Pet Holding'in patronu Köksal, 7 yıldır petrolden 7 kuruş kazanmadı ama yine de yatırım yapıyor. İşte nedeni..
İbrahim Ekinci'nin röportajı
Pet Holding'in patronu Güntekin Köksal, Türkiye'de, 'petrol üretimi' alanında çalışan ender şirketlerden biri
Petrol sahaları alarak sondaj yapıyor, buluyor, çıkarıyor... Bu işe ilgisi eğitiminden. Köksal, petrol mühendisi. TPAO'da 17 yıl çalışmış. Sonra ayrılıp kendi işini kurmuş. 50 yıldır petrolün içinde. Arsa almış, değerlenince satmış, kazandığını petrole yatırmış. Sürekli böyle... Petrolden para kazanmaya gelince... Nihayet yatırımlarının sonucunu alacağı günlerin geldiğini düşünüyor. Irak ve Yemen'de üç önemli petrol sahası var.
Köksal'ın başka sektörlerde de (turizm, gayrimenkul) işleri var ama bunları 'kızların işi' (iki kızı, bir oğlu var) olarak görüyor. Aklı, gönlü petrolde. Köksal'la Pet Holding'i konuştuk:
Pet Holding hangi sektörlerde faaliyet gösteriyor?
Üç sektörde var. Birisi petrol. İkincisi gayrimenkul, üçüncüsü de turizm. Buna bağlı olarak da inşaat faaliyetlerimiz oluyor. İş hacminin yüzde 80'i petroldür. Yüzde 10'u gayrimenkul, yüzde 10 da turizm ve inşaat diyebiliriz.
Petrol işleri ne zaman başladı?
Aslında sigortacılıkla başladım. TPAO'nun sigorta işleri bana bağlıydı. Özel sektörde ilk iş, mühendislik şirketi kurdum. Müşavir temsilciliğine çevirdim. Çok iş yaptım, bilhassa Sovyetler'de. İnsanı Rus casusu diye alıp götürdükleri zamanlardı. Birinde Rusları gezdiriyorum. Mercedes arabalarla. Bir istasyonda durduk. Biri geldi, 'Abi bu kadar hızlı gitmeyin, bizim Renault yetişemiyor, biz MİT'teniz' dedi.
Ofisimde KGB var, MİT var, CIA var. Bir süre sonra birbirlerine 'Günaydın' demeye başladılar.
KGB bana endüstri casusluğu yaptırmak istedi. 'Bize şu kalemi alır mısın?' diyorlar. Bu kalem nerede? Frankfurt'ta, şu caddede. Adresini biliyorsun, niye kendin almıyorsun? Bak dedim, çok az ülke kaldı, insanları memleketleri için canını verebilecek. Bunlardan biri Türklerdir. Anladı ve 'Bir daha yapmayacağız' dediler ama her yıl denemeye devam ettiler.
Arsa aldım, sıkıştıkça sattım
O zaman ne işler vardı elinizde?
İş yok, güç yok. O sıra Taylanlar diye bir şirketle yolumuz kesişti. Randevu istedim, vermediler, neyse kopardık. İş konuşuyoruz. Zevkten dört köşe oldum. 8 bin lira aylık maaşım vardı. Çankaya'da bir dairede oturuyordum. Bu adamlar bana çok para vaat ettiler. Kendim yapacağım bu işi dedim. Teşekkür ettim, çıktım. Aramadılar ve ben de sigorta işine girdim.
Gayrimenkul işi nasıl oldu?
1960'da Şarköy'de sondaj yaparken 25 bin liram vardı, arsa alayım dedim. Çok ucuzdu. 10 sene sonra bine katladı. İki ağabeyimiz geldi. “Ayıp, Avrupalarda okudun, paranı toprağa yatırıyorsun” dedi. “Ne yapacağım abi?” dedim. “Bizim Mister Cola'mız var” dedi. Oraya ortak oldum. 25 bin liram gitti. Sonra kazandığım paralarla sürekli arsa aldım ve sıkıştığımda hep satarak, devam ettim.
Rusya'da iş yaparken ilginç olaylar yaşadınız mı?
Yaşamaz mıyım? Ruslar çok içiyor, bana da içiriyorlar. Sarhoş oluyoruz. Otele gittim, 'Biiiip' diye bir ses var. Aradım bulamadım. Bir adam geldi, dut gibi sarhoş. Böcek arıyor. Oraya, buraya bakıyor. Bulamadı. Gitti başkasını gönderdi, o da sarhoş, bulamadı, odamı değiştirdiler. Sabah erken odaya gittim, ses azalmış ama yine var. Dışarıda çorabım kalmış, bavula atarken fark ettim. Ses kesiliyor. Açıyorum çalıyor.
Biz de kendi aramızda plan yapıp, şifreli konuşarak çok işi kendi lehimize döndürdük.
Ruslarla birçok iş yaptık. Birçok tesis yaptık. Bize güvenirlerdi. MİT'ten biri bana sordu “Moskova'da kaç havaalanı var?” Bilmem dedim, saydım birkaç tane. Sonra “Uçak kaç tane?” dedi. “Ne bileyim” dedim. “Bunu yapamam” dedim ve bir daha üzerime gelmedi.
Türk işadamları Rusya'da çok iş yaptı ama herhalde siz ilk gidensiniz...
Evet. 1974'ten sonra 2000 yılına kadar orada büyük işler yaptık. Sonra maden işine girdik. Barit (Giresun'da) madeni aldık ve 650 bin ton barit ihraç ettik.
Petrolde ilk 1988'de Adıyaman'da bir saha aldık. Kalın bir petroldü. PKK'nın hızlı dönemleriydi, mühendisleri öldürüyorlardı, terk etmek zorunda kaldık.
Sonra Azerbaycan'a gittim. Petrol alıp satacaktım. Ama beni karşılayan devlet şirketinin genel müdür yardımcısı muhteşem bir insandı. “Ayıp ediyorsun, alver mi yapacaksın? Sana saha verelim” dedi.
Özal bağırdı, 'Engiiin!'
Öyle mi başladı orada iş?
Rahmetli Özal'la beraber Azerbaycan'a gidiyorum. Bana gayet ciddi (herkese sorardı) “Ne yapıyorsun, ne alacaksın, vereceksin, neye ihtiyacın var” diye sordu “Petrol sahası alacağım” dedim. “Nee, ciddi misin? Engiiiin” diye bağırdı. Özel kalem müdürü geldi. “Yaz” dedi, “Köksal bey petrol sahası...” Orada oluşumuzun üçüncü günü, Azerbaycan'ın resmi gazetesinde “Pet Holding ile Azneft anlaştılar, aşağıdaki sahalarda müşterek çalışacaklardır...” Hiçbir şey yok halbuki. Özal koydurmuş.
Türkiye'ye döndük, bizim resmi gazetede çıktı. İlk sahaları aldık. Eski sahalardı, yenilerini aldık, 700 kuyumuz vardı. 360'ı çalışıyordu. Uğraşıp didinerek, hiç para kazanmadan 14 yıl orayı işlettik. Sonra bir ABD şirketiyle ortak olduk, o sahaları bırakıp çıktık.
Bölgede başka ülkelerde de iş yaptınız...
Kazakistan'dan saha aldım, işletip sonra sattım. Gözüm Irak'taydı. 2000 yılında gittim, geri geldim. 2002'de Talabani Ankara'ya geliyor, özel petrol şirketi arıyor. Biz vardık sadece, gittik. Köksal Karabay paşa vardı. Çok destek verdi. Pırıl pırıl bir adam... Talabani'yi de alarak ordu helikopteriyle sahaya gittik. Talabani bize tüm sahalarını verdi. Kıbrıs kadar büyüktü. Şimdi orada elimizde iki saha var. Biri Talabani, diğeri Barzani'nin bölgesinde.
