Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Karadayı-Bir-Bir Mail
 



Makam odasına BİR duvar ördü

Eski Genelkurmay Başkanları'ndan Orgeneral Karadayı'nın, güvenlik gerekçesiyle makam odasının içine özel bir bölüm yaptırdığı ileri sürüldü. Karadayı'nın bu kalın duvarlı bölüme şifresini sadece kendisinin bildiği bir de kapı taktırdığı belirtildi

Makam odasına BİR duvar ördü
MEVLÜT YÜKSEL İSTANBUL
Eski Genelkurmay Başkanları'ndan Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın, görevi sırasında makam odasının içine kalın duvarlı özel bir bölüm yaptırdığı ortaya çıktı. Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın o dönem makam odasının içine kalın duvarlı bir bölme yaptırmasının çok gizli tutulduğu ve bu bölmeyi güvenlik gerekçesiyle yaptırdığı öğrenildi. Bu bölmeye kimseyi almayan Orgeneral Karadayı'nın bölmeyi askeri mühendislere yaptırdı belirtildi. Bölmenin her türlü silahlı ve biyolojik saldırılara karşı dayanacak şekilde yapıldığı ifade ediliyor.

ÖZEL ŞİFRELİ BİR DE KAPI YAPTIRDI

Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın makam odasına yaptırdığı bölmenin dışında, kendisine yönelik bir saldırı girişimine karşılık ek bir tedbir olarak, şifresini sadece kendisinin bildiği bir de "özel şifreli" kart ile açılan kapı yaptırdığı belirtildi. Orgeneral Karadayı'nın o dönem makamına sadece kendisinde bulunan özel şifreli kartı açarak girip çıktığı öne sürülüyor.

KARADAYI MAKAMINA KAPANMIŞTI

Orgeneral Çevik Bir'in Genelkurmay 2. Başkanı olduğu 28 Şubat sürecinde, Ankara Sincan'da tankların yürütülmesi ile ülkede ortam iyice gerdirilmiş ve bu gelişmeler üzerine, Orgeneral Karadayı'nın makamına adeta kapanarak gelişmeleri takip ettiği biliniyordu. 28 Şubat döneminin 'kudretli' generallerinden 2. Başkan Org. Çevik Bir'le makamında sert bir tartışma yaşayan Karadayı'nın daha sonra özel bölüme kapandığı ve sadece emir subayı ile irtibat kurduğu iddia edildi.

HİLMİ ÖZKÖK'TEN SEFERTASLI ÖNLEM

Yine Genelkurmay eski Başkanları'ndan Hilmi Özkök'ünde zehirlenme korkusu yüzünden yemeklerini Genelkurmay karargahından yemediği ve evinden “sefertası” ile yemek getirdiği iddiaları gündeme gelmişti. Orgeneral Hilmi Özkök'ün ayrıca GATA'da sağlık kontrollerine de gitmediği iddialar arasındaydı. Orgeneral Hilmi Özkök, "zehirlenmekten korktu" iddialarına arka arkaya yaptığı açıklamalarla açıklık getirmişti. Özkök zehirlenme iddialarını yalanlamış, ancak evden yemek getirdiğini itiraf etmişti.

HURŞİT TOLON'DAN LEVENT ERSÖZ'E ZİYARET

Öte yandan Haydarpaşa'da bulunan Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) halen tedavi gören Ergenekon sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ü, aynı davadan tutuksuz olarak yargılanan emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un gizlice ziyaret etmek istediği ileri sürüldü.

Bundan yaklaşık 2 ay önce emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ü GATA'ya gelerek ziyaret etmek isteyen Hurşit Tolon'u hastane yetkililerinin engellediği ileri sürüldü. Hurşit Tolon'un Ergenekon sanığı Ersöz'ü ziyaretine GATA yetkililerinin izin vermemelerine rağmen ısrarcı olduğu belirtildi. Ancak Hurşit Tolon'un tüm girişimlerine rağmen, hastane yetkililerinden Leven Ersöz'le görüşme izni alamadığı ifade edildi.

