Obama, ABD’nin İlk Yahudi Başkanıdır!
06.12.2009 / Röportaj: Murat Menteş/Star
Kara Panterler örgütünün efsanevi liderlerinden Dhoruba Bin Wahad marksist bir hareket olarak başlayan örgütün Müslüman oluş hikayesini ve ABD′nin diğer yüzünü anlattı.
ABD’de Siyahi hakları için 1960’larda kurulan Kara Panterler örgütünün efsanevi liderlerinden Dhoruba Bin Wahad neden ABD’de Siyahilerin en kötü dönemden geçtiklerini söylüyor? Obama’ya niye hem Beyaz hem Yahudi diyor? 19 yıl suçsuz yere nasıl hapis yattı? Neden İslam’ı seçti? Kanuni’ye nasıl hayran oldu? Afrika Birliği’ni hangi gerekçelerle savunuyor? Hollywood’daki siyahi imajını nasıl yorumluyor? Ona göre ABD ile Türkiye arasındaki büyük fark ne?
• Kara Panter Partisi’nden başlayalım. Marksist bir hareketti...
Diyalektik materyalizme inanıyorduk, fakat daha ziyade Mao’nun Kızıl Kitap’ına göre hareket ediyorduk. Avrupa merkezli bir sosyalizm vaazetmiyorduk.
• Sizi Müslüman bir aktivist olarak tanıyoruz. Fakat hâlâ 40 yıl önce kapanmış bir partiyle birlikte anılıyorsunuz. Hâlâ Kara Panter misiniz?
Kur’an’da beni kalbimden yakalayan bir ayet vardı: ‘İçinizden, hayrı yayan, kötülükten men eden öncü bir topluluk bulunsun.’ Kara Panterlere tam da bunun için katılmıştım. Dolayısıyla, Müslüman olduğumda aynı şeyleri artık Allah rızası için yapmaya başladım. Halkımı savunmak için Kara Panterlere katılmış olmakla iftihar ediyorum. Birçok arkadaşım öldürüldü ve birçoğu da hapiste. Fakat ben Allah’ın inayetiyle özgürlüğüme kavuştum.
• 19 yıl hapis yattınız ve hapishanede Müslüman oldunuz.
1971’de hapse girdim. 1970’lerin ilk yarısında, ABD hükümetinin, Kara Panterler’i komplolar kurarak dağıtmasından sonra birçok Kara Panter mensubu yeraltına indi ve Black Liberation Army’yi (Siyahi Kurtuluş Ordusu) kurdu. Siyahi Kurtuluş Ordusu mensuplarının neredeyse tamamı Müslüman oldu. 1975’te büyük bir manevi boşluk içindeydim. Dinleri inceledim. Budizm’e de baktım. New York’taki yüksek güvenlikli cezaevinde, rahmetli Malcolm X’in korumalığını yapmış Resul isimli bir zat vardı. Cezaevinin imamıydı. Onun vesilesiyle Kur’an’ı okudum ve İslam’a döndüm. 41-42 yaşındaydım.
• Geçtiğimiz 28 Ekim’de, Detroit’te İmam Luqman Ameen Abdullah’ın (Eski adı: Christopher Thomas) FBI tarafından vurularak öldürülmesiyle ilgili özel bir şey söylemek ister misiniz?
İmam Luqman Ameen Abdullah için ‘Çatışmaya girdi’ diyorlar. İmam, Müslüman olsun olmasın bütün yoksullara yardım götüren, yumuşak başlı biriydi. O olayda bir köpek de vuruldu. Muhtemelen İmam’ın üstüne salınmış ve arada yaralanmıştı. Yaralı köpek anında helikopterle hastaneye kaldırılırken, FBI’ın vurduğu İmam Abdullah, yüzünde bile kurşunlar olduğu halde kelepçelendi ve orada bekletildi!
HALA KÖLEYİZ
• ’Naziler 6 milyon Yahudi’yi öldürdü ve bu dünyanın en büyük davası kabul ediliyor. Halbuki Amerika 50 milyon Siyahiyi öldürdü’ diyorsunuz. 50 milyon Siyahi, ne zaman öldü?
Belgeler ortada. Afrikalıların zorla köleleştirilip Yeni Dünya’da satılmaları, özellikle İngiliz şirketlerinin ticari kayıtlarında netlikle görülüyor. Köleleri taşıyan gemiler sigortalıydı. Bu gemileri sigortalayan bankalar da bellidir. Gemilere kaç kişi alındı, yollarda kaç kişi öldü, hepsi bellidir. 1620’den itibaren dur durak bilmeyen bir katliam söz konusu. Afrika’dan Amerika’ya gelen gemilerdeki her üç köleden ikisi yolda ölmüştür. İnsanlarımızın çalınması yüzünden, şu anda Batı Afrika nüfusu 50 sene geridedir.
• 11 Eylül’den sonra ABD’de Siyahilere yönelik baskının daha da arttığını söylüyorsunuz. 1865’te ABD’de kölelik kaldırılmadı mı?
300 yıl süren bir kölelik dönemi yaşandı. 1865’te kölelere özgürlük verilsin diye değil, sanayileşmenin, kapitalizmin iyiliği için kaldırıldı kölelik. Özgür kişinin emeği ve köle emeği ikiliğinden ötürü kapitalist sistemin dengesi bozulacağı için kölelik kaldırıldı. Biz yine kendimize ait olmayan tarlalarda çalıştık. Sadece efendiler, patron oldu. Köle ticareti, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Bu tür suçlarda zamanaşımı yoktur. Öteden beri, köle ticaretinden ötürü ABD’nin tazminat ödemesini talep eden hukuki girişimler var.
AVUKATLARIM SAĞ OLSUN
• Şimdi ile 300 yıl öncesi farklı değil mi?
300 yıllık vahşet mirası hâlâ canlı. Hâlâ Siyahiler arasındaki işsizlik oranı, beyazların üç katıdır. Irk ayrımcılığı Siyahileri mahvetti. Bu göz ardı edilemez. Dolayısıyla Siyahilere pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır ki, bizler de ABD’deki yaşam standartlarını yakalayabilelim.
• 19 yıl hapisten sonra masum olduğunuz anlaşıldı. Bu ne çılgınca bir şey?
Aynen öyle. Ömür boyu ceza vermişlerdi. 25 yıldan önce şartlı tahliye hakkım bile yoktu. Avukatlarım; FBI ve New York polisinin, benim lehimdeki delilleri gizlediğini ortaya çıkardığı için hapisten kurtuldum! Yani Amerika beni yargılamadı, yok etmeye çalıştı.
• Suçsuz yere hapis yattığınız için tazminat aldınız... değil mi?
25 bin dolar vermeye kalktılar. Sekiz yıl koşturan avukatlarıma ise 100 binlerce dolar ödemeleri gerekti. Avukatlar idealist oldukları için aldıkları paranın yarısını bana verdiler.
• Biz Hollywood filmleriyle büyüdük. Denzel Washington’a, Eddie Murphy’ye bakınca Siyahilerin cool ve zengin, en azından keyfi yerinde olduğunu düşündük. Böyle bir şey hiç mi yok?
Beyaz iktidar her zaman eli silahlı siyah adamdan korkar. Siyahilerin, beyazlara, aynı yöntemle cevap vermesinden ödü kopar. Malcolm X der ki ‘Bana, birisi size eziyet ederse ne yapacağınızı sormayın. Şiddete şiddetle cevap verin.’ II. Dünya Savaşı’na kadar Siyahiler silahla tanışmadı. Beyazlar Siyahileri askere aldı, Siyahiler, Beyazlar için savaştı. Döndüklerinde artık silah kullanmayı biliyorlardı. Bu çok büyük bir tehlikeydi. Silahı doğru yolda(!) kullanmaları için bir propaganda başlatıldı. Dikkat edin, filmlerde siyah oyuncular hep iyi polisleri oynar. Mutlaka Beyaz bir ortakları olur ve filmin sonlarına doğru Siyah polis, Beyazı ve onun kız arkadaşını kurtarmak için kendini feda ederek ölür!
AFRİKA ÇOK ZENGİN BİR KITA
• Afrika Birliği gerçekten mümkün mü?
Tabii ki mümkün. Afrika Birliği, Afrika dışında yaşayan Afrikalıların ortaya koyduğu bir yaklaşımdır. Gana’yı bağımsızlığına kavuşturan lider Kwame Nkrumah, ABD’de Lincoln Üniversitesi’nde Pan-Afrikanist olmuştur. Afrika dünyanın en zengin kaynaklarına sahip ve en yoksul insanların yaşadığı kıta. Çünkü Afrikalı liderler, kendi halkları için değil, emperyalistlerin çıkarları için çalışıyorlar. Gana bağımsızlığına kavuştuğunda Nkrumah dedi ki ‘Bütün Afrika’nın kurtuluşuna hizmet etmedikçe, Gana’nın bağımsızlığının bir anlamı yoktur.’ Afrika’da iktisadi bir kalkınmanın şartı, siyasi birliktir. Batı’yı güçlü kılan bütün stratejik madenler, gelişmiş dünyanın ihtiyaç duyduğu kaynakların hepsi Afrika’da. Stratejik madenlerin yarıdan fazlası Kongo’dadır. Bu yüzden Kongo’da istikrara ve barışa izin vermezler. Kongo’da barış sağlanamadığı müddetçe, Batı, Afrika’da sömürü çarkını döndürebiliyor ve kendi topraklarında müreffeh hayat tarzını sürdürebiliyor.
Türkiye ABD’den daha önemli
• Siyahi gözüyle baktığınızda Türkiye’yi, İstanbul’u nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’yi ABD’yle kıyaslamak...
Türkiye’ye haksızlık olur. Türkiye çok köklü bir ülke, onun yanında ABD dünkü çocuk. Siz Anadolu’ya 1071’de girdiniz. İstanbul’u 1453’te aldınız. Anadolu’yu 400 yıllık bir süreçte, yavaş yavaş elde ettiniz. Dolayısıyla olgun bir toplumsunuz. Benim tarihte en çok sevdiğim şahsiyet Kanuni Sultan Süleyman’dır.
TÜRKİYE İSLAM’A ÖNCÜLÜK EDEBİLİR
• Kanuni mi? Vay canına.
Evet. 17 yaşında tutuklandığımda, hapishanenin kütüphanesinde durmadan okuyordum. Tarih bölümündeki kitaplardan Cengiz Han, Kubilay Han, Selahaddin-i Eyyubi’nin hikayelerini okudum. Fakat, Süleyman beni gerçekten çarptı. Kitapta, atın üzerinde bir resmi vardı. Birisi Sultan’a diyor ki ‘Sen burada duruyorsun ama burası başkasının toprağı?’ O da ‘Atımın ayağının bastığı her yer Osmanlı toprağıdır’ diyor! Evet dedim, işte bu! Yıllar sonra bir gazetede, Türkiye’nin Avrupa Birliği adaylığı sürecinde yaşanan sıkıntıları okuyunca doğrusu çok şaşırdım. Avrupalılar, Anadolu’dan katbekat büyük olan Amerika’yı 120 senede ele geçirdiler. Her adımda katlederek, keserek, biçerek ilerlediler. ABD, bu katliam, ırk ayrımı ve ikiyüzlülük mirasından kurtulamıyor.
• Türkiye’yi ABD’den daha büyük görmeniz çok ilginç...
Türkiye’nin tarihi hilafetin tarihidir, bütün Müslümanlara öncülük etmenin tarihidir. Türkiye’nin bugün de bu rolü üstlenebilecek güçte olduğunu, buna istekli de olduğunu görüyorum. Bugün mevcut emperyalizmi tehdit eden tek güç İslam’dır. Bu gücün kullanılabilmesi için de bir öncüye ihtiyaç var.
Obama bir bakıma ilk Yahudi başkan
• Sizin Başkanınız Obama...
Hey hey, ağır ol bakalım delikanlı! Frene bas. Benim başkanım filan değil o! Amerikalıların başkanı. Ben Amerikalı değilim. Ben Pan-Afrikan’ım. (Cebinden ABD pasaportunu çıkarıp gösteriyor) Bunu sadece Türkiye’ye beni alsınlar diye taşıyorum.
• Obama’yı neden sevmiyorsunuz?
Çünkü Barack Obama benim halkımı ezen emperyalist sistemin bekası için kullanılan bir araçtır. ABD, krizde bir imparatorluk. Bush’tan sonra artık Beyaz bir adam ABD adına dünyanın karşısına çıkamazdı. O yüzden ‘Beyaz siyaseti’ yürütecek bir Siyah adamı seçtiler. Dünyanın çoğunluğu renklidir, Beyaz değil. Dolayısıyla herkes ABD’nin başında bir Siyah figür görmekten memnun oluyor.
• İyi de Obama Nobel Barış Ödülü aldı?
Güldürme beni kardeşim. Bugün, Obama Afganistan’a 35 bin yeni asker gönderecek. Afganistan, Bush’un savaşı mıydı, Obama’nın mı? Obama, bir bakıma ABD’nin ilk Yahudi başkanıdır. Onu başkanlığa taşıyan ekip Yahudi akademisyenler ve cumhuriyetçi ve demokrat Beyaz elitlerdir. Dört sene önce Obama adını biliyor muydun? Bilmiyordun. Nasıl oldu bu? Obama’nın kazanmasını kesinleştirmek için seçim sürecini ona göre ayarladılar. Düşünebiliyor musun, karşısına koydukları adam McCain! Bu, en iyi dönemindeki Muhammed Ali’yle beni aynı ringe çıkarmak gibi! Herkes bilir ki Muhammed Ali beni evire çevire döver.