Enbiya-87
Hz. Yunus (a.s), İsrailoğullarından mübarek bir peygamberdir. Annesine nispetle Yunus b. Metta diye anılır. Asuriye devletinin başkenti olan bugünkü Musul şehrinin karşısında harabesi görülen “Ninuva” halkına Peygamber olarak gönderilmiştir. Putlara tapmakta bulunan Ninuva halkı, Hz. Yunus’un otuz üç sene devam eden nasihatlerini dinlemediler. Hz. Yunus (s.a) da, kendisine Allah (c.c) tarafından daha izin verilmeden Ninuva’yı bıraktı, Dicle kenarına gitti. Bir gemiye binip bir tarafa gitmek istedi fakat gemi yürümedi. İçinde bulunanlar: “Aramızda bir suçlu köle var” demeye ve kura atmaya başladılar. Hz. Yunus (a.s): “O suçlu köle benim, Rabbimden daha izin almadan kavmimi terk ettim. “dedi ve kendisini suya attı. Derhal bir büyük balık tarafından yutuldu. Bereket versin ki hemen tevbe istiğfara başladı:
Lâ ilâhe illâ ente sübhaneke innî küntü minez-zâlimîn. (Enbiya Suresi, ayet 87)
Anlamı: Ya Rabbi! Senden başka mabud yoktur. Seni noksanlıklardan tenzih ederim, ben şüphesiz zalimlerden oldum..
Hz. Yunus (a.s) bu şekilde Allahu Teâlâ’yı tesbihe devam etti de, bir müddet sonra balık kendisini çıkarıp sahile attı.
Hz. Yunus (a.s)’dan sonra Ninuva şehrini korkunç bir kara duman kaplamıştı. Şehir halkı derhal Allahu Teâlâ’ya yalvararak tevbe ettiler, yaptıklarına pişman oldular. O duman da üzerlerinden açılıp gitti ve başlarına gelecek beladan kurtuldular.
Hz. Yunus (a.s) tekrar Ninuva’ya gelip bir müddet daha mukaddes vazifesine çalıştı, daha sonra bu şehri terk ederek yalnızca ibadet etmeye çekildiği bir yerde Allah’ın (c.c) rahmetine kavuştu.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz buyurdular ki:
“Bir kelime biliyorum ki, onu kederli olan okudu mu kederi dağılır. Bu kardeşim Yunus (a.s)’ın duasıdır:
Lâ ilâhe illâ ente sübhaneke innî küntü minez-zâlimîn..