şirketlerle işimiz olmaz!
Cimri insan iki kere öder, gemimi Somali'de bekletmem
Herkes ağlıyor, katılmıyorum buna
Yunanlının filosunu da biz kiralıyoruz
















İşte "SOYKIRIM" budur: PALHABER sunar...


Ermeniler, Azerbaycan' ın Hocalı kentinde 25-26 Şubat 1992 tarihinde, resmi rakamlara göre 613 Müslüman Azerbaycan Türkünü katletti.
1991 yılında Azerbaycan Parlamentosu’nun halktan gelen baskılar karşısında Dağlık Karabağ’ın özerk bölge statüsünü ilga etmesine, Dağlık Karabağ Parlamentosu bir referandum düzenleyerek cevap vermiştir. Çoğunluğu Ermenilerin oluşturduğu bölgede, referandum sonucunda Dağlık Karabağ Parlamentosu bağımsızlığını ilan etmiş, 1992’de Sovyet birlikleri de bölgeden çekilmiştir.



Hocalı’da gerçekleştirilen katliama giden süreçte, Ermenileri Rusların desteklediği yönünde ciddi bulgular bulunmaktadır. Ermeni gönüllülerden oluşan silahlı gruplar Karabağ’a yerleştirilmiştir. Ardından Gorbaçov, 25 Temmuz 1990’da yayımladığı bir kanun ile SSR (Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) kanunları dahilinde olmayan silahlı grupların kurulmasını yasaklamış ve kanunsuz olarak saklanan silahlara el konulmasını sağlamıştır. Bu kanunla birlikte Azerbaycan’ın bütün bölgelerinde av silahları da dahil olmak üzere silahlar toplanmış, Dağlık Karabağ’da ise bu görev, Rus askerleri tarafından yerine getirilmiştir. 1990 yılının Ağustos ve Eylül aylarında Ermeniler, saldırılarını doğrudan Azerilere yöneltmeye başlamışlar, otobüs baskınları, yol kesme gibi terör eylemlerine kalkışmışlardır. 1990 yılı başlarında yaklaşık 186 bin Azeri, Ermenistan’dan Azerbaycan’a gitmeye zorlanmıştır. Ekim 1991’de ilk Azeri köyü Ermenilerce ele geçirilmiştir. Hocalı Katliamı; 25 Şubat 1992'de Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kentinde çok sayıda Azeri sivilin, Ermeniler tarafından öldürülmesi olayıdır. Azeri kaynaklarına ve Memorial Human Rights Center, Human Rights Watch ve diğer bazı uluslararası insan hakları kuruluşlarının bildirdiklerine göre katliam, Rus 366. Motorize Alayı'nın desteğindeki Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Rusya olaylarla ilgisinin olmadığını iddia etse de, Rus ordusuna ait 366. alayın 1991’in Sonbaharından beri Ermenilerin safında savaştığı, alaydan kaçan dört askerce doğrulanmıştır.



10 bin nüfuslu Hocalı’da olaylar sırasında yaklaşık 3 bin Azeri bulunmaktaydı. Saldırıda ölenler hakkında verilen resmi rakam 613 kişi olmakla birlikte, katledilen toplam Azeri sayısının bin 300 kişi olduğu söylenmektedir. Saldırılar sırasında Hocalı’da yaşayan Ahıska Türkleri de evlerinde yakılarak öldürülmüştür. Kadın, çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere siviller katledilmiştir. Katliamın ilk gecesinde sekiz aile bütün fertleriyle öldürülmüş, 700’den fazla çocuk anne ya da babasını kaybetmiştir. Yaralılar ise binin üzerindedir. Katliama tanık olan bir gazeteci, yaşananları şu şekilde aktarmaktadır:



“Dağlık Karabağ’ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım. Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle bir günde bin 300 Azerbaycan Türk’ünün Ermeni çetecilerce öldürülüşünü bütün dünyaya duyurdum. Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Azerbaycan yönetimi ve Cumhurbaşkanı Ayaz Mütellibov, olayı dört gün boyunca kamuoyundan gizlemeye çalıştılar. Bütün Azerbaycan şok olmuştu. Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlarda tipi altında Agdam’a gelmeyi başardıklarında çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları ise kangrenden dolayı kesilmişti. Ermeniler vahşetin her türlüsünü sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmışlardı. hocalikatliami1İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Agdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti.”



Gelişmelere seyirci kalan BM ve Batılı devletler, Ermenilerin yaptıkları katliamlara ve işgal hareketlerine ciddi bir tepki göstermemişlerdir. Ermenilerin Mayıs 1992’de Nahçıvan’a saldırmalarından sonra Türkiye 1921 Kars Anlaşması çerçevesinde bölgeyi korumak için askerî müdahalede bulunabileceğini açıklamıştır. Uluslararası toplum, ancak Ermenilerin nüfusu 60 binden fazla olan Kelbecer’e saldırmasıyla harekete geçti. BMGK, 822 sayılı kararı ile Ermeni kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesini istedi, ancak bu sonuç vermedi. Kararın ardından AGİT bünyesinde arabuluculuk çalışmaları başlatıldı.



1994 yılında iki taraf arasında ateşkes ilan edilmiştir. Savaş sonrası çözüme kavuşturulamayan bir diğer sorun da, ülke içinde yerinden edilen ya da sığınmacı durumuna düşen bir milyon civarı Azeri’dir. Bunların büyük bir çoğunluğu Azerbaycan sınırları dahilinde yaşamaktadırlar. Azerbaycan nüfusunun yüzde 10’undan fazlası ülke içinde yerinden edilmiş sığınmacılardan oluşmaktadır ki bu, kişi başına dünyada yerinden edilmiş en büyük nüfus hareketlerinden biri anlamına gelmektedir. Bu insanlar hâlâ Ermenilerce işgal edilen topraklarda bulunan evlerine geri dönmeyi beklemektedirler.



Azerbaycan Cumhuriyeti’nde yaşadığı yeri terketmek zorunda kalan veya başka ülkelerden Azerbaycan’a gelen Azerbaycan vatandaşları, Azerbaycan hükümeti tarafından “göçkün” olarak adlandırılmaktadır. Sorunlarına hâlâ kalıcı çözümler bulunamayan göçkünler; mesken, iş, yiyecek, sağlık, eğitim ve can güvenliği gibi birçok sorunla karşı karşıyadırlar. Bu kişiler Bakü ve çevresinde, zor koşullar altında çadırlarda, barakalarda, okul ve yurtlarda, pansiyonlarda, dükkanlarda, yük vagonlarında, hatta yol kenarlarında yaşam mücadelesi vermektedirler.

YORUMLAR:


Turan Baki
YA QARABAG YA OLUM
91 gün, 5 saat
 
Abdurrahim BARIN İSTANBUL
Ne adına ve hangi ebeple olursa olsun,insan,hayvan,bitkiye bile onursuzca vahşet olmayacağı inanç kültürümüz esaslarındandır.Savaş bile mertçe,kuralları içindedir. İnananlar olarak,Ayaktaki kıymıktan,bütün beden rahatsız olmuyorsa,Gelecektede,benzer hareketlere bizlerin maruz kalabileceği ihtimalini hiç unutmamak gerek. Saygılar. www.hiziracil.tr.gg
128 gün, 19 saat






 






Ruslar O nun için 'Sakıncalı' dedi.









Daha 41 yaşında. Eski asker, istihbaratçı. 45 bin personeli olan grupun başkanı
03 Ocak 2010 Pazar 12:07


Elif Ergu'nun röportajı
Daha 41 yaşında. Eski asker, istihbaratçı... Dünyanın en büyük 5 gemi taşımacılığı şirketinden Palmali Grubu'nun kurucusu... Azeri petrolünün tümü, Rusya'daki petrolün de neredeyse yüzde 75'i onun gemileriyle taşınıyor. Palmali Grubu'nun çatısı altında 48 ana şirket var, ofislerle birlikte bu rakam 600'e çıkıyor. 45 bin personeli olan grupta global krizde bir kişinin bile işine son verilmemiş.
Röportaj yapma fikri aslına bakarsanız İstanbul Modern Sanat Müzesi'nin 5'inci yıl kutlamalarından sonra yeşerdi aklımda. 2 yıl önce Türk vatandaşlığına geçen Mubariz Mansimov, İstanbul Modern'in gecesindeki kutlamalarda eğitime katkı sağlama adına sanatçı Balkan Naci İslimyeli'nin, elle işlenmiş 85 yıllık Türk bayrağını aldı ve Türk Silahlı Kuvvetlerine armağan edeceğini açıkladı. Ama Mansimov ile randevulaşmak kolay olmadı. Onun deyimiyle ayın 130 saatini göklerde geçiriyor. Sabah kahvaltısını yapıp evden çıkıyor, Moskova'ya uçuyor, akşam yemeğini Londra'da yiyip gece yarısı İstanbul'daki evine dönüyor. Bunu sıradan bir gün gibi anlatıyor, “Bu tur içinde genelde Bakü'ye de uğrarım” diyor. Çok sakin. Sert bir yüz ifadesi var. Daha önceki röportajlarında hiç gülmediği yazılmış, bizim sohbetimiz sırasında güldüğümüz de oldu. Çalışanlarıyla aralarında Rusça konuşuyorlar. İyi korunan bir binası var. İlk adımda burada “her şey kontrol altında” hissine kapılıyorsunuz. Mansimov'un gemi taşımacılığı en büyük işi ama bu iş dışında turizm, sağlık, medya ve gıda sektörlerinde de yatırımları var. Yakında İstanbul'da HSBC binasının olduğu yerde Bakü Edition Otel'i açacak. İçerisinde de dünya jet set'inin ünlü isimleri Briatore ve Cipriani, restoran ve club açacak. Briatore ve Cipriani'yi de Türkiye'ye gelmeye ikna eden isim Mansimov... 14 yıldır Türkiye'de yaşayan, Palmali Grubu'nun merkezini Türkiye'ye taşıyan ve Türkiye'den para kazanmadığını söyleyen Mübariz Mansimov'un ilginç yaşam öyküsünü ve yatırımlarını konuştuk.
14 yıl önce Türkiye'ye yerleşmişsiniz. Türkiye'ye ilk kez ne zaman gelmiştiniz?
1989 yılında turist olarak gelmiştim. Çok etkilenmiştim.
Neydi sizi etkileyen?
Ben çocukken dedemle çok zaman geçirirdim. Daha doğrusu beni dedem büyüttü. Dokuz çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğuyum ve en büyük erkek benim.
Bakü'de 1968'te doğdunuz...
Evet. Bakü, biliyorsunuz deniz kenarında. Ben her fırsatta denize girerdim, balık tutardık, yüzerdim. Çok yaramaz bir çocuktum. Babam da liman işletmecisiydi. Bizim ailemizde denizci çoktur...
Böyle büyük bir şirket kuracağınızı hayal etmiş miydiniz?
Bu hayali kurmak bile bence mümkün değil. Çocukken hep bir gemiye kaptan olmayı isterdim. Gemiye binip uzak yerlere gidecektim...
Askerlikten ayrılınca gemilerde aşçılık yaptım, şimdi şirketimde eski askerler çalışıyor
Nasıl asker oldunuz?
Dedem istedi. Ben dediğim gibi çok yaramazdım. İyi de spor yapıyordum. Yalnızca spor yapmamı istemediler. “Askerde spor da yaparım” diye düşündüm ve Rus ordusuna girdim. Yıllarımı askerliğe verdim. Askerlikten ayrılmak da kolay değildir. Yıllar sonra ayrıldığımda da ne yapacağımı bilmiyordum. Bir buçuk yıl gemilerde aşcılık yaptıktan sonra asker arkadaşlarımla birleştik. Cebimizde de öyle çok para filan yoktu. 3 kişiydik. Devletten o dönemdeki özelleştirmelerden bir kuru yük gemisi aldık. 2 sene geçmeden 3 gemi aldık. İşler büyüdü. Arkadaşlarımdan birini trafik kazasında kaybettik, diğeriyle hâlâ birlikteyiz. Ben zaman içinde şirketin yüzde 99'unu aldım. Benim etrafımda çok iyi askerler toplandı. Hepimiz eski askeriz burada. O zamanlar Rusya'da yapılacak şey belliydi. Hiçbir şey de yoktu. Şu anda alternatifimiz yok.
Ne anlamda söylüyorsunuz ?
Alternatifimizi yaratmak için yani Palmali Grup gibi bir şirket kurmak için en azından 20 milyar dolara ve deneyime ihtiyaç var.
Kaç kişi çalışıyor şirketlerinizde?
45 bin kişi çalışıyor. 40 ülkede varız.
Çok genç bir patronsunuz, çalışanlar da çok genç sanırım...
En yaşlı benim. 27 civarıdır yaş ortalaması.
Siz eski bir asker ve istihbaratçısınız... Hayatınızdaki bu deneyim iş yaşamınızda size ne gibi farklılıklar kazandırdı?
İstihbaratçıydım uzun süre. Askeri istihbarat. Bir kere disiplin ve çalışkanlık. Herkesle irtibatta olacaksınız... Ben burayı da şirketimi de büyük bir aile gibi görüyorum. Kurallar var, iş disiplini var. Bir kere ben bir iş adamı olarak çalışanlarımla varım. Bunları biliyorum.
İstihbaratçı olarak Türkiye'ye gelmiş miydiniz?
Hayır. Afganistan ve Almanya'da oldum. Sovyetlerin yalnızca elçiliği vardı o dönemde Türkiye'de. Ordunun iç istihbaratındaydım. Çok çaba verdim istihbaratçı olarak buraya gelmek için. Ordu izin vermedi. Sanırım Türk olduğum için beni istihbaratçı olarak göndermeyi sakıncalı buldular.
Türkiye'yle gönül bağınız hep varmış...
1989'da turist olarak geldim. Rahmetli dedem “Aynı ırkız Ardahan'ın diğer tarafı bizimle aynı dili konuşuyor” derdi. “Ben de olamaz ya” diyordum çocuk aklı. Dedem “Hepimiz Osmanlı evlatlarıyız” derdi. Mecit Dedemin bende çok emeği vardır.
Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye'deki gibi kötü bir bürokrasi yok
Global krizden grubunuz etkilendi mi?
Bir tek kişiyi bile işten çıkarmadık. Bence iş adamları kriz yaratıyor Türkiye'de. İş adamı krizlere karşı tedbir almalı. Büyük holdinglerin kriz anında hemen personel azaltması doğru değil. Büyük holdingler her zaman görünmeyen krize karşı rezervli olmalıdır. 3-4 bin kişiyle çalışan bir holding kriz rezervine de sahip olmalıdır. Türkiye'de bazı holdingler krizi kullandı. Devleti suçlamak işin en kolayı. 14 senedir Türkiye'deyim. Hükümet, 3 kez “Yurt dışından paranızı getirin” dedi. Bu önemli destek. Türkiye dünya çapında baktığımızda krizden de çok etkilenmedi. Yalnızca iyi yönetilmeyen şirketler kötü etkilendi.
Sizin gemi taşımacılığı dışında da şirketleriniz var...
Türkiye'ye merkez ofisimizi taşıdık. Pal inşaat, havacılık, medikal şirketimiz var. Azerbaycan'da da gıda sektöründe de çok güçlüyüz.
Ulus'ta bir hastane projeniz vardı, ne oldu?
Sağlık projemiz şimdilik durdu, inşallah düzelecek. 6 sene önce paramı verdim devlete, “Hastane yapacağım” dedim. Devlet bana “Tamam” dedi, iki belediye arasındaki kavgada ruhsatım kayboldu. Bununla uğraşıyoruz. Mahkeme çok uzun sürüyor. Ben paramı yatırmışım, doğru yatırım 10 yıl içinde geri dönmeli. Doğru şirketseniz bu böyle olur. Şimdi bu hastane yatırımımızda iki belediyenin kavgasını bekliyoruz. Mağdur olduk, ama derdimizi anlatamıyoruz. Biz para makinesinin üzerinde oturmuyoruz, hiçbir yatırımcı para makinesinin üzerinde oturmuyor. Bu şekildeki olaylar yabancı yatırımcıyı Türkiye'den soğutuyor.
Bodrum'da oteliniz var...
Evet o oteli aslına bakarsanız çalışanlarımız için düşündük. Bizim şirketlerimizde çalışanlar da orada tatil yapıyor.
Parayı Türkiye'de değil esas yurt dışında kazanıyorum çalışırken “Türk ırkı için ne yaptım?” diye soruyorum
Bakü Edition Otel'i açacaksınız. Otelin yapımı da uzun sürdü değil mi?
Binayı toparlamak uzun sürmedi, yine aynı dert. Türkiye'de en büyük sıkıntı belediyeyle yürüyen işler. HSBC binasını aldık. Biz binayı aldık, bu binayı otele çevirdik, belediye ile bürokrasimiz 1.5 yıl sürdü. Dünyanın 46 ülkesinde iş yapıyorum. Türkiye gibisi yok. Bürokrasi çok ağır Türkiye'de. Türkiye yabancı şirketler için bu yüzden çok cazip değil. Yatırım için cazip bir ülke olmasına rağmen bürokrasi sistemi çok zorluyor. Belediyeler, Anıtlar Kurulu günlerce imza bekliyorsunuz. İngiltere'de 15 günde oturma izni alıyorsunuz, burada 3 ay sürüyor. Türkiye'de herkes Avrupa'nın vize uygulamalarından şikayetçi.
Bir şirketin işinin yürümesi için çok çabalaması lazım. Türkiye'deki yabancıların çektiklerini kimse bilmiyor. Yatırımcı devletçilikten çok şikayetçi Türkiye'de. Bir şirketin işinin yürümesi için çok çabalaması lazım. Yabancı yatırımcının önünü kesiyorlar, İstanbul'un dört bir tarafı kaçak. İstanbul'da helikopterle gezin görüyorsunuz. Türkiye'den de cazip yerler var, yabancı yatırımcı kolay kaçar. Bu arada dünyada birçok yerde yatırım için fiyatlar düştü. Afrika devletleri ve Rusya yatırım için çok cazip. Amerika'da da fiyatlar çok düştü. Azerbaycan da cazip fiyatlar. Bu arada Azerbaycan krizden hiç etkilenmedi. Tek bir kişi işten çıkarılmadı. Ukrayna çok etkilendi çünkü devletin başında koltuk kavgası var. Ukrayna yatırım için çok cazip olmasına rağmen kötü yönetiliyor...
Türkiye'de kaç çalışanınız var?
Şu anda 1500. 2010 sonu 5 bin kişiyi buluruz. 2014'te, 20 bin kişi olacak Türkiye'de. İş adamları devlet ihaleleri peşinde koşmamalı, dışarıdan kazanıp Türkiye'ye getirmeli. Benim kazancım yurt dışında, Türkiye'de değil. Şu anda Türkiye'de iş yaratıyorum ama esas parayı yurt dışından kazanıyorum.
Duygusal davranıyorum diyorsunuz...
Evet. Lenin'in bir lafı var, “Devlet benim için ne yaptı deme, sen devletin için ne yaptın?” Ben bunu “Türk ırkı için ne yaptın?” diye düşünüyorum.
Yeni bir sektöre mi giriyorsunuz Türkiye'de?
Evet. Gıda sektörüne gireceğiz. Bizim Azerbaycan'da süt ve süt ürünleri şirketimiz var. Büyük yatırım. Azerbaycan'da pazar lideriyiz. 48 çeşit süt ürünümüz var. Pazar payımız yüzde 70. Bakü'deki şirketimizin yöneticilerinin çoğu da Türkiye'den geldi. Türk CEO'lar yönetiyor orayı. Şimdi Türkiye'de bu alanda 4 şirketle görüşmeler sürüyor. Yakında birini alacağız.
HSBC binasındaki otele Bakü ismini verdiniz...
Evet. Orası benim doğum yerim. Bu arada Bakü'de İstanbul ve İzmir Oteli var. İstanbul'da niye Bakü Oteli olmasın?
Zorluklar beni güçlendirir
Benim adım Mubariz, vaktinden önce doğmuşum, hastaneye yetişmemişim. Beni kimse yıldıramaz. Zorluklar beni güçlendirir. Terslik çıkınca hırslanıyorum...
Azerbaycan'ın petrolünün yüzde 100'ü bizde, Rusya'nın petrolünün yüzde 75'ini de biz taşıyoruz. Dünyanın her yerinde ihalelere giriyoruz. Çok genç bir filomuz var. Gemilerin çoğunu da Türkiye'de yaptırıyoruz.
Azerbaycan'da statta biri küfretse hapse attırırım
Siz nasıl Beşiktaşlı oldunuz?
Süleyman Seba sayesinde Beşiktaşlı oldum. Fulya'da oturuyordum, oradan tesislere bakardım, bir gün tanıştık Süleyman Seba'yla, yemek yedik. Etkilendim, rengi de sevdim, “halk takımı” dediler, etkilendim.
Yöneticilik düşünüyor musunuz? Adınız da geçti...
Ben eski sporcuyum, idman düzgünlük getirmelidir insana. Türkiye'de küfürü anlayamıyorum. Azerbaycan'da futbol takımım var, biri küfretse hapse attırırım. İnsanların anasına küfür ediyorlar, ölenine küfür ediyorlar. Büyük cahillik var Türkiye'de. Beşiktaş taraftarı adına da bu açıdan üzgünüm. Ben yönetime girmem, biri bana küfretsin, annem beni küfür yemem için doğurmadı. Aziz Yıldırım da arkadaşım. Saha dışında yaşananlar psikopatlık.
Araba değil, deniz ve av tutkunuyum
Aileniz burada değil mi?
Evet. Ailemi uzak tutuyorum. 2 kızım, bir de oğlum var...
Peki çok gezer misiniz, gece hayatını sever misiniz?
Sevmem. Gezmem de. O yazılanlar doğru değildi. Şirketimin çalışanlarıyla birlikte zaman geçirdiğimiz yerler var.
Stresten nasıl uzaklaşıyorsunuz?
Denizi çok seviyorum. Türkiye'de dalmadığım yer yok. Bir de ava çıkarım.
Araba tutkunuz?..
8 yıldır Range Rover'a biniyorum. O binanın girişinde gördüğünüz araba kardeşimin. Kardeşim 31 yaşında. Bana çok benziyor, bazıları karıştırıyor.
Bakü Edition Otel'de dünya jet set'inin ünlü isimleri Briatore ve Cipriani de olacak, onların yerleri de açılacak...
Evet, onları ikna ettim. Marriot Edition, ESPA, Flavio Briatore ve Giuseppe Cipriani'yi bugüne kadar kimse bir araya getiremedi. Artık imzalar atıldı. Kesin geliyorlar. İstanbul'un eğlence hayatının renkliliği artacak. Billionaire Club'un İstanbul'a farklı bir renk ve heyecan katacağına inanıyorum.
Bayrak satılmaz diye düşünüp aldım orduya veriyorum çünkü ordu bayrağı satmaz
İstanbul Modern Sanat Müzesi'nin 5'inci yılında Naci İslimyeli'nin, 85 yıllık, el işlemesi Türk
Bayrağı'nı 650 bin liraya alıp TSK'ya armağan ettiniz, neden TSK?
Eski askerim ve her şeyden önce Türk'üm. Bence bayrak satılmaz. Eğitim için de satılmaz. Aldım ama açıkladığım gibi Genelkurmay'a vereceğim. Eğitime destek olmak amacıyla aldım. Ordu satmaz sonuçta bayrağı. Bu arada Eczacıbaşı Grubu harika bir iş yapmış. Türkiye'nin geleceğine yatırım. Benim bakışımda bir devletin bayrağı ya orduda ya da Cumhurbaşkanı'nda olur. Ben orduyu tercih ettim. Ordu gideceği son yerdir. Bayrağı da ordu savunur. Askerim, bence bayrağı politika
koruyamaz, ordu korur.
Türkiye Türk dünyasının ağabeyidir
Tayyip Bey Türk oğlu Türk'tür
Siyasetle ilgili misiniz?
Nefret ederim, kirlidir. Türkiye zamanla çok değişti. Güzel şeyler de oldu ama her güzelliğin olduğu yerde kötü şeyler de olur. Bir şey yapılıyorsa yani oyun oynanıyorsa onun karşılığı vardır. Türk milleti büyük, Azerbaycan, Kazaklar, Tacikler... Türk dünyasının ağabeyidir Türkiye.
Tayyip Erdoğan'ı nasıl buluyorsunuz?
Tayyip Bey güçlü lider. Tanıyorum kendisini.
Ermenistan'la son dönemde yakınlaşma oldu...
Ermenilerle sınır açılması konusunda, “Karabağ Azerilere geri verilirse açılsın” derim. Azerbaycan'ın yüzde 20'si Ermeni faşistlerin elinde. Sınır açılsa ne olur? Azerbaycan gazı Türkiye'ye dünya pazar şartlarından çok düşük fiyata veriyor. Ermenistan'la ticaret olsa ne olur olmasa ne olur? Azerbaycan fiyatı yükseltse vatandaş yüzde 20-30 zam görür yalnızca doğalgazda. Tayyip Bey Türk oğlu Türk'tür. Azeriler kadar Azerileri düşünür. Her şey politikada değişiyor, farklı algılamalar oluyor. Kendisi herkesle dost olmak, sınırlarda dostluk olsun istiyor. Onu da anlıyoruz. AK Parti'nin hataları da var ama bence Türkiye'nin bu dönemi kutuplaşarak değil birlik olarak geçmeli.
Vatan






Abdurrahim BARIN [ 07 Ocak 2010 Perşembe 23:52 ]
DOĞRU HEDEF = SONUÇ
Bu topraklarda biryerlere gelmelerini ,birilerinin desteği ile sürdürenlerin hakim olduğu *İstanbul yaklaşımcıları*ortamında; Ülkesine İş aş + değer kazandıran şahsiyetlerin ali cengiz oyunları ile engellenmeleri sadece dünyada,sadece bizim ülkemize özgü bir durumdur. Vatandaşına kazandıran Anadolu kaplanlarının ne hale getirildikleri ortada.
Yurt dışından,Yurduna vefa borcunu ödemeye gelen Yatırımcıların,Dünyaca saygı duyulan bilim adamlarının ,bıktırılmaları geri dönmek zorunda bırakılmaları,sistemli organize sonuçlar.Hayret ve İbret dolu Şahit olduğum örneklerin bir kısmı web sitemdedir.

*-Nasibiniz;verdiğinizdedir * .

Warren Buffet, kazancının 1/3 nü savaş mültecileri-Kadın ve çcuklara dağıtır(Türkiye dahil).Böylece, O , sade yaşayan kişi sonuçta bir şekilde dünyanın en zengini oluyor.


Bu anlamda;
Muhterem,Mübariz GURBANOĞLU nun, Kadın ve çocuk hastane girişimini,özellikle önemsiyor,tebrik ediyorum.
Kabul olunan DUA lardan biride, mağdurlarınkidir.
Batıdaki bilimsel araştırmalar şunu ortaya koymuştur.DUA lar zaman ve mekanı aşarak sahibine ulaşır,enerji güç huzur ,yaşama sevinci verir.
Lütfen,Yetkili yetkisiz şahıs kurum kuruluşlar,çalışan üreten paylaşan bu mangal yürekli
kardeşlerimize,omuz verelim.Yunusun dediği gibi;
Gelin tanış olalım,
İşi kolay tutalım,
bu Dünya kimseye kalmaz.

Saygılarımla

Abdurrahim BARIN
B.M.Hidrojen Enerji Gönüllüsü
www.hiziracil.tr.gg
















 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 1922812 ziyaretçi (4210393 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol