"Ordumuz bakidir, generaller geçicidir." diyen eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, ordunun içindeki demokrasiyi hazmedemeyen bazı askerî erkânın uzaklaştırılması gerektiğinin altını çizdi.
ETÖ'ye karışmış askeri bürokrasinin sivillerle farklı bir üslupta konuştuğunu, 15 senelik savcılık hayatında bu gerçeği bizzat gördüğünü ifade eden Avcı, "İşin tuhaf tarafı, bu üslubu birtakım generallerin, sanki makul ve alışılagelmiş bir tavır olarak kullandığını görüyoruz. Bu antidemokratik üslup, çok rahat bir şekilde bu zamana kadar böyle geldi." diye konuştu.
Ses kayıtlarına göre Emniyet yetkililerine karşı düşmanca bir tavır ortaya koyulduğunun ortaya çıktığını vurgulayan Gültekin Avcı, "Emniyet Teşkilatı'na karşı hasmane bir tutum görüyoruz. Elbette teşkilat, Türkiye Cumhuriyeti'nin güzide kurumlarından birisidir fakat Hurşit Tolon'un, İstanbul Emniyet Müdürü şahsında Emniyet Teşkilatı'na bakışı, bu bakışın ve uygulamaların bu zamana kadar böyle olduğunu, polislerin askerlerden çekindiği gibi hususları açıkça ifade ettiğini görüyoruz. Bu zamana kadar gerçekten gerek adli mekanizma, gerekse Emniyet personeli, işin icap ettirse bile maalesef soruşturmaya tevessül etmekten ve askerî mihrakları kanunen takip altında bulundurmaktan birtakım kaygılarla imtina etmişlerdir. Neticede bu kaygıların hepsini Şemdinli faciasında gördük." şeklinde konuştu.
Ses kayıtlarının, müdahaleci psikolojiye sahip generallerin kendilerine devletin diğer kurumlarına karşı imtiyazlı bir statü sağlamak istediğinin açık göstergesi olduğunun altını çizen Avcı, şunları söyledi: "Diğer unsurları ikinci sınıf devlet kurumları ve bürokratlar olarak gördüklerini açıkça ifade ediyor. Bu tür jakoben tavırlardan, demokrasiyi içine sindirememiş bir kısım generallerin, kendilerini demokrasinin ve hukuk devletinin de üzerinde imtiyazlı tanrılar gibi gördüklerini müşahede ediyoruz. Demokrasilerde imtiyazlı tanrılara yer yoktur. Demokrasiler, sivillerin üstünlüğüne dayanan sistemlerdir."
Hurşit Tolon'un avukatının, ses kayıtlarının elektronik bir hile olduğu yönündeki açıklamalarını inandırıcı bulmayan Avcı, bunun tespitinin çok ileri düzeydeki istihbarat örgütleri tarafından ancak yapılabileceğini, şimdilerde ses kayıtlarının gerçek olup olmadığının anında belirlenebildiğini söyledi.
Yine kayıtlarda Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök için "molla" ifadesi kullanılmasının son derece yanlış olduğunu vurgulayan Avcı, "Bir Genelkurmay başkanının, üst düzey bir generalin demokratik tavırları, demokrasi ve hukuka saygı göstermesi bile irtica olarak algılanıyor. Bu çizgide hâlâ askerî şahısların olduğu bir gerçektir. Zaten Ergenekon gerçeği bizi oralara götürecektir." diye konuştu.
ETÖ davasının, muvazzaf albaylardan yukarılara sirayet ettikçe illegal gölge şebekenin çözüleceğini öne süren Avcı, "Demokrasi ve hukuk devletine saygı gösterenlerin, bu ses kaydında olduğu gibi mürteci ve molla diye anıldığını görüyoruz. Görülen şudur ki askerî bürokrasi üzerinde ciddi bir sivil denetime ihtiyaç vardır." görüşünü savundu.
Gülhane Askerî Tıp Akademisi'ndeki (GATA) ses kayıtları ve yapılan işlemleri de eleştiren Avcı, iki general yüzünden kurumun yıpratılamayacağını, şahısların geçici, kurumların ise kalıcı olduğunu, tutuklu askerlerin GATA'ya sevkinin önlenmesi gerektiğini söyledi.
Savcıların bu konuda yetki ve inisiyatif sahibi olduğunun altını çizen Avcı, "Generallerin tutuklanması veya gözaltına alınmasıyla gözbebeğimiz ordumuzun yıprandığı düşünülmemelidir. Ordumuz bakidir, generaller geçicidir." ifadesini kullandı.
(CİHAN)
|