29.06.2009

















Çevik Bir'in İsrail'e Yolladığı Mail
---------------------------------------------


30 Haziran 2009 13:20
Org. Karadayı'nın makam odasının içerisine 'kozmik oda' inşa ettirmesi, akıllara Çevik Bir'in İsrail'in en üst düzey askeri yetkilisiyle yaptığı yazışmaları getirdi...
İlişkili Haberler
Yeni Şafak'tan Taha Kıvanç'ın yazısının ilgili bölümü...

Dün bizim gazetede çıkan dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı'nın makam odası içerisine kendisinden başkasının girmesine izin vermediği bir 'kozmik oda' inşa ettirdiği haberini okuduğumda, aklıma hemen Avni Özgürel'in geçen hafta Radikal'de yazdığı 'olay' geldi. Adını vermediği 'Bir' asker kişiyi anlatıyordu yazısında; “Ortadoğu'da söz ve iddia sahibi ülkelerin (herhalde 'İsrail' kast ediliyor, TK) askeri karar vericilerinin gözünde 'en muteber şahıs' sayılıyor” imiş o 'Bir' asker kişi...

'Kozmik oda' inşa ettiren komutan, kurum içi iletişimi de denetim altına almış; hem de bir altındaki komutana bile haber vermeden... “Herkes kurum dışına çıktıktan sonra” diyor Radikal yazarı, “Bilgi işlem elemanları istihbarat personeliyle birlikte bütün bilgisayarlarda kimin hangi dosyalar üzerinde çalıştığını kontrol edip ister kayıtlı ister silinmiş olsun, mutadın dışında bir şey gördüklerinde bunu ertesi sabah '1 numara'nın önüne koyuyorlardı.”

Kuşkulu ortamlar için yerinde bir tedbir... Dönemin güçlü 'Bir' komutanının bilgisayarında 'Ortadoğu ülkelerinden birinin en üst düzey askeri yetkilisi' ile yazıştığı fark edilmiş denetimlerde... Gönderdiği notta şu yazıyormuş: ? Bu ağustosta İstanbul'a gitmem söz konusu; aksi halde Ankara'ya işin başına gelmem mümkün _değil. Sonrasında büyük kulis dönecek haliyle. Ertesi sene emekli de edebilirler. İki ihtimale göre de planımı yaptım. Şayet emekli ederlerse cumhurbaşkanı olmayı düşünüyorum..."

Gönüllerde ne aslanlar yatıyor, görüyorsunuz...

Yazıda bir ayrıntı daha var ki, işte o müthiş: Güçlü 'Bir' komutan emekliliğe hazırlanırken 17 Ağustos (1999) depremi olmuş... Kafasında daha yüksek bir koltuk ve oradan da Çankaya var ya, bunu fırsat bilmiş o komutan...

Gerisini Avni Özgürel'den okuyalım: “Onbinlerce insan enkaz altında yardım beklerken bir zamanlar kurumunun göz bebeği olan kişi ' fırsat bu fırsat' diyerek Ankara'ya sıkıyönetim ilânı için şantaj yapıyor, 'Sıkıyönetim ilân edin, kurtarayım İstanbul'u' diyordu. Dediği yapılsa olağanüstü halin gereği olarak hakkındaki emeklik kararı yürürlükten kalkacak, önü bir daha engellenemeyecek şekilde açılacaktı.”

Karargâh restini görmüş ve emeklilik yazısı elden gönderilmiş; kendisi için 'devir-teslim' töreni de yapılmamış... Sonra? “Sonra ödüller aldığı ülkelerin himayesinde hiçbir şart altında üzerine gelinmeyeceği güvencesiyle köşesine çekildi” diyor Radikal yazarı...

'Demokrasi' vurgusu yapanlar, aslında, 'kozmik oda inşası' ve 'sefertasıyla işe gitme' ihtiyacını ortadan kaldırmak istiyorlar...

Örtülü İşgal
sevgi
Özellikle kanımca askeriyenin en üst komuta kademelerinde çok ama çok İsrail yanlısı,mason veya dönmeler çok var.Bence ülke örtülü olarak işgal altında.Milli iradeye savaş açan,cumhurbaşkanı seçtirmek istemeyen,manevi değerlere saldıran,darbeler yapan,başbakanlar asan,gizli terör örgütleri kuran ve sözde onlarla savaşan,sözde Tarikatlar kuran,aczimendi,hizbullah,evrenesoğlu gibi.. bir yapılanma var.Ve bu yapılanla acayip deşifre oldu.İnkar etmelerde bi işe yaramıyor.Güneş gibi gerçek bu.
30 Haziran 2009 Salı 21:27
vatansevere bakın
metin kocakurt
Emekliliğini kurtarmak için ülkede sıkıyönetim ilan ettirecek kadar gözüdönmüş kişiler. Sıkıyönetim ilan edilirse emekliliği duracak Gen.Kur.Başkanlığına kadar önü açılacak. Ya sonra,Cumhurbaşkanı ve İsrail'in uydu ülkesi... Yazı,çok yazık...
30 Haziran 2009 Salı 20:34
C+
TARAFSIZ TARAF
DEVLETIN BASINA ASKERIN BASINA BU MEMLEKETIN ÖZ EVLATLARI LAZIM!AJANLARLA OLMAZ BU ISLER
30 Haziran 2009 Salı 18:22
BİR hain VAR
memetto
VE o hain el bu gün ergenekon savcılarınca tutuldu.Ama ergenekon Avukatları müsaade ederse o hain BİR elleri kıracağız.NAMUSUM VE ŞEREFİM üzerine yemin olsun ki ÖLÜM bana VIZ GELİR: Yeter ki mason localarından Siyonist artıklarından Devşirme sırplardan sabetaycı dönmelerden bu ülkeyi temizleyelim.Ben II. Kurtuluş Savaşına varım NERDESİN Mustafa Kemaller, NErdesin Mehmet Akifler.
30 Haziran 2009 Salı 17:01
kkkm
kkkm
Tarih boyunca hep silahlı eşkiyadan daha tehlikelidir kıravatlı eşkiya devletler hep içerden kıravatlı eşkiyalar tarafından çökertilmiştir osmanlı zamanında sarayda üst düzey görevliler arasında (Ermeni yahudi vs) çete kurmuş padişahı katletmiş vezirleri katletmiş hazineyi çetelere posta soygunları ile soydurmuş nice hainler mevcuttur dağdaki eşkiya derdest edilir bulunur ıslah veya yok edilir ama kıravatlı eşkiyayı (münafık) maharet basiret ister (münafık)
30 Haziran 2009 Salı 16:13


30 Haziran 2009 Salı
Herkes bildiklerini anlatsa ne güzel olacak

Önce bir düzeltme yapayım. Erdoğan Aktaş'ın 'Türkiye'nin Nabzı' programının sonuncusunda medyanın durumunu tartıştık; orada bir yanlış yapmışım: Süleyman Demirel'in Çankaya'da oturduğu dönemde medya üzerinde uyguladığı baskılara örnek istendiğinde, zihnimden 'Fevzi Kahraman' adı geçtiği halde dilimden 'Dr. Yalçın Özer' sözcükleri çıktı.

Demirel sevmediği yazarlar hakkındaki kanaatlarını etkili olacağını düşündüğü kişilere açıkça söylerdi. O sırada Türkiye gazetesinin başında şimdi İhlas Haber Ajansı genel müdürü Fevzi Kahraman bulunuyordu ve büyük yenilikler planladığı biliniyordu. Planlar henüz niyet safhasındayken Kahraman görevden alındı. Eski cumhurbaşkanına teessüflerini bildirmek için Ankara'ya kadar gittiğini hatırlıyorum Fevzi Kahraman'ın...

Bana bu düzeltme fırsatını Yeniçağ gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar verdi; “Yalçın Özer'in Türkiye gazetesindeki işine son verilmesi dönemin güçlü kişisi Org. Çevik Bir'in gazete patronuyla görüşmesi sonrasında gerçekleşti” bilgisini sunan Önkibar...

Okuyalım: “Olayın içinde olan biri olarak gerçek şudur: 28 Şubat sürecinde İhlas Grubu da yakın izlenmedeydi. Bendeniz Mehmet Ağar'ı araya sokarak Çevik Bir'den randevu aldım. Randevuya Enver Ören'le beraber gittik... Enver Bey Genelkurmay'da 'Size teslim olmaya ve emirlerinizi almaya geldim' dedi. Bu arada Enver Bey dolu sürahiye çarptı, sürahi yere düştü ve Erol Özkasnak bir miktar ıslandı. Çevik Paşa bir müddet sonra 'Sizden hiç bir ricam yok; sadece Yalçın Özer bizi Emniyet'le korkutmasın, polisle bizi mukayese etmesin. Onların da silahı var demesin yeter' dedi. Enver Ören bunun üzerine; 'Mesajımı aldım, Yalçın Özer bittiii' dedi. Çevik Paşa 'Hayır ikaz edin yeter' dedi...

“Görüşmenin yapıldığı akşam Yalçın Özer'in yazıları ânında kesildi ve merhum Özer, Enver Bey'in bu tutumu nedeniyle bir süre sonra kahrından öldü. Ören de utancından Yalçın Bey'in cenazesine bile katılamadı.”

Ne güzel, hem bir yanlışı düzelttim, hem de Dr. Yalçın Özer'e rahmet dileme fırsatı buldum.

Dün bizim gazetede çıkan dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı'nın makam odası içerisine kendisinden başkasının girmesine izin vermediği bir 'kozmik oda' inşa ettirdiği haberini okuduğumda, aklıma hemen Avni Özgürel'in geçen hafta Radikal'de yazdığı 'olay' geldi. Adını vermediği 'Bir' asker kişiyi anlatıyordu yazısında; “Ortadoğu'da söz ve iddia sahibi ülkelerin (herhalde 'İsrail' kast ediliyor, TK) askeri karar vericilerinin gözünde 'en muteber şahıs' sayılıyor” imiş o 'Bir' asker kişi...

'Kozmik oda' inşa ettiren komutan, kurum içi iletişimi de denetim altına almış; hem de bir altındaki komutana bile haber vermeden... “Herkes kurum dışına çıktıktan sonra” diyor Radikal yazarı, “Bilgi işlem elemanları istihbarat personeliyle birlikte bütün bilgisayarlarda kimin hangi dosyalar üzerinde çalıştığını kontrol edip ister kayıtlı ister silinmiş olsun, mutadın dışında bir şey gördüklerinde bunu ertesi sabah '1 numara'nın önüne koyuyorlardı.”

Kuşkulu ortamlar için yerinde bir tedbir... Dönemin güçlü 'Bir' komutanının bilgisayarında 'Ortadoğu ülkelerinden birinin en üst düzey askeri yetkilisi' ile yazıştığı fark edilmiş denetimlerde... Gönderdiği notta şu yazıyormuş: ? Bu ağustosta İstanbul'a gitmem söz konusu; aksi halde Ankara'ya işin başına gelmem mümkün _değil. Sonrasında büyük kulis dönecek haliyle. Ertesi sene emekli de edebilirler. İki ihtimale göre de planımı yaptım. Şayet emekli ederlerse cumhurbaşkanı olmayı düşünüyorum..."

Gönüllerde ne aslanlar yatıyor, görüyorsunuz...

