Artık askerî müdahale dönemi bitti
Benim temel görüşüm şuydu: 1980 müdahalesi artık son askerî müdahaledir. Çünkü bu müdahaleyle (28 Şubat hareket ya da müdahale değildir, beni doğrulayan bir gelişmedir) bundan sonra yapılacak müdahalelerin gerekçesi yok edilmiş, orduyu kullanmak isteyenler de orduyu kullanamayacak duruma gelmişlerdir. Ordu içindekiler de kendilerini destekleyecek temellerden yoksun kalmışlardır.
Alevi değil Kızılbaş
Babadağ ve civar bölgelerde Sünniler de Kızılbaşlar da vardı. Onlara Alevi denmezdi bizde. Kızılbaş denirdi ve asla aşağılayıcı anlamda kullanılmazdı. Bugün Türkiye'de olduğu gibi "Alevi'yiz biz cemevleri kuracağız" gibi iddiaları da yoktu. Konuştuğumuz zaman "Biz de Müslüman'ız, siz de. Ama bize Kızılbaş diyorlar. Biz başkayız siz başkasınız, yine de kardeşiz." derlerdi.
Laiklik çıkar aracı
"Türkiye'de laikliğin bir ideoloji olarak kullanılması ve zamanla 'modernist' geçinen bir elitin mevkii ve çıkarını sağlayan araç haline gelmesi, İslam dünyasında Atatürk devrimlerinin yanlış anlaşılmasına yol açmıştır."
Şahin Alpay ve Cengiz Çandar...
Aktivist solcuların büyük kısmı demokrat oldu. Mesela bunlardan biri Cengiz Çandar, diğeri Şahin Alpay. Bunlar sol hareketin en ileri gelenlerindendi. Filistin'e gitmiş, orada eğitim görmüşlerdi. Bugün ne oldu? O aksiyonun yeter derecede netice vermeyeceğini anlayınca daha makul, demokratik yollardan mücadeleyi seçtiler ve bugün Türkiye'nin en tanınmış demokratları arasındadırlar.
Ecevit, yazar olarak kaldı
Bülent Bey insancıl yanları olan zarif bir kişiydi ama gerçek bir lider olamazdı. Buna ne mizacı uygundu, ne düşünceleri, ne tarzı, ne siyasî eğilimleri... Meseleleri bir siyasinin görmesi gerektiği gibi değil romantik biçimde değerlendiriyordu. Yani hâlâ şair ve yazar olarak kalmıştı.
Yaşar Kemal, hissi bir adam
Kemal Tahir bir akıl adamıydı. Bir sanatçıdan çok roman ustasıydı. Yaşar Kemal ise hissi bir adamdı, hisleriyle hareket ederdi. Bana hep Çukurova yıllarından, anılarından söz ederdi. Orhan Kemal ise akılla hissi birleştiriyordu. Orhan Kemal, sosyal olayları inceler ve o olayların içindeki insanı bulup çıkarırdı. m.tokay@zaman.com.tr
Karpat'ın hayatı bir başarı öyküsü
Romanya'da Dobruca'nın Armutlu köyünde doğmuştur. İmam yetiştiren bir okul olan Mecidiye kasabasındaki medreseye devam eder. 7 yıl burada eğitim alır. Daha sonra anavatan Türkiye'ye gelip Haydarpaşa Lisesi'ni, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirir. ABD'ye gidip New York Üniversitesi'nde doktora yapar, ABD'nin en önde gelen üniversitelerinde dersler verir. Bir süre ODTÜ'de hocalık yapar, 1970'ten bu yana Wisconsin Üniversitesi'nde (Madison) karar kılar . 2003 yılında emekli olan hoca halen ABD'de yaşıyor. 15 yaşında imamlık yapar!
Karpat, ilk eğitimini babasından alır. Dünya ve İslam tarihinden bilgiler aktaran babası, yörenin hatırı sayılır kişilerindendir. Köyün imamıdır aynı zamanda. Babasının vefatından sonra Karpat'ın öğrenciyken imamlık yaptığını öğreniyoruz: "Babam öldükten sonra orada bulunan kimseler doğal olarak bana geldiler. İmamlık eğitimi görüyorum ya, çocuk doğar isim konacak, ölü defnedilecek hoca yok bana gelirlerdi. Ben daha 15 yaşımdayım. Sen hoca oğlusun, mektebine gidiyorsun, yap bu işi diyerek kestirip atarlardı. Böylece küçük yaşta denebilirse imamlık yaptım."
Romanya'da Türk diye hor görülen Karpat, Türkiye'ye döndüğünde Haydarpaşa Lisesi'ne kaydolur. Burada da 'Romanyalı Kemal' diye hor görülür. Lisede okurken ailesinin para göndermesine Romanya hükümeti izin vermediği için Paşabahçe Şişe Cam fabrikasında işçi olarak çalışmaya başlar. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne devam eder.
Üniversitede Osmanlı ile ilgili her şeyin kötü gösterilmesi, inkâr edilmesinden rahatsız olur. O günkü resmî tarih anlayışına göre tüm tarih Cumhuriyet'le başlamaktadır. Bu yanlıştır. Ona göre "Tarih yalnız bir insanın iradesiyle meydana gelmez. Ben hiçbir zaman tarihte kişinin rolünü inkâr etmem, küçümsemem... Mesela siz hiçbir zaman Cumhuriyet tarihini Atatürk'ü ayrı tutarak anlatamazsınız... Ama her şeyi şahsiyete bağlamak da şahsiyeti inkâr etmek kadar hatalıdır."
Karpat'ın tarih yazma serüveni 1946 seçimleriyle başlar. İki yıl sonra ABD'ye burslu yüksek lisans öğrencisi olarak gider ve elliden fazla yılını bu ülkede geçirir.