Süleyman Yaşar
E-Mail Gönder
Bankalar vatandaşı soymuş
Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu, dün, Türkiye’deki bankaların 2009 yılının dokuz aylık görünüm raporunu açıkladı. Rapora göre, bankalarımızın mali yapıları iyice sağlamlaşmış. Bankaların sermaye yeterlilik oranı, yüzde 20’ye ulaşmış. İstenilen oranının yaklaşık 12 puan üzerinde sermaye yeterliliği oluşmuş. Banka kârları da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 41,1 oranında artarak 15,7 milyar liraya yükselmiş.
Peki, bankalar bu paraları nasıl kazanmış? Bankalar, vatandaşın mevduatına verdikleri faizleri düşürürken, kullandırdıkları kredilerin faizlerini azaltmamış. Yaşanan bu gelişme, BDDK’nın raporunda, mevduatın kısa vadeli, kredilerin uzun vadeli olması nedeniyle açıklanmış. BDDK’ya göre, faizler, 2009 yılında hızla gerilediği için mevduata hemen yansımış ama kredilere hemen yansıyamamış. Halbuki tersi bir gelişme olsaydı ve faizler artsaydı, bankalar, faizlerdeki artışı hemen kredilere yansıtırdı. İşte bu nedenle, BDDK’nın değerlendirmesi pek tatmin edici değil. Hatta yanlış. Çünkü bankalar paraları batabilir korkusuyla uzun vadeli kredi vermiyor. Mevduata yüzde 9 oranında faiz verirken, aynı mevduat sahibi kredi kullandığında yüzde 22 oranında faiz alıyorlar. Denetleyici ve düzenleyici kurumlar, vatandaşın mevduatına sahip çıkmalı. Ve tasarruflara yeterli getiriyi sağlamak için sektörde gereken önlemleri almalı.
Gelelim bankaların vatandaşın mevduatına verdikleri ve kredilerden aldıkları faizlere... Toplam faiz gelirleri bir yıl önce 61,1 milyar lira tutarken, 2009’un eylül ayında 65,6 milyar liraya ulaşmış. Toplam faiz giderleri ise bir yıl önce 38,2 milyar lira tutarken 2009 eylülünde 34,5 milyar liraya gerilemiş. Böylece net faiz gelirleri bir yıl içerisinde yaşanan ekonomik durgunluğa rağmen 22,8 milyar liradan 31,0 milyar liraya yükselmiş. Net faiz gelirlerindeki artış yüzde 36 oranında olmuş.
Asıl meseleye gelince... Bankaların para ticareti yapan kuruluşlar olduğunu herkes biliyor. Tabii kârlarını da para ticaretinden yapacaklar. Buraya kadar gelişmeler normal. Ama zarar ettikleri zaman, onların zararları, vatandaşın ödediği vergilerle karşılandığına göre, kâr ettiklerinde de bu kârların önemli bir kısmının olası risklere karşılık ayrılmasında fayda yok mu? BDDK, bankaların, 2009 yılında elde ettikleri kârın, mevduat ve kredi faizleri arasında olması gerekenden fazla kısmını, dağıttırmayıp gelecek risklere karşılık ayırtmasında fayda var. İleride, bankalar, başları sıkıştığında, vatandaşın sırtına yük olmadan kendi ihtiyaçlarını karşılamalı. Aksi takdirde elde edilen yüksek kârları, ortaklar, alıp gidecek. Anlayacağınız “kârlar patrona, zararlar vatandaşa.” Hatırlayacaksınız 2001 yılında batan bankaların zararlarını vatandaş hâlâ yüksek oranda KDV ve ÖTV ödeyerek karşılıyor. İleride bankaların yeniden vatandaşın sırtına yük olmamaları için şimdiden önlem almakta fayda var.
|