Bundan sonra diğer yatırımcılara da fırsat olsun diye kota getirebileceklerini söylüyor. Yabancıya kota getirilmesine ise karşı. Stratejik yerler hariç sınır olmasın istiyor ama hemen ardından,“Altı yıldır dünya yatırımcıları cirit atıyor Türkiye’de. Fakat, şartlarına uygun proje bulmakta zorlanıyorlar. Türk girişimci ise neredeyse ortada proje bırakmıyor.Akıllıyız, ekmeğimizi kimseye bırakmayız” diyor. Ataşehir’de yükselen İFM’nin cari açığa çözüm olabileceği tespiti ise daha da çarpıcı. Çünkü, buranın çok uluslu şirketlerin bölge merkezleri için çekim noktası olarak planlandığını söylüyor.
TÜRKİYE
Türkiye’nin en önemli sorunu
İFM, YABANCIYI ÇEKECEK
Ekonomik anlamda cari açığın finanse edilmesi en önemli sorunlardan biri. Bugüne kadar hep fiziksel yatırımlarla ön plana çıksa da en önemli çözüm adreslerinden biri İstanbul Finans Merkezi (İFM). İFM ile hedeflenen doğrudan yabancı yatırımlar. Yani, amaç, çok uluslu şirketler ve çok uluslu bankaların bölgesel merkezlerini buraya çekerek İstanbul’u dünyadaki ilk 20 finans merkezinin içine sokmak. Ancak, bunun için kanuni düzenlemeler yapılması gerekiyor. Ki, bu çalışmalar da yapılıyor. Zaman zaman ben de içinde yer alıyorum.?Yabancı yatırımcıdan vergi almamak, özel alanlar yaratmak, yatırımın bir kısmını karşılamak gibi bir destek paketi söz konusu.
Ulaştırma da çalışmaların bir parçası. Havaray, ring yolları ve raylı sistemler oluşturulacak. Ve buradaki her binaya doğrudan giriş sağlanabilecek. İFM’nin tüm bunlarla cari açığın finanse edilmesinde önemli bir enstrüman olacağını düşünüyorum.
Yabancı 60 hektar alabilmeli mi?
EKMEĞİMİZİ KİMSEYE BIRAKMAYIZ
Aşırı regülasyona karşıyım. Yani, 60 hektarın üzerine de çıkılabilir. Aslında Türkiye’de 2006’dan beri dünyadaki proje geliştiricileri cirit atıyor, proje arıyor. Türk insanı öyle girişimci ki, onlara proje bırakmıyor. Yabancı yatