Darbeciler, kanserli hücre gibidir; ilaçla tedavi olmaz |
|
Daha çok psikiyatr doktor olarak tanıdığımız Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 28 Şubat'ın pek bilinmeyen mağdurlarından.
Gülhane Askerî Tıp Akedemisi'nde (GATA) klinik şefliği yaparken dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in talimatıyla Gaziantep'e veteriner olarak atanır. Yaşam tarzından dolayı GATA'ya geri dönemeyeceği kendisine bildirilince ordudan ayrılmak zorunda kalır. Nevzat Tarhan geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri`nden (TSK) ihraç edilen veya zorla emekli ettirilen subayların kurduğu Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) başkanlığına seçildi. Tarhan'la Ergenekon soruşturmasıyla başlayan süreci ve darbe girişimlerini konuştuk.
3-4 yıl önce darbenin eşiğinden dönülmüş. Bugün bu faaliyetlerin sürdüğü anlaşılıyor. AK Parti'yi ve Gülen'i bitirme planı ve Kafes operasyonu basına yansıdı. Bu süreci nasıl izliyorsunuz?
Bugün yaşananlar, demokrasiyi savunan güçlerle demokrasi karşıtlarının birbirine el ense çekmesidir. Hangisi güçlü, ortaya çıkacak. Siyasi irade korkup yan çizerse karşı taraf hedeflerine ulaşana kadar planlarını sürdürecek. Silahlı Kuvvetler'in içerisinde darbe isteyen bir damar var. Komuta katından bağımsız çalışan bir yapılanma bu. 'Devlete rağmen devlet için' felsefesiyle hareket eden bu komitenin deşifre olması gerekiyor.
Kim bunlar?
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içerisinde darbe dönemlerinden kalan odaklar bunlar. TSK'nın yapısına uymayan Yeniçerileşmiş bölümler var Silahlı Kuvvetler'in içinde. Emir-komuta zinciri dışında çalışıyorlar. Asker içinde çoğunluğu oluşturmuyorlar ama sesleri daha yüksek çıkıyor.
"AKP'yi ve Gülen'i bitirme planı"ve Kafes operasyonunun ardında bu hareket mi var?
Muhtemelen.
Komuta katı, bu olan bitenden haberdar mıdır sizce?
Bir komutanın bu planlara izin vermesi mümkün değildir. Plan hazırlayıcıları sanki TSK dışında bir grup tarafından koordine edilen, özerk bir grup gibi görünüyor. Silahlı Kuvvetler içerisinde komutanlar yanıltılarak bu faaliyetlere ortak ediliyor olabilir.
İrtica ile mücadele adı altında bu fişlemeler, planlar emir komuta zinciri içinde yapılmış olamaz mı?
Milli Güvenlik Kurulu kararıyla psikolojik savaş birimine şimdiki adıyla bilgi destek birimine "Türkiye'de irtica var. Bununla mücadele et." diye bir görev verilmiş. Resmi bir görev bu. Ama irticanın ne olduğu tanımlanmıyor. Bunun için Dursun Çiçek gibiler kendilerine verilen görevleri yapıyorlar. Onların üzerine yıkmak çok kolay. İrtica ile mücadele görevi verirken irticanın ne olduğunu tanımlamak gerekiyor. Yasalara uyarak inançlarının gereğini yerine getiren, vergisini veren insanları tehdit olarak, düşman unsurlar sınıfına yazıyorsan toplumun yüzde yetmişini düşman görüyorsun demektir.
Kafes Operasyonu'nda düşünülen eylemler korkunç. Nasıl bir psikoloji böyle dehşet bir senaryoyu üretebilir?
Bu ülkede, mevzu bahis vatansa gerisi teferruat gibi bir algı var. Vatan için bu olur diye düşünüyorlar. Bu planları hazırlayanlar, kendilerini çok özel ve önemli görüyorlar. Vatanı idealize ediyorlar. İyi bir niyet için kötü bir yöntem kullanıyorlar.
Türkiye elden gidiyor diye mi düşünüyorlar?
İki grup var. Önemli bir azınlık kendi hakimiyetlerinin ve imtiyazlarının devam etmesi için bir şekilde insanların acımasızca yok edileceğini düşünüyor. Bu imtiyazı, bir hak olarak tiranlık gibi görüyor. Ama önemli bir kısmı da kullanılıyor. Yüksek idealleri istismar edilerek...
Amaçları ülkeyi kaosa sürükleyip darbe yapmak mı?
Evet. Hilmi Özkök Paşa zamanında da bu odaklar çalıştılar, ama Özkök Paşa'yı darbe yapmaya ikna edemediler. Şimdiki komuta katını, orgeneralleri ikna etmeye çalışıyor; 'darbe kaçınılmaz oldu' dedirtmek istiyorlar.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, basına yansıyan plan ve operasyonlardan çok sızdıranlarla ilgilendi. Genelkurmay, Taraf'ın yayınladığı birçok belgeyi yalanlama yoluna gitti.
Genelkurmay başkanı hata yapıyor. Bir mensubiyet ve aidiyet duygusu ile davranıyor. 'Kendi camiamdan adam yedirtmem' mantığı ile sahipleniyor. "Hukuk dışına da çıksa benim adamım" tarzındaki Mezopotamya kültürünün uygulamasını görüyoruz Genelkurmay Başkanı'nda. Bu kimseleri eliyle temizleyip hukuka vermiyor. TSK'nın daha fazla yıpranmaması için bu planın içinde olan kişileri istifa ettirmesi gerekir. Savunmaya devam ederse asıl o zaman Silahlı Kuvvetler yıpranır.
TSK'daki darbe damarı sivil bağlantıları da var mıdır?
Burada bütün faturayı Silahlı Kuvvetler'e çıkarmak haksızlık olur. Uluslararası ayağı, medya ayağı, iş dünyası ayağı, siyaset ayağı olmadan beş on subay böyle bir şeyi resen yapamaz. Bütün bağlantıların ortaya çıkarılması gerekiyor.
Basına yansıyan belgelerin sahte olma ihtimali yok mu?
Bu bilgilerin yanlış olma ihtimali çok zayıf. Kuvvetli bir şüphedir, makul bir şüphedir. Üç kez darbe yapmış, dört kez muhtıra vermiş bir ordudan söz ediyoruz. Basına yansıyan plan ve operasyonların hepsi darbe hazırlığı olan şeyler. Bunun hukuk açısından incelenme değeri vardır. Bugün Dursun Çiçek üzerinden yaşanan bir güç çatışmasına şahit oluyoruz.
Nasıl bir güç çatışması?
Hukukun gereğini yapmak isteyenlerle hukuku sabote etmek isteyenlerin mücadelesi. Daha önce genellikle yargıçlar, savcılar nemelazım diyordu. Dosyayı kapatıyordu. Ama bu durum değişiyor.
Dursun Çiçek, iki kez tutuklandı. İkisinde de geri çıktı. Bu, ne anlama geliyor?
Dursun Çiçek olayında çiçeğe değil de bahçeye bakmak gerekiyor. Bir önceki cevabımda söylediğim gibi onun şahsında bir bakıma güç- iktidar çatışması yaşanıyor. Eğer Çiçek mahkumiyet kararı almazsa 'güç bizde' diyecekler. Mahkum edilirse ciddi bir şekilde itibar kaybedecekler. Onun için Çiçek bir direnç noktası olmuştur. Hukukun burada nasıl tecelli edeceğini zaman içerisinde göreceğiz ama bu, sembol haline gelmiştir. Çiçek vakası aslında Türkiye'de adil hukuk düzeninin çalışıp çalışmadığının da sembolüdür. Savcılar, hakimler değiştirilerek dolambaçlı yollarla sonuç alınacak mı, yoksa yargılama hukuk ilkeleri gözetilerek mi sonuçlanacak, onu hep birlikte göreceğiz.
Bilgileri basına sızdıran Meçhul subay komuta kademesinde biliniyor mudur?
Bilinmesini kestirmek zor ama cuntacıların bir iç hesaplaşması da olabilir. Genelkurmay Başkanı'nı zor durumda bırakıp masaya yumruğunu vurmasını sağlamak da istiyor olabilirler. Onu zor durumda bırakmak, kaos çıkarmak isteyenlerin bir taktiği de olabilir. Bu tür bilgilerin dışarı çıkarılması çok zor. Ben Genelkurmay'da görevliyken kozmik şubeler vardı. Onun koridorundan bile geçilemiyordu. Ancak işin mutfağında olan bir kimse bu bilgiyi ulaştırabilir.
Peki AK Parti hükümeti, sivil irade bu oluşumlara karşı ne yapmalı?
Yapılacak müdahaleler yapılamıyor. Kanserli hücre gibidir darbeciler. Önce teşhisi iyi koymak lazım. Daha sonra cerrahi tedaviye geçilmeli. İlaç yeterli olmaz. Bu yapılmazsa kanserli hücre bütün dokuya yayılır.
Cerrahi tedaviden ne anlamalıyız?
TBMM, en büyük operatördür. Meclis tam çalışmıyor. Doğru dürüst yargı reformu yapılmadı. Silahlı Kuvvetler'de AB çerçevesinde standardizasyon yapılamadı. Yasalar gözden geçirilmeli. Darbenin seçenek olduğu sistem değiştirilmeli. Cumhurbaşkanın yasal denetleme görevi var. Silahlı Kuvvetler'in içinde idari denetleme yapılmalı. m.tokay@zaman.com.tr
***
Nevzat'ı rahat bırakmazlar ama mecalleri kalmadı
Siz kitaplarınızla, yazılarınızla TSK'daki bu oluşumlara karşı mücadele veriyorsunuz. Size bir dönüş oluyor mu yazılardan sonra?
Olumsuz bir dönüş olmadı. 14 yaşından beri Silahlı Kuvvetler'deyim. Birçok subay, general, devre arkadaşlarım var. Geçenlerde biri haber göndermiş. "Nevzat'ı rahat bırakmazlar ama mecalleri kalmadı" diye.
Bu yazıları kaleme alırken endişe duyuyor musunuz?
Hayır ama risktir bu. Ben kariyerimi riske attım bunu yaparken. Onursuz, ilkesiz bir şekilde dolaşmaktansa bu riske girerim. Doğruları söylemenin sosyal bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Bunu ben yapmazsam kim yapacak? Bizim ASDER grubu dışında Silahlı Kuvvetler'i iyi tanıyan kişi sayısı az. Adalet, cesaret ister. Biz de bu mücadeleyi veriyoruz. Bizim yaptığımız, tarihteki Türk soyunun asaletidir. Bu mücadeleyi vermezsek kendimize olan saygımızı kaybederiz. ZAMAN