Yazıda bir ayrıntı daha var ki, işte o müthiş: Güçlü 'Bir' komutan emekliliğe hazırlanırken 17 Ağustos (1999) depremi olmuş... Kafasında daha yüksek bir koltuk ve oradan da Çankaya var ya, bunu fırsat bilmiş o komutan...

Gerisini Avni Özgürel'den okuyalım: “Onbinlerce insan enkaz altında yardım beklerken bir zamanlar kurumunun göz bebeği olan kişi ' fırsat bu fırsat' diyerek Ankara'ya sıkıyönetim ilânı için şantaj yapıyor, 'Sıkıyönetim ilân edin, kurtarayım İstanbul'u' diyordu. Dediği yapılsa olağanüstü halin gereği olarak hakkındaki emeklik kararı yürürlükten kalkacak, önü bir daha engellenemeyecek şekilde açılacaktı.”

Karargâh restini görmüş ve emeklilik yazısı elden gönderilmiş; kendisi için 'devir-teslim' töreni de yapılmamış... Sonra? “Sonra ödüller aldığı ülkelerin himayesinde hiçbir şart altında üzerine gelinmeyeceği güvencesiyle köşesine çekildi” diyor Radikal yazarı...

'Demokrasi' vurgusu yapanlar, aslında, 'kozmik oda inşası' ve 'sefertasıyla işe gitme' ihtiyacını ortadan kaldırmak istiyorlar..











Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ün, Çevik Bir'in MİT'in hazırladığı suikastı Öcalan'a bildirdiği iddiasıyla ilgili sorguladığı iddia edildi...
İlişkili Haberler
Çevik Bir'in Ergenekon savcısı Öz tarafından 'MİT'in hazırladığı suikasti gazeteye sızdırıp Öcalan'ı uyardı' suçlaması yüzünden sorgulandığı ileri sürüldü. MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Eymür, Ergenekon savcısına verdiği ifadede Çevik Bir'i Apo'ya düzenlenecek suikastı sızdırmakla suçluyor

Genelkurmay eski 2. başkanı Çevik Bir'in Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından Mehmet Eymür'ün 17 Haziran 2008 tarihinde alınan ifadesindeki suçlamalar nedeniyle sorgulandığı ileri sürülüyor.

'PKK'yı Ergenekon kurdu ve yönetiyor' iddialarını örtülü olarak yanıtlayan MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür, Abdullah Öcalan'a karşı hazırlanan suikastin gazeteye sızdırılarak engellendiğini söylemişti. Savcı Öz'ün, Çevik Bir'e bu suçlamanın doğru olup olmadığını sorduğu, Bir'in de “Bizimle bir alakası yok” cevabını verdiği ileri sürüldü. Çevik Bir'in sorgudan ayrılırken oldukça sakin bir görüntü vermeye çalışmasına karşın öğleden sonra ayrıldığı Adliye çıkışında gazetecilerin sorularına “İyi akşamlar” şeklinde karşılık vermesi sorgunun zorlu geçtiği yorumlarına neden oldu.

Gazeteport'un derlemesine göre, Mehmet Eymür, hem polise hem de Zekeriya Öz'e verdiği ifadelerde Öcalan'a karşı yapılacak devlet operasyonunun engellendiğini dile getiriyor. Tansu Çiller'in özel çağrısıyla Sönmez Köksal döneminde MİT Özel İstihbarat biriminin başına getirilen Eymür, terör örgütü PKK'nın lideri durumundaki Abdullah Öcalan'a yapılacak suikastin çeşitli şekillerde PKK'ya sızdırıldığını, bunun sorumlusunun da Çevik Bir olduğunu açıkça anlatıyor.

İLK TÜNEL SUİKASTI SIZDIRILDI

Öcalan'ı öldürmek için birkaç yol denediklerini anlatan Mehmet Eymür ilk olarak Öcalan'ın Şam'da kaldığı yeri tespit ettiklerini, daha sonra da her gün gittiği Şam havalimanı yakınlarındaki Mahsun Korkmaz akademisine gittiğini anlatıyor. Önce Mahsun Korkmaz akademisinin altına tünel kazarak gitmek istediklerini, bunun için de özel birlik oluşturarak çalışma yaptıklarını ifade eden Eymür, ancak bu ekibin yaptığı çalışmanın sızdırılması üzerine vazgeçtiklerini belirtiyor.

1 TON PATLAYICI DA NESİ?

Daha sonra da Genelkurmay aracılığı ile Gölcük Donanma Komutanlığından suikastte kullanılmak üzere 1 ton patlayıcı alarak bir minibüs hazırladıklarını kaydeden Eymür, birkaç gün sonra da “Cumhuriyet gazetesinde MİT bir ton patlayıcıyı ne yapacak” haberi çıktığını bunun sorumlusunun da Genelkurmay 2. başkanı Çevik Bir olduğunu izah ediyor. Öcalan'ı yaklamak için MİT, Genelkurmay ve emniyet görevlilerinden özel bir birlik oluşturduklarını anlatan Eymür, ekibin çalışmaya başlayacağı zaman “Özel bir ekibin Suriye'ye gönderileceği” haberleri basında çıktığı için ekibin biribirine düştüğünü, emniyetten gelenlerin aradan çekildiklerini dile getiriyor. Eymür, Öcalan'a karşı hazırlanacak suikastin çok gizli olarak hazırlanmasına rağmen dinlemeye aldıkları yurtdışı telefonu ile Genelkurmay İstihbarat Başkanı tarafından Şam askeri ataşesine mesaj verilir şekilde iletildiğini açıkladı.

ANA HEDEFİMİZ ÖCALANDI

Eymür, Zekeriya Öz'e verdiği ifadede iddialarını şu şekilde sıraladı: Ana hedeflerimizden birisi de PKK'nın başı Abdullah Öcalan'dı. Görevi devraldığımda Bekaa'daki kampını kapatmış olan Öcalan'ın ne MİT'de ne de diğer güvenlik birimlerinde nerede olduğuna dair bir bilgi yoktu. Öcalan'ı Suriye'de öldürmek için büyük bir operasyon başlattık. Asker ve polisin de katılımıyla müşterek faaliyet grubu kurduk. Daha sonra Suriye'ye özel bir ekibin gönderildiğine dair basında haberler çıkınca polis aramızdan çekildi. Neticede bir minibüse yerleştirilmiş bir ton kadar C4 patlayıcıyla bir eylem planlandı. Ancak, araç planlandığı şekilde kampın önüne bırakılmadığı için eylem hedefine ulaşmadı.

ÇEVİK BİR EKİBİNİ GERİ ÇEKTİ

Bütün bu süreç içerisinde hem kendi teşkilatım içerisindeki bazı kişilerden hem de diğer bazı kurumlarda çalışan görevlilerin Öcalan'a yönelik bu faaliyeti sabote etmeye çalıştıklarına şahit oldum. Hatta Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, özel olarak kurduğumuz birlikteki elemanlarını geri çekti. Bu engellemelerin dış istihbarat servislerinin etkisindeki bazı görevlilerce yapıldığı kanaatini taşıyorum.


Çolakkadı'ya suikast soruldu

Ergenekon soruşturması kapsamında 'şüpheli' sıfatıyla ifadesi alınan Çevik Bir'e İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı'ya yönelik suikast girişimi planı da soruldu. Post modern darbenin yapıldığı 28 Şubat Süreci'nin en önemli aktörü dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, önceki gün Ergenekon soruşturması Savcısı Zekeriya Öz tarafından 5,5 saat sorgulandı. Bir'e İşçi Partili sanık Adnan Akfırat'ta ele geçen ancak uzun süredir araştırılan suikast planı soruldu. Suikast planının hedefinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı olduğu öğrenildi.

PLANI İNKAR ETTİ

Beş saati aşkın bir süre boyunca savcı Zekeriya Öz'e yaklaşık 50 sayfalık ifade veren Bir'in suikast planını ve hakkındaki diğer tüm iddiaları red ettiği kaydedildi. Ergenekon sanıklarıyla bağlantısı hakkında delillerin de kendisine gösterildiği Çevik Bir'in bunlara rağmen her şeyi inkar etmesi dikkat çekti. Bir'in ayrıca ifade sırasında çok rahat bir görüntü vermeye çalıştığı da gelen bilgiler arasında.

Ergenokan davasının birinci iddianamesinin sanığı İP'li Adnan Akfırat'ta ele geçen suikast planı araştırılmak üzere iddianame eklerine konulmadı. Uzun süre planı ve perde arkasını araştıran savcılar tüm detayları elde ettikten sonra Bir'in ifadesine başvurdu. Birinci iddianamede yer alan ve Adnan Akfırat'ta ele geçen belgeler arasında Çevik Bir ile Abdullah Öcalan'ın Osman Albay aracılığıyla görüştüğüne dair iddialar vardı.
Evet
yurttaş
Apo da Çevik Bir döneminde yakalandı diyenler düzeltme yapıp aynı kişi döneminde Irak'a girecek ABD ve müttefiklerinin kendilerini kontrolsüz gruplardan korumak için CİA ve Mossad'ın paket servisi ile getirildi deseler daha isabetli olur.İsrailli ve ABD patentli İsrailli kartellerin
28 Haziran 2009 Pazar 13:38
ergenekoncuları herkes bılıyordu.
maıl
evet onceden 90 lardan sonra ergenekoncuların kımler ve yandasları bılınmeye baslanmıstı.90 lardan sonra dogu ve guneydoguya asker olarak gıdenler ve bunların aılelerı bılıyorlardı fakat orgutun ısmı bılınmıyordu.sıvılde ıse demokrası karsıtı eylemler soz ve davranıslarla dındusmanlıgı davranıslarıyla(......)da bu ınsanlar yarasalar bılınıyordu.bunu ınkar etmek vatana mıllete saygısızlıktır.
28 Haziran 2009 Pazar 09:29
x
afyonlu
efendim millet olarak okadar sıkntı çektikki bu insanlar görev başında iken görevleri dışında her şeyi yaptılar ben şahsen millete sıkıntı çektirenleri allaha havale ediyorum kardeşim asker askerlik görevini eğitimci eğitim görevini siyasetci millete nasıl hizmet ederim diye düşünmelidir elbette bu saydığım kurumlarda hizmet edenler var onları tenzih ederim sözüm sıkıntı verenlere hakkımı helal etmiyorum ne o 28 şubatlar inşallah eden cezasını bulur hayırlı günler
28 Haziran 2009 Pazar 01:07
işlerini gelmişse
melek
neden olmasın? Bu ergenekoncu tayfa (çevik bir içindedir ya da değildir) PKK'yı besleyip büyütmedi mi zaten? Öcalan'ı Perinçek'le PKK'yı kurmaları için desteklemediler mi? Uyuşturucu işinde birlikte çalıştıkları ortaya çıkmadı mı? E daha geçen gün PKK sorunu devam etsin diye Doğu'daki birçok olayı kendilerinin cıkarıp sonradan PKK'ya mal ettikleri ortaya çıktı. Bunlar masonlar ne derse onu yaptıkları için herşey beklenir. O zaman işlerine öyle gelmiştir öyle yapmışlardır.
27 Haziran 2009 Cumartesi 18:59
Volkan'a
İzmirden
Sana bir dönersem, Tarkan'ın şarkısının sözleri yanında hiç kalır. Ben seni bir kundaklarsam, doğrulamazsın..
27 Haziran 2009 Cumartesi 18:35

 
 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2047345 ziyaretçi (4501257 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol