Bu müzede bilim Doğu’dan yükseliyor
1 Haziran 2008 Pazar, 00:00
İstanbul’da yeni açılan İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi ip ve çubuklarla ekvatorun uzunluğunu doğru hesaplayan haritadan dünyanın ilk tankına kadar onlarca eseri gün yüzüne çıkarıyor. Buluşlarıyla Batılı bilim adamlarına kaynaklık eden İslam alimleri bu müzeyle tanıtılıyor
Halife Me’mun’un haritası, dünyanın ilk tankı, Sufi’nin gökküresi, Takiyettin’in su pompası, Cezeri’nin mekanik aletleri... Müslüman alimlerin bilim dünyasına armağan ettiği, yüzlerce keşif nihayet tarihin tozlu sayfaları arasından gün yüzüne çıkmayı başardı. Dünyanın ilk İslam bilim ve teknoloji müzesi uzun yıllar süren çabaların sonunda değerine yakışır bir mekanda, Topkapı Sarayı’nda geçtiğimiz hafta açıldı. Sur-ı Sultani içindeki Has Ahırlar, artık bütün insanlık için özel bir öneme sahip emanetlere ev sahipliği yapacak.
İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi Kültür Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) gibi dört büyük kurumun katkılarıyla Frankfurt Üniversitesi Arap-İslam Bilimleri Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Fuat Sezgin’in öncülüğünde hayata geçirildi. Bu müzeyi insanlık ve bilim tarihi için özel kılan unsurları görmek için Gülhane Parkı içindeki Has Ahırlar’a gittik. İnce ince ruhumuza dokunan tasavvuf ezgileri ve Müze Müdürü Hayrullah Cengiz’in eşliğinde müzeyi dolaştık.
23 MİLYON YTL HARCANDI
Müzede Müslüman bilginlerin kurduğu rasathaneler, hastaneler, kimyasal düzenekler ve üniversiteler gibi kurumsal eserler görsel olarak yer alıyor. Müzenin açılma çalışmalarının bir yıl gibi kısa bir sürede tamamlandığını anlatan Hayrullah Cengiz müzede bulunan bütün eserlerin Prof. Dr. Fuat Sezgin’in İslam’da Bilim ve Teknik adlı çalışmasından çıkarıldığını söylüyor: ‘Bu müze tarihte bilinmeyen bir halkanın ortaya çıkarılmasıdır. Fuat Sezgin’in 48 yıllık çalışmasının sonucunda böyle bir müzeye kavuştuk. Eserlerin önemli bir kısmı orijinallerine ve alimlerin tariflerine uygun olarak yapıldı veya yaptırıldı.’
Cengiz astronomi, coğrafya, deniz bilimleri, saat teknolojisi, geometri, optik, tıp, kimya, maden, fizik ve mekanik, savaş teknolojisi ve mimarlık dallarındaki eser ve aletlerin yer aldığı müzede ilk etapta 140 eserin sergilendiğini ancak zaman içerisinde eser sayısının 800’e kadar ulaşacağını anlatıyor. Üç bina içinde kurulan ve toplam alanı 3 bin 550 metrekareyi kapsayan müzenin içerisinde yakın bir zamanda Bilimler Tarihi Kütüphanesi de yer alacak. Projenin ikinci aşamasında ise sergilenen eserlerin TÜBİTAK tarafından çocuklar için interaktif ortamda küçük maketlerinin yapılması planlanıyor. İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi için harcanan para ise 23 milyon 67 bin 416 YTL.
SUSKUNLUĞA SON VERİYOR
‘Ben her kişinin kendi çalışmasında yapması gerekeni yaptım: Öncellerinin başarılarını minnettarlıkla karşılamak, onların yanlışlarını ürkmeden doğrultmak, kendisine gerçek olarak görüneni gelecek kuşağa ve sonrakilere emanet etmek...’ Fars kökenli İslam bilgini el-Biruni yüzlerce yıl önce bilim anlayışını işte bu sözlerle açıklamış. Ancak ne çağdaş astronominin temellerini atan el-Biruni ne de diğer İslam alimleri bilgilerini ‘başarılarını minnettarlıkla karşılayan’ bilim adamlarına emanet edebilmiş. Daha net bir ifadeyle İslam bilginlerinin başarıları ve bilim tarihine katkıları neredeyse tamamen yok sayılmış. Tüm bunları müzeyi gezerken çok daha iyi anlıyorsunuz. Zaten müzenin kuruluş amacı belki de bu yüzlerce yıllık suskunluğa son vermek.
İslam bilim tarihine 50 yılını adadı
Bu müzenin kurulmasına öncülük eden Frankfurt Üniversitesi Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Fuat Sezgin 50 yılı aşkın bir süredir bilimler tarihi üzerine araştırmalar yapıyor. Alanında dünyanın önde gelen otoriteleri arasında sayılan Sezgin, Doğubilimi ve Türkoloji üzerine çalışmalar yapan bilim adamı, 1954 yılında İslam Bilim Tarihi ile ilgilenmeye başladı. 1982’de J.W. Goethe Üniversitesi Arap-İslam Tarihi Enstitüsü’nü ve 1983’de buranın müzesini kurdu. Süryanice, İbranice ve Latince dahil 27 dili çok iyi derecede bilen Sezgin İslam’da İlim ve Teknoloji sergileri için 800 eski pusula, takvim, güneş saati, askeri top ve tank, usturlap, küre, su pompası gibi aletin tıpkılarını yaptı.
ARZUM GERÇEKLEŞTİ
Bilinmeyen elyazmalarını çevirdi. TÜBA’nın şeref üyesi olan Prof. Dr. Sezgin’e Suudi Arabistan’da Kral Faysal Ödülü, Almanya’da federal hizmet madalyası ve üstün hizmet madalyası, İran’da İslami Bilimler Kitap Ödülü verildi
Prof. Dr. Sezgin müzenin açılmasıyla en büyük arzularından birinin gerçekleşmesinin mutluluğunu yaşıyor. İslam bilginlerinin başardıklarının bugün ancak küçük bir kesimini bildiğimizi söyleyen Sezgin ‘Onlar diğer kültür dünyalarından, özellikle Yunanlılardan aldıkları bilimleri geliştirdiler; yeni bilimleri ortaya koydular, önderlik durumuna geçecek kültür dünyasında ortaya çıkacak bazı bilimlerin yollarını döşediler.
HER ŞEYİ BİLMİYORUZ
Büyük ve yaratıcı olarak vasıflandırdığımız bilimin 800 yıl kadar süren bu safhasında, Müslümanların Arapça yazan Hıristiyan ve Yahudi vatandaşlarının katkısı az olmadı. Bilimler tarihine bu yaratıcı safhada nelerin kazandırıldığının hepsini veya büyük bir kısmını bilmekten henüz çok uzak bulunuyoruz, tamamını tanımak belki hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Ama bugün bildiklerimiz, bilimler tarihinin en büyük birkaç safhasından biri karşısında bulunduğumuzu duymamıza yetiyor’ diye konuşuyor.
HALİFE EL-ME’MUN’UN HARİTASI
Müzede yer alan bu küre Halife el-Me’mun’un astronom ve coğrafyacılarına yaptırdığı haritayı gösteriyor.
ÇANLI SAAT
Osmanlı bilgini Takiyettin’in 1559 yılında saatlere dair yazdığı kitapta bahsettiği çan ve zemberekli saat de müzede yer alıyor. Konik zemberekle çalışan çanlı saat haftanın günlerini de gösteriyor.
ÇEMBERLER ALETİ DE MÜZEDE
İstanbul Rasathanesi’nde durağan yıldızların enlem ve boylam derecelerini ölçen aletin modeli de müzede yer alıyor. Bunun adı Zat el-halak yani çemberler aleti.
TERAZİ EL-HİKMA
Tartmada hata payını en aza indirmek amacıyla yapılan terazi. 12’nci yüzyılda el-Hazini tarafından mizan el-hikma adı altında geliştirilmiş.
BU BİR SU POMPASI
Nehir akıntı kuvvetiyle çalışan bu iki pistonlu su pompası 1200’lü yıllarda ilk defa el-Cezeri’nin daha sonra 1553’te Takiyettin’in kitabında yer alıyor. Müzede maketi olan ve çarkla hareket eden pompalar karşılıklı olarak suyu 11 metre yükseğe çıkarabiliyor.
GÜLHANE PARKI’NDA
İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi kapılarını yeni açtı ama şimdiden ilgi odağı oldu. Pek çok kişi Gülhane Parkı içinde yer alan müzeyi ilgiyle geziyor.
YEL DEĞİRMENİ
Bu bir yel değirmeni. 13’üncü yüzyılda yaşamış ed-Dimaşki’nin coğrafya kitabındaki şekil ve tarife uygun olarak yapıldı ve müzede sergilenmeye başlandı.
Ekvatoru çubuk ve ip kullanarak hesapladılar
MÜZEDE, Frankfurt Üniversitesi Arap İslam Bilimleri Enstitüsü tarafından kaynaklardaki tarif ve resimlere, çok küçük bir kısmı da günümüze ulaşan orijinal cihazlara dayanak hazırlanan, 8’inci ve 16’ncı yüzyıllar arasında yapılan alet ve cihazlardan örnekler yer alıyor. Abbasi Halifesi el-Mem’un haritası yüzyıllar önce yapılan doğru hesaplamaları net bir biçimde gösteriyor. Ekvatorun 40 bin kilometre uzunluğunda olduğunu gösteren haritanın hikayesi ise şöyle: Halife el-Mem’un, yapılmasını istediği dünya haritası için bir grup bilgini, ekvatorun 360’da 1’inden ibaret bulunan bir boylam derecesinin gerçek uzunluğunun ölçülmesi ile görevlendirir. Bilginler 9’uncu yüzyılda Kuzey Irak’ta ve sonrasında Kuzey Suriye’de usturlap (yıldızların ufkun üzerinden geçiş anını saptayan aygıt), ip ve çubuklarla ekvatorun uzunluğunu doğru olarak hesaplar. Halife el-Mem’un’un haritası dışında müzede mutlaka görülmesi gereken aletler arasında 16’ncı yüzyılda yaşamış İstanbul Rasathanesi’nin ilk kurucusu Takiyüddin Efendi’nin su pompası ve saatleri, Biruni’nin bulduğu terazi ve onun tarifiyle yapılan pusula, Arap coğrafyacısı İbn Hauqal’ın gemisi ve Sufi’nin ünlü gökküresi de yer alıyor.
Açıldığı günden beri her gün ziyaret ediyor
Avrupa Konseyi Şeref Üyesi, eski parlamenter Cevdet Akçalı açıldığı günden beri hemen her gün müzeyi ziyaret ediyor. Akçalı bunun sebebini şöyle anlatıyor: ‘Bu müzenin kurulmasında bir payım yok ama buraya getirilmesinde biraz rolüm var ve bu benim için bir iftihar vesilesi. Fuat Sezgin ile neredeyse 30 yıldır tanışıyoruz. Fuat Bey Frankfurt’ta bu müzeyi açtığı zamanlarda biz sık sık Avrupa Konseyi’ne gidip geliyorduk. Yıllardır kendisini her ziyaret ettiğimde Fuat Bey müzeyi Türkiye’ye taşımayı arzu ettiğini belirtiyordu ama uygun bir yer bulunamıyordu. Mutlu bir tesadüf sonucu bu bina bulundu. Açıldığı günden beri her gün buraya geliyorum ve yeni bir taş gördüğümde bile çok seviniyorum. İnşallah burası çok daha ileri bir müze haline gelecek.’
Tarihi çeşmeler üniversitede
İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Safiye Kırlar Barokas danışmanlığında yürütülen Çeşmeler Sergisi 13 Haziran’a kadar Sanat ve Tasarım Fakültesi Sergi Mekanı’nda (Ataköy Yerleşkesi birinci kat) görülebilir. İletişim Tasarımı, Sanat Yönetimi Bölümü öğrencilerinin Temel Tasarım dersi kapsamında yıl içinde gerçekleştirdikleri birbirinden ilginç çalışmaları içeren sergideki tüm projeler çeşitli bakış açılarından çekilmiş çeşme fotoğraflarından oluşuyor.
ESRA CENGİZ