Ordunun siyasete karışma tutkusundan vazgeçmeye başladığına dikkat çekilen makalede, bu durum Genelkurmay Başkanı'nın başarısı olarak değerlendirildi. "İlker Başbuğ, ordunun İslam diniyle yıldızının barışmadığı algısının, zaten azalan halk desteğini daha da düşürdüğünün bilincinde." ifadesi kullanıldı. Atatürk'ün 1909'da Jön Türklere söylediği "Ordudaki arkadaşlarımız, bundan böyle siyasetle uğraşmamalılar. Bunun yerine enerjimizi orduyu güçlendirmeye harcamalıdırlar." sözleri de hatırlatıldı. Bu konuda şu yoruma yer verildi: "100 yıl sonra Atatürk'ün bu mesajı yerine ulaşmış görünüyor." Bütün bu gelişmelere rağmen generallerin hâlâ Türk demokrasisi ve AB sürecinin önünde engel olduklarına da işaret edilen makalede, "ordunun imajı kötü bir biçimde lekelendi ve şimdi rolü sorgulanıyor." denildi.
"Darbeler geride kaldı" başlığıyla yayımlanan makalede Balyoz planının tam bir fırtınaya sebep olduğunu yazan dergi, Balyoz'un son dönemde ortaya çıkan darbe planlarından sadece biri olduğunu aktardı. Planın ortaya çıkmasıyla birlikte askere iktidarı ele geçirme yetkisi veren 'EMASYA' Protokolü'nün kaldırıldığını hatırlatan Economist, bu protokolün büyük bir kesime göre darbenin altyapısını oluşturduğu görüşüne dikkat çekti.
Son dönemde ortaya çıkan darbe planlarının Türkiye'de orduya duyulan güvenin sarsılmasında büyük rol oynadığını vurgulayan İngiliz dergisi, "Acaba ordunun nüfuzunun azalması Türkiye'nin Batılı bir demokrasiyi kucaklamasından mı kaynaklanıyor? Veya bu sadece, generaller ve eski tüfeklerden oluşan, servet ve güç tekelini elinde tutmaya alışık eski elitin, yükselen açıkça dindar Anadolulular sınıfına karşı, uzunca bir süre verdiği mücadelede sadece son bir dönemeçtir?" sorularını yöneltti.
Bu soruların cevaplarının önemli olduğunun altını çizen dergi, Türk ordusunun uzun yıllar kendisini ülkenin koruyucusu olarak gördüğünü ve bu görevi üstlendiğini kaydetti. The Economist, her ne kadar son dönemde orduya duyulan güven hızla ve benzeri görülmemiş bir şekilde düşmüş olsa da, ordunun hâlâ Türkiye'de en çok güvenilen kurum olduğunu ifade etti.
'Generallerin Türkiye'nin AB sürecinde engel oluşturduğu' yorumunu yapan dergi, şu ifadelere yer verdi: "Politikaya müdahale etmekte ısrarlı görünen ve Kıbrıs ile Kürt konularında ağırlığı olan generaller, Türkiye'nin tam bir demokrasiye geçişinin önündeki en büyük engel. Türkiye'nin mevcut Anayasa'sı ordu tarafından 30 yıl önce oluşturuldu. Türkiye'nin yeni bir anayasaya acil ihtiyacı var. Ordunun bir direnme mekanizması olarak hareket ettiği diğer konu ise Türkiye'nin AB üyeliği."
Türkiye'de bazı generallerin Ergenekon davasını Fethullah Gülen ile ilişkilendirmek istediği yönündeki düşüncelerini aktaran derginin haberinde, şu ifadelere yer verildi: "Generaller, Ergenekon'u, Türkiye'nin en zengin ve etkili kesimine hitap eden ılımlı İslam düşünürü Fethullah Gülen ile ilişkilendiriyor. Şiddetten nefret eden Gülen Hareketi'ne darbe vurmak için bu cemaate bağlı evlere silah konulması planları da iddialarda yer almıştı."
AK Parti'nin 2002 yılından bu yana gerçekleştirdiği bazı icraatların askerin sivil kesim üzerindeki baskısını azalttığına işaret eden dergi, buna örnek olarak da 2004'ten itibaren Milli Güvenlik Kurulu'nun sadece "istişari" konuma düşürülmesini gösterdi. The Economist, AK Parti'nin iktidarda olduğu süre içinde attığı en somut adımlardan birisinin de askere sivil mahkeme yolunu açan tasarı olduğuna dikkat çekti. Askerin mağlup göründüğünü; ancak henüz oyunu kaybetmediği yorumunu yapan dergi, bu yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından ise iptal edildiğini yazdı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'dan "Modern General" ara başlığı altında bahsedilen makalede, "Şu anda eğer Türk ordusu siyasete karışma tutkusundan vazgeçiyorsa, bu kısmen Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ sayesindedir. 1990'larda Güneydoğu'da görev yapan ve sertliğiyle nam salan Başbuğ, aslında diğerlerinden daha az laik değil. Ancak Başbuğ, ordunun İslam diniyle yıldızının barışmadığı algısının, zaten azalan halk desteğini daha da düşürdüğünün gayet bilincinde." yorumu yapıldı.
Türkiye'nin aslında darbelere alışık olduğunu, 1908 yılında Jön Türkler olarak adlandırılan hareketin II. Abdülhamit'i tahttan indirdiğini hatırlatan ve Atatürk'ün 1909'da yaptığı "Ordudaki arkadaşlarımız, bundan böyle siyasetle uğraşmamalılar. Bunun yerine enerjimizi orduyu güçlendirmeye harcamalıdırlar." sözlerine dikkat çeken The Economist, "100 yıl sonra Atatürk'ün bu mesajı yerine ulaşmış gözüküyor." yorumunu yaptı. LONDRA CİHAN, ANKA
|