Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Ayhan YAVRUCU- ALARKO
 



















Sn.Ayhan YAVRUCU  Abdurrahim BARIN 
15 Agustos2011 Pazartesi. 11.00 Alarko
/İst








Başkan , Sayın İshak ALATON

Başarının şartı, bilimsel gerçeklere dayalı verilerin doğru analizi ile ,
geleceği görebilme sanatıdır.
 
Sn.Ayhan YAVRUCU Beyin
2009 yılı tahminlerindeki isabet

bugünle     karşılaştırdığında
 RESİM,net olarak ortadaya çıkmaktadır.

2012 öngörülerinin isabetide
buradan güç almaktadır.

Bu nedenledirki,
 BUSINESS KRİZ DÖNEMİNDEKİ 100 CEO ARASINDA 1 NCİ OLARAK
SN.AYHAN YAVRUCUYU SEÇMİŞTİR.

           Sendikamız Yönetim Kurulu;
,2011 yılı  * İSTİKRARLI  BAŞARILI YÖNETİCİ  * Ödülüne
Sn.Ayhan YAVRUCU Beyi uygun  görmüştür.
Plaketini sizce uygun zaman ve zeminde sunmak isteriz.
 

Saygılarımızla.
 

Abdurrahim BARIN
Gn.Bşk.
Türkiye Ulaş İş
İstanbul.

Koord.Gn.sek.
Zekai ÇETİN
0532 4249894
 
 
 
 

BASIN
///////////////////////////////////////////////// ;





 
 
BUSINESS:
KRİZİN EN BAŞARILI CEO’SU
CEO.Ayhan YAVRUCU.
 

”2012′de şirketler ya birleşecek,ya silinecek”
30 Kas, 2011
AlarkoCarrier10yaşında küç2 2012de şirketler ya birleşecek,ya silinecek
Alarko Topluluğu Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu, “Bu yıl çok iyi
geçti ama 2012 borçluluk oranı yüksek olan şirketler için çok zor
olacak, konsolidasyonlar yaşanacak” dedi.
Alarko Topluluğu Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu, 2012′nin “pek çok
sektörde konsolidasyon yaşanacak” bir yıl olacağını düşünüyor. Kamu
maliyesi açısından bir sorun görmüyor Yavrucu ama bazı şirketler için
çok sıkıntılı, zorlu bir dönem olacağının da altını çiziyor: “Ekonomi
yönetiminin uyarılarına kulak tıkamamalıyız, makro ölçekte verdikleri
input’lara göre işletmemizde neler yaşanabileceğinin hazırlığını
yapmalıyız. Ama önümüzdeki yıl bazı konsolidasyonlar, el değiştirmeler
olacak. Bünyeniz sağlam değilse, aldığınız antibiyotikler
iyileştirmiyorsa ya bünyeyi öldürecek ya da başka bir bünye ile
birleştireceksiniz. Başka çaresi yok.”
Bazıları varlık alırken bazı şirketler de varlık satacak
2012 yılının her şirketin mali yapısına göre farklı bir yıl olacağını
belirtiyor Ayhan Yavrucu. “Bazıları varlık alırken, bazılarının varlık
satması gerekecek. Bazı konsolidasyonların da yapılması zorunlu olacak
gibi görünüyor” diyor.
Piyasada “vade kısalmasına” dikkat çekiyor Yavrucu. Bu eğilimin krizin
uzun dönemli olacağını gösterdiğini belirtiyor. Yavrucu, gerçek
dünyanın 80-90 trilyon dolarlık bir hacmi olduğu halde, sanal dünyanın
ve “türevlerin” alabildiğine büyüdüğünün altını çiziyor. Yavrucu 1929
krizi sonrası süreç gibi bu dalgalanmaların de kolay kolay son
bulmayacağını düşünüyor.
“Dünya enteresan bir yerden geçiyor” diyor Ayhan Yavrucu. Karar
mekanizmaları çok ağırlaştırıldı, çözüm zamana yayılıyor ve “ne oluyor
tedirginliği” rotasına giriliyor. Yavrucu’ya göre bu rotaya girmek
kolay, çıkmak zor: “Bir lekeyi çıkarmak gibi… Bozulan dengeleri tesis
etmek çok zor. Veba miknobu gibi hızla yayılıyor.”
Geçen yüzyılı kaybettik bu yüzyılı ıskalamayacağız
Yavrucu global ekonomide biriken devasa borçların ve zararların
birileri tarafından ödeneceğini, bunun da “refahtan fedakarlık”
anlamına geldiğini belirtiyor. İnsanların değişimleri
içselleştirmelerinin zaman aldığını belirterek, ülkemizin en önemli
sorununa geliyor. “Verimlilik savaşı verip, bir kademe yukarı sıçrama
yapmamız gerekiyor” saptamasını yapan Yuvrucu, şöyle devam ediyor:
“Türkiye’de ciddi bir tasarruf açığı var. Büyüme tamamen dış
kaynaklara dayanıyor. Kendi kaynaklarımızla büyüme sınırlarına
dönebiliriz. İç talebe dayalı büyüme sürüyor. Bu iyi bir faktör ama,
geçmişte 80’li ve 90’lı yılları iyi stratejiler geliştirememiz
nedeniyle yitik yıllar arasında sayıyoruz. Yeni yüzyıla iyi başlandı.
Bu yüzyılı ıskalamayacağımızı düşünüyorum. Ama bir makas değiştirmemiz
gerekiyor. Zamanın yeni ruhuna uygun makro gelişmeler kadar sorunları
da işletmeler bazında ele almalıyız. Bu noktada eğitim seferberliği
çok önemli. Elimizde 1 lira fazla varsa bunu eğitime harcamalıyız.
Teknik eğitime odaklanmak bu noktada çok önemli. Teknik eğitime
ağırlık verip geliştirmeden teknoloji ve verimlilikte gerekli
sıçramayı gerçekleştiremezsiniz. Bunu yapabilirsek Türkiye gelecek
yüzyılın parlayan yıldızlarından biri olur.”
Zamanın ruhuna uygun biçimde “Türkiye şirketlerinin yeni pazarlar
bulma konusunda agresif ve akıllı davranmaları” gerektiğini anlatan
Yavrucu, Devlet’in nakti teşviklerden kaçınarak, şirketlerin köprübaşı
kurmaları ve gittikleri yerde kalıcı olmaları için gereken şartlarını
hazırlaması gerektiğini belirtiyor.
Alarko Grubu Genel Koordinatörü, “Avrupa’da daralma olacak,
Türkiye’nin bundan etkilenmemesi mümkün değil” diyor. Ama ona göre
büyüme sürdürülebilecek, belki yüzde 4 değil, yüzde 3 ama büyünecek…
2011 yılında Alarko’nun çok iyi bir yıl geçirdiğini, sadece taahhütte
beklentilerin gerisinde kaldıklarını söyleyen Yavrucu, açığı 2012′de
tamamlanacak projelerle kapatacaklarını söylüyor. Yavrucu
gerçekleşmeleri ve hedefleri şöyle anlatıyor:
“2011 tüm Türkiye için olduğu gibi bizim için de çok iyi geçti. Çok
istisna bir yıldı. Şirketlerin durumu çok iyi, çok iyi geçirildi bu
yıl. Beklentilerimizin ötesinde geçti. Faaliyet gösterdiğimiz
alanlarda, turizm olsun, enerji olsun, sanayi, ticaret, balık, hepsi
öngörülerimizin ötesinde performans gösterdi. Beklentilerimizin
gerisinde kaldığımız tek sektör, genel olarak küçülme gösteren
müteahhitlik sektörüydü. İlgilendiğimiz çok büyük işler var. Onlarda
önemli ilerlemeler söz konusu ama süreçler maalesef ağır gidiyor. Onun
etkileri oldu. 2012′de bu projelerin gerçekleşmesi ile 2011′in açığını
da kompanse edeceğini düşünüyorum.”
Alarko’nun yatırımları 2012′de hız kesmeyecek
Yavrucu, global anlamda 2012 yılında müteahhitlik sektöründe bir
daralma öngörüyor. Alarko’nun ise uzun süredir takip ettiği ve son
aşamaya getirdiği projeler sayesinde bu daralmadan etkilenmeyeceğini
belirtiyor. Yavrucu Alarko olarak yatırımlarda 2012′de bir kesinti
düşünmediklerini vurgulayarak, Adana’nın kuzeyinde Karakuz
Hidroelektrik Santralı’nın yapımına başlayacaklarını da açıkladı: “100
milyon dolarlık bir yatırım. Kredisini hallettik, 10 yıl vadeli Türk
lirası kredisini aldık. Biz döviz borçlanmıyoruz, özkaynağı da hazır.
O projeye de başlıyoruz. 2013 sonunda bitireceğiz. Karabiga
Santrali’nde ise önümüzdeki ay sonunda ÇED raporunu alırız, hemen
arkasından mühendislik projesine başlayacağız. Tedarikçilerin
belirlenmesi ile o projeye de 2012′de başlayacağız. Şirket olarak
yatırımlarımıza aynı hızda devam edeceğiz.”
Turizmde Alarko olarak niş bir alan yakaladıklarını söyleyen Yavrucu,
“En kötü 2008 yılında bile biz turizm işinde büyüdük, geliştik.
Dünyada bu alanda bir harcama daralması olacağı bir gerçek. Bu bizi
etkileyecek. Daha az Alman gelecek. Biz turizmde diyelim ki 10
büyüdüysek gelecek yıl 6 büyürüz, ama küçülmeyiz. Sanayide biz yatırım
malları üretiyoruz. Sanayide yavaşlamanın yatırım mallarına etki
edeceği de kesin. Bu yıl oldukça hızlı büyüdük, baz etkisi de var
tabii. Bu trendin 2012′de devam edemez. Ama Türkiye yüzde 4
büyüyecekse, o alanın da yüzde 4 büyüyeceğine inanıyorum. Daha aşağı
olmaz. Gıda işimiz de çok iyi gidiyor. Yüzde 10′ların üzerinde büyüdü,
gelecek yıl da büyüme bekliyorum.”
Avrupa refahından feragat edemiyor, agresif olma zamanı
Ayhan Yavrucu global piyasalardaki tüm daralmaya rağmen Türk
şirketlerin girişimci yapısı ile çok önemli fırsatlarla da karşı
karşıya olduğunu düşünüyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika çok bakir ve
potansiyel vaad eden coğrafyalar. Arap baharından da endişe etmiyor:
“İsyan edenler de yer, içer, birçok ürüne ihtiyaç duyar. Bu pazarlarda
girişimcilik cesareti ile fırsat kovalayan Türk yatırımcıların önemli
başarılar kazanacağına inanıyorum” diyor. Bu noktada Yavrucu’ya göre
özellikle de müteahhitlik sektöründe Türkiye’nin büyük avantajları
var: “Avrupa iş yapış anlamında müteahitlikte bizimle rekabet edemez,
bunu çok açık söyleyeyim. Sadece teknolojik üstünlükleri var ama
refahlarından feragat edip Afrika, Ortadoğu gibi bölgelere gitmiyorlar
artık. Zaman, gücü olanlar için bu bölgelerde agresif olma zamanı.”
 
