Moralhaber.Net yazarı Emine Fikriye'nin yazısı
Eğitimin Dümeninde Bir Hukukçu
İşi ehline vermek, başarının anahtarıdır.
Adalet bakanı olarak bir inşaat mühendisini,
sağlık bakanı olarak bir hukukçuyu,
maliye bakanı olarak bir siyaset bilimcisini düşünebilir miyiz?
Tabiki hayır.
Bu meslek erbaplarını, milli eğitim bakanı olarak düşünebiliriz ama.
Olmuşlardır çünkü.
Geriye doğru, 1982’ye kadar gidelim.
Erkan mumcu, 58. Hükümet, Hukuk.
Metin bostancıoğlu, 56 ve 57. Hükümetler, hukuk.
Hikmet Uluğbay, 55. Hükümet, siyasal bilimci.
Mehmet sağlam, 54. Hükümet, Hukuk.
turhan tayan 51, 52,53. Hükümetler, Hukuk.
Nahit Menteşe, Nevzat Ayaz 50. Hükümet, Hukuk.
Köksal toptan, 49. Hükümet, Hukuk.
Hasan Celal Güzel , 46. Hükümet, siyasal bilimci.
Vehbi dinçerler, 45. Hükümet, inşaat mühendisi.
Metin Emiroğlu, 45, hükümet, hukuk.
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Komisyonu'nda ve Çocuk Mahkemeleri'nde görev yapan hukukçu Nimet Çubukçuya, Kadın ve aileden sorumlu devlet bakanlığı uygundu. Çok da iyi işler yaptı bu görevde.
Niçin Başarılı olduğu görevine devam ettirilmedi de son derece tecrübesiz olduğu Milli Eğitim Bakanlığı’nın dümenine geçirildi?
Kariyeri bu iş için uygun değil.
Hangi referanslarına bakılarak bu görev ona verildi?
Ülke gençliğinin eğitim ve öğretim işleri, erbabı olmayan ellere teslim edilecek kadar önemsiz mi?
İlle de yer değiştirilecekse adalet bakanı veya çalışma ve sosyal güvenlik bakanı olarak görevlendirilebilirdi..
Milli Eğitim Bakanlığı’nın başında işi ne?
Köşe kapmaca mı bu?
Burdan al oraya ver.
Hangi bilgisine, hangi deneyimine göre yön verecek milli eğitime?
Çocuk oyuncağı mı bu?
Ne öğrencilerin,
ne öğretmenlerin,
ne eğitimin sorunlarını derinlemesine bilir.
Yazık!
Hem ona...
Hem bu millete....
Başbakan, bu kararıyla eğitim camiasında hayal kırıklığı yarattı...
Yola bir eğitimciyle devam etmeliydi.
İşi bilmeyen Bir hukukçuyla değil...