Filistin'in Gazze kentine yardım götüren ve İsrail'in saldırısına maruz kalan Mavi Marmara gemisinin yolcularından Balıkesirli Aydın Ataç (54), "Şehit olmak için yola çıkmıştık. Gazze'ye tekrar gidersem şehitlerimizin rövanşını almaya giderim." dedi.
"Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım" kampanyası kapsamında aralarında gazeteciler ile yabancı milletvekillerinin de bulunduğu yardım konvoyu, 31 Mayıs Pazartesi sabahı İsrail askerlerinin saldırısına maruz kalmış, 9 Türk şehit olmuştu. Onlarca yardım gönüllüsünün yaralandığı saldırıda, gemide yer alan ve İsrail askerlerine karşı direnen isimlerden biri de İHH İnsani Yardım Vakfı adına gönüllü çalışan emekli hava astsubay Aydın Ataç'dı.
Uluslararası karasularında İsrail askerlerinin insanlık dışı müdahalesine maruz kaldıklarını belirten Ataç, dün akşam saatlerinde Balıkesir'e geldi. Babası da Kore gazisi olan Ataç, İsrail'in yardım konvoyuna yaptığı vahşi saldırı anını ve sonrasında yaşadıklarını Cihan muhabirine anlattı.
Mavi Marmara Gemisi'nde İsrail askerlerinin helikopterler ile yaptıkları hava basıncı ve sulu işkence sonucu travma geçirdiğini belirten Ataç, "Mavi Marmara gemisiyle Antalya'dan hareket ettikten sonra Kıbrıs açıklarında İHH'ya ait 5 gemiyle buluştuk. 27 Haziran Pazar gecesi gemimiz 03.00 sıralarında İsrail askerlerinin saldırısına uğradı. Önce botlarla gemimizi kuşattılar. Plastik ve gerçek mermilerle ateş etmeye başladılar. Helikopterle de gemiye asker indirdiler. İngilizce anons yapılarak direnmememizi istediler. Bu sırada yaralı ve şehitlerimiz vardı. İsrail askerleri hepimizi kelepçeleyerek gözaltına aldı. Bizleri gemide topladılar ve helikopterlerle üzerimizde ses basıncı yapıp denizden aldıkları suyu attılar." dedi.
BİZE SİSTEMATİK İŞKENCE YAPTILAR
Gemide gözaltına alındıktan sonra 6 saat süren yolculuğun ardından İsrail'in Ashdod Limanı'na götürüldüklerini belirten Ataç, yeşil pasaportu olduğu için Mossad ajanları tarafından sorguladığını kaydetti. Mossad ajanlarının kendisine yarım saat boyunca İHH ile nasıl bağlantı kurduğunu ve kimlerden ne kadar para topladığı yönünde sorular sorduğunu anlatan Aydın Ataç, "Daha sonra sınır dışı işlemi için kağıt imzalattılar. Hapishaneye giderken ellerimizdeki kelepçeleri daha da sıkarak psikoljik işkence yaptılar. Altı saat boyunca ellerimiz kelepçeli halde dizlerimizin üzerinde beklettiler. Bize yapılan işkence ve zulüm hesabını sormak için tüm haklarımızı arayacağız." diye konuştu.
Eşi Aydın Ataç'ı helalleşerek uğurladığını belirten 3 çocuk annesi Zeliha Ataç da saldırıyı İHH'dan cep telefonuna gelen mesaj ile öğrendiğini söyledi. Ataç şunları söyledi: "Eşim Antalya'dan yola çıkarken mesaj atmıştı. Pazar gecesi sabaha karşı cep telefonuma İHH'dan gemiye İsrail askerlerinin saldırdığı yolunda mesaj geldi. O an eşimin şehit olduğunu düşündüm. Daha sonra ikinci mesajda 2 şehidimizin olduğunu ve daha sonra Gazze'de oldukları yolunda mesajlar aldım. Eşimin adı kayıplar arsında geçiyordu. Türkiye'ye dönünce telefonla görüştük. Eşim bir daha gitmek isterse gönderirim ya da beraber gideriz."
(CİHAN)