Konut fiyatları daha da düşecek

Eren Güler / hurriyet.com.tr    1 Nisan 2009
Konut fiyatları daha da düşecek
 

Türkiye'nin önde gelen gruplarından Alarko Holding'in CEO'su Ayhan
Yavrucu ile yaşanan krizin etkilerini, grubun yeni işlerini ve konut
piyasasındaki beklentilerini konuştuk. Röportaj yarın da devam
edecek...
- Kriz Alarko Grubu'nu etkiledi mi?
Etkilememesi gibi birşey söz konusu olamaz. Siz ne kadar tedbirli
olursanız olun sonuçta bu yerkürenin içindesiniz. Bir sürü
ihracatımız, bir sürü yurtdışı işimiz, bir dolu imalatımız var.
Dolayısıyla ihracat yaptığınız pazarlar küçülürken sizin
etkilenmemeniz imkansız. Hiç kimse çöl ortasında vaha olamaz. Geçti
artık o dönemler...
Ama bizim avantajımız şu oldu: Konservatif bir şirket olduğumuz için
aşırı borçlanmalara gitmeden faaliyetlerimizi sürdürürüz. Bu sayede de
krize ters ayakla yakalanmadık.
- Krizi öngördüğünüz için mi aşırı borçlanmalara gitmediniz?
Türkiye'nin en büyük holdinglerinden biri olan Alarko Holding'in
CEO'su Ayhan Yavrucu, yaşanan krizin herkes gibi kendilerini de
etkilediğini ancak bu krizden yeni stratejiler bularak ve yeni
pazarlar yaratarak çıkacaklarını söyledi. Krizin artık sona
yaklaştığını belirten Yavrucu'ya göre ekonomik toparlanma ise çok da
hızlı olmayacak, ekonomiler yavaş yavaş
Eren GÜLER YAZIYOR
büyüyecek.
İnşaat sektörü için özel bir paragraf açan ve Türkiye'de konut
fiyatlarının daha da düşeceğini iddia eden Yavrucu, firmalara
ellerindeki stokları bir an önce eritme çağrısı yaptı. . Yavrucu ile
yaptığımız röportaj iki gün sürecek...
Yok hayır. 1987, 1991, 1994, 1998, 2001, 2008... Dünyada da böyle....
Bu krizler 3,5,7,8 yılda bir mutlaka oluyor. Şu zamanda kriz olacak
diye birşey söylemeniz mümkün değil. Onu bilse zaten ABD'de bu işin
ekonomik modellerini yapan iktisatçılar bilir.
Biz temel bir prensiple hareket ediyoruz. Bir kere kaldıraç (leverage)
kullanırken çok dikkat edeceksiniz. İşin türüne göre, işin bünyesinin
gerektirdiği bilimsel olarak kanıtlanmış veriler içerisinde
kalırsanız, mutlaka etkilenirsiniz ama limitli etkilenirsiniz... İşte
bizimki de bu kurum kültüründen kaynaklanan ve o rasyoları
gözetlemenin esas olduğu prensibinden ortaya çıkan sonuç. Yoksa biz bu
krizi öngördük de böyle bir tedbir aldık diye bir durum söz konusu
değil.
- Yurtdışı müteahhitlik hizmetleri çok etkilendi galiba...
Yurtdışı müteahhtilik hizmetlerini kriz tabii ki etkiledi ve
etkilemeye de devam edecek. Bunun etkileri esas olarak 2009 ikinci
yarısında ve 2010'da ortaya çıkacak. Bizim önceden aldığımız ve
yapmakta olduğumuz işler var. Bunlar yürüyor. Biraz ağır yürüyor ama
yürüyor. Ama şimdi yeni yatırım kararları verilmiyor. Böyle olunca bu
bizim 2009 ikinci yarısında ve 2010'lardaki iş potansiyellerimizi
etkileyecek.
- Ertelenen projeler var mı?
Bazı teklif verilecek işlerde ve yeni projelerde kısmi ertelemeler
var. Ama sözleşmeleri geçmişten alınan işler bir şekilde devam ediyor.
Fakat krizin etkileri ile 2009'da çıkacak projelerin ertelenmesinin
gelecek yıllara etkisi olacak. Sektörde bunu iyi görmek gerek...
- Peki siz tamam deyip duracak mısınız yoksa başka alanlara mı yöneleceksiniz?
Aşırı borçlanmadan kaçındığımız için krize ters ayakla yakalanmadık.
Ben şöyle bakarım olaya. Türk müteahhitlik sektörü 20-25 milyar
dolarlık paketi yürüten bir sektör ve dünyada 20 milyar dolarlar
civarında alınacak işler hep var. Biz de kulvar değiştireceğiz. Mevcut
pazarlarımızın dışında yeni pazarlara yöneleceğiz.
- Mesela?
Mesela Afrika'ya gideceğiz. Arkadaşlar o yönde bir pazar araştırması
yapıyorlar. Özellikle Cezayir, Nijerya, Angola gibi ülkelere
açılacağız. Oradaki potansiyeli değerlendireceğiz.
Ben zaten ihracatta da 'kriz var' kaderciliğini kabul etmiyorum.
- Ne yapacaksınız peki?
" Mevcut pazarlarımızın dışında yeni pazarlara yöneleceğiz. "
Yeni pazarlar ne olur, mevcut pazarlarda da en azından konumumuz
koruyabilmek için ne yapmam gerekir? Bizim bunları düşünmemiz lazım.
Bir kere eskiye göre çok daha agresif olmam, çok daha stratejik
düşünmem ve yeni taktikler geliştirmem gerektiği kesin.
Burası vahşi bir orman ve avlanabilecek hayvan sayısı azaldı. Fakat
sıfır değil. Ya yeni aletler bulacağım, ya silahımı değiştireceğim, ya
konumlandığım yeri değiştireceğim ama mutlaka bir av bulup döneceğim.
İşte biz bunu böyle yapacağız. Bu şekilde belki bugünü değil ama en
azından 2010'u kurtarırız. Yoksa o da gider.
- Afrika'dan başka yöneleceğiniz pazarlar var mı?
Kuzey Irak'ta da büyük potansiyel var. Ayrıca Körfez Bölgei'nde de
önemli işler var.
- Ama Dubai'de inşaat sektörünün durumu pek parlak değil. Bir sürü
yarım kalmış inşaat var...
konut yapayım derseniz başarılı olamazsınız zaten. Teknolojik
yatırımlar yapmak lazım.
- Ne gibi?
Rafineri yatırımları, petrol boru hatları, petrokimya tesisleri
gibi... Ayrıca liman ve havaalanları gibi tesislere yönelmemiz lazım.
Yoksa konut, iş merkezi, en az 2-3 yıl önemli bir talep olmaz. O
sektörler dolu, çok arz fazlası var.
- Türkiye'de inşaat sektöründe durum nedir?
Türkiye'de de ciddi bir arz fazlası var. Son alınan teşvik kararları
biraz talep yaratabilir ama buna rağmen yap-sat dediğimiz gayrimenkul
geliştirme sektöründeki büyük arz fazlası sıkıntı yaratacak. Ben bunun
2011'den önce toparlanabileceğini sanmıyorum, çünkü gerçekten büyük
bir fazla oluştu.
Bir de dünyada müteaahitlik yapılabilmesinin bazı kriterleri vardır.
'Ben arsa satın alayım da burada konut yapayım' diye birşey yok. Ama
bizde berber de kasap da müteahhit oldu. Yanlış anlamayın küçümsediğim
" Ben iddia ediyorum, konut fiyatları daha da düşecek. "
için söylemiyorum ama herkes kendi işini yapsın.
- Konut fiyatları ne olur o zaman?
Ben iddia ediyorum, daha da düşecek. Düşmek de zorunda... Bakın bunu
çok bilerek söylüyorum, kesin düşecek.
- İnşaatçıları kızdıracaksınız...
Hiç kimse kızmasın, ben de bu sektörün içindeyim, benim de stoğum var.
Alarko 55 yıllık bir şirket ve ben de 33 yıldır burada çalışıyorum.
Yanlış üretim yapan bunun sonucuna katlanır.
Yeni girenler fiyatları aşağı çekecek, eskiler de ona uyacak.
- Neden düşecek fiyatlar?
İki tane nedeni var. Birincisi, talepteki küçülme. Arz fazla, talep az.
İkincisi de bu stokların hepsi yüksek maliyetlerle yapıldı. Mesela
demir fiyatları 1200 dolarken yapıldı o konutların çoğu. Demir şimdi
400 dolar. Çimento 110 dolardan 50-60 dolara indi. Ayrıca petrol...
150 dolardan 50 dolarlara geldi. Kullandığımız tüm malzemenin fiyatı
düştü. Örnek veriyorum dün 100 liraya mâl edilen konutun maliyeti
bugün 80 liraya indi. Yeni konut yapan kişi artık bunu 80 liraya
yapacak. Siz 'benim maliyetim 100 lira' diye 100'e satamazsınız. Siz
de ineceksiniz o 80'e. Başka türlü rekabet edemezsiniz.
- Çok iddialısınız...
Türkiye'de bütün varlık fiyatları düştü. Tek direnen gayrimenkul. Ama
mümkünü yok o da düşecek. Borsadaki şirketlerin değerine bakın,
nerelerden nerelere geldiler... Bileşik kaplar teorisi. Bir taraf
düşerse diğeri yüksek kalamaz. O da düşecek.
- Fiyat indirmeyenler ne olacak?
İnmeyenler bekleyecek, beklerse de batacak... Bu böyledir. Çünkü
paranın zaman değeri var. Yeni girenler fiyatları aşağı çekecek,
eskiler de ona uyacak. Hatta stoktakilerin finansman maliyeti de
işlediğinden zararları katmerli artıyor. Onun için pahalı-ucuz
demeyecek, stokları eritmenin yoluna bakacak. 'Ne yapalım talep düştü'
demeyecek, çünkü talep yaratılabilir. Bunu arabada gördük.
- Aslında doğru konut projelerinde de görüyoruz hareketi
"Siz pazara uymak zorundasnız. Bırakın kârı, gerekirse maliyetin de
altına ineceksiniz.
Dediğiniz çok doğru, yüzde 100 katılıyorum. Doğru bir strateji ile
çıkarsanız satarsanız. Bütün mesele o. Strateji yanlış ise onu doğru
hale getireceksiniz. Çünkü siz pazara uymak zorundasnız. Bırakın kârı,
gerekirse maliyetin de altına ineceksiniz.
Hiçbir mal, maliyet bedelinin üzerine fiyat koyarak satılamaz.
Piyasadaki fiyatla satılır. Siz maliyetiniz yüksek diye o fiyatla
satmazsanız büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalırsınız. O piyasa
fiyatına ineceksiniz. Hatta gerekirse daha da aşağısına inmeniz
gerekir.
- Sizin konutta yeni projeniz var mı?
Şu anda yeni bir proje yok. Ama 2010 yeni bir gayrimenkul projesi
yaratmak için doğru zaman.
- Neden 2010?
Büyük projeler 3-4 yıllık projelerdir. O yüzden hep krizin sonlarında
başlayıp, yeni bir krizin başlamasına yakın dönemlerde de bu işten
çıkmış olmak gerekir. Bizim prensibimiz de odur. Yoksa biz gayrimenkul
geliştirme işinden hiç çekilmedik. Biz krize yakın dönemlerde işi
bitirmiş olmaya çalışıyoruz. Ama eğer krize stokla yakalanırsaız işte
o zaman işiniz çok zor. 1000 tane televizyonu bir depoda tutarsanız
ama stokta 1000 tane ev varsa bu çok pahalı bir stoktur.
- Batıklar olabilir mi?
Çok doğal, neden olmasın? Ne ile finanse ettiğinize bağlı. Banka
kredileri ile finanse ettiyseniz işiniz çok zor, Allah kolaylık
versin. Ama kendi varlığınızla finanse ettiyseniz batmazsınız, sorun
değil. İşin finansal kaynağı çok önemli.
 
Parası olan ne yapsın?

Eren Güler / hurriyet.com.tr    2 Nisan 2009
Parası olan ne yapsın?

: Konut fiyatları daha da düşecek
- Krizdeki son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim 2001 krizinde yaşadığımız en büyük problem bankaların içindeki
kalitesi bozulmuş alacak mahiyetindeki kağıtlardı. Daha sonra da bu
bankalar fona devredildi ve sistem çürüklerden ayıklandı. İşte ABD ve
Avrupa'daki bankalarda da temel sorun buydu. Bankalardaki toksik
varlıklar temizlensin ki bilançolar net bir şekilde ortaya çıksın ve
resmi görelim.
- Görebiliyor musunuz?
ABD Hazinesi bunun adımını geçen hafta attı. Kamu ve özel sektörün
toksik varlık denilen sorunlu varlıkları temizlemesi yönünde bir adım
atıldı. Zaten en başından beri yapılması gereken de buydu.
- Neden bu kadar geciktiler?
Eren GÜLER YAZIYOR
Zannederim şöyle bir şanssızlık oldu: ABD seçimleri nedeniyle giden
hükümete yeteri kadar hareket alanı bırakılmadı veya onlar 'nasılsa
biz gidiyoruz, bundan sonra gelenler yapsın' felsefesi ile hareket
etti ve bu karar gecikti. Karar aslında geçen yılın eylül-ekiminde
alınmalıydı. Problem bu kağıtlardan doğdu, bunların ödenmeyecek
olanlarının veya değeri düşmüş olanların tespit edilmesi gerekliydi.
Birşeyi tedavi edebilmek için problemin tanınması gerekir. İşte en
önemli tedbir de buydu ve nihayet adım attılar.
- O zaman kriz bitiyor diyebilir miyiz?
Eğer bu hafta yapılacak olan G-20 toplantısında bizim gibi gelişmekte
olan ülkelere de yarayacak şekilde çok büyük bir ekonomik paket daha
ortaya konursa, işte o zaman kriz bu yılın son çeyreğinde dönme
noktasına gelir. Ama bunlar yapıldı diye hemen piyasalarda güven
ortamı tesis edilecek, kredi kanalları işleyecek, tüketici güveni
artacak diye bişey yok.
Bir de paketin ciddi bir şekilde uygulanması lazım. Eğer paketin içi
doldurulmazsa kriz gerçek bir L şeklini alır, daha kötü olur.
- Olası toparlanma hızlı değil yavaş yavaş olacak deniyor. Katılıyor musunuz?
Aynı kanıdayım. Hızlı büyümeler olmaz. Büyük yıkımların büyük çıkışlar
yaratması mümkün değil. Bir kere insanlar çok daha tedbirli olacak.
Sütten ağzı yanan suyu üfleyerek içecek. Bu psikolojiyi hemen
düzeltemezsiniz. Öyle 2009 son çeyrekte 2008 ortalarındaki anlayışa
dönecek gibi bişey beklemeyin. Güven ortamının oluşabilmesi,
insanların kendisini iyi hissetmesi, işsiz kalanların iş bulabilmeye
başlaması bir zaman alacak. Dünyada bu kadar işsiz ordusu varken siz
bu tedbirleri aldınız diye ekonominin hemen çıkışa geçmesi söz konusu
değil.
Bir de bu kadar para saçıldı piyasaya ve bunun enflasyonist bir etkisi
var. Talep dizginlemek zorunda. Çünkü bu sefer enflasyonla uğraşmak
zorunda kalırsınız. Onunla uğraşmak da deflasyonla uğraşmaktan daha
kolay değil. Biz bunu yıllarca yaşadık. /_np/1246/7671246.jpg
- Alarko olarak bundan sonra hangi sektöre önem vereceksiniz?
Enerjiye çok önem vereceğiz. Bizim için en başta yer alacak sektördür.
Şu anda elimizde 1200 megawattlık kömür santrali, iki tane 500'er
megawattlık gaz santrali ihalesi var. Ayrıca 85 megawattlık
hidroelektirik santrali var, onun etüdleri başladı.
Kırklareli'nde gaz santrali inşaatı devam ediyor. Bu yılın ağustos
ayında üretime başlamış olacak.
- Bundan sonra esas işiniz enerji mi olacak?
Ağırlık oraya doğru kayıyor. Şu anda müteahhitlik sektörü önde ama
ileride enerji biraz daha öne geçebilir.
- Turizmde yeni yatırımlarınız olacak mı?
Biz turizme çok önem veriyoruz çünkü büyük bir potansiyeli var. Tatil
kültürü de çok gelişti Türkiye'de. 80'li yıllarda böyle bir kültür
yoktu, 'tatile gidiyorum' dediğinizde insalar size ters ters
bakarlardı. Ama şimdi onun da bir gereksinim olduğunu öğrenmeye
başladılar.
Ayrıca insan ne için çalışır? Bir takım özlemleri olduğu için, onlara
ulaşmak için... Bunlardan biri de mutlu yaşamak. O yüzden insanlar
tatile ve eğlenceye giderek daha fazla vakit ayırmaya çalışıyor, daha
çok harcama yapıyor. Dolayısıyla bu turizm ve eğlence işinin gideceği
çok yer var.
Bizde şu anda Fethiye'de Hillside var, Antalya'da Hillside Su var.
KKTC'de de 450 dönüm üzerine çok büyük bir turizm kompleksi,
İstanbul'da da bir şehir oteli yapacağız. Ama bunlar ilk 3-4 yıllık
projeler. Ondan sonra yatırımlara devam edeceğiz. Biz bu sektörü çok
geliştirmek istiyoruz.
- Son dönemde sektörde bazı el değiştirmeler oluyor. Bunlar devam eder mi?
Türkiye'de bir dönem herkes bu işe girdi. Biz de maalesef şöyle bir
durum var: Ben her işi yaparım diye düşünüyor insanlar. Mesleklere
biraz saygı göstermemiz lazım. O yaptı ben de yaparım... Hayır ben
yapamam...
Bu işin erbabı olmayanlar tesis yaptı, işletmeye başladı, sonra
beceremediler, devrettiler... Türkiye'de bundan sonra da bir takım
tesisler el değiştirecek, meslekten olmayanlar bu işten çıkacak.
Eliminasyon olunca, Türk turizmi de kendine gelecek. Ama şimdi değil,
bu dediğim zaman alacak...
Mesela bize diyorlar ki, sizin fiyatlarınız Türkiye ortalamasının
üzerinde. Evet üzerinde ve öyle kalmaya da devam edecek. Bizim için
esas olan şudur: Oraya gelen insan için o 5 gün, 10 gün en önemli
günleridir. Hiçbir aksilik olmamalı. Gücümüz yetse gökteki güneşi bile
parlak tutmalıyız, deniz hep lacivert olmalı... Bunları kontrol
edemiyoruz ama insanları kontrol edebiliyoruz. Bizim personelimizin
tek görevi vardır, geleni memnun etmek, ben bu parayı buraya verdim
dedirtmemek...
- Yeni istihdam planınız var mı?
Krizden etkilenmeyen bazı yurtdışı projeler var. Bunun için 1500-2 bin
kişilik yeni bir istihdam yaratp yurtdışına götüreceğiz.
- Ekonomide son dönemde alınan canlandırma önlemleri için ne diyorsunuz?
Bir kere gerçekçi olmak lazım. Türkiye imkanları fazla olan bir ülke
değil. Büyük fonlarla özel sektörü destekleme gücüne sahip değiliz.
Ama tabii bu hiçbir iş yapmayacağız anlamına da gelmiyor. Fakat bütün
bunları önümüzdeki yılları da ipotek altına almadan yapmak gerekiyor.
Yangını söndürelim ama söndürürken idareli su kullanalım. Yoksa yarın
bu göl kurur. O zaman suyu nereden bulacağız?
- Fazla açılmamak lazım yani...
Evet öyle. Tamam herşey desteklensin de kaynak nerede? Eğer biz
belirli bir hesap içinde kalmaz da herkese istediğini verirsek
2010-2011'de ciddi bir bütçe açığı, ciddi bir faiz yükselişi, ciddi
bir yatırım gerilemesi ve büyüme sorunu ile karşı karşıya kalırız.
Sonuçta söylemek kolay ama kaynak bulmak o kadar kolay değil.
- Başka ne gibi önlemler alınabilir?
En önemlisi KOBİ düzeyindeki işletmeler için kredi garanti fonu
oluşturulmalı. Bu kesimin desteklenmesi piyasada daha ciddi bir
yatırım ve talep yönündeki güveni artıracak. Bence bu pakete ilave
edilebilecek en temel enstrümanlardan biri budur. Zaten Türkiye'nin
imkanları ile yapılacak olan da odur.
- Parası olana ne tavsiye edersiniz? Ne yapsınlar?
Bir kere pozisyon değiştirmesinler şu dönemde. TL'deyse dövize
dönmeleri, dövizdeyse TL'ye dönmeleri için uygun zaman değil.
Pozisyonlarını aynen korusunlar. Ama ekonominin canlanma işaretlerini
almaya başlayan para tutacaksa TL'de tutsun.
- Dolara hiç bulaşmasın mı?
Dövize bulaşmanın hç anlamı yok. Işığı gören TL'de devam edebilir.
Türkiye artık 2000 öncesinin Türkiye'si değil.
Ama burada şöyle bişey de var. Merkez Bankası'nın  faizleri artık daha
da aşağı indirmemesi gerekir. O zaman insanlar dolarizasyona doğru
gidebilir, o riski de iyi görmek gerek. Sonuçta dolar biraz da Merkez
'n faiz topunu nerede tutacağına bağlı. Çok hassas denge.
- Peki denge burası mıdır?
Bence burasıdır. Bir taraftan basıp da diğer tarafı yükseltmeyelim.
Artık bir süre bütçe açığını ve enflasyonu izleyelim. Dengelere çok
dikkat etmek lazım.





S&P, Türkiye'nin notunu yükseltme tüyosunu bizden aldı - Euronews .




Arabam, tüfeklerim köpeklerimle her an ava gidecek gibiyim 





 

Arabam, tüfeklerim köpeklerimle her an ava gidecek gibiyim
  •  
  • 12.01.2010
Kaymakam olmayı hayal ederken kendisini maliyede bulan Kayseri Develi doğumlu Ayhan Yavrucu, bir çay davetiyle adımını attığı Alarko'da tam 33 yılı geride bıraktı
CESUR İNSANLAR
Yaptığım bu söyleşilerin amacı, gençlere gelecek için ümit aşılamaktır. Burslu okuyup, bugün iş dünyasının saygın kurumlarında zirveye çıkan insanların zorlu yaşam öykülerini aktararak bunu yapmaya çalışacağım. Söyleşiler içindeki kimi ipuçlarının, yollarını aydınlatacağını umuyorum. Bunların aynı zamanda iş dünyasının da istifade edebileceği ayrıntılar içerdiğinden kuşkum yok.İç dünyalarını ve deneyimlerini bizlerle paylaşma cesareti gösteren Türk CEO'lara da teşekkür borçluyum. Onların ülkenin en önemli sorunu ve çözüm önerileri ile CEO'ların global ekonomik krizdeki paylarına ilişkin görüşlerini de dizinin sonunda sizlerle paylaşacağım. Saygılarımla...

"Kayseri'nin Develi kazasında 1948'de doğdum. Memur çocuğuyduk. 3 kardeşiz. O günün koşullarında okul bulmak gitmek zor. Bugünün Türkiye'sinde maşallah her şey var. Artık okul seçme ve beğenme gibi bir tercihiniz var. O yıllarda böyle bir tercih imkanınız yok ki. Okulu bulup da gidebiliyorsanız, özellikle ilkokuldan sonra ortaokul ve liseyi buluyorsanız o müthiş bir şeydi" diyerek yaşam öyküsüne başladı Ayhan Yavrucu. Okuyabilmenin ne büyük bir şans olduğunu ilave etti Ayhan Bey. Arkası şöyle geldi:

SİYASAL'DA BURSLU OKUDU
"Bizim şansımız, Develi'de o yıllarda ortaokul ve lise vardı. Türkiye'de birçok vilayette bile olmayan bir imkan. Develi'de zaten okur yazarlık oranının Türkiye ortalamasının çok üzerinde olması ve orada kişilerin büyük kısmının üniversiteye gidebilmesinin nedeni, 50'li, 60'lı yıllarda orada ortaokul ve lisenin olmasıydı. Bizim okumamızı sağlayan buydu. Yoksa bir memur çocuğunun hele birkaç tane olduktan sonra üniversiteye taşınması o günün koşullarında olağanüstü zordu." Sonra Ankara'ya geldi, Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazandı. Maliye Bakanlığı'ndan da bursu olmasına rağmen, karşılıksız olduğu için Türk Eğitim Vakfı bursuyla okudu. Yurtta kaldı. Gerisini kendisinden dinleyelim:

'HAYALİM KAYMAKAM OLMAKTI'
"Babam devlet memuru olduğu için benim hayalim kaymakam olmaktı. Siyasal Bilgiler'e girdim. Birinci sınıfın sonuydu, bir ağabeyimiz geldi, Doğu'da bir kazada kaymakammış. Anlattıklarını duyunca, tüylerim diken diken oldu ve kaymakamlığa gitme sürecini değiştirdim. Hatta bunu bir süre babama da söylemedim. Üçüncü sınıfta bölümlere ayrılırken, iktisat maliye şubesine geçtim. Babama söylediğimde, 'Peki senin kararın ama böyle devam etseydin daha memnun olurdum' dedi. İnanılmaz kötü koşullar. Anadolu'dan geldim, koşulları bilmiyor değilim ama bir anda kafanızdaki o kaymakam ideali değişiveriyor." 1972'de Maliye'ye hesap uzman muavini olarak girip sınavla hesap uzmanı olan Ayhan Bey, 5 yıl Maliye Bakanlığı'nda çalıştı. Devlette kalıp yükselmeyi hedefleyen Yavrucu, "Bir gün yolum Üzeyir Bey ve İshak Bey'le çakıştı. Bir görüşme yaptım, 1977'de ayrılarak Alarko'ya geldim. Şansa da kadere de inanırım" diyor.

33 YIL SONRA HÂLÂ İŞE YENİ GİRMİŞ GİBİYİM
Genel Muhasebe Müdürü olarak başladığı işinde, özellikle yıl sonlarında çok muhasebe fişi kestiğini anımsayan Yavrucu, 25 yıl geçirdiği Üzeyir Bey ve 33 yıldır birlikte olduğu İshak Bey'in patron gibi değil, bir ağabey, bir iş arkadaşı gibi davrandıklarını anlattı. Ayhan Yavrucu, "Burası benim gerçek anlamda bir yuvamdır. Her akşam yorgunluğunu stresini unutup, 33 yıl sonra hâlâ her sabah bugün yeni başlıyor gibi inançla işe geliyorum"dedi.

CEPTE HURMA ÇEKİRDEĞİ TAŞIYOR
Uğur getirmesi için cebinde nazar boncuğu ve hurma çekirdeği taşıyor ve bunu insana iç huzuru veren bir inanç olarak ifade ediyor. Emeklilikte mesleğine yönelik anılarını yazmayı planlıyor. Fırsat bulursa bir üniversitede bilgi ve deneyimlerini öğrencilerle paylaşacak. Galatasaraylı. Öğrenciliğinde Gülhan otobüsleri ile maç izlemek için çok İstanbul'a gelmişliği var. Gençlerin çok çalışmalarını ve yükselmek için sabırlı olmalarını istiyor.

KÖPEKLERİM TÜM STRESİMİ ALIYOR
Ayhan Bey 15 yaşından beri avcılığa meraklı. Bu tutkuyu babası aşılamış. Daha çok kuş avına giden Yavrucu, "3 av köpeğim, bir kangal köpeğim var. Av köpeklerim şirketin bahçesindedir. Arabam, fişeklerim, tüfeklerim, giysilerim, köpeklerim ne zaman fırsat bulabilirsek gidecek şekilde o umudu taşıyoruz. Umuda yolculuk derler ya Gitmesem bile gidebilmek umudunu canlı tutmak bana yetiyor. Akşam 10-15 dakika o köpeklerimle meşgul olmak müthiş stres atar" diyor.



www.yabantv.com/.../5923-halil-gulcur-keklik-1....4 Kas 2011






 



Ayhan Yavrucu 'En Başarılı Ceo'
  •  
Cnbc -E Business Dergisi, 236 Üst Yönetici (Ceo) Arasında Yaptığı Araştırma Sonunda, En Başarılı Ceo Olarak Alarko Holding Üst Yöneticisi Ayhan Yavrucu'yu Seçti.
CNBC-E Business Dergisi, 236 üst yönetici (CEO) arasında yaptığı araştırma sonunda, en başarılı CEO olarak Alarko Holding Üst Yöneticisi Ayhan Yavrucu'yu seçti.

CNBC-E Business Dergisi son sayısında en başarılı CEO seçtiği Alarko Holding Üst Yöneticisi Ayhan Yavrucu'yu kapak yaparak, röportaj gerçekleştirdi.

Son yaşanan global krizde Alarko Holding'i yüzde 10'un üzerinde büyütmeyi başaran ve CNBC-E Business'ın 236 CEO arasında yaptığı araştırmada en başarılı CEO olarak seçtiği Yavrucu, röportajda, 2012'den önce yeni inşaat projelerine başlamayacaklarını çünkü Türkiye'de şu anda oldukça sorunlu ve büyük bir gayrimenkul sektörü bulunduğunu söyledi. ''Firmalar ellerindeki gayrimenkulleri bugünkü piyasa fiyatlarıyla satmaya kalksalar büyük miktarda zararı realize etmek durumunda kalacaklar'' diyen Yavrucu, iddia edildiği gibi inşaat sektöründe canlanma olmadığını bildirdi.

