Varer, otele gittiğinde diğer davetlilerden farklı bir muamele görür. Başkonsolos, Varer'i "dostum" diyerek karşılar, Türklere has bir şekilde sarılıp öper, kendi masasında yanı başına oturtur. Daha da ilginci, herkese "dostum" diye tanıttığı Cumali Varer'e konuşmasında teşekkür eder. Varer'in ise şaşkınlıktan ağzı açık kalır. Çünkü o geceye kadar başkonsolosu tanımamış, onunla hiç karşılaşmamıştır bile. Ancak Varer, konuşmanın ileriki aşamalarında ilginin sebebini öğrenir. Çünkü İsrail başkonsolosu, Türklerin 500 yıl önce İspanya'da Yahudileri vahşetten kurtardığını anlatır. Varer, bu konuşmaya kadar böyle bir tarihî gelişmeden haberdar bile değildir. O geceden sonra başkonsolosla dostluğu ilerler. Tarih hakkında araştırmalar yapmaya başlar ve 26 yaşındaki Piri Reis'in, Kemal Reis'le birlikte II. Bayezid'in emri üzerine Yahudileri nasıl kurtardığını öğrenir.

Bu arada aslen Rizeli olan Cumali Varer, denizcilik merakını Fransa'da da devam ettirir. Orada yelkenli yarışları tertipler. 2006 yılında düzenlenen Cap İstanbul Akdeniz açık deniz yelken yarışmasını da organize eden Varer, Avrupa ve Akdeniz denizcilik tarihi üzerine yaptığı okumalarda Türk korsanlarının ve denizcilerinin efsanevi hikâyelerine, Avrupalıların Chebec (şebek), Türklerin Sunbeki dediği gemiyle ilgili bilgilere ulaşır. Avrupa'da yazılı ve görsel kaynaklarda ismi geçse ve çevikliğiyle efsane haline gelse de Sunbeki ile ilgili Türkiye'de yeterli bilgi bile yoktur. Varer, bu sebeple Sunbeki'yi orijinalindeki gibi inşa etmeyi düşünür. Bunun için çalışmalara başladığı dönemde Piri Reis'in başrolde yer alacağı bir film yapmaya karar verir. Filmin konusunu da II. Bayezid'in emriyle Piri Reis ve Kemal Reis'in Sunbeki yelkenlisiyle İspanya'dan Yahudileri kurtarması olarak belirler.

Fransa'da özel kanallara film ve programlar da yapan Varer, hem bu tecrübesinden hem de denizcilik bilgisinden yola çıkarak film projesini şekillendirmiş. Piri Reis'i oynaması için Truva filminin Hector'u Eric Bana'ya teklif götürmüş. Bana, prensipte evet demiş. Şimdi anlaşma aşamasındaymışlar. Diğer oyuncuların da İspanya ve Türkiye'den isimler olmasını istiyor. Varer, bu filmin Türkiye ve İspanya'nın başlattığı Medeniyetler İttifakı'na çok önemli bir destek olacağını düşünüyor. Çünkü Fransa'da yaşayan Varer, gözlemlerine dayanarak şunları söylüyor: "Metroya ya da uçağa Arap kılıklı ya da başörtülü bir Müslüman bindiğinde tedirgin oluyorlar. Bu bir gerçek. Müslümanları terörist sanıyorlar. Bu önyargıyı yıkmak için film endüstrisini kullanmak gerekiyor. Elimizde çok güzel yaşanmış hoşgörü hikâyeleri var. Tarihte bütün dinlere ve toplumlara Müslümanlar hep yapıcı olmuşlardır. Tarihi değiştirecek çözümler bulmuşlardır. Medeniyetler çatışmasının yarattığı toplumsal travma var. Bu travmayı, önyargıları kırmak gerekiyor."

Film için gemi inşaatına başlandı. İstanbul çekimlerinde Topkapı Sarayı da kullanılacak. Bu amaçla görüşmeler yaptığını söyleyen Varer'e askerden de destek gelmiş. Filmde Türk denizcilerini SAT komandoları canlandıracak. 2010'a yetiştireceği filmi için Varer'e Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı forumu da 10 milyon dolarlık destek veriyor.