TSK'yı sarsan intiharlarda 5. Perde
TSK bir yıl içinde beş kuşkulu ölüme şahit oldu. Ölenlerin Ergenekon davası ile irtibatlı önemli isimler olması ise olayları daha gizemli hale getiriyor. TSK'nın tutumu kafa karıştırıyor. İşte 5 kuşkulu ölüm ve sorular...
Bir insanın artık bazı şeyleri görmemesi için ‘sosyal kör’ olması lazım.
“Bunlar da önemsizse, gözünüzü açmak için daha ne olsun?” diye sorası geliyor insanın...
Değil TSK’da bir yıl içinde bu kadar intihar olması, Haliç’te kıyıya beş tane yunus balığı bile vursa, denizler aleminde neler oluyor diye sorgulamak gerekirken, anlı şanlı subayların üstüste şüpheli ölümlerine sanki hiçbir olmamış muamelesi çekmek, görmezden gelmek ve “acaba TSK’da neler oluyor?” diye sorgulamamak biraz tuhaf gelmiyor mu size?
Dün Star TV’de bir programa katılan bir hukuk doçenti, Ergenekon davasının hiçbir hukuki dayanağı olmadığını ve herşeyin bir kurgu olduğunu iddia ediyordu. Halbuki aynı dakikalarda, Ergenekon' soruşturması kapsamında Poyrazköy'de ele geçirilen belgelere ilişkin gözaltına alınıp tutuklanan ve itiraz üzerine serbest bırakılan Deniz Yarbay Ali Tatar, hakkında yeniden yakalama emri çıkarılmasına ilişkin tebligatı aldıktan hemen sonra intihar ettiği haberi yansıdı ajanslara.
Bir hukuk doçenti bile, kıyıya vurmuş yunus balığı kadar önem vermiyorsa ve arka planını merak ederek araştırma ihtiyacı hissetmiyorsa bu tür şüpheli olayların, bu ülkede hangi arınmadan ve hangi aydınlanmadan söz edilebilir ki? Ülke düzlüğe ve esenliğe çıkacaksa eğer, hangi seviyede olursa olsun tüm örtbasçıların yoğun engelleme çabalarına rağmen başaracak bunu...
İsterseniz gelin hafızaları bir tazeleyelim ve TSK’da 1 yıl içinde hangi gizemli ölümler vaki olmuş ona bir bakalım:
- 20 Ocak 2009
13 faili meçhulden yargılanan emekli albay JİTEM’ci Abdülkerim Kırca intihar etti. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 2004 yılında devlet övünç madalyası verdiği gazilerin arasında tekerlekli sandalyeye mahkum Abdülkerim Kırca da vardı.
- 26 Mart 2009
Donanma Komutanlığı’na bağlı Karamürselbey Eğitim Komutanlığı’nda görevli kıdemli Yüzbaşı Olgun Ural beylik tabancası ile intihar etti. İntihar’ın Ergenekon operasyonuyla ilgisi olduğu iddia edildi.
- 26 Haziran 2009
Haksız mal edinmekten 2.5 yıl hapse mahkum olan ve er rütbesine indirilen Deniz Kuvvetler eski Komutanı İlhami Erdil'in eşi Füsun Erdil ile dönemin Satın Alma Komisyonu üyelerinin yargılandığı davaya bakan Deniz Kuvvetleri Askeri Mahkemesi'nin hakimi Yarbay Tanju Ünal intihar etti.
- 21 Kasım 2009
Milli Savunma Bakanlığı Teftiş Heyetleri Kurulu eski Başkanı Emekli Albay Belgütay Varımlı ölü bulundu. Varımlı, İlhami Erdil'in rütbelerinin sökülerek er rütbesine indirilmesine neden olan kişi olarak tanınıyordu.
