“Çarpışmadın erkekler gibi düşmanlarla, şimdi hiç yoksa kadınlar gibi ağla”
KÜLTÜR YİTİK MEDENİYET ENDÜLÜSÜ KEŞFE ÇIKIYOR
3 ayda bir yayınlanan Kültür dergisi Endülüs özel sayısıyla okuyucusuna ulaştı. Medeniyetlerin çatışma/buluşma sürecinde Müslümanların da ortak bir tarih hafızasına sahip olmaları zorunluluğunu önemseyen dergi yaklaşık sekiz yüz yıl Avrupa’nın göbeğinde hâkimiyet sürmüş Endülüs Müslümanlarının Türkiye’de yeterince bilinmediği, oluşturdukları yüksek sanat ve medeniyetin farkına varılmadığı gerçeğine dikkat çekerek geniş bir sayı hazırlamış.
PAPALAR BİLE ENDÜLÜS MEDRESELERİNDE YETİŞMİŞ
Endülüs medeniyetinin sadece İslam dünyasına katkı sağlamadığını aynı zamanda Avrupa aydınlanmasının gerçekleşmesine de yardımcı olduğuna vurgu yapan dergi siyasi tarihten medeniyete kültürden edebiyata kadar Endülüs’ü her yönden incelemeye almış. Katolik dünyasının lideri olan papalardan bazılarının Endülüs medreselerinde okuyarak bu payeye sahip oldukları düşünüldüğünde bölgedeki ilmi düzey hakkında fikir sahibi oluruz.
İLK HAÇLI SEFERLERİ ENDÜLÜS’E YAPILMIŞ
Akademisyen Lütfi Şeyban Hıristiyanların 11. yüzyılın sonunda Anadolu ve Kudüs üzerine yaptıkları Haçlı seferlerinin ilk olmadığını bu alandaki birinci saldırının Endülüs’e yapıldığını söylüyor. Ayrıca çöküş sürecinde Endülüs Müslümanlarıyla Osmanlı Devleti arasındaki ilişkileri, bugüne kadar ihmal edilmiş arşiv kaynaklarından da yararlanarak açıklıyor. Fatih M. Şeker Endülüs’ü İslam tarih tecrübesinin bütünlüğü çerçevesinden incelerken zamanların ve mekânların farklılığının aslında İslam medeniyeti için ayrıştırıcılığı değil bilakis sürekliliği ifade ettiğini söylüyor. Küçük Asya’yı ve Osmanlı’yı yıllarca besleyen İbn Arabi’nin Endülüs ekolüne mensup olması bu iddianın geçekliğini gösteriyor. Rıdvan Özdinç “Ciğer kanı olmadan her iş eksik ve bozuktur” adlı makalesiyle çok uzun bir müddet Avrupa’da ayakta kalan Endülüs Medeniyeti’nin işgaller sonrası neden geriye bir iz bırakamadığını, işgale uğrayan Anadolu ya da diğer İslam coğrafyalarında İslam varlığı devam ederken Endülüs’te bu izin neden yok olduğu sorusuna cevap arıyor. Ayla Buz el-Hamra sarayının duvarlarında yazan binlerce “La galibe İllallah” yani Allahtan başka galip yoktur kelimesinin sırrını arıyor. Şevket Yıldız, “Yaşayan Endülüs Kimliği” yazısıyla şuanda Endülüs’te yaşamaya çalışan İslam kimliğini, bölgeye yaptığı güncel seyahatte edindiği izlenimlerini anlatıyor. Ahmet Kavas İspanya’nın, bir zamanlar Endülüs Yurdunun Gelini ismiyle anılan Sevilla (İşbiliye) şehrinde Müslümanlar tarafından inşa edilen Ulu caminin geriye kalan ve tüm ihtişamıyla, burada Müslümanlar yaşadı dedirten minaresini yani İspanyolların deyimiyle Giralda’yı resmediyor. Akademisyen Necmeddin Bardakçı, Endülüs’ü İslam medeniyetinin batıya açılan kapısı olarak adlandırırken, bölgede ortaya çıkan yüksek ilim ve medeniyetin Batının inkişafında oynadığı rol üzerine vurgu yapıyor. İsmail Hakkı Atçeken, Endülüs’te bir arada yaşama tecrübesi üzerine yazdığı makalesinde Müslümanların İspanya’yı fethiyle gayrimüslimlere gösterdikleri hoşgörüyü anlatırken Hıristiyan hâkimiyetinin başlamasıyla beraber İslam halkına uygulanan vahşeti gözler önüne seriyor. Tarihçi Önder Kaya İspanya’dan sürülüp Osmanlı’ya sığınan Musevi ilim adamalarını ve bunların Osmanlı bilin hayatına katkılarını izah ederken, Doğan Pur ise Endülüslü Müslüman âlimleri tanıtıyor. Cağfer Karadaş ise Endülüs’te yetişen ünlü sufi İbn Arabî’nin Endülüs’te bulunduğu şehirleri ve karşılaşıp görüştüğü kişileri inceliyor.
Siyasi tarih yanında Endülüs kültür ve edebiyatına da geniş yer ayıran Kültür dergisi Mahmut Kanık’ın geniş incelemesiyle Endülüs Edebiyatına toplu bir bakış gerçekleştiriyor. Sabiha Tak Bürde Kasidesi’nin Endülüs ilim meclislerinde okunup okunmadığını sorgularken, İbrahim Özay Endülüs’te aşkın kitabını yazan İbn Hazm’ı ve eseri Güvercin gerdanlığını tanıtıyor. Yazar Şemseddin Şeker Endülüs gerçeğinin Türk aydının gündemine ne zaman geldiğini ve Modern Türk Edebiyatındaki yerinin ne olduğunu araştırmış. Tarihçi Süleyman Faruk Göncüoğlu Endülüs’le ilk tanışmasını anlatırken, Boşnak yazarlar Cemaleddin Latiç ve İsnam Taljiç’in Endülüs edebiyatıyla ilgili önemli değerlendirmeleri konunun yabancı yazarlarca nasıl algılandığını gösteriyor.Mustafa Özçelik “Endülüs trajedisi ve üç şiir” başlıklı deneme yazısıyla Endülüs’e yakılan ağıtları ve Endülüslü Müslümanların feryatlarını içeren şiirleri yazıyor. Derginin sonunda Endülüs Kitaplığı yazısıyla konuyla ilgili Türkçede yer alan eserlerin geniş bir tanıtımı yer alıyor.
Kültür dergisi yenilenen tasarımı ve yoğun içeriği ile yine okuyucusunun beğenisini kazanacakmış gibi görülüyor.