Petrol çok önemli Türkiye için. Etrafı petrol bölgesi ama çıkarma işinde pek yokuz. İnşaat yapıyoruz boyuna. Siz bu işte galiba en büyük şirketsiniz...
Türkiye'nin dış ticaret açığı çok yüksek. Bunun da en büyük nedeni enerji, petrol. Ama ben bunu kimseye anlatamadım. Burnumuzun dibinden Orta Asya'yı kaçırdık, doğru dürüst bir saha alamadık. Haydar Aliyev zorla verdi de Türkiye'nin payı BTC'de arttı.
Irak'ta sahalar aldım, zevkten dört köşeyim. Hasta oldum. Allahım, şu büyük zenginliği ülkeme götüreyim, sonra senle konuşuruz dedim. Türkiye'nin hala imkânları vardır. Afrika'da özellikle. El değmemiş yerler var. Hala petrol sahaları bulabiliriz.
Bizim portföyümüz büyük. Ama çok büyük şirket değiliz. Bu sektörde var olmaya, büyümeye devam edeceğiz. Uzun zaman Almanya'da, Sibirya'da inşaat yaptık. Kazandığımızla iş yapıyoruz ama ortaklarım milyar dolar sahibi.
Şunu becerebiliyorum, birkaç milyon dolarla eşit ortak işe giriyorum. Kuvvetli bir kadrom var. TPAO'nun en tecrübeli elemanları bendedir. Yemen'e girdik. Ülke çatışma ortamındaydı. Tuzu kuru yerlere girecek mali gücümüz yok. Bu sene orada sondaja başlıyoruz. Çok ümitliyiz.
Peki bu sektörlerde kalmaya devam mı? Yeni bir sektör var mı kafanızda?
Petrolde kalacağız. İşimiz bu. Gayrimenkulde kalmaya devam edeceğim.
Biz telekomu denedik, 3-4 yıl uğraştık ama Türk Telekom bu şirketleri batırmak için elinden geleni ardına koymadı. Siemens araçlar aldık, kurdular çalışmadı. Mahkemedeyiz. Çok para battı. Alacağımızı da alıp petrole gömeceğiz. Karım petrol lafı duyunca cinnet geçiriyor.
Turizmi büyütmeyecek misiniz? Çocuklarınız ne yapıyor? Birlikte mi çalışıyorsunuz?..
Küçük kızım turizm ve otel okudu. O belki girelebilir ama bu aşamada bütün imkânlarımızı petrole yönlendirmiş vaziyetteyiz. İki kızım var. İkisi de ikişer master yaptı. İşin içindeler, ama yeniden petrol işini öğreniyorlar. Oğlum, en büyük mesleği şirket batırmaktır. (Gülüyor!) En son Adana'da uğraşıyor, inşallah bir şeyler yapar.
Petya ve Otoman Life'ın başında kızlarım Ayşe Köksal Çetin (32) ve Zeynep Köksal (27) var. İkisi de daha çok turizm ve gayrimenkulle uğraşıyorlar. Petrolle de ilgileniyorlar. (Pet grubu Muğla'daki gayrimenkuller üzerinde 110 milyon dolarlık yatırım yaptı.)
Bir ara Başbakan'a mektup yazmıştınız. Yanıt geldi mi?
Dünyanın her tarafından tebrik geldi. Başbakan'dan ses çıkmadı. Tebrik edenlere “Siz niye yazmıyorsunuz?” dedim, “Korkuyoruz, çekiniyoruz” dediler.
Halil'in baldırı çıplak fedaisi gibiyiz, sahip çıkan yok
Peki şimdi petrol çıkarıyor musunuz?
Yedi yıldır yatırım yapıyoruz. Paralarını saha satışından bulduk. Daha 7 kuruş kazanmış değiliz. Kuzey Irak'ı kimse devlet olarak tanımıyor. Menşei şahadetnamesi veremeyince ihraç edemiyorsunuz. Irak'ta ABD'li ortaklarımız var. Irak'ın Somo'su var. Petrol işleriyle uğraşan. Kuzey'de Kürt yöneticiler Komo'yu kurdular. Aralarında büyük kavga var. Ama bugünlerde bu problem çözülecek ve para kazanmak da mümkün olacak.
Bu esnada çok yorulduk. Buralarda uğraşırken hiç kimse sahip çıkmadı, Halil'in baldırı çıplak fedaileri gibi kaldık. Ayakta kalabilmek için hisselerimizi sattık.
Bir sahada hiç sondaj yapılmadı. Hem petrol hem gaz bulduk. Ancak hiç satamayınca geliştiremedik. Çok büyük saha, 50 km uzunluğunda, 12 km genişliğinde. İçinde milyarlarca varil petrol barındırabilecek sahalar. İkinci sahamız da öyle, büyük. İstikbali olan ümitli sahalar. Bir sahamız da Yemen'de. 3-4 yıl önce aldık. Orada sondaja başlıyoruz. Avusturalyalı ortağımız var. Karadeniz'de arama sahamız var.
Körfez'de büyük araziler aldı, siteler yapıp satacak
Peki gayrimenkulde neler yapıyorsunuz?
Ticaret olarak sıkıştığımızda bankaya koymaktansa arsaya koydum. Para da getirdi. Rezerv kasamız olarak baktım. 35 yıl içinde dünya 3-5 kez krize girdi ve biz hep bu kasadan satarak çıktık. Şu esnada yine sahalarımız var. Keş paramız kalmadı. Operasyonları devam ettirmek için. Enteresan bir özelliğimiz daha var. Hiç kredi kullanmadık, hiç teşvik almadık. Hiçbir siyasi ile işimiz olmadı.
Arsalara ne zaman bir şeyler yapmaya kalktıysak elimizde patladı. Datça Tatil Köyü'nü yaptık, satamadık. Turgut Reis'te yaptık, satamadık. Kızlarım başıma açtı ama satamadık. Körfez bölgesinde arazi aldık. Bu sektörde başka projem var. Körfezdeki arazilerimde küçük siteler imal edip satmayı düşünüyorum. Bodrum'da arazilerimiz var. Ankara'da var. Bunları şimdi petrol yatırımlarımızda kullanıyoruz. Büyük ticaret yapıp, büyük paralar kazanmadık. Hep şirketlerimizi devam ettirmek için.
Bir ara çok büyüdük, 24 şirket kurduk. Colorado'da, Denver'de, Yakut'ta bile. Bakıyorum üzerimizde güneş batmıyor. Hemen toparlamaya başladık. Bu işlerde para kazanmadık. Sovyetler'de, çöküşten sonra çok para kaybettik. Almanya'da büyük işler yaptık. Sonra baktılar ki kazanıyoruz, bizi şutladılar.
Maden işini ne yaptınız? Baritten sonra bir şey olmadı mı?
İkinci kez madene girdik, epey para batırdık. 1980 yılında iyi para kazandım. O zaman büyük paraydı. Ne yapalım? Üretime geçelim, boya üretelim... Babamız boyacıymış gibi. Bir fabrika aldık, batırdık. Patates işine girdik batırdık. 1980 yılındaki bataklarımın vergisini 1984'te uzlaşmayla zor temizledim.
Güntekin Köksal kimdir?
Petrol ve maden mühendisi Güntekin Köksal 78 yaşında. Eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde başladı, devlet bursu ile Avrupa'da okudu. Maden ve petrol konularında 2 master yaptı. Eğitimi sonrasında 17 yıl TPAO'da çalıştı. 1974'te atama anlaşmazlıkları üzerine ayrılarak kendi şirketini kurdu. Birçok sektörde faaliyeti oldu. Rusya'da Sovyetler döneminde iş yaptı. Almanya, Kazakistan, Azerbaycan ve Yemen'de işler aldı. Halen Türkiye, Kuzey Irak ve Yemen'de petrol üretimi yatırımları var.
Pet Holding'in rakamları
- Petrol, turizm ve gayrimenkul sektörlerinde faaliyet gösteriyor
- Holding çatısı altında 10 şirket var
- İstihdamı 500 kişi
- Her yıl 20 milyon dolar civarında yatırım yapıyor
- Gayrimenkule büyük yatırımlar yaptı
- Kuzey Irak'ta iki, Yemen'de bir petrol sahasının ortağı
Milliyet
YORUMLAR :
Abdurrahim BARIN [ 09 Mart 2009 Pazartesi 21:46 ]
Yorumsuz Yorum
***Dünyanın her tarafından tebrik geldi. Başbakan'dan ses çıkmadı. Tebrik edenlere “Siz niye yazmıyorsunuz?” dedim, “Korkuyoruz, çekiniyoruz” dediler.***
İstanbul Hidrojen Enerji Mrk.Bşk.Prof.Nejat Veziroğlu 5 yıl bürokratik engellerin kaldırılmasına uğraşmış,Pes edip ABD ye dönmek zorunda kalmıştı.Ülke; enerji liderliği konusunda tarihi bir fırsatı kaçırdı.Bugünkü ekonomik krizin ana sebeplerinden önemlisi,Enerji. Aynı cevap alınamayan mektup olayı ,ilginçtir o vakitte yaşanmıştı.Ayrıntılar için www.hiziracil.tr.gg bakabilirsiniz.
- Birşeyler yapmaya çalışanlar,yalnız ve parasız
Anadolu Girişimcileri
- Üretmeyen alicengiz faizcileri baş tacı.
- İstanbul Yaklaşım gurubu
-Geçmiştede Nuri Demirağ ve Nuri Killigil gibi.
Kimin samimi olduğu konusunda kafalar karışık
*En Tehlikeli şey; İki doğru arasında gizlenmiş yutturulan yanlıştır*
Saygılar.
“Ankara, 14 Şubat 2008
Sn. Recep Tayyip Erdoğan
T.C. Başbakanı
Başbakanlık/Ankara
Başbakan’a açık mektup
Sayın Başbakan,
Ben müsaadenizle önce kısaca kendimi tanıtayım. 77 yaşında bir
işadamıyım. Devlet bursu ile Avrupa’da okudum. Maden ve petrol
konularında 2 master yaptım. Yurda döndükten sonra 10 senesi Batman’da
olmak üzere 17 sene TPAO’da çalıştım. 34 senedir de 1974′te kurduğum
Pet Holding şirketlerini yönetiyorum. SSCB, Almanya, Rusya,
Kazakistan, Azerbaycan ve Yemen’de başarılı yatırımlar yaptım. Halen
Türkiye, Kuzey Irak ve Yemen’de çok değerli sahalarda petrol üretimi
yatırımlarım var.
Çeşitli konularda ilklere imza atan, girişken bir müteşebbisim. Risk
alırım. Memleketimi çok severim. Hiç sigortasız adam çalıştırmam,
vergi kaçırmam… Çok eski ve köklü bir aileden geliyorum. Dedelerim,
sadrazam, vezir, asker olarak ülkemize hizmet etmiştir. Atatürk ve
devrimlerine çok bağlıyım. Atatürk olmasaydı ve bu devrimleri
yapmasaydı bugün bizim dinimiz ve ismimizin de aynı kalması imkânı
olmadığına inanırım. Kısacası yüzde yüz bir Atatürk çocuğuyum.
Allah’a inancım tamdır. Allah’ın dürüst, çalışkan, doğru insanların
daima yanında olduğuna tecrübelerimle de inanırım. Türkiye’den kolay
kolay vatan haini çıkmaz. Sizin ülkenizi sevdiğinize ve kendi
stilinizde ülkemizi kalkındırmaya çalıştığınıza inanıyorum. Zeki,
çalışkan ve çok karizmatik bir karaktere sahip olduğunuzu da
biliyorum. Ancak ülkenin bugünkü durumunu üzülerek söyleyeyim ki hiç
iyi görmüyorum. Hemen sinirlendiğinizi, kızdığınızı ve söylendiğinizi
görüyorum. Medyaya sinirli, sert, kırıcı beyanatlar veriyorsunuz. Bir
başbakanın her dakika sinirlenmeye hakkı yoktur. Ülke bölünüyor… Biz
ve onlar diyorsunuz. Bu ne demek? Tarihimizde hiçbir başbakan halka
böyle hitap etmemiştir. Kendinize hâkim olun!
Senelerce üniversitelerde hocalık yaptım. Konferanslar verdim. Hâlâ da
üniversitelerde konferanslar veririm. Babanız yaşındayım. Hocayım…
Bu yüzden hiçbir işadamının yapamadığı bu ikazları yapmaya hakkım var.
Küçük bir vakfımızda her sene 25-30 üniversite çocuğuna burs veririz.
Sayın Başbakan!
Müsaadenizle size birtakım tavsiyelerde bulunuyorum:
Bugün çok güçlüsünüz. Ya yarın? Allah bilir!!!
İnsanlar kendilerini en güçlü hissettikleri zamanlarda en büyük
hataları yaparlar. Tarihte bu husus defaatla sabittir. Ancak şu
atasözünü hiç unutmayın!
“Böbürlenme padişahım, senden büyük Allah var”
“Keskin sirke küpüne zarar verir!” Sinirlerinize hâkim olun! Bağırıp
çağırıp kötü konuşmayın. İnsan kalbi sırça gibidir. Kırdığınızda
tamiri imkânsızdır. Çok ağır konuşuyorsunuz. Aydınlara, medyaya,
yargıya, üniversitelere değer verin, görüşün, fikirlerini alın! Onlar
da bu memleketin çocukları!!! Onların fikirleri, görüşleri, bilgileri,
tavsiyeleri etrafınızdaki çok kişiden daha değerli olabilir. Her güçlü
kişinin etrafının “evet efendimciler”, “dalkavuklar” tarafından
sarılmış olduğunu bilmeniz lazım.
Etrafınızdakilerin çoğunluğu her şeyi size soruyorlar. Her şeyi hiç
kimse bilemeyeceği gibi siz de bilemezsiniz. Bilmediklerinizi açıkça
söyleyin. Her hususta fikir beyan etmeyin, danışın, öğrenin. Monolog
yapıyorsunuz. Diyalog yapmaya çalışın! Hayvanlar koklaşarak, insanlar
konuşarak anlaşırlar. Sadece sizin gibi düşünenleri işlerin başına
getirmeyin! Bugün birçok kamu müessesemizin işi bilmeyenler tarafından
yönetildiğini görüyorum.
Kadrolaşmayın! Sadece sempatizanlarınızı veya öyle görünenleri
kadrolara yerleştirmeyin. “Hayır! Yapmıyorum!” demeyin. Ben Ankara’da
yaşıyorum. Duyuyor, kontrol ediyor ve görüyorum. Kapasitesiz, bilgisiz
insanlar önce memlekete, sonra size zarar verir.
Diktatörleşmeyin! Milletvekillerinize dahi beyanat vermeyi
yasaklamayın! Medyayla, aydınlarla, yargıyla, askerle, üniversitelerle
inatlaşmayın.
Sadece türban serbestliğini Anayasa’mızda değiştirmek dahi AB’ye
girmemize büyük bir engel olacaktır.
Laikliğe, sizin tabiriniz ile ciğerden inanın, güvenin. Laiklik dini
özgürlüklerin değişmez kanunudur.
Bir hadis-i şerif diyor ki: “Cenab-ı Hak sevdiği yöneticilerin yanına
açık sözlü danışmanlar nasip eder, sevmediklerine de dalkavuklar
musallat eder.”
Sıkça bahsettiğiniz büyük Türk düşünürü Edebali Hazretleri’nin
öğütlerini bir kez daha okumanızı, içtenlikle tavsiye ediyorum.
Saygılarımla…
Prof. Dr. H. Güntekin Köksal
Pet Holding
Yönetim Kurulu Başkanı”