Osmanlı'da Kadın Konulu Söyleşi
Derneğimiz (HAKÜDAD) tarafından 27 Şubat 2009 tarihinde Ayşe Aslı Sancar Hanımefendi’nin katılımlarıyla, ‘Osmanlı’da Kadın’ konulu bir söyleşi düzenlenmiştir. Tarihi Ördekli Hamamı Kültür Merkezi’nde düzenlenen konuşmada, dernek başkanımız Selma Ü. Karışman’ın sunuş konuşmasının ardından, A. Aslı Sancar ödüllü kitabı ve bu kitabın yazılma süreci hakkında bilgiler vermiş, kitabında yer alan önemli tespitlerini katılımcılara aktarmıştır. Konuşmanın son bölümü ise dinleyicilerin de katılımıyla, soru-cevap bölüme geçilmiştir. Aşağıda kitabın yazarı A. Aslı Sancar, kitabının aldığı ödül ve kitabın içeriği hakkında genel bilgiler verilmiş ve söyleşi sonucunda oluşan genel kanaatlar aktarılmıştır.
Ayşe Aslı Sancar kimdir?
1944 yılında Amerika’nın Kentucky eyaletinde doğan Ayşe Aslı Sancar, Ohio’da büyümüş ve Ohio State Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirip, aynı bölümde yüksek lisans yapmıştır. 2 yıl öğretim görevlisi olarak çalışmıştır. Eşi Şener Sancar’la üniversite okurken tanışmış ve evlenmiş, 1969'da Müslüman olmuş, 1976'da Türkiye'ye yerleşmiştir. 1980'de Osmanlı'da Kadın ve Aile Dergisi'nde yazılar yazmaya başlamıştır. Müslüman oluşuyla birlikte İslam’da kadının yeri hakkında araştırmalar yapmaya başlamıştır. Türkiye ve dünyada özellikle Osmanlı Kadını'nın hayatı hakkında karşılaştığı yorumlardaki çelişkiler ve kızının evliliğinde karşılaştığı sorunlar neticesinde, Müslüman kadının rolünü ve haklarını daha iyi anlayabilmek amacıyla; Müslüman bir toplum olması, günümüze en yakın zaman diliminde olması ve arşivleri sayesinde geniş bilgiye ulaşılabilir olması nedeniyle Osmanlı dönemindeki kadını ve toplum içerisindeki konumunu araştırmaya başlamıştır.
Benjamin Franklin Ödülü
İstanbul'da yaşayan Ayşe Aslı Sancar’ın 10 yıla yakın süren araştırmasının neticesinde hazırladığı eser, Osmanlı toplumunda kadının rolünü ve haklarını Batılı seyyahların gözüyle ve tarihî belgeler ışığında aktarmaktadır. 2008 yılında Kaynak Yayın Grubu bünyesindeki Tughra Books tarafından İngilizce yayımlanan ‘Ottoman Woman: Myth and Reality’ adlı kitabı Amerika'da düzenlenen Benjamin Franklin Ödülleri'nin Tarih/Politika kategorisinde birinciliğe layık görülmüştür.
Amerikan Bağımsız Yayıncılar Birliği (PMA), Osmanlı tarihi üzerine eser ve araştırmaları bulunan Aslı Sancar'ın bu kitabını; hem içerik, hem de kapak tasarımı dalında Benjamin Franklin ödülüne aday göstermiştir. Yayıncılık konusunda üstün başarı sergileyen yayınevlerine her yıl verilen Benjamin Franklin ödüllerini, 4000'den fazla bağımsız yayınevinin üye olduğu bir birlik olan PMA tertiplemektedir. Ödüller çeşitli kategorilerde pek çok yayın arasından ilgili alandaki uzmanlar tarafından belirlenmiş üç eser arasından seçilen en iyi esere verilmektedir. Bu ödüller Amerikan yayıncıları ve kitapçıları açısından önemli bir yer tutmaktadır.
‘Osmanlı Kadını: Efsane ve Gerçek’
‘Osmanlı Kadını: Efsane ve Gerçek’ isimli eser Osmanlı'nın bilhassa 16. Yüzyıldan sonraki dönemlerinde Osmanlı kadınlarının hayat tarzını; sosyal, kültürel ve kanuni hakları açısından inceliyor. Seçme resimlerle bezeli, estetik açıdan da takdire şayan bu güzel eserin ortaya koyduğu o döneme ait kadın portreleri, gerek haremdeki gerek toplumun diğer kesimindeki Müslüman kadınlar hakkında, belgelere ve batılı araştırmacıların gözlemlerine dayalı bilgiler aktardığından oryantalist efsanelerin oluşturduğu peşin hükümleri yıkıcı mahiyette bir eser olarak değerlendirilebilir.
Yazara göre batılıların Müslüman kadınlar hakkındaki fikirlerinin kaynağı çoğunlukla, hareme girebilmesine zerre kadar ihtimal olmayan kişilerin uydurduğu 1001 gece masalları gibi fantazi hikayelerden ibaret. Halbuki, Aslı Sancar'ın kendilerinden alıntı yaptığı Julia Pardoe, Lady Montague, ve Lucy Garnett gibi, bu topraklarda bir süre kalan ve hareme de gerçekten girebilen bazı bayan seyyahların gözlemleri çok daha farklı nitelikte olmuş. Sancar, bu gibi seyyahların eserlerinde verdikleri bilgilerin teşkil ettiği delillere dayanarak, Osmanlı kadınlarının kocalarına karşı mahkemede hak arayabilen, o dönem için belki de dünyada eşi bulunmayan derecede hürriyete sahip kadınlar olduklarını ifade etmiştir.
Osmanlı Devleti'nde kadına olağanüstü hakların verildiğini anlatan Sancar, incelediği mahkeme kayıtları neticesinde, örneğin İngiltere'de yüzyil öncesine kadar kadının dava açma ve mal sahibi olma hakkı olmadığını, ancak eşi üzerinde mahkemeye gidebildiğini ve kendi malı varsa bile evlendiği zaman bütün hakkının eşine geçtiğini ama Osmanlı'da ise kadının dava açabildiğini, evlilik kontratı imzalayabildiğini, eşinin mirasından yararlanabildiğini, hatta eşine verdiği parayı bile geri isteyebildiğini belirtmiştir. A. Aslı Sancar’ın söyleşide altını çizdiği konulardan bazıları aşağıda özetlenmiştir.
Osmanlı hukuk sisteminde ana prensiplerden birisi olarak ‘kadı’nın görevi, zayıf olanı korumaktı. 17. ve 18. asırlarda kadınların erkeklere karşı açtıkları davalarda % 77 kadınların kazandığını görüyoruz. Yine müslimler ve gayrimüslimlerin açtıkları davalarda da çoğunluğunu gayrimüslimlerin kazandığını görüyoruz.
Osmanlı kadını birine dava açabilir veya dava edilebilirdi. İngiliz araştırmacı Ferriman’ın bahsettiği gibi Osmanlı kadınının ‘legal agency’ denen hakları vardı. Fakat İngiltere’deki kadınların o yıllarda bu hakkı yoktu. Osmanlı’da kadın evlenmeden önce özel bir kontrat imzalıyordu. Kadınların özel istekleri bu anlaşmaya ekleniyordu. Mesela ailesinden çok uzaklaşmak istemiyorsa bunlar ekleniyordu. Dul ise eğer yeni eş kadının eski kocasından olan çocuklarından mesul oluyordu. Poligamiyle ilgili, eğer başka eş kabul etmiyorsa kadın bunu belirtiyordu. “Eşim eğer başka bir kadınla evlenirse biz boş oluyoruz.” diye belirtiliyordu ve bu durumda hiçbir maddi mağduriyet yaşanmıyordu. Bütün yurt çapında çok evlilik çok düşüktü. Büyük şehirlerin kayıtlarında yapılan araştırmalarda, İstanbul, Bursa gibi büyük şehirlerde % 1, %2, % 4 gibi bir oran çıkıyor. Kırsal bölgeler ile büyük şehirler arasında % 7 gibi bir farklılık vardı. Yani çok eşlilik yaygın değildi. Burada vurgulanması gereken nokta, çok evlilik yasal olarak geçerliydi fakat sosyal olarak kabul edilmemişti ve sınırlı bir oranda rastlanmaktaydı.
Yukarıda aktarılan kısa bilgilerden de anlaşılacağı üzere, tarihi süreç içerisinde müslüman kadının özellikleri ve toplum içerisindeki öneminin anlaşılması ve aktarılması, bugün için hem kendi toplumumuzda hem de dünya üzerinde kadına ait yaşanmakta olan sorunların daha iyi anlaşılabilmesi ve çözüm yollarının bulunabilmesi için oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle Sayın A. Aslı Sancar hanımefendinin uzun senelere dayanan araştırmaları neticesinde yazdığı bu eser, sadece eserin sunduğu bilgiler açısından önemli olmakla kalmayıp, bundan sonra yapılması gereken çalışmalara da güzel bir örnek teşkil etmektedir. Hanımlar Kültür ve Dayanışma derneği olarak, bu seçkin eser ve değerli yazar ile Bursalı hanımları buluşturmaktan büyük mutluluk duymakla birlikte, bundan sonra yapılması gereken çalışmalar için de heyecan aşıladığı ve davetimizi kırmayıp bizlerle birlikte olduğu için sayın A. Aslı sancar hanımefendiye teşekkürlerimizi sunmayı bir borç bilir, bundan sonraki çalışmalarında başarılar dileriz.