BURSA (İHA)
- 670 yıllık tarihî Ulu Câmii'nde yapılan rölöve çalışması
sırasında, Osmanlı'nın ilim ve sanatta ne kadar ileri gittiğini gösteren
belgeler bulundu. Câminin dünyada bir benzeri bulunmayan ahşap minberindeki
motifler, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nın desteğiyle en ince teferruatına
kadar Nakkaş Mimar Semih İrteş başkanlığındaki bir ekip tarafından çizildi.
Ahşap motif ve sedef kakmaların kaybolmasına yol açan minberin üzerindeki 12
kat vernik ve cila, özel yöntemlerle kazındı.
Böylece minberin motifleri net bir şekilde ortaya çıkartıldı. Çalışma
sırasında açığa çıkan müthiş detaylar ise herkesi hayrete düşürdü.
Tarihî minber üzerine, güneş sisteminin günümüzde tespit edilen
uzaklıklarına göre resmedildiği görüldü. Güneş sistemindeki gezegenler ile
dünyanın etrafında döner hâlde resmedilen ayın dışında, Plüton'un metal
olarak ve gezegenlerden ayrı bir yerde nakşedilmesi dikkati çekti. Gezegen
mi yıldız mı olduğu günümüzde dahi tartışılan Plüton'un, minberde diğer
gezegenlerden farklı bir maddeden yapılması, bugünkü tartışmalara o zamandan
cevap bulunduğunu gösteriyor.
Nakkaş Mimar Semih İrteş, dünyanın döndüğünü söylediği için engizisyon
mahkemesince öldürülen ve astronominin kurucularından biri olduğu iddia
edilen İtalyan Galileo'dan tam 230 yıl önce, 1396 yılında, Osmanlı
alimlerinin verdiği projeye göre yapıldığı anlaşılan minberdeki motiflerin
hayret verici olduğunu söyledi. İrteş, "Biz Ulu Câmii minberinin ahşap
motiflerindeki 2-3 katlı parçaların nasıl yapıldığına, minberin geçmeli
olarak nasıl birleştirildiğine kafa yorarken, güneş sisteminin
nakşedildiğini görünce hayrete kapıldık. Bu, Osmanlı alimlerinin ve
sanatkârlarının zirvede olduklarını gösteren muhteşem bir eser." dedi.
.: BURSA ULU CAMİİ MİNBERİNDEKİ SIRLAR :.
602 yıllık bir minber.... Tarihi minber üzerinde güneş ve galaksi sistemleri var. İddiaya göre, gezegenlerin büyüklük oranları ve yörüngeleri gerçek oranlarla örtüşüyor....
1402 tarihinde (Hicri 804) inşa edilen Bursa’nın tarihi sembollerinden Ulu Caminin minberinin Doğu yakasında (mihraba bakan yüz) Güneş sistemi, Batı yakasında ise Galaksi Sistemi yer alırken evrenin kül olarak tasvir edildiği ileri sürüldü. 602 yıllık tarihi minberdeki şekillerin bu tespiti doğruladığı iddia ediliyor. Minberin her iki yüzünde de şaşırtıcı şekilde birer evren krokisi var. Bu sadece bir tesadüf mü, yoksa bu minberin banisi gerçekten bir astronomi hayranı mıydı?
İlginç şekillerle ilgili iddiayı ortaya atan Araştırmacı Fevzi Ülgü ALSANCAK. 1980 yılından bu yana minber üzerinde yaptığı çalışmalarla tarihin derinliklerinde kalan gerçeklere ışık tuttuğunu söyleyen Alsancak, “Alan süsleme motiflerinde simetri yoksa mutlaka bir mesaj vardır” ilkesinden yola çıkarak,minberdeki şekiller üzerine yapılan yorumların tutarsız olduğunu söylüyor. Bilim teknoloji ve uzay bilimleri araştırma tekniklerine kafa yoran bir öğretmen olduğunu belirten Ülgü, motifleri dikkatlice incelediğinde minberin mihraba bakan yüzünde güneş sistemini keşfettiğini söylüyor.
Bursa’da yayınlanmakta olan Apameia dergisinde yer alan bilgilere göre, minberin gizem ve sırlar içerdiğini ifade eden Ülgü, “minberin taşıdığı kıymet ve değerler, açısından şu noktalara dikkat etmek gerekir. Doğu yakası Güneş Sistemi, Batı yakası ise ise Galaksi sistemleri yerleştirilmek suretiyle bir kül halinde kainat sembolize edilmektedir” iddiasında.
Mihrapta yer alan Güneş Sisteminde 9 gezegen var. Ülgü'ye göre gezegenlerin güneşe göre konumlarının ve büyüklükleri gerçek ölçülerle örtüşür oranlarda. Güneş ve gezegenler arasındaki mesafe büyük olduğu için yıldız gezegenlerden farklı olarak 9 damlacıklı kurs olarak işaretlenmiş.
Ülgü, yine Kündekari sanatının bir özelliği olan parçaların birleşmesiyle oluşan çukur kanal çizgilerinin de gezegenlerin yörüngesini temsil ettiğini söylüyor. Bu yüzeyde yer alan bir başka gizem ise serpiştirilmiş halde yıldız motifleri yer alması ve buların içinda kuyruklu yıldızların da bulunması. Ülgü’nün dikkat çektiği en önemli detaylardan bir de Plüton gezegenin tek başına ayrı bir platformda ve bir açı farkı ile gösterilmiş olması. Bilindiği üzere güneş siteminin aynı düzlem üzerinde olan ilk 8 gezegeninin aksine Plüto ayrı düzlemde dolanmaktadır.
Minberin Batı Cephesinde ise 7 adet Galaksi formatı tespit ettiğini söyleyen Ülgü, galaksi platformlarının 5 ayrı renkte sedef kakma ile gösterildiğini söylüyor. Ancak ne yazık ki bugün hatalı boyama teknikleri ile bu önemli detay büyük ölçüde yok edilmiş durumda. Ama kayıtlardan bunu doğrulamak mümkün...
Ülgü’nin bir diğer iddiası ise minberin her iki yüzünde yer alan 3’lü ve 12’li dolap kapaklarının Türk boylarını temsil ettiği yönünde.
Sırlarla dolu minberin giriş kapısı üzerinde Murat Han oğlu Yıldırım Beyazıt Hanın emriyle Hicri 804 yılında minberin yapıldığı bilgisi yer alıyor. Ülgü, kayıtlarda minberin ustası ile ilgili çelişkili bilgiler bulunduğuna dikkat çekiyor. Ülgü’ye göre minberi yapan kişi adını tırabzan süsleme motifine göre tırabzanın sağ ikinci sülüsle yazan Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet. Devak Tebriz yakınlarında bir Türk köyü. O tarihte Mülki amir olan Kadızade Rumi efendi, beceri ve bilgi alış verişi için 300 kadar sanat erbabını Tebriz’e göndermiş ve bir o kadar ustayı da oradan Bursa’ya getirmiştir. Oradan gelen Kündekari sanatçılarının başı Abdülaziz oğlu Mehmet’tir. Bu minber de onun ve ustalarının camiye bir hediyesidir.
Kündekari sanat açısından eşsiz bir değere sahip olan minberin ilginç bir özelliği de 6666 adet abanoz ağacı parçasından vücuda gelmesi. Bu rakamda halk arasında yaygın inaçla Kuran’ı Kerimdeki ayet sayısına tekabül etmektedir....
O dönemdeki İslam ve Türk alimlerinin matematik ve gök bilimlerine yönelik ilminin Batıya nazaran hayli ilerde olduğu da göz önüne alınırsa Ülgü’nün tezleri doğru olabilir mi?. Ne dersiniz bütün bu benzerlikler sadece bir tesadüf olabilir mi?