Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bilim adamlarının Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’ndeki (CERN) bilimsel çalışmalara katılımı için üyeliğin gözlemci olmasının, asosiye olmasının veya asil olmasının hiçbir artısının, eksisinin bulunmadığını belirterek, “Ne kadar araştırma kapasitemiz varsa, ne kadar araştırmacımız varsa o araştırma konularına o kadar dahil olma imkânımız var. Mesele para meselesi değil, 70 milyon lira meselesi değil. Etkinlik, verimlilik meselesi.” dedi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Ergün, SKYTÜRK 360 televizyonunda katıldığı programda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “Türkiye’nin CERN’e asil üyelikten vazgeçtiği” yönündeki iddiaları değerlendiren Ergün, Türkiye’de bazen ‘bir bardak suda fırtına koparalım’ tartışmaları olduğunu, bunun da öyle bir tartışma olduğunu ifade etti.
Ergün, 1950’li yıllarda başlayan çalışmalara, Türkiye’nin 1960’lı yıllarda gözlemci üye olarak katıldığını hatırlatarak, o zamandan bugüne kadar katılımın bu şekilde devam ettiğini, asil üye olunmadığını, 2009’da ise asil üyeliğe adım niteliğinde bir asosiye üyelik kararı alındığını anımsattı. O tarihten bu yana da gözlemler yapıldığını aktaran Ergün, bu konudaki çalışmaların Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesindeki Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından yürütüldüğünü belirtti ve ekledi: “CERN’deki değerlendirme işi, ‘bir bardak suda nasıl fırtına kopartalım işi.’ Ben muhalefet partisini dinledim geçen gün. İşte Türkiye CERN’den çıkıyormuş falan. Yani girmiş de çıkıyormuş. Böyle bir şey yok. Türkiye CERN’de kendi imkân ve kabiliyetlerine göre araştırma projelerine katılan bir ülkedir. 35 milyon İsviçre Frangı versek de neredeyse aynı şartlarda devam edilecek, 3,5 milyon İsviçre Frangı vererek de aynı araştırma imkânlarından yararlanılacak bir tablo. Belki CERN’e asil üyelik bize biraz daha hava katabilir” Türkiye’nin bu konuda bir şey daha yapması gerektiğini belirten Ergün şunları söyledi: “ABD’de ITER (Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör) diye bir organizasyon var. Bizim esas bunu kaçırmamamız lazım. Bunun içerisinde daha başlangıçta aktif olarak yer alabilecek bir çalışmayı yapmamız lazım. Şu anda arkadaşlarımızla çalışıyoruz. Bu daha çok bilim adamının, daha çok fizikçinin, daha çok enerji konusunda yoğunlaşan araştırmacıların ağırlıklı olarak çalışabilecekleri ve her üyenin kendi füzyon enerji santrallerini kurabilecekleri bir bilgi birikimini bize sağlayacak.”
Bilim adamlarının araştırmaları açısından gözlemci, asosiye veya asil üye olmanın bir farkı olmadığının altını çizen Ergün, bilim adamlarının, üniversitelerin kendi yetkinlikleri içerisinde projelere gireceğini, desteğin devam edeceğini kaydetti. Projenin bedeline katıldığınız müddetçe her projeye girilebileceğini anlatan Ergün, “Ben kendi değerlendirmemi sunuyorum. Yani TAEK belki farklı değerlendirebilir. Yani Türkiye’nin aleyhine bir durum var mı burada diye baktığımda ben şahsen aleyhinde bir durum görmedim. Türkiye de CERN’deki çalışmalardan, araştırmalardan kendi imkân ve kabiliyetleri ölçüsünde maksimum düzeyde yararlanabilir. Bunu bu statüyle de sağlayabilir öteki statüyle de sağlayabilir.” dedi.