Kriz de nasıl hareket ettiklerine ilişkin değerlendirmede bulunurken Türkiye'de 1987, 1991, 1994, 1998, 2001 ve 2008 yıllarında krizler yaşandığını belirterek, şunları kaydetti:

''Biz 1987'de de gelişmeleri izleyerek olabilecekleri önceden tahmin etmiş ve o sıra elimizde bulunan bazı gayrimenkulleri satarak likiditemizi güçlendirmiştik. Kredilerimizi olabildiğince azaltıp, mali yapımızı sağlamlaştırmıştık. Ve 1987 krizi bize şunu öğretti. Her şeyden önce ekonomik krizden etkilenmemeniz mümkün değildir. Fakat finansal açıdan güçlüyseniz o zaman krizin etkileri görece olarak azalır ve size birtakım fırsatlar sunar.''

Yavrucu, ''1987'den beri aynı kriz reçetesini mi uyguluyorsunuz?'' sorusuna verdiği yanıtta ise, Alarko'nun konservatif bir kurum olduğunu, düşünce sistematiğini ve prensiplerini zamanın şartlarına uygun olarak zenginleştirip geliştirebildiğini, ancak radikal şekilde değiştirmediğini kaydetti.
(Anadolu Ajansı)






Alarko hangi özelleştirmeye göz dikti
Alarko hangi özelleştirmeye göz dikti
Ayhan Yavrucu, enerji, gayrimenkul ve turizmde büyüyeceklerini söyledi




 




 
Alarko Holding Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu, enerji alanında yurtiçi ve yurtdışında büyüme planları olduğunu ve özelleştirme kapsamındaki kömür ve hidroelektrik santrallerinin tamamına teklif vermeyi planladıklarını söyledi.
Ayrıca taahhüt, gayrimenkul ve turizm alanındaki büyüme planları kapsamında da Galataport ihalesine teklif vereceklerini Kazakistan, İstanbul ve Kıbrıs'ta da otel projelerini hayata geçireceklerini kaydetti.
ENERJİDE BÜYÜME HEDEFİ
Reuters ile söyleşisinde, enerji alanındaki büyüme stratejileri kapsamında hedeflerinin şu anda 210-220 megawatt (MW) olan üretimlerini 5 yıl içinde 2 bin MW'ye çıkarmak olduğunu belirten Yavrucu, "Hamitabat özelleştirmesi ile ilgilenmiyoruz. Çünkü gaz santralimiz zaten var. Ama Hamitabat dışında kalan kömür ve hidroelektrik santrallerinin tamamıyla ilgiliyiz, teklif vereceğiz" diye konuştu.






Ayhan Yavrucu
“Müteahhitlikte aslında tuzak var”
Türkiye’nin önde gelen özel sektör kuruluşları arasında yer alan Alarko Holding’in CEO’su Ayhan Yavrucu, “Türkiye’nin CEO’ları konuşuyor” dizimizin bugünkü konuğu. İnşaatta canlanma beklemediğini ifade eden Yavrucu, sektörde arz fazlası nedeniyle oluşan stokların ancak 2010 yılında tüketileceğini ve yeni inşaatlara 2011 yılında start verilebileceğini kaydetti. 2009 yılında projelerin azalacağını ve rekabetin daha da sertleşeceğini söyleyen Yavrucu, [...]
Türkiye’de inşaat sektöründe durum nedir?
Türkiye’de de ciddi bir arz fazlası var. Son alınan teşvik kararları biraz talep yaratabilir ama buna rağmen yap-sat dediğimiz gayrimenkul geliştirme sektöründeki büyük arz fazlası sıkıntı yaratacak. Ben bunun 2011′den önce toparlanabileceğini sanmıyorum, çünkü gerçekten büyük bir fazla oluştu. Bir de dünyada müteaahitlik yapılabilmesinin bazı kriterleri vardır. ‘Ben arsa satın alayım da burada konut yapayım’ [...]
Gayrimenkul fiyatları daha düşecek
Alarko Holding’ın CEO’su Ayhan Yavrucu:”Türkiye’de bütün varlık fiyatları düştü. Tek direnen gayrimenkul. Ama mümkünü yok gayrimenkul fiyatları da düşecek”


Kaynak: Ayhan Yavrucu





KRİZİN EN BAŞARILI CEO’SU



TECRÜBE KAZANDI

Türkiye’nin en uzun sure CEO koltuğunda kalan profesyoneli. Ve krizin en başarılı CEO’su. Cirosunun önemli bir kısmı krizden ağır etkilenen inşaat ve imalat sanayisinden gelmesine rağmen Alarko Holding’i yüzde 10’un üzerinde büyütmeyi başardı. Peki, ama nasıl?
Aslında Jack Welch gibi 20 yıl boyunca aynı şirketi yöneten CEO’ların iktidarının üzerinden epey geçti. Hatta Booz&Compony’nin geçtiğimiz ay yayınlandığı “2009 CEO Değişim Anketi” sonuçlarına göre, ekonomik kriz dünya genelinde CEO’ların ortalama görev süresini 8.1 yıldan 6.3 yıla çekti.
Ama istisnalar her zaman vardır. Krizin en başarılı CEO’su Ayhan Yavrucu da bunun iyi örneklerinden... Yavrucu, tam tamına 33 yıldır Alarko Topluluğu’nda yöneticilik yapıyor. Üstelik 16 yıldır da şirketin CEO’luğunu yürütüyor. Türkiye’nin en uzun süre CEO koltuğunda kalan profesyoneli olma ünvanını şimdiden kazandı. Ama koltuğunda gözü olanlar boşuna heveslenmesin, 62 yaşında da olsa emekli olmaya hiç niyeti yok. Çünkü kendi deyimiyle hayatı ve zamanı Alarko olmuş. O artık Alarko’nun bir parçası gibi.
Yavrucu bir bakışta Alarko Topluluğu’nun genel müdürlük binasına benziyor aslında. Bu benzetme tuhaf geliyor olabilir ama karar vermek için acele etmeyin.
Yolu Alarko Topluluğu’nun gene müdürlük binasına düşenler bilir. İstanbul gece hayatının kalbinin attığı yerde, Türkiye’nin en popüler gece kulüplerinin birinin tam karşısındadır. Ama yüksek taş duvarlar görüşünüzü engeller ve sanki buzlu bir camın arkasından bakıyor gibi binayı göremezsiniz. Gözlerinizi duvarların üstünde gezdirseniz dahi binanın etrafını çeviren sık ağaçlarla örülü koru, kamuflaj görevini iyi yapar.
Alarko binasına dar ve kıvrımlı bir yoldan çıkılır. Yolun sonunda dikkatinizi hemen binanın karşısındaki sundurmanın altında duran, çoğu klasik olmaya aday, ondan fazla uzun gövdeli Alman ve Amerikan otomobilleri çeker. Önünde durduğunuz bina Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birine aittir. Ne var ki, içerisi terk edilmiş kadar sessiz ve loştur. Sanki birileri bu koca araziyi etrafta patronmuş gibi kendinden emin adımlarla dolaşan kedilere ya da kuşlara bağışlamışır. Oysa büyük bir sessizlik içinden yürütülen hummalı bir mesai hakimdir binaya.
Ayhan Yavrucu da iş dünyasında tıpkı bu bina gibi hep göz önünde olup aynı zamanda görünmez olabilmeyi başardı. Topluluğun kurucuları olan Alaton ve Garih isimlerinin popülerliği Yavrucu’ya sık ağaçların Alarko binasına saldığı kamuflaja eş bir görünmezlik kazandırdı. Ama bununla yetinmedi. Tıpkı Alarko binasındaki mesailer kadar sessiz oldu Yavrucu. 33 yılı aşan kariyer yolculuğunda parmaklarının ucunda yürüyen bir adamdan farksızdı. Sessiz ve çabuk adımlarla işlerini yürüttü. Aslında hep ordaydı ama sadece istediğinde göründü. Şimdi 62 yaşında ve sundurmanın altındaki otomobiller kadar klasik, değerli ve performansı ile hala çok iddialı.
236 CEO arasında yaptığımız araştırmanın sonuçları, krizin en başarılı CEO’sunun Ayhan Yavrucu olduğunu işaret ediyor. Aslında küresel mali kriz ortaya çıktığında Alarko’nun iki önemli handikabı vardı. Cirosunun önemli bir kısmı inşaat ve imalat sanayisinden geliyordu. Yani krizden ilk ve en ağır şekilde etkilenen sektörlerden... Peki, buna rağmen Alarko nasıl krizin en iyi performans gösteren şirketi oldu?
ALARKO KENDİ ŞİRKETİM GİBİ
33 yıldır Alarko’dasınız. 16 yıldır da CEO koltuğunda... Sizi tanıyanlar her gün işe ilk günkü heyecanla başlayabildiğinizden bahsediyor...
Çok klasik geldiğinin farkındayım ama inanın tamamen doğru.
Bu koltukta sıkılıp yönünüzü kaybettiğiniz, hedefsiz kaldığınız olmadı mı hiç?
Sıkılmak ya da hedefsiz kalmak daha çok çalıştığınız kurumun iş kültürüne bağlı sanırım. Alarko’nun hissedarları üst yöneticilerine önemli sorumlulukların yanı sıra geniş bir yetki alanı da verir. Mübalağ etmiyorum yıllardır Alarko’yu kendi şirketimmiş gibi yönetiyorum. Artık onun bir parçasıyım. İnsan kendi şirketinden sıkılır mı?
Halka açık 236 şirketin CEO’ları arasında krizin en başarılı CEO’su seçilmek sizin için şaşırtıcı oldu mu?
Hoş bir süpriz oldu. Diğer şirketlerin performanslarını detaylı bilmiyorum. Ama bana böyle bir araştırma hazırladığınızdan bahsetseydiniz ilk beşe gireceğimi tahmin edebilirdim. 2009 iyi sonuçlar aldığımız bir yıldı. Konsolide olarak yüzde 10’un üzerinde büyüdük.
Nasıl bir kriz stratejisi izlediniz?
Bir-iki mikro ölçekli önlem dışında Alarko’nun rutin kriz prosedürünü takip ettik.
KRİZ KAHİNİ
Prosedürün detayları nedir? Her krizde aynı prosedürü mü uyguluyorsunuz?
Alarko 56 yıllık bir şirket ve krizler konusunda büyük bir tecrübesi var. Hatırlayabildiğim kadarını size sayayım. Türkiye’de 1987,1991,1994,1998, 2001 ve 2008 yıllarında kriz yaşandı. Biz 1987’de de gelişmeleri izleyerek olabilecekleri önceden tahmin etmiş ve o sıra elimizde bulunan bazı gayrimenkulleri satarak likiditemizi güçlendirmiştik. Kredilerimizi olabildiğince azaltıp, mali yapımızı sağlamlaştırmıştık. Ve 1987 krizi bize şunu öğretti: Herşeyden önce ekonomik krizden etkilenmemeniz mümkün değildir. Fakat finansal açıdan güçlüyseniz o zaman krizin etkileri görece olarak azalır ve size birtakım fırsatlar sunar.
1987’den beri aynı kriz reçetesini mi uyguluyorsunuz yani?
Alarko konservatif bir kurumdur. Düşünce sistematiğini ve prensiplerini zamanın şartlarına uygun olarak zenginleştirebilir, geliştirebilir ama radikal şekilde değiştirmez. Ama omurgasını hep korumuştur. Alarko’nun iş yapma kültürü bellidir. Dış finansmanı kaldıraç olarak kullanan, borçla büyümeyi hedefleyen bir topluluk değiliz. Özkaynak ve yabancı kaynak dengesini her zaman kabul edilebilir oranların altında tutarız. Çünkü biliriz ki, dünyada ortalama her beş yılda bir ekonomik kriz olur ve kimse krizin etkilerinden kaçamaz. Alarko’nun temel prensibi ve bizim öncelikli hedefimiz şirketin finansal parametrelerini her zaman üst seviyede tutmaktır. Bizim bir sihrimiz varsa, o da budur.
1987’deki krizde de gelişmeleri izleyip olabilecekleri önceden tahmin ettiğinizi söylediniz. 2008’in Eylül ayında patlak veren mali krizi ne zaman öngördünüz?
Tam bir gün veremem ama 2007 yılının sonlarına doğruydu, 2008 yılının büçesini ve yatırım planını hazırlamadan önceydi.
Roubini bir yıl önceden krizi tahmin ettiği için krizin kahini ilan edildi. Bu söyleşinin ardından size de kahin Türk yakıştırması yapılır mı acaba?
Roubini kahin falan değil, sadece hangi göstergelere bakması gerektiğini bilen ve trendleri çok iyi takip eden bir ekonomist. Paul Krugman, Joseph Stiglitz gibi ekonomistler de aynı uyarıyı benzer zamanlarda yapmışlardı.
Siz hangi parametreleri takip ederek krizin gelebileceğini bir yıl öncesinden tahmin ettiniz?
Bakın, ekonomideki kötüye gidiş fiyatlarla ortaya çıkar. Hisse senetleri, gayrimenkul, kıymetli metal, petrol gibi varlık fiyatlarının artış ortalaması milli gelirdeki artıştan daha fazla olmamalıdır. Bir ülkenin serveti üretiminden daha fazla artıyorsa, reel ekonomi ile ilişkisi kopmuş, başka faktörlerden etkileniyor demektir. Zaten ekonomik kriz dediğiniz de esasen ülkeyi yeniden reel ekonomi ile ilişkiye zorlayan bir çeşit düzeltmedir.
2 MİLYAR DOLARLIK ENERJİ YATIRIMINI ERTELEDİK
Daha karmaşık bir formül bekliyordum. Bu verilere TV’den bile ulaşabilirsiniz. Ama krizi kimse sizin kadar erken göremedi. Acaba herkes yanlış yere mi bakıyor?
Sizi hayal kırıklığına uğratmak istemem ama ekonomik dengesizliği fiyatlardan başka görebileceğiniz bir yer yok. Roubini de diğer ekonomistler de fiyatlardan izliyor.
2008 bütçesi için toplandığınızda tam olarak ne olduğunu anlatabilir misiniz?
Toplantıda ortak görüşümüz fiyatların tepe noktada olduğuydu. Fiyatlarda bundan sonraki trendin aşağı doğru olacağı konusunda hemfikirdik. Sadece krizin ne zaman başlayacağını kestiremiyorduk. Kesin olan, fiyatlar bu kadar bu kadar şişmişken, büyük balonların er ya da geç büyük bir sorunu kapımıza taşıyacağıydı. Toplantının sonucunda yeni yatırımlarımızı 2008 bütçesinden çıkarma kararı aldık.
Hangi yatırımlardı bunlar?
İlk çıkardığımız 2 milyar soları aşan büyüklükteki enerji yatırımıydı. 2008 yılında yatırıma başlarız diye düşünürken vazgeçtik. İkinci kararımız sanayi kolumuzda genellikle yatırım malları üretiyoruz. Ürün yelpazemizde ısıtma, soğutma, havalandırma ve su basınçlandırma gereçleri var. Ekonomik kriz önce sanayiyi ve yeni yatırımları vuracağından, bizim ürünlerimizin satışlarına da etki edeceği kesindi. Stoklarımızı azaltmamız, diğer yandan alacaklarımızı da düşürmemiz gerektiğini konuştuk. Bu konuda başarılı da olduk. Ardından inşaat sektöründe hiçbir yeni yatırıma başlamama kararı aldık. Devam eden projelerimizle ilgili ödenekleri de bir miktar kısma kararı alarak, finansal varlıklarımızı güçlendirdik.
Ve gardını almış boksör gibi beklemeye başladınız. Peki, ilk yılın sonunda çıkardığınız hasar raporunda neler yazıyor?
Daha önce de söylediğim gibi kriz herkesi etkiler. İmalatta yüzde 22’lik bir daralma oldu. Bu yılın sonuna kadar bunun yarısını kapatırız diye tahmin ediyoruz. 2008 rakamlarını yakalamak 2011’e kaldı. İnşaatta krizin etkisini ölçmemiz şu anda güç. Biliyorsunuz inşaat, yapısı gereği krizden önce etkilenip, en son çıkan sektördür. Türkiye’de inşaat sektöründe 2012’den önce bir canlanma beklemiyorum. Yurt dışında işlerimiz iyi gitti. Devam eden 400 milyon dolar büyüklüğünde taahhüt işimiz var. Ayrıca en iyi fiyat teklifini sunarak birinci olduğumuz ancak henüz nihai imzaların atılmadığı 1.6 milyar dolarlık projeler var. Her şey yolunda giderse yurt dışı taahhüt portföyümüz 2 milyar doların üzerine çıkacak. Ama çok daha fazlasını hedefliyoruz. Turizm’de ise 2008’den de iyi bir yıl geçirdik. Yüzde 14 civarında büyüdük, bu yıl da yüzde 7 tahmin ediyorum. Turizmde de yeni yatırımlar yapmayı planlıyoruz.
BATIYA DEĞİL DOĞUYA YATIRIM
Yurt dışı taahhüt işlerinde daha büyük hedefleriniz olduğundan bahsettiniz. İlgi çeken büyük projeler mi var?
En aktif olduğumuz anlardan biri yurt dışı taahhüt. Biz Kuzey Afrika, Ortadoğu, Rusya ve Bağımsız Devletler Toğluluğu’nda iş yapıyoruz. Yeni hedefimiz daha da doğuya mesela Hindistan, Vietnam, Malezya’ya gitmek. Afrika’da da birkaç ülkede araştırma yapıyoruz, içlerinden bazılarını seçeceğiz.
Neden daha doğuya da batıya değil?
Yeni dünya düzeninde Avrupa ve Amerika’nın bilgi üreten bir konumda yer alacağını düşünüyorum. Trend üretim ciddi oranda Türkiye ve Uzakdoğu’yu kapsayacak gibi görünüyor. AB’yi düşünün... Almanya’yı, hadi hakkını yemeyelim biraz da Fransa’yı çekin üretimden, geriye ne kalır acaba?
Turizmde ne büyüklükte bir yatırım planlıyorsunuz?
Bize Kıbrıs’ta Yeni Erenköy adı verilen bir yerde büyükçe bir arsa tahsis edildi. Büyük bir tatil köyü yapmayı planlıyoruz. Kabaca 200 milyon doların üzerinde yatırım. Bir de İstanbul Avrupa yakasında bir arsa ile ilgileniyoruz Sonuç alabilirsek içinde kongre ver sergi merkezlerinin olacağı büyük bir iş oteli yapmayı planlıyoruz. Bu proje için de tahminen 200 milyon doların üzerinde harcama yaparız.
Tüm söyledikleriniz içinde devasa bir enerji yatırımını askıya almanız beni şaşırttı. Malum enerji Türkiye’de krize rağmen yatırımda hız kesmeyen tek sektör...
Bizim yapımı devam eden Kırıkkale’de 85 milyon dolarlık bir doğalgaz santral, projemiz var. Bir de Adana Karakuz’da 80 MW gücünde bir HES yatırımımız söz konusu. Yıl sonuna doğru inşaata başlarız. Tahminen 130 milyon dolara mal olacak bir yatırım. Esas büyük yatırımımızda Çanakkale Karabiga’da 1200 MW’lık kömür ve 500 MW gücünde gaz santralleriydi. 2011’den itibaren tekrar gündemimize alırız. Bu iki projede toplam yatırım miktarı 2 milyar doların üzerinde.
Yüksek proje maliyeti nedeniyle mi bu iki yatırımı ertelediniz?
Biz 20 yıldır enerji işinin içindeyiz ve çok ihtiyatlı davranıyoruz. Bakın Karabiga’daki arsayı alalı beş yıl oldu ama yatırımı erteledik. Neticede bu yatırımlar para ile yapılıyor. Günü gelince o borçları ödemeniz istenecek, ne ile ödeyeceksiniz?
Bahsettiğiniz geçici bir durum değil mi? Her krizde sanayinin kapasite kullanım oranlarına paralel olarak enerji talebi de düşmez mi?<
Doğru, kriz muhakkak etkiledi ama şu anda kriz nedeniyle oluşan kayıp kapanmış durumda. Biz Konya Meram’da dağıtım işi de yapıyoruz ve elektrik kullanımı 2008 seviyesine doğru geliyor. Yani elektrik talebindeki düşüş kapanmış durumda ama elektrik fiyatları artmıyor. Cevabını bulmanız gereken soru bu fiyatlarla nasıl kar edip, kullandığınız krediyi ödeyeceğiniz. Öte yandan Türkiye’nin bir büyüme temposu ve buna paralel olarak artan bir de enerji itiyacı var. Geçmişte tekstilde, turizmde yaşadığımız şeyin aynısı bugün enerjide oluyor. Herkes bu sektöre yatırım yapıyor. Biz enerjide gelecekte çok büyük problemler yaşanacağını düşünüyoruz. Zaman veremem ama kesin bir konsolidasyon olacak ve birçok kişi bu işten zararlı çıkacak.
AVCI CEO
Günde kaç saat çalışıyorsunuz?
Her şirket gibi Alarko’nun da önceden belirlenmiş mesai saatleri var. Fakat üst düzey yöneticiler için önceden belirlenmiş mesai saatlerinin gerçekte hiçbir anlamı olmaz. Dünyanın neresinde olursanız olun mesainizi, o gün yapacağınız işlerin başarısı için gereken zaman belirler. Gerekirse tatil günü de çalışırsınız. Hele bir de şirketinin parçası haline gelmiş profesyonellerden biriyseniz, zamanın size ayrılan kısmı giderek azalır.
Soruyu tersten sormak daha doğru olacak galiba. Kendinize günde kaç saat ayırabiliyorsunuz?
Bu da size çok klasik gelecek biliyorum ama başka bir cevabı yok. Benim zamanım ve hayatım Alarko. Ama bundan hiç şikayetçi değilim. Her akşam şirketten çıkmadan önce mutlaka o gün yaptıklarımın muhasebesini yaparım. Sabah işe gelirken ise arabada arkadaşlarımdan gelen notları ve raporları okur, yanıtlamam gerekenler için kısa notlar hazırlarım. Zaman kalırsa hobilerimle meşgul olurum.
Hazır konu açılmışken hobileriniz neler?
Gençliğim Kayseri’nin Develi kazasında geçti. Bizim oralar gerçek bir av cennetidir. Gençken ben de ava çok meraklıydım. Şimdi de fırsat buldukça kuş ya da domuz avına çıkarım. Maksat avdan ziyade çoğu zaman arkadaşlarımla doğada bir gün geçirip, eski av maceralarımızdan bahsetmek. Bilirsin avcıların her zaman anlatacak bir hikayesi vardır. Zaten eskisi gibi av bulmak da mümkün değil. Kafamızı boşaltıp rahatlıyoruz işte.


01.07.2010-CNBC-E BUSINESS


 



Ayhan Yavrucu'dan BORYAD'a Özel Değerlendirmeler PDF Yazdır E-Posta
12 02 2008
 “Otoyol ve köprülerden büyük pay alma hedefindeyiz”
Alarko; İstanbul’da bir şehir otelinden Alkent 2000’e, nükleer santralden otoyol ve köprü ihalelerine uzanan projeleriyle büyümeye hız veriyor. Yeni stratejilerini BORYAD için değerlendiren Alarko Şirketler Grubu Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu, Türkiye ekonomisi açısından 2008’in geçen yıldan daha zor olacağı görüşünde.
Gayrimenkul yatırımları açısından önümüzdeki dönemde Türkiye iklimini nasıl öngörüyorsunuz? Şu an için devam eden gayrimenkul projelerinizden bahseder misiniz?
Alkent 2000 projemizin üçüncü fazını oluşturan Göl Malikaneleri tamamlandı sayılır. Sadece ufak tefek eksiklikleri kaldı; önemli bir kısmı da satıldı. Kalanların da bu yıl içerisinde satılacağını düşünüyorum. Gayrimenkul sektörü, 2003 yılının sonlarından itibaren çok canlıydı. 2007’de bir duraklama dönemine girdi. 2006’nın ortalarında yaşanan dalgalanma ve faizlerin 4 puan artırılması, gayrimenkul sektörüne olan talebin azalmasına neden oldu. Ama bu azalmaya rağmen, işin arz kısmında inanılmaz bir artış yaşandı. Hızlı bir yükseliş trendinde olduğu için birçok sektörden inşaata geçiş oldu. Oysa ki bir duraklama dönemi başlamıştı. Meslekten olmayan birçok kişi ve kuruluş, başta konut olmak üzere farklı alanlarda faaliyet gösterme yoluna gitti. Gayrimenkulde ciddi oranda arz fazlası yaratıldı. İçinde bulunduğumuz konjonktür daha olumsuz yöne doğru giderse, bu arz fazlası sektördeki kuruluşların yükünü katlayacaktır. Sektörün durumu iyi olsa bile 2008’de yeni projelerin devreye gireceğini tahmin etmiyorum. Hatta bu tahminimi 2009 için de tekrarlamak mümkün. Çünkü öncelikle elimizde olan stokun tüketilmesi gerekmekte. Arz fazlası tüketilmeden gayrimenkul sektöründe bir canlanma beklemiyorum. Ama bu noktada şu detayı da belirtmeliyim: Bu yorumlarım genel gayrimenkul projeleri için geçerli. Örneğin, Bağdat Caddesi ya da Etiler gibi popüler diyebileceğimiz lokasyonlarda bir proje yaparsanız, hiçbir dönemde satış problemi yaşamazsınız. Kısaca özetlemem gerekirse; sektörün büyümeye katkısı önceki yıllar gibi olmayacaktır.
Türk yatırımcısının gayrimenkul yatırım ortaklıklarına (GYO) olan talebini yeterli buluyor musunuz?
GYO’lar Türkiye’de yeterince anlatılamadı. Bu noktada bir eksiklik varsa bundan hepimiz sorumluyuz. GYO’ların yapısı, ortaklık şekli, projeleri, geleceğe yönelik planları hem yerli hem de yabancı yatırımcıya çok yönlü bir şekilde aktarılamadı. Fakat buna rağmen yabancı yatırımcı, özellikle 2006’nın ikinci yarısından itibaren GYO’lara ilgi duymaya başladı. Blok halinde hisseler aldılar. Ancak bu alımlar da GYO’larda yapısal değişiklere yol açabilecek boyutta değildi. Yabancı ilgisinin istenilen düzeyde olmamasında, mortgage krizi sonrasında ortaya çıkan faktörlerin de etkisi var. GYO’lar kurulurken, kurucu sermayedar gruplarının kontrolü ellerinde tutma isteği de yabancı ilgisini negatif anlamda etkiledi. Bu sorunlar aşıldığı takdirde, Türkiye’ye olan yabancı ilgisinin artacağı kanaatindeyim. Çünkü Türkiye çok önemi bir yatırım alanı.
Türkiye’nin turizm alanında olması gerektiği yerde olmadığı herkesçe dile getiriliyor. Turizm yatırımlarına önem veren bir şirketsiniz. Türkiye’nin turizm konusunda eksikleri nelerdir?
Türkiye’de turizm 1980’lerin ortalarından sonra çok ciddi bir sıçrama yaptı. Bahsettiğim dönemi öncekiyle kıyaslarsanız, farkın ne kadar büyük olduğunu anlarsınız. Ancak bu hızlı gelişmenin doğurduğu olumsuz sonuçlar da oldu hiç kuşkusuz. Örneğin, turizm işini bilmeyen müteahhit, tekstilci gibi çok farklı alanlardan kimselerin bu alana yönelmesi… Turizm çok önemli ölçüde profesyonellik gerektiren bir sektör. “Herkesin oteli, tatil köyü var, bir tane de biz yapalım” mantığıyla girilecek bir iş değil. Bu tesisler, belirli bir strateji izlenerek de yapılmadı. Kredi teşvikleri, tekstil ve inşaat sektöründeki sorunları turizme kayarak dengeleme isteği, bu girişimlerin başlıca nedenleri oldu. Hayatında hiç turizm işletmesi yapmayan kişi ve kuruluşlar, sektöre adım attı. Sektöre yeni adım atan turizmcilerin, Türkiye’deki tesisleri yurtdışında çok ucuza pazarlamaları önemli ölçüde sorunlar yarattı. Aslına bakarsanız bu sorunlar halen de devam ediyor… Maalesef Türkiye ucuz bir turizm ülkesi olarak tanıtıldı. Bunun sıkıntıları daha uzun yıllar çekilecektir. Belirli bir strateji olmadan, kısa vadeli planlarla yapılan “ucuza hizmet satma” düşüncesi, hepimizin de tecrübe ettiği üzere ciddi sıkıntılar doğurdu.
Ben Türk turizminin en temel probleminin bu olduğunu düşünüyorum. Her işte olduğu gibi turizmde de profesyonel ve uzun vadeli hareket etmek son derece önemli. Bugün güneyde birbirinden güzel birçok otelde, neredeyse Avrupa’da bir öğünlük yemek fiyatına hizmet almak mümkün!.. Bu fiyatlarla para kazanmak, sonra yeniden sektöre yatırım yaparak gelişimine katkı sağlamak neredeyse imkânsız. Kesin bir politika belirleyerek ve bu politika paralelinde doğru girişimlerde bulunarak “ucuz otel” etiketini üzerimizden çıkarmamız lazım. Pazarlama konusunda kayda değer girişimlerde bulunmalıyız. Çünkü Türkiye, turizm açısından çok büyük bir potansiyele sahip. Dünya üzerindeki en önemli destinasyonlardan biri. Böylesine bir tarihi, doğayı, kültürler beşiğini bir arada sunabilen az sayıda ülkelerden biri Türkiye… Tesislerimiz de mükemmel! Yurtdışına gittiğinizde bakıyorsunuz ve “Türkiye’deki tesisler buradakilerden çok daha güzel” diyorsunuz. Ve bu tesisler, bizimkilerin 5-6 katı fiyatına pazarlanıyor. Pazarlama konusundaki eksikliğimizi giderirsek, her şey çok daha güzel olacaktır.
Alarko Turizm Grubu’nun 2008 planlarını öğrenebilir miyiz?
İstanbul’da bir şehir oteli planımız var; bununla ilgili lokasyon çalışmaları yapıyoruz. Yer arama çalışmalarımızı titizlikle, ince eleyip sık dokuyarak yürütüyoruz. Şehir oteli konusuna büyük önem veriyoruz. Çünkü İstanbul, potansiyelini her geçen gün daha da yükseklere taşıyan bir şehir; ticaret ve kültür merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Çok kaliteli otellere ihtiyaç var. Dolayısıyla, içimize sinen arsayı bulduğumuzda şehir oteli projesine başlayacağız. İkinci olarak Kıbrıs’ta çok geniş kapsamlı bir projeye başlamayı düşünüyoruz. İçinde konaklama, konut ve sosyal donatı alanların bulunduğu çok büyük bir kompleks olacak. Turizmde hem Türkiye içinde hem de dışında iyi bir markayız ve bu konumumuza uygun başarılı işler yapmaya devam edeceğiz.
Türki Cumhuriyetler, Cezayir ve Rusya gibi ülkelerde iş yapıyorsunuz. Avrupa ülkeleri ya da diğer başka ülkelere de rotanızı çevirecek misiniz, yoksa faaliyetleriniz bu bölgelerde mi devam edecek?
Bu konudaki politikamızda bir değişikliğe gitmeyi şu an için düşünmüyoruz. Biz 1994-2000 yılları arasında Almanya’da iş yaptık. Frankfurt’ta, Hamburg’da, Berlin’de önemli projelere imza attık. Ancak yurtdışı faaliyetlerimizi ağırlıkla Türki Cumhuriyetler, Fas, Tunus, Cezayir, Rusya, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi bölgelerde sürdürüyoruz. Bucoğrafyayı biliyoruz, buralarda güzel projeler yaptık ve halen yapmaya da devam ediyoruz. Çok içimize sinen projeler gelirse başka ülkelere de gidebiliriz, ama şu an için saydığım bölgelerde iş yapmayı sürdüreceğiz.
Son yılları ele aldığımızda, “neredeyse tüm dev şirketlerin gözbebeği, enerji sektörü” desek yanlış olmaz. Sizin bu alandaki çalışmalarınız uzun yıllara dayanıyor… Altek’i önemli ölçüde büyüterek daha da geliştirme düşünceniz var mı?
Türkiye’nin ilk BOT bazlı hidroelektrik santralını Bolu-Hasanlar’da biz kurduk. O dönemde bu model Türkiye’de hiç bilinmiyordu. Enerji de ilklere imza attığımız bir alan. Türkiye’de dönem dönem “moda” olan sektörler vardır. Böyle zamanlarda bu alanlara aşırı bir yönelme olur ve nihayetinde üretim fazlalığı ortaya çıkar. Daha sonrasında şirketlerden art arda kapanma, devretme gibi haberler gelmeye başlar. Umarım bu defa da aynı durum yaşanmaz. Ben kişisel olarak, makroekonomi açısından bunun bir kaynak israfı olduğunu düşünüyorum. Ne kadar ihtiyaç varsa, o kadar üretim yapılmalı. Siz o kaynağı daha verimli bir alanda kullanabilir, yok olup gitmesini önleyebilirsiniz. Aynı zamanda ülke ekonomisine katkıda bulunur ve büyük ölçüde istihdam yaratabilirsiniz. Enerji, Alarko’nun temel faaliyet alanlarından biri. Enerjide önemli ölçüde büyümeyi öngörüyoruz. Büyüme stratejimiz doğrultusunda Karabiga’da bir arazi aldık; 1260 MW’lık bir kömür santralı kuracağız. Konunun uzmanı arkadaşlarımız çalışmalara başladılar. Ayrıca, Samsun’da 500 MW’lık doğalgaz santralı yeri için müracaatta bulunduk; yer tahsis edilir edilmez zemin etütlerine başlayacağız. Kırklareli’ndeki doğalgaz santralımızın kapasitesini de yüzde yüz artıracağız. Bir diğer enerji projemiz de, Adana ili Körkün Irmağı üzerinde bulunan Karakuz Hidroelektrik Santralı. Yaklaşık 100 MW kurulu gücünde planlanan santralın yatırım tutarı, 100-130 milyon dolar civarında olacak. Karakuz ihalesiyle ilgili olarak diğer rakip firmalar bir dava açtı, davanın sonuçlanmasını bekliyoruz. Dava lehimize sonuçlanırsa bu yatırıma da hemen başlayacağız; tüm ön hazırlıklarımızı bitirmiş durumdayız.Nükleer santralle ilgili yasa çıktı, yönetmeliğin çıkmasını bekliyoruz. Nükleer santral konusunda uzman ABD’li, Avrupalı ve Koreli firmalarla görüşmelerimiz devam ediyor. Bu firmalardan biriyle anlaşarak ihalede yer alacağız.
Altyapı projelerine yatırım amacıyla bir fon kurmak için Alarko Holding ile Standard Ünlü Menkul Değerler arasında mutabakat metni imzaladı. Bu alandaki çalışmalarınız hangi aşamada? Bu fondan beklentileriniz neler?
Otoyol özelleştirme ihaleleri, bu yılın ortalarına doğru başlar. Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri de, özelleştirme çalışmalarına dahil edildi. Biz öncelikli olarak otoyol ihalelerinde yer almayı düşünüyoruz. İhalelere de kurduğumuz bu fon aracılığıyla gireceğiz ve büyük oranda pay almayı planlıyoruz. Boğaz Köprüsü, İzmit Köprüsü ve çevre yolları ile Bursa ve İzmir otoyolları ihalelerinde yer alma hedefindeyiz. Bunların yanı sıra biraz önce değindiğim enerji projelerine de bu fonla girmeyi düşünüyoruz. Fon üzerindeki çalışmalarımız hâlâ devam ediyor. Bu yılın ortalarına doğru detaylar daha netlik kazanacaktır.
Grubun geçmişten beri buy-back uygulamasına destek verdiğini biliyoruz. Türkiye’de şirketlerin kendi hisselerini geri alması henüz mümkün değil, ama bir kanun taslağı hazırlandı. Konuyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Buy-back’in gerekliliğini birkaç maddede sıralamak mümkün; ilk olarak şirketinizin hisseleri bazı zamanlarda hak etmediği şekilde düşebiliyor. Böyle durumlarda sizin de bir rol üstlenerek kötü gidişe müdahale edebilmeniz gerekiyor. Hissedarlarınıza karşı da bir sorumluluğunuz var çünkü. İkinci neden de, çalışanlarınıza bu hisseleri bonus olarak verebilirsiniz. Ama Türkiye’de hisselerinizi geri alamadığınız için böyle bir şey yapamıyorsunuz. Oysa yurtdışında, özellikle ABD piyasalarında çok yaygın bir yöntem bu. Çalışanları da şirketin hissedarı gibi düşünmek gerek. Şirketler çalışanlarına bonus ödemeleri yaparak hem çalışanların şirkete olan bağlılıklarını hem de motivasyonlarını artırıyorlar. Dünyayla entegre olma yolunda hızla ilerleyen ülkemizde de bu metotların uygulanmaya başlaması şart. Bu ve benzeri adımların, şirketlerin profesyonelleşmesi adına büyük katkıları olacağına inanıyorum.
Alarko topluluğunda faaliyet gösteren şirketlerin borsa performanslarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim borsada işlem gören 3 şirketimiz var: Alarko Holding, Alarko GYO ve Alarko Carrier. Ben borsadaki performansımızı yeterli bulmuyorum; yükseltmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü elimizdeki projeler bu yükselişi sağlayacak potansiyele sahip.
Alarko Holding’in geçen yıla göre kârında düşüş olduğu haberleri yer aldı. Nasıl bir yıl geçirdiğinizi sizden dinleyebilir miyiz?
Aslında 2007, hedeflerimizin gerçekleştiği bir yıl oldu. Turizmde, enerjide yer yer hedeflerimizi aştığımızı bile söyleyebilirim. Ama bizim işlerimiz dövize dayalı. Türk Lirası’nın döviz karşısında değer kazanması, bizim kârımızda ciddi ölçüde kayba yol açtı. Hedeflerimizin üstüne çıkmamıza rağmen kârımızın azalmasının tek açıklaması bu. Kurun getirdiği negatif etkilere rağmen; verimliliği artırarak, tasarruf yoluna giderek, önemli işlere imza atarak kârımızı belli bir çizgide sürdürebildik. 2008’de yükseliş trendimizin yükselerek devam edeceğini öngörüyoruz. Elimizdeki işler de bu öngörümüzü destekliyor. Ama kurlar daha da aşağılara inerse negatif etkisi olacaktır; ancak daha fazla düşeceğini pek zannetmiyorum.
Alarko, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden biri. Kurumsal yönetim çalışmalarınızda bu öncülüğünüze katkı sağlıyor mu?
Kurumsal yönetim, bir şirketin işleyiş politikasının temellerinden biri. Artık şirketin büyük hissedarları da kendilerini diğer hissedarların konumunda görüyorlar. Yani şirketin mal varlığı ve hareket alanıyla kendilerinkini ayırıyorlar. Şirketin yönetimi, objektif kriterlere göre çiziliyor ve herkes o kurallara uyuyor. Şirketin karar alma mekanizmalarında profesyoneller daha çok ön plana çıkıyor. Şirkete şeffaflık geliyor. Sorumluluk ve hesap verilebilirlik, şirketin işleyişine yerleşiyor. Herkes kendini hesap vermek zorunda hissediyor. Kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanmadığı bir şirketin sahibi, kime hesap verecek? Hiç kimseye tabii… Kimseye karşı bir sorumluluk duyması da beklenemez. Bir kimse hem hakim hem de davacı olamaz. Oysa kurumsal yönetim; işin felsefesini, iş yapma yöntemini bütünüyle değiştirerek farklı bir platforma taşıyor. Dolayısıyla şirketler daha profesyonel yönetilerek daha uzun ömürlü oluyor. Şirketlerin ömrü, sahiplerinin ömrüyle sınırlı kalmıyor.
2008 Türkiye ekonomisi hakkında genel bir değerlendirme alabilir miyiz?
Her şeyden önce 2008’in 2007’den zor olacağı muhakkak. Bu sadece Türkiye’den kaynaklanan bir durum değil… Artık dünya o kadar küçüldü ki; ülkelerin ekonomilerini birbirlerinden bağımsız ele almak neredeyse imkânsız. Sadece kendi ülkemiz değil, dünya ekonomilerinin tamamı takip edilerek ona göre adımlar atılıyor. ABD’de başlayan ve dünya piyasalarına yayılan mortgage krizinin boyutları henüz daha netlik kazanmadı. Bununla ilgili olarak açıklanacak rakamlar, dünya ekonomisinin gidişatında belirleyici olacaktır. Zararın büyük olduğunu herkes tahmin ediyor, ama kimse ‘ne kadar büyük’ olduğunu bilemiyor. ABD ekonomisinde bir resesyon olması durumunda Asya ve Avrupa piyasaları bundan kötü etkilenecektir. Dolayısıyla, 2008 Türkiye için de zor bir yıl olabilir. Umarım böyle bir durum yaşanmaz. Ama şunu açıklıkla söyleyebiliriz: Bu yıl, 2007’den daha küçük bir büyüme olacak. Türkiye daha çok euro bölgesine ihracat yapan bir ülke. Dolar/euro paritesinde yaşanan gelişmelerin Avrupa ihracatını etkileyeceği muhakkak. Çünkü bu gelişmeler Avrupa’nın büyüme hızında bir azalma yaşanmasına neden olacak; bu da Türkiye’nin ihracat rakamlarına yansıyacaktır. Ama bunun ölçülerini kestirmek çok zor. Diğer taraftan, 2008’de Türk Lirası’nın dolar ve euro karşısında %5-10 civarında değer kaybedeceğini düşünüyorum.
Son Güncelleme ( 12 02 2008 )














İşadamı İshak Alaton, Türk okullarında yetişen öğrencilerin Türkçeyi iyi bilmelerinin hem kendileri hem ülke adına önemli bir değer olduğunu söyledi.
Email Dünyanın dört bir yanından gelip 9. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'na katılan öğrenciler, Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, yönetim kurulu üyeleri Vedat Alaton, İzzet Garih ve CEO Ayhan Yavrucu ile bir araya geldi. Öğrencileri gayet sıcak karşılayan Alarko ailesi, farklı ülkelerden gelen çocuklarla özel olarak ilgilendi.


ALARKO CEO’SUNDAN TÜRK OKULLARINA ÖVGÜ
Yedi kıtada faaliyet yürüten Türk okullarından övgüyle söz eden Alarko CEO’su Ayhan Yavrucu da " Burada okuyan öğrenciler bir yandan Türkçe, bir yandan İngilizce diğer yandan da kendi dillerini öğreniyor. Bu, hakikaten büyük bir nimet, büyük bir ayrıcalık. “ ifadelerini kullandı.
Yavrucu, “Dışarıdaki öğretmenler gayet iyi eğitim veriyor, Türkçe’yi iyi öğretiyor. Demek ki oralara iyiler gidiyor, buradakiler vasat." diye espri yaptı. Yavrucu, 9. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’nın ise Türkiye’ye ve dünyaya büyük yararları bulunduğunu anlattı.
Alarko CEO’su Ayhan Yavrucu, öğrencilere “Her zaman çalışın, dürüst olun ve iyi münasebetler kurun. Bunları yaparsanız başarıyı elde edersiniz.” tavsiyesinde bulundu.
Ziyarette çocuklar Alaton ve Yavrucu’ya kendilerini tanıtma ve kariyer hedeflerini anlatma imkanı buldu.
Şiirlerini ve şarkılarını da okuyan çocuklar, ortama ayrı bir renk kattı. Senegalli Hatice Ju, Seni Ararım adlı parçayı seslendirirken, Afganistanlı Hatıra Vahide’nin Gesi Bağları isimli türküsü İshak Alaton tarafından ilgiyle dinlendi. Bangladeşli Nakibul Hague de Necip Fazıl Kısakürek'in Kaldırımlar şiiri ise gerek Alarko Holding yöneticilerinden gerek arkadaşlarından büyük alkış topladı.
Türkçe çocukları, son olarak Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alaton ve CEO Yavrucu ile toplu fotoğraf çektirdi.



Enerji Bak. Taner YILDIZMeram Edaş Toplantısına katıldı.
Batı Hattı'nda yeni bir kontrat yok
Meram EDAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yavrucu ev sahipliğinde düzenlenen akşam yemeğine katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Batı Hattı’ndan gelen 6 milyar metreküplük doğalgazın özel sektör eliyle getirilmesi noktasında hala bir aşamaya gelinmediği belirtilerek, "önümüzdeki dönem doğal gaz sıkıntısı yaşanır mı?" şeklindeki soru üzerine Bakan Yıldız, doğal gaz sıkıntısının söz konusu olmadığını söyledi. Yıldız, Batı Hattı’ndan doğal gaz ithalatıyla ilgili BOTAŞ ve Rus Gazprom arasında yeni bir kontrat yapılmasının söz konusu olmadığını, fakat söz konusu hattan gazın akmasıyla ilgili işlemlerin devam ettiğini bildirdi.






 
FaceBook  PAYLAŞTwitter PAYLAŞ
  • ALARKO VE CENGİZ, ÇANAKKALE'DE 1.5 MİLYAR DOLARLIK TERMİK SANTRAL KURACAK
     
    Taahhüt sektörünün bu iki devi Alarko ve Cengiz İnşaat, Çanakkale Biga'da 1.5 milyar dolarlık termik santrali birlikte kurma kararı aldı.
    Son yıllarda pek çok yatırımcının rotasını çevirdiği alanlardan biri olan enerji sektörü, yatırımlarla birlikte yeni ortaklıklar da doğuruyor. Her ne kadar hemen herkes Karamehmet-Kazancı'nın şimdilik iyi gitmeyen ortaklığının, sonunu da merak içinde bekliyor olsa da, enerji sahasında alttan alta sağlıklı ortaklıklar yeni işbirlikleri de filizleniyor.
    Bunlardan birisi de Alarko ile Cengiz İnşaat tarafından kurulan yapı. Ortaklar, ilk kez iki yıl önce elektrik dağıtım ihalelerinde işbirliği yapmak üzere bir araya geldiler. Konya ve civarını kapsayan Meram Elektrik Dağıtım ihalesi, yüzde 50-50 ortaklık ile iki grubun kurduğu konsorsiyumda kaldı. En yüksek teklifi veren Alarko-Cengiz ortaklığı kolları sıvadı, Meram Bölgesi'nde ciddi yatırımlara soyundu.
    Dağıtım kanalında iyi giden ortaklık yapısı Türk iş dünyasının deneyimli iki grubunu yeni ortak yatırımlar için teşvik etti diyebiliriz. Sektörde kurulu gücü 220 megavat olan ve bununla yetinmeyip bu alanda önemli yatırımlara devam kararı alan Alarko Holding için Biga'da planladığı termik santral projesi büyük önem taşıyor. Amaç, tek başına dağıtım kanalında yetinmeyip, üretim sahasında da güçlenmek ve enerjide koordineli bir yapı oluşturmak.
    Bu noktada bir süredir üzerinde çalıştığı Biga Termik Santrali grubun gözbebeği projelerinden.
    İki grup, Çanakkale Biga'da 650 dönüm arazi üzerine planlanan termik santrali birlikte kurmak için harekete geçti. Bin 200 megawatlık dev bir proje olan Biga'daki termik santral toplam 1.5 milyar dolara mal olacak. Alarko Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu, 1.5 yıllık ortaklıkları bulunduğu Cengiz Holding ile çok iyi anlaştıklarını söyleyerek, "Zaten Cengiz Ailesi'ni sektörde 20 yıldır tanırım. Çok iyi bir gruptur. Dağıtımda ortaklık da oldu. Gördük ki çok iyi anlaşıyoruz iki grup. Bu açıdan yeni projelere ortak sinerji ile yelken açtık" diyor.
    Alarko-Cengiz ortaklığı ile devreye alınacak, toplam 1.5 milyar dolara mal olması beklenen Biga Termik Santrali'nin finansmanı yüzde 30 özkaynaklardan sağlanacak. Geri kalanı Eximbank ve ticari kredilerin kullanımı ile temin edilecek. Santral, bin kişiye istihdam yaratacak ve yıllık bin 200 megawat elektrik üretecek. Proje ile ilgili bürokratik bir engelin kalmadığını kaydeden Yavrucu, "Yılsonunda ilk kazmayı vuracağız. Üç yıl içinde de tamamlayacağız. Tamamen çevreyle uyumlu bir yatırım olacak" diye konuşuyor.
     

    10 Yıllık Tl Kredisi Alan Alarko Not Tüyosu Verdi
    (Star)
    10 yıllık TL kredisi alan Alarko not tüyosu verdi Alarko Koordinatörü Yavrucu.S.P'nin not artırımında tüyoyu kendilerinden aldığını söyledi.Yavrucu.Latife yapmıyorum.Alınan kararda etkimiz oldu.dedi.tUBU.Garanti.ENERJİ GRUBU.Alarko Holding Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu ve Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin.KARAKUZ Hidroelektrik Santrali'nin yatırımında kullanılmak üzere Garanti Bankası'ndan Türkiye'de TL cinsinden ilk uzun vadeli proje finansmanını alan Alarko Hol ding'in Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu.S.P'nin.TL yönünden Türkiye notunu yükseltme tüyosunu kendilerinden aldığını söyledi.Bunun latife olmadığını belirten Yavrucu.10 yıllık krediye onay çıkması üzerine.& P'nin kararının hızlandığını söyledi.Türkiye'de yabancı paranın risk hesaplayabilmelerini imkansız hale getirdiğini belirten Yavrucu.şunları söyledi.".&., TL yönünden Türkiye notunu yükseltme tüyosunu bizden aldı.Bunu latife diye değil.samimi söylüyorum.Biz bu krediye başladığımızda ilk Garanti Bankası ile görüşmemiz 45 ay öncesine gelir.10 yıllık krediyi taahhüt edince bu piyasada duyulmaya başladı.Banka buna müspet yaklaşıp 10 yıla döndürünce.& P'ye de şöyle bir ilham gelmiştir ;'demek ki Türkiye artık normalleşiyor.bir İngiliz.bir Fransız gibi kendi parasıyla borçlanabilir hale geliyor.Demek ki bunun kredi notunu yükseltme zamanı gelmiştir'demiştir.Bizim burada ciddi bir katkımız var.Dolayısıyla Hazine'nin de bizim bu maliyetimize ciddi bir sübvansiyon yapması lazım." Yavrucu.Türkiye'de para biriminin TL olması nedeniyle TL ile borçlanmak gerektiğini beürtti.Bu arada Garanti Bankası.76 MW kurulu gücündeki Ka rakuz Santrali yatırımında kullanılmak üzere.Alarko Grubu'nun enerji sektöründeki yatırımlarını yürüten Altek Alarko'ya 10 yıl vadeli 120 milyon TL tutarında proje finansmanı kredisi sağladı.TL cinsinden ilk uzun vadeli proje finansmanı olma özelliğim taşıyan.yılı geri ödemesiz 10 yıl vadeli.sabit faizli kredisi ile Garanti.bugüne kadar.. 200 MWTık enerji yatırımının hayata geçirilmesi için...milyar dolar tutarında finansman sağlamış oldu.Karar TL tahvil ihracatını artıracak Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin.son dönemde alınan ekonomik önlemler ve uygulanan politikaların TL faizlerin düşmesini sağladığına dikkat çekerek.Düşük platoya yerleşen TL kredi faizleri uzun vadeli projeler üzerinde eski dönemlere kıyasla ciddi bir mali yük oluşturmadığı gibi.firmaların kurdaki dalgalanmalardan etkilenmemesinde de önemli bir rol oynuyor.diye konuştu.Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Tolga Egemen de yurt dışı piyasalarda yaşanan belirsizlikler ve yabancı paradaki dalgalanma nedeniyle.faiz riskine karşı.TL cinsinden kredi kullanımının çok daha güvenli bir araç olduğunu ifade etti.S.P'nin not artırımına da değinen Tolga Egemen.bunun bankaların yurt dışına TL tahvil ihracına olumlu katkısı olacağını ifade etti.?.ekonomi servİSİ
  •  
  •  
  •  
  • ALARKO: 1 MILYON LIRA ICIN DEVLETE KUSMEYIZ - SABAH
    28.08.2009 07:45:08 / HISSE / MATRIKS / ALARK;

    SABAH GAZETESININ HABERINE GORE; CIDDI YATIRIMCI ILE CANTACILARIN AYIRT 
    EDILMESI GEREKTIGINI BELIRTEN AYHAN YAVRUCU YANAN TEMINAT ICIN, `1 MILYON TL 
    ICIN DEVLETLE KUSMEYIZ` DEDI ..
    
     GAZETENIN INTERNET SITESINDE KONUYLA ILGILI OLARAK BUGUN YAYINLANAN 
    HABER ASAGIDA BULUNUYOR:
    
     `  ALARKO HOLDING GENEL KOORDINATORU AYHAN YAVRUCU DAHA ONCE YAPMAYI
    PLANLADIKLARI ENERJI YATIRIMLARI ICIN DEVLETTEN 4 AY EK SURE TALEP ETMELERINE
    RAGMEN SURE UZATIMI OLMADIGI ICIN YANAN 1 MILYON TL`LIK TEMANAT ILE ILGILI
    OLARAK, `1 MILYAR DOLARLIK YATIRIMA HAZIRLANIYORUZ. 1 MILYON TL ICIN DEVLETE
    GITMEYE VE ONLARLA KARSI KARSI GELMEYI DOGRU BULMADIK` DEDI. 500 MEGAWATT`LI
    GAZ CEVRIM SANTRALI VE 1200 MEGAWATTLIK TERMIK SANTRAL KURMAK KONUSUNDA KARARLI
    OLDUKLARINI VE PARALARININ DA HAZIR OLDUGUNU BELIRTEN YAVRUCU, `YATIRIMIN
    ERTELENMESINI TALEP ETTIGIMIZDE DE PARA BULMUSTUK.
         ANCAK YUZDE 12 - 13
    GIBI RAKAMLARLA FAIZ ISTENIYORDU. BOYLE RAKAMLARLA YATIRIM YAPTIKTAN SONRA
    SATACAGINIZ ELEKTRIKTEN BISEY KAZANAMAZSINIZ. ONUN ICIN YATIRIMI ERTELEMISTIK.
    BU NEDENLE DE EPDK`DAN 4 AYLIK BIR EK SURE TALEP ETMISTIK` DEDI. EPDK`NIN CIDDI
    YATIRIMCI ILE CANTACILARI AYIRT ETMESI VE ONA GORE DAVRANMASI GEREKTIGINI
    BELIRTEN YAVRUCU, `BIZIM CIDDI BIR YATIRIMCI OLDUGUMUZ BILINDIGI HALDE ERTELEME
    TALEBIMIZ KABUL GORMEDI` DEDI. BAZI YATIRIMCILARIN FIYATLAR ARTTIGI
    GEREKCESIYLE KOMUR SANTRALLARINI ERTELEMESI ILE ILGILI SORUMUZU DA YANITLAYAN
    YAVRUCU, `BU KONU DOGRU DEGIL. SU ANDA KOMUR SANTRALI YATIRIMI ICIN EN DOGRU
    ZAMAN. DEMIR, CIMENTO GIBI FIYATLAR DUSMUS DURUMDA. EKONOMIDE CARKLAR ISLEMEYE
    BASLADIGINDA DEMIR FIYATLARI TEKRAR ARTACAK. ONUN ICIN DE YATIRIM YAPMAK ICIN
    EN DOGRU ZAMAN` DEDI.
          ALARKO OLARAK TOPLAMDA 1700 MEGAWATTLIK ENERJI
    YATIRIMI ICIN HAZIRLIK YAPTIKLARINI BELIRTEN AYHAN YAVRUCU, `ISMINI VERMEK
    ISTEMIYORUM AMA BUGUNLERDE ENERJIDE YABANCI BIR YATIRIMCI ILE ORTAKLIK ICIN EL
    SIKISMAK UZEREYIZ. BU KONU GERCEKLESIR GERCEKLESMEZ SIZLERE DE ACIKLAYACAGIZ`
    DIYE KONUSTU. YAVRUCU BU ORTAKLIKLA BERABER YATIRIM SURECININ DE HAZLANACAGINI 
    KAYDETTI.`
    
    -MATRIKS-
    
  •  
  •  
  •  
  •  

  •  
       
    Burak Mavi
    CNBC-e
    Güncelleme: 12:47 TSİ 16 Temmuz. 2009 Perşembe
    İSTANBUL - Türkiye’nin büyük şirketlerindeki üst düzey yöneticilerin yaş ortalaması, şaşırtıcı derecede düşmüş durumda. CNBC-e Business’ın hazırladığı 100 Türk Profesyoneli araştırması, Türk CEO’ların ortalama olarak Amerikan CEO’larından 11 yaş daha genç olduğunu ortaya koyuyor. Ancak uzmanlar, krizin yönetici gençleştirme eğilimine set çektiği konusunda hemfikir.
    Türkiye’de Koç ve Borusan gruplarının öncülüğünü yaptığı ve titizlikle uyguladıkları “60 yaşında emeklilik” geleneği, tam diğer holdinglere de yayılmak üzereydi ki küresel mali kriz patladı. Krizle birlikte üst düzey yönetici arayışına giren şirketlerin adaylarda aradığı özelliklerde de büyük değişim yaşandı. Tecrübe, bir anda en çok aranan kriter haline geldi. Şirketler bundan önceki beş-altı yılda olduğu gibi üst yaş limiti koymaktan çok net biçimde vazgeçtiler. Hatta pek çoğu artık aradığı yöneticinin en az 45 yaşında olmasını şart koşmaya başladı. Oysa krizin patlak verdiği 2008 yılına kadar şirketlerin üst yönetim koltuklarında gözle görünür bir gençleşme operasyonu vardı.
    Yani kriz iş hayatındaki pek çok şey gibi, üst düzey yöneticilerde aranan özellikleri de değiştirdi. Peki bu değişim ne kadar kalıcı? Kriz öncesi geçerli olan yönetici gençleştirme anlayışı, krizden sonra yeniden egemen olabilir mi? Üst düzey yönetici koltuklarına oturmaya aday yöneticileri nasıl bir gelecek bekliyor?
    Danışmanlık şirketi Human Resources Management’ın kurucu ortağı Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka, önümüzdeki 3-5 yıl içinde büyük şirketlerin tepe yönetiminde önemli bir değişiklik olmasını beklemiyor. Krizle birlikte üst yaş limitinin de ortadan kalktığı görüşünde:
    “Yaşanan her ekonomik kriz sonrasında yöneticinin deneyimli olmasının önemi tekrar anlaşılıyor. Bu nedenle şu günlerde yönetici arayışına giren şirketler ideal aday profilini belirlerken üst yaş limitini kaldırdılar. Hatta adayların minimum 45 yaşında olması gibi alt limitler belirliyorlar.”
    60 YAŞINDA EMEKLİLİK KAYNAK İSRAFIDIR
    60 yaş sınırına ciddi şekilde muhalefet eden Nazlıaka, bu uygulamayı kaynak israfı olarak görüyor:
    “Artık yolun yarısı 35 değil, 45 oldu. İş dünyası da kazançlarının bir kısmını sağlığa, spora, diyetisyenlere ve anti-aging’e ayırıyor. Yaşam süresi ve kalitesi böylesine artmışken emeklilik için 60 yaş sınırı koymak doğru değil. Bu insanların bilgi ve deneyimlerinden sonuna kadar faydalanmak gerek.”
    Amerikan şirketlerinde son yıllarda giderek yayılan bir uygulama, Nazlıaka’nın dediklerini teyit eder cinsten. Yöneticilerinden 60 yaşından sonra da faydalanabilmek için anti-aging uzmanları ile ortak çalışmalar yapan pek çok şirket var. Ve bu çalışmalara krizden çok önce başlamışlar. Dünyaca ünlü İsrailli anti-aging uzmanı Dr. Moshe Avramo ABD’li şirketlerin, emeklilik yaşını 60’dan 65’e doğru yükseltme eğiliminde olduklarını söylüyor. Dev şirketlerin, üst düzey yöneticilerine anti-aging programı uygulanması için her yıl on binlerce doları gözden çıkardıklarını anlatıyor.
    Danışmanlık şirketi Egon Zehnder International’ın yöneticisi Murat Yeşildere ise yaş sınırı konusunda farklı düşünüyor:
    “Nasıl kanuni emeklilik yaşı varsa, şirketlerde de çalışanlar için her seviyede üst yaş limiti konması bana yanlış gelmiyor. Türkiye şartlarında da bu yaş limitinin ya 60 yaş ya da resmi emeklilik yaşı olması bence çok mantıklı.” Kriz veya başka nedenlerle 60 yaş üstü, tecrübeli üst düzey yöneticilere yönelik talep artışının güçlenmesini, Türkiye için bir tehlike olarak görüyor Yeşildere: “Türkiye’yi dünya örnekleri ile karşılaştırdığımızda, üst düzey yöneticilerin yaşlarının genel olarak daha genç olduğunu söylemek mümkün. Türkiye’deki istikrarsız ortamın, iniş ve çıkışların yöneticileri daha genç yaşlarda olgunlaştırdığı da bir gerçek. Bu yüzden bu trendin daha da güçlenmesinin tehlikeli olabileceğini düşünüyorum. Ancak alttan gelen yeni neslin üst kademelerdeki yöneticileri zorlayacağı zaten açık biçimde görülüyor.”
    EMEKLİLİK KARARI ALAN KAÇ YÖNETİCİ VAR Kİ?
    Yeşildere, Türkiye’de yöneticilerin sosyal güvenlik şemsiyesinden daha uzun süre yararlanmanın yanı sıra hobilerinin olmaması, iş haricinde katkı yapabilecekleri alanların eksikliği gibi nedenlerle emekliliğe geçiş sürecini geciktirdikleri görüşünde. Hatta bu durumun sadece iş hayatında değil, politika, spor ve sanatta da geçerli olduğunu düşünüyor:
    “Son 10 yıla baktığımda önemli üst düzey yöneticiler arasında emeklilik kararını planlayan ve uygulayan tek bir isim geliyor aklıma, o da Garanti Bankası’nın eski genel müdürü Akın Öngör. Dolayısıyla erken emekli olmak isteyen yöneticilerin sayısında bir artış olacağı inancında değilim. Ancak, 60’ında emekli edilen yöneticilerin ikinci bir kariyer yapma motivasyonunun artacağını düşünüyorum.”
    Yazının devamı CNBC-e Business’ın Temmuz sayısında
    100 TÜRK PROFESYONELİ (Yaş sıralamasıyla)
    SIRA
    AD
    KURUM
    YAŞ
    1
    İsmet Kaya Erdem
    Fiba Holding Yön. Kur. Bşk. Yrd.
    81
    2
    Burhan Karagöz
    Anadolu Sigorta Yön. Kur. Bşk.
    80
    3
    Sezgin Bayraktar
    Eczacıbaşı Holding Yön. Kur. Bşk. Yrd.
    71
    4
    Atalay Şahinoğlu
    Nuh Çimento Yön. Kur. Bşk.
    70
    5
    Ekrem Pakdemirli
    Vestel Yön. Kur. Bşk. Yrd.
    70
    6
    Temel Atay
    Koç Holding Yön. Kur. Bşk. Yrd.
    69
    7
    Cahit Çetin
    Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Bşk.
    67
    8
    İmre Barmanbek
    Doğan Holding Yön. Kur. Bşk. Yrd.
    67
    9
    Hayrettin Çaycı
    Sarkuysan Genel Müdürü
    66
    10
    M. Ali Berkman
    Akkök Şirketler Grubu CEO’su
    66
    11
    Akın Aydınceren
    Demisaş Genel Müdürü
    65
    12
    Erhan Öner
    Tekfen Holding CEO’su
    63
    13
    Süleyman Sözen
    Doğuş Grubu Yön. Kur. Bşk. Yrd.
    63
    14
    Bülent Bulgurlu
    Koç Holding CEO’su
    62
    15
    Ertuğrul Özkök
    DYH Yürütme Komitesi Bşk. Yrd.
    62
    16
    Tamer Ünlü
    Toyota Türkiye CEO’su
    62
    17
    Akın Kozanoğlu
    Sabancı Holding Finansal Hiz. Grup Bşk.
    61
    18
    Ayhan Yavrucu
    Alarko Holding CEO’su
    61
    19
    Mehmet Demirpençe
    BMC Genel Müdürü
    61
    20
    A. Doğan Arıkan
    Şişe Cam Genel Müdürü
    60
    21
    Aka G. Özdemir
    Koç Holding Dayanıklı Tük. Grup Bşk.
    60
    22
    Bülend Özaydınlı
    Migros Yön. Kur. Bşk.
    60
    23
    Melih Araz
    Zorlu Enerji Yön. Kur. Bşk. Yrd.
    60
    24
    Mustafa Yılmaz
    Aksa Genel Müdürü
    60
    25
    Coşkun Ulusoy
    Oyak Holding Genel Müdürü
    59
    100 Türk Profesyoneli listesinin tamamı CNBC-e Business’ın Temmuz sayısında...
    NOT: Bu araştırma yapılırken Türkiye’nin büyük holdingleri, ülkenin en büyük 100 şirketi, İSO 500’de ilk 100’e giren şirketler incelendi. Görev yaptığı şirketin kurucusu olan aile ile akrabalığı bulunan yöneticiler ve yabancı yöneticiler bu araştırmanın dışında tutuldu.
     
Alarko’nun ‘çocukları’ Alhan Holding’i kurdu
Alarko Holding’in kurucuları İshak Alaton ve merhum Üzeyir Garih’in çocukları, holding kurdu
Alarko’nun ‘çocukları’ Alhan Holding’i kurdu
 
YENİ ŞİRKETLER - SERKAN ARMAN
Üzeyir Garih’in oğlu İzzet Garih ve kızı Dalia Garih ile İshak Alaton’un oğlu Vedat Aksel Alaton ve kızı Leyla Alaton Günyeli, ‘Alhan Holding’ çatısı altında buluştu. Sermayesi 10 milyon 350 bin lira olarak belirlenen yeni şirketin ismi önce ‘Alhan Yatırım’ olarak seçilse de daha sonra Alhan Holding’e çevrildi.
Alarko Holding Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu da yeni şirketin 5’inci ortağı oldu. Alaton kardeşler ve Garih kardeşler Alhan Holding’ten yaklaşık yüzde 25’er pay alırken, Yavrucu'nun ortaklığı sembolik düzeyde kaldı. Holdingin herhangi bir konuda iştigal eden şirketlerin sermaye veya yönetimine katılabileceği belirtildi.
Alarko hissesi kullandılar
Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton’un yer almadığı holdingde ortakların tümü aynı zamanda Alarko Holding yönetim kurulu üyesi. Alaton kardeşler ve Garih kardeşler, şirket sermayesinde yaklaşık 1.1’er milyon liralık Alarko hissesi de kullandı. Ayhan Yavrucu holding yönetim kurulu başkanı seçilirken İzzet Garih başkan vekili, Vedat Alaton da yönetim kurulu üyesi oldu.  

 
 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2057315 ziyaretçi (4530550 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol