Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  GAZZE SİYONİSTLER SUSKUN ÜMMET
 


Gazze'de ölen bebeğin oyuncak olduğu iddiası - TeyitGazze 43 gündür yoğun bombardıman altında. Büyük zulüm her boyutuyla, uzman  konuklar ve bölgeden canlı bağlantılarla Gazze Şeridi'nde. | Gazze 43  gündür yoğun bombardıman altında. Büyük zulüm her boyutuyla, uzman konuklar  veİsrail'in Saldırılarında Gazze'de 5 Binden Fazla Çocuk Öldürüldüİşgal rejimi İsrail Gazze'de korkunç silahlardan yararlanıyor - İslâmi Davet
 
ÜMMET NEDEN SUSKUN ?

Tükenmiş umudu sesine iliklenmis imam,
titreyen sesiyle minareden haykırıyor:"

Tüm yollar kapandı. İletişim kesildi. Yeryüzü ehlinden yardım ve umut kesildi.

Ey Allah'ım! Senden başka kimse kalmadı.
Allahım! Onlar silah güçlerine güveniyorlar.

Biz ise senin kuvvetine güveniyoruz.
Ey İslam Ümmeti! Ey İslam Ümmeti!

Müslüman kardeşlerimiz zafere ulaşmaları için sizden Rabbinize dua etmenizi istiyor." 

Beklediler...
7 Ekim'den beri sabırla beklediler.
Bir vücudun azalarından biri hastalandığında, o azaya yardıma giden vücudun diğer azaları gibi hassas olması gereken müslüman kardeşlerinin

koşarak yardıma gelmesini beklediler.

Bir binanın tuğlaları gibi ,
birbirine kenetli olması gereken
2 milyar Müslümanın,

3-5 çapulcuya haykırarak dur demesini beklediler.

Bir tarağın dişleri gibi
yan yana olması gereken Müslümanların
kol kola girip ümmeti oluşturmasını beklediler. 

Beklediler...
Hastaneler bombalanıp çocuklar öldürülürken, elektrikler kesilip küvezdeki bebekler can verirken, "Ruhumun ruhu" dedikleri yavrularını
göz bebeklerinden öperek
son yolculuğuna uğurlarken
sabırla beklediler.

Beklediler...
Bütün aile fertlerini kaybedip feryat ederken, birbirlerini "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" diyerek teselli eden bu kutlular,

"Hasbunallah ve nimel vekil" sözü ile
teselli bulurken
bir umut deyip beklediler.

Beklediler...
Şehit olmuş annesini saçlarından tanıyan
küçük kızın feryadı arşı inletirken,

bedeni parçalanmış yavrusunu kucağına alıp
"ne olur bunu toprağa koymayın,

orada üşür"diyen annenin
gözyaşları sel olurken,

kafası kopmuş yeğenini havaya kaldırıp
"Bunun ne suçu vardı?" diye
soran adam haykırırken,

her biri bir tarafa saçılmış çocuklarının arkasından

"Yemek yiyemeden öldüler" diye ağlayan
annenin ciğeri koparken
beklediler.

Beklediler...
Çocuklarının parçalarını poşete doldurup taşırken,

ayakları kopan çocuk
"Amcacığım ayaklarım geri çıkar mı?"
diye sorarken,

küçük kardeşinin cesedini
okul çantasına koyup
çantayı sırtından indirmeyen çocuğun feryadı
göğe yükselirken
beklediler...

Beklediler...
Açlıktan yastıkların pamuklarını yerken,
susuzluktan pis suları pamukla arıtıp içerken, yıkıntıların arasında yaşam savaşı verirken beklediler.

Harabeye dönmüş evlerine aldırmayıp
cemaatle namazı terk etmeyen,

molozların arasında iftar eden,

dillerinden Allah'ı düşürmeyen,

yedisinden 70'ine Kur'an bilgileri ile
herkesi kendilerine hayran bırakan,

metanetleriyle, azimleriyle, vatan sevgileriyle,
zalime karşı dimdik duruşlarıyla
bütün dünyaya varlıklarını kabul ettiren
bu nasipliler,

kendileri gibi şehadet getirip iman 
eden  kardeşlerini beklediler. 

Aradan  haftalar, aylar geçti, gelen olmadı.

Ama onlar umutla beklediler.

Komşusu açken
kendisi tok yatmaması gereken ümmetin,
açlıklarına çare olmasını beklediler.

Kendisi için sevip istediğini
mümin kardeşi için de sevip istemesi gereken ümmetin,

bu kadar ölüme, zulüme, soykırıma
"Dur!" demesini beklediler.

Resul'ün kabrini ziyarete
akın akın giden,

hacda, umrede
Kabe'nin etrafına sığmayan,

Arafat'ta insan seline dönüşen ümmetin,

kol kola verip Mescid-i aksa'ya yürümesini,

mümin kardeşlerini
bu zulümden kurtarmasını beklediler.

Günlerce, haftalarca, aylarca beklediler,
ama gelen olmadı.

Unuttukları bir şey vardı.

Asr-ı saadette
Yesrib şehrini Medine'ye dönüştüren ümmet
çoktan tarihe karışmıştı.

Bekledikleri ümmet,
birbirine destek olan tuğlalar gibi değil,

imamesi kopmuş tesbih taneleri gibiydi.

Sadece cuma günleri camileri dolduran,

vakit namazlarında safları boş bırakarak

camileri öksüz bırakan bir ümmet,

sizi mi öksüz bırakmayacak?

Duyufur-Rahman olarak

Allah'ın evine ziyarete gidip,
tavafını, sayini, şeytan taşlamasını
canlı yayında paylaşarak
beğeni peşinde koşan, 

Hacer'ül Esved'i öpmek için birbirini ezen, 

heybesini kul hakkıyla doldurup
memleketine dönen bir ümmetin

size ne faydası olacak ki? 

Allah'ın hayat rehberi olarak gönderdiği
yüce kelamını
en güzel kılıflara koyup
duvara asan, 
 Ramazan'dan Ramazan'a eline alan,

günde 40 defa okuduğu
Fatiha suresinin bile anlamını bilmeyen,

Allah'ın muhatap alıp,
kıymet verip gönderdiği kitabını anlamak için
en küçük bir gayret sarf etmeyen,

Kur'an'dan uzak yaşantısıyla
ne olduğu belli olmayan bir ümmet
size nasıl yardım etsin? 

Dinin direği,
müminin miracı,
Resul'ün gözünün nuru olan namazı ihmal eden,
terk eden,

günde 5 defa çağıran ezanlara sağır,
secde ile arşa yükselme zevkinden mahrum,
huzura kabul edilmeyecek kadar nasipsiz,
daha seccadeye gitmekten aciz bir ümmet,

Mescide Aksa'ya nasıl yürüsün?

Oruç tutmamak için kırk takla atan,
verdiği zekatta gözü kalan,
emekli ikramiyesini bankaya koyup
faiziyle karnını doyuran,
görevinde kaytaran,
devletten aşırdığını kâr sayan,
hırsızlığın âlâsını bilen,
ticarette yalan ve yemini yol edinmiş,
birbirini aldatmayı maharet addeden,
ahlaksızlıkta zirveyi görmüş bir ümmet için

Gazze ne ifade eder ki?

60 bin köpek
bir bölgeye hapsedilip yavaş yavaş öldürülseydi

dünya ayağa kalkardı.

Hayvan hakları savunucuları yeri göğü inletirdi.

60 bine yakın insan hapsedilip katledildi,

kimseden çıt yok!

İnsanın hayvan kadar değeri yok.

Çünkü bu insanlar müslüman.

İsrail, her geçen gün çıtayı biraz daha yükseltiyor. Acaba ne yaparsak müslümanlar ses verir diyorlar.

Ama ses yok.
Bir milleti, bir ülkeyi bitirmeye niyetliler. 

Her şeye gücü yeten Allah,
zerre müdahale etmiyor?

Neden?
Saflar netleşsin diye.

Kimin ne olduğu belli olsun diye.
İmtihan sırrı tecelli etsin diye...

Farkında mısınız bilmiyorum,
bedelsiz bir cennet istiyoruz.

İçerisinde keyif sürdüğümüz evlerimize
bir şey olmasın.
Lüks içinde yaşadığımız mobilyalarımıza
bir şey olmasın.
Sürekli model değiştirdiğimiz arabalarımıza,
alışveriş zevkimize, kazancımıza, maaşlarımıza, işlerimize, mesleklerimize bir şey olmasın.

Saadeti yaşadığımız eşlerimize,
göz aydınlığımız çocuklarımıza bir şey olmasın, hayat standartımız asla düşmesin.
Lüks yaşantımızdan hiçbir şey eksilmesin istiyoruz.

Resul'ün kabrini ziyaret ederken
kimse bizim dünyalık zevklerimize karışmıyor. Kabe'yi tavaf ederken, Safa Merve'yi say ederken, Arafat'ta insan selinin arasında yürürken
kimse hayat standardımızı bozmuyor.

Oysa aynı Resul'ün hadisi şerifindeki emri yerine getirirken aynı aşkla aynı şevkle koşturmuyoruz.

Çünkü o hadis-i şerifi yaşantımıza koyduğumuzda eşimizden, çocuklarımızdan, refah içinde geçen hayatımızdan olacağız. 

Resul'ün kabrini ziyarete gidip

Mescid-i Aksa'ya yürüyemememiz bundan.

Kabe'nin etrafını doldurup,

Gazze söz konusu olunca lâl kesilmemiz bundan.

Canlarımız, mallarımız, çocuklarımız,
mesleklerimiz, paralarımız o kadar kıymetli ki,

vazgeçmeyi göze alamıyoruz. 

Yerimize çakılıp kalmamız, suskunluğumuz bundan. Sessizliğimiz bundan.

Felç bir ümmetiz vesselam.

Bombayla gökyüzüne savrulan insanların
bedenleri bile bizi harekete geçirmeye yetmiyor.

Dört elle değil
bütün vücudumuzla sarılmışız dünyaya.

Rutinimizden olmak istemiyoruz.
Bedelsiz bir cennet istiyoruz. 

Şu anki durumumuz beni
öyle bir düşünceye sevk ediyor ki
ne zaman hatırımdan geçse delirecek gibi oluyorum.

Diyorum ki,
Mekke'de Resul'ün insanları İslam'a davet ettiği
o ilk dönemlerde yaşıyor olsaydık.
Hani güçsüzlerin, fakirlerin, kölelerin iman ettiği
İlk dönemden bahsediyorum.

Sayı olarak çok azlardı.
Bu yüzden müşrikler bütün işkencelerini
bütün eziyetlerini bu müslümanlar üzerinde gerçekleştirmişlerdi

Resul ve o üç beş kişi,
desteğe muhtaçtı, yardıma muhtaçtı.
Türlü işkencelerden geçtiler.
Hakaretlere, eziyetlere maruz kaldılar.
3 yıl boykot uygulandığında aç kaldılar,
yalnız kaldılar, çaresiz kaldılar.
Müşriklerin insafına bırakıldılar.

Birilerinin gelip
kendilerini bu sıkıntıdan kurtarmalarını beklediler.

Çok beklediler ama olmadı.

Çünkü Müşrikler, kurulu düzenlerinden, refah içinde geçen hayatlarından, rutinlerinden vazgeçmek istemiyorlardı.

Bu yüzden Müslüman olmuyorlardı.

Desteksiz kalan, yardımsız kalan Müslümanlar da hicret etmek zorunda kaldılar. 

Düşünüyorum da biz ümmet olarak
o dönemde Mekke'de yaşıyor olsaymışız,

tıpkı bu dönemdeki gibi
Resulü ve o üç beş müslümanı yalnız bırakırmışız.

Ne kadar acı değil mi? 

Allah Resulü:
"Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak,
bunların içinden bir fırkası ehl-i necat olacaktır." buyurmuş.

Ashab
"Yâ Resûlâllah, o kurtulan fırka
hangi fırka olacaktır?" diye sorunca
Allah Resulü şöyle cevap vermiş:

"Benim sünnetimden şaşmayanlar
kurtulanlardan olacaktır!

Yâni Ehl-i sünnet ve cemaat mensuplarıdır.
"(Tirmizi, İman, 18; İbnu Mace, Fiten, 17) 

Bu günlerde bu hadis kafamı öyle meşgul ediyor ki...

Allah muhafaza,
biz bu suskunluğumuz,
bu vefasızlığımız,
bu dünyaperestliğimiz,
bu laçkalığımızla
hüsrana uğrayan, cehennem ehli olan
72 fırkanın içinde miyiz?

Acaba 73. fırka Gazze ehli mi? 

Allah'ım sen bu dilsiz ümmeti affet!

Allah'ım
sen bu bütün azaları felç olmuş ümmeti affet!

Sen bu vefasız ümmeti affet!

Sen bu ümmete basiret, feraset, ihsan şuuru, ihlas, vefa, uhuvvet şuuru, ahiret inancı,
hesap korkusu lütfet!

Anlaşıldı,
bu ümmetten adam çıkmayacak.

Sen kendi kudretinle,
kendi izzetinle,
kendi himmetinle

bu güzel insanlara yardım et!

Bu lanetli kavmi
Kahhar ismi şerifin hürmetine
kahret! Kahret! Kahret!
Amin.

Ayşeli Polat
Isparta İl Vaizesi
Gönlümün Gör DediğiGüller Kırılsa da Kokar : Polat, Ayşeli: Amazon.com.tr: Kitapİstikamet Fısıltıları Ayşeli PolatNevşehir İHH Kadın | Isparta il Vaizi eğitimci yazar Ayşeli ...

 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2139586 ziyaretçi (4746302 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol