Yargıtay Başkanı açılışta Sezer'i aratmadı
9 Eylül 2008 Salı : 12:31
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Adli Yıl Açılış Konuşması’nda eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i aratmadı. Yargıtay Başkanı ne yaptı?
Gerçeker, yeni adli yılın başlaması dolayısıyla Yargıtay'da düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “dogma” dediği Kur’an ayetlerinden “Tanrı'dan nakledildiği öne sürülen kurallar” diye söz ederken, kendi elleri ile yazdıkları yasaları ise “yaratılan hukuk” şeklinde tanımlayarak, adeta dokunulmaz kıldı!.. Yargıtay Başkanı şu ifadeleri kullandı: “
‘Seküler’ bir toplumda, Tanrı'dan nakledildiği öne sürülen ve bu nedenle mutlak gerçek olarak kabul edilen kurallar yerine, akla dayalı ilkeler geçerlidir. Bu bakımdan ‘laik’ ve ‘seküler’ kavramları arasında yakın ilişki vardır”, “Laik devlet, kişilerin belirli ahlâk kurallarına uymalarını isterken ve buna dayalı hukuku yaratırken, bunların akıl yolu ile bulunabileceği esasından yola çıkar. Hukuk düzenini dinî kurallara değil, aklın gereklerine dayandırır.”
HIRİSTİYANLIK İLE İSLÂM’I KARŞILAŞTIRDI
Gerçeker, bununla da yetinmeyerek, laiklik konusunda Hıristiyanlık ile İslâm’ı karşılaştırma cüretinde bulundu. Laik devletin koyduğu kuralların Hıristiyanlıkla bağdaştığını, dolayısıyla bir sorun olmadığını söyleyerek laikliğin Hıristiyan merkezli bir ilke olduğunu kabul eden Gerçeker, laiklik konusunda İslâm’ın ise “sorun yarattığını” söyledi! “Laik devletin koyduğu kurallar dinî inançlar ile bağdaşmıyor ise ne olacaktır” sorusunu soran Yargıtay Başkanı, “Hıristiyanlıkta böyle bir sorun yoktur. Musevilik ve İslâmiyet’te ise böyle bir ikilem olduğu, akıl ile iman arasındaki bu ikilemin, İslâmî inancın yaygın olduğu toplumlarda ciddi sorunlar yarattığı söylenebilir” dedi.
MİLLETİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA SU İÇTİ
Gerçeker, eski Cumhurbaşkanı Sezer’in açıklamalarını andıran konuşması sırasında su içmeyi de ihmal etmedi. Yargıtay Başkanı, kameraların önünde, Cumhurbaşkanı Gül, Meclis Başkanı Toptan, Başbakan Erdoğan ve bakanların, en önemlisi de "nüfusunun yüzde 99'u Müslüman" olan Türk milletinin gözlerinin içine baka baka su içti. Sezer de, 2003'ün Ramazan ayında Anıtkabir’de düzenlenen bir törende kameraların önünde, Meclis Başkanı Arınç, Başbakan Erdoğan ve bakanların önünde su içerek tarihe geçmişti.
YARGI REFORMU TASLAĞINI DA ELEŞTİRDİ
Konuşmasında yargının birçok sorunu olduğunu da anlatan Gerçeker, diğer taraftan hükümet tarafından hazırlanan Yargı Reformu Stratejisi Taslağı'nı ise eleştirdi. Yargıtay Başkanı, “Taslak, birçok yönü ile yargı bağımsızlığını geriye götürecek, yargıyı yasama ve yürütmenin daha çok etki altına sokacak düzenlemeler bulunduğu görülecektir” dedi.
KİMLER KATILDI?
Törene Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcıları Cemil Çiçek ve Hayati Yazıcı, Devlet Bakanı Sait Yazıcıoğlu, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün yanı sıra yüksek yargı mensupları da katıldı. Bakanlar Kurulu üyelerinin yoğun ilgi gösterdiği törene, AK Parti hakkındaki kapatma davasının sonuçlanmasının ardından hiçbir törende görülmeyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın katılmaması dikkat çekti. Yalçınkaya'nın yerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekili Kublay Özkan, törende hazır bulundu.
GELECEĞİMİZİ YETİŞTİREN HOCALARIN DÜŞÜNCE YAPISI
FİNALDE 'TARİHİ' TARİH SORUSU
Beykent Üniversitesi Final Sınavları devam ederken bu yılın bombası tarih sınavından geldi.
Üniversitemiz tarih öğretmeni Yrd. Doç. Dr. Hasan Akbayrak bu yıl final sınavında sorduğu soruyla çok konuşulacağa benziyor. Televizyonlarda ara ara gördüğümüz alakasız sınav soruları bu sefer Beykent üniversitesi Final tarih sınavında ortaya çıktı.
Öğrenciler arasındada alay konusu olan soru;
1) Çanakkale savaşında birçok yaralı askerimiz için 10 bin tane yatak satın alınmıştır. Bu yataklar hangi yerden temin edilmiştir.
a ) Yataş
b ) İstikbal
c ) Bellona
d ) Hiç Biri
Sorunun cevabını haber yorumlarında siz değerli Beykent'lilere bırakıyoruz ))
www.beykenttimes.com sitesinden 12.01.2010 tarihinde yazdırılmıştır.
Tabip odasında skandal toplant
V<<TIKLAYINı
VİDEO
Konferansta dine ağır hakaret ettiler! 31 Ocak 2010 : |
|
Denizli Tabip Odası'nın düzenlediği "Ilımlı İslam ve Bilim" konulu konferansta, İslam dini ve Hz. Muhammed (SAV) ile ilgili yakışıksız değerlendirmeler yapıldı. İşte haberin ayrıntıları:
|
|
Bazı doktorlar, Tabip Odası'nın kendi alanının dışında toplantı yaptığı gerekçesiyle odadan istifa etti. İstanbul Tabip Odası (İTO) Başkanı Prof. Dr. A. Özdemir Aktan'ın konuşmacı olarak katıldığı konferansı, Denizli Tabip Odası Başkanı Ersin Çağırgan'la birlikte 42 doktor izledi.
Prof. Dr. Aktan, Denizli Tabip Odası'nda verdiği konferansta din ve bilimin yıllarca çatıştığını, bu çatışmaların hepsinin Hıristiyanlıkta olmasının ilginç olduğunu, İslam'da çatışma yaşanmadığını, bunu nasıl yorumlayacağını bilmediği söyledi.
Dinin toplumları idare etmek ve uyutabilmek için kullanılan iyi bir silah olduğunu ifade eden Aktan, "Din bir şekilde toplumları sürükleyebilmek, idare edebilmek, hatta biraz daha uyutabilmek için iyi bir silah. Ama bunu kullandığımız zaman bilimden de gittikçe uzaklaştığımızı görüyoruz aslında." dedi.
DOMUZ ETİNİN HARAM OLMASI TARTIŞMAYA AÇILMALI
İslam'ın ve dinin soru sormayı zorlaştırdığını ileri süren Aktan, İslam dininde domuz eti yemenin haram olmasının tartışmaya açılmasını istedi. Prof. Dr. A. Özdemir Aktan, "Biz hâlâ 'domuz eti yemek günahtır'da kaldık. Bunu tartışamıyoruz. Niçin günahtır? Acaba değiştirsek mi? Bunu kimse söylemeye bile cesaret edemiyor. Bunu yapmalı mıyız? Bence evet yapmalıyız." şeklinde konuştu.
Aktan, Doğu-Batı kültürü tarifini vermek için kişisel gelişim uzmanı diye açıkladığı yazar Mümin Sekman'ın görüşlerini aktarmaya çalışırken, izleyicilerin arasında bulunan İTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Nazmi Algan, "Onun aslı nereden geliyor." diye sordu. Aktan, "Aslına bakarsan eğitimini bulamadım." diye cevap vermesi üzerine bir izleyici "Hükümet yanlıları bunun kitabını bedava dağıtıyor." iddiasında bulundu.
HARRAN ÜNİVERSİTESİ, STV VE HZ. MUHAMMED'E DİL UZATILDI
Konferansta sık sık araya girerek konuşan Dr. Nazmi Algan, Harran Üniversitesi'nde yayınlanan bilimsel eserlerin Amerika'da yayınlanmış gibi gösterildiğini iddia ederek üniversiteyi sahte yayın kurulları oluşturmakla suçladı. Algan şu iddialarda bulundu: "Amerika'da yayınlanmış basılmış gibi muazzam yayınlar, özellikle psikiyatri alanında çıktı. Sonra anlaşıldı, yok öyle bir şey. Tamamen kurgusal masaüstü yayıncılık şeklinde sahte yayın kurulları, denetleme kurulları, şunlar, bunlar o şekilde bir sürü insan oradan şey alıyor."
Kürtaja karşı duruşundan dolayı İslamiyet ve Hıristiyanlığın bilimsel gelişmeye karşı ittifak yaptığını ileri süren Algan, Samanyolu Televizyonu'nu da kürtaja karşı yayın yaptığı gerekçesi ağır bir dille eleştirdi.
İslam Dini'nin total bir anlayışta olduğunu, hayatın her alanını dizayn etmek iddiasıyla ortaya çıktığını vurgulayan Algan, şöyle devam etti: "Hz. Muhammed kanaatkâr mıydı? Tüccardı. Kureyş Kabilesi'ndeki bütün ekonomik erki elinde tutmak istiyordu. Kanaatkârlığı ben İslam'la çok bağdaştırmıyorum. O aşağıdakini uyutmak için bir bağ kuruyorum."
AKIŞIK: 21. YÜZYIL ATEİZMİN YÜZYILI OLACAK
Denizli eski Tabip Odası Başkanı Dr. Hasan Akşık ise "Ilımlı İslam ve Bilim" konulu toplantı yüzünden bazı doktorların odadan istifa ettiğine dikkat çekerek bu tür toplantıların daha çok yapılmasını istedi. 21. yüzyılı ateizmin yüzyılı olarak değerlendiren Akşık, kutsal kitapların kendi beyninin sığabileceği büyüklükte olmadığını ileri sürdü. Akşık şunları kaydetti: "Müslümanların, Hıristiyanların veya Yahudilerin hiçbir kutsal kitabı benim beynimin, aklımın sığabileceği büyüklükte değildir. Yani sorgulamam gerekiyor. Biz biliyoruz ki dinler kendilerinden önceki dinlerle beslenmiş. Bugün baktığımızda Kur'an'ın yaklaşık yüzde 70-80'ni Tevrat'tan, Sümerlerden, Hıristiyanlardan bir sürü geçmiş dinlerden Nuh tufanına kadar, Adem ve Havva'nın oluşumuna kadar geçmiş. Bu tür aslında bilimsel olmayan ama dogmatik bir takım öğretilerden almaktadır. 21. yüzyıl ateizmin yüzyılıdır. Yani bugün için konjonktürde Türkiye'de ılımlı İslam'ın ön plana çıkmış olması bir şeyi değiştirmez. Napolyon'un sözüne katılıyorum. Ülkelerin kaderlerini yaşadıkları coğrafyaları belirler."
Dinle ilgili tartışmalara katılan bir doktor ise herkesin Kur'an-ı Kerim'in Türkçesini okuyup kendi kafasına göre yorumlaması gerektiğini ileri sürdü.(CİHAN)
|
|