... Ve yıl biterken son perde
- 20 Aralık 2009
Ergenekon'' soruşturması kapsamında, Poyrazköy'de ele geçirilen belgelere ilişkin gözaltına alınıp tutuklanan ve itiraz üzerine serbest bırakılan Deniz Yarbay Ali Tatar, hakkında yeniden yakalama emri çıkarılmasına ilişkin tebligatı aldıktan sonra dün intihar etti.
7 Aralıkta Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinde Ergenekon' soruşturması kapsamında tutuklanan Deniz Yarbay Tatar, avukatlarının itirazı üzerine 4 gün önce serbest bırakılmıştı. Savcılığın talebi üzerine hakkında yeniden yakalama emri çıkarılan Deniz Yarbay Tatar'a, mahkemenin kararı, Üsküdar Beylerbeyi'ndeki Astsubay Hazırlama Okulu tesislerindeki lojmanında dün tebliğ edildi. Tebligatın ardından Deniz Yarbay Tatar, evinde silahıyla başına bir el ateş ederek intihar ettiği iddia edildi.
Deniz Yarbay Tatar için Karacaahmet'teki Cemevi'nde bir tören düzenlenmiş, ardından toprağa verilmek üzere Ankara'ya götürülmüş.
TSK açıklamalarına güven erozyonu yaşanıyor...
Size de bir tuhaflık var gibi gelmiyor mu bu kadar şüpheli ölümde?
Üzgünüm ama biz bu tür olayları şimdiye kadar sadece çocuklar uyuduktan sonraki saatlerde yayınlanan gerilimli Amerikan filmlerinde görürdük. Şimdilerde ise çocuklar hemen yanıbaşlarında cereyan eden bu tür olayları gün boyu haberlerde izliyorlar ama, konuşması gerekenler nedense sus pus...
Kameraların karşısına her geçtiğinde esip gürleyen, ama sadre şifa olacak hiçbir beyanda bulunmayan, üstelik milletin endişe ile izlediği roketatarlara boru, adli tıpça onaylanmış metne kağıt parçası diyerek Cumhuriyet tarihimizin en önemli sürecini sıradanlaştırma yaklaşımı sergileyen ama tüm gelişmeler söylediklerinin tam tersi gerçekleşen İlker Paşa, zihinleri kurcalayan yukarıdaki olaylarla ilgili kamu vicdanını rahatlatacak tek kelime açıklama yapmadı.
Bu şartlar altında ne kadar güvenebiliriz ki kendisine? Ne kadar emin olabiliriz ki karanlık noktaların aydınlanması için samimi gayret gösterdiğine? Nerden bilebileceğiz ki, adalatin tecellisine mi yardım ettiğini, yoksa örtbas edilmesi için mi çaba sarf ettiğini? Görüntü çok flu Paşam... Bunu aydınlatmak sizin elinizde.
Sizleri bilmeyiz ama, biz endişe ile izliyoruz birbiri ardına gelen bu tür şüpheli ölümleri... Üstelik kuşkulu ölümlerin kritik dava ile bir çeşit irtibatlı isimlerle ilgili olması, “neler oluyor?” sorusunu daha kuvvetli sormamızı zorunlu kılıyor. (İlker Paşa’ya sorular için Nevzat Tarhan Hocamızın linkteki yazısına bakabilirsiniz)
Ergenekon’un tutuklu sanığı Emekli Tuğgeneral Levet Ersöz'ün tedavi gördüğü hastanede önceki gece ele geçirilen silahlı kişi ile ilgili olarak, “acaba onu da mı öldürmek istediler?” diye sorma gereği bile duymuyoruz Paşam...
Paşam! “Neler oluyor TSK’da?” sorusuna cevap olacak dilerim bir çift sözünüz vardır. Şu ana kadar ki beyanlarınızdan hiç tatmin olmadık da... TSK’yı güveni gerçekte kimlerin sarstığına yönelik ciddi bir muhasebe, yıl sonunda iyi gider diye düşünüyorum... Bu insanlar neden hayatlarına son veriyorlar acaba? Cevabı var mı?
Prof. Dr. Osman ÖZSOY � Haber 7
www.osmanozsoy.com.tr