Zamanımızda çocuk yetiştirmenin zorlukları, her anne-babanın farkında olduğu bir gerçek sanıyorum…
Öyle ki bu durum; yetiştirdiğiniz çocuk kız çocuğuysa çok da zor oluyor… Neden mi?
Çünkü gazetelerin 3. sayfalarını son günlerde ne yazık ki şu tarz haberler süslüyor;
"12 yaşındaki kız internette tanıştığı adama kaçtı."
“Edirne'de cinsel ilişki yaşarken görüntülenen liseli kızın fotoğrafları...”
Ve günlerdir Mardin'den Sivas'a kadar Türkiye'nin dört bir yanından 12 -13 yaşında küçük kızlara tecavüz haberleri...
“Madalyonun bir yüzünde ağzı salyalı sübyancılar var muhakkak” diyor Can Dündar, okuduğunuzda dehşete düştüğünüz yazısında… “Peki diğer yüzünde? Alttan alta inanılmaz bir “ergen ihtilali” yaşadığımızın farkında mısınız?” diyerek anne-babalara çağrıda bulunuyor…
“Ergen ihtilali de nedir?” demeyin! Aslında içten içe her birimiz farkındayız gençliğin bugün geldiği durumun… Ve her birimiz “belki sesimizi çıkarmazsak, dillendirmezsek, yok sayarız” mantığıyla susuyoruz!
Oysaki lise mezuniyet balosu adı altında yapılan kutlamalarda, ağır makyajlı, yüksek topuklu, derin dekolteli, 17 yaşında olduğuna zor inanacağınız, o gencecik kızlar bizim ülkemizin bağrında yaşıyor!
Biriktirdiği 3-5 kuruşla ailelerinden gizli estetik cerrahlara koşup, televizyonda ona “bunun gibi olursan güzelsin!” diye empoze edilen kadınlarınki gibi dudaklar, kalçalar isteyen de bizim kızlarımız…
Ve maalesef henüz 13’ünde kürtaj için gizlice kliniklere koşanlar da…
Genelde üst gelir grubundan hastaları bulunan bir jinekologun gözlemleri ise insanı dehşete düşürüyor…
"Genç nüfusta müthiş bir uyanma var" diyor jinekolog. 17 – 18 yaşlarında lise öğrencilerinin kürtaj için başvurduğunu söylüyor ve bazı gözlemlerini aktarıyor: Batı'da ergenlik yaşı 16 - 17'den 11 - 12'ye geriledi. Amerika'da 10 yaşa kadar düştü. Genç kızlar annelerinden çok daha erken adet görüyor artık...
Bunun, iklimden beslenmeye kadar pek çok nedeni olabilir ama en önemli nedenlerinden biri "psiko - seksüel uyarımın artması"... Yani, okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin yaygınlaşması...
Anneleri mi? Onlar da kızlarının ponponlu çorapları ve lastik ayakkabılarıyla genç görünme çabasında...
Küçükler büyük, büyükler küçük görünmek için yarışıyor adeta... “
Peki, bu tablonun sorumlusu kim?
Gençleri bu yozlaşma batağının ortasına hızla çeken medya mı, yoksa bütün bu yanlışlara karşı dur demeyen biz anne-babalar mı?!
Suçlu kim siz karar verin…
Ama artık bir şeyleri düzeltebilmek için harekete geçin! Nasıl mı?
Her şeyden önce yapılması gereken en önemli şey; beyin faaliyetlerinin, dini inanışların itibar kazandığı bir ülke ve kalbinde Allah korkusu olan gençler yetiştirebilmek için elimizden geleni yapmak…
Kendimizi durmadan eğitmek, eğitmek… Çünkü ancak bilinçli anne-babalar bilinçli nesiller yetiştirebilirler!
Can Dündar’ın dediği gibi;
“İyi bir kalça sahibi olmanın, iyi bir kafa sahibi olmaktan daha fazla prim yaptığı bir ülkede, hiçbir şey daha iyiye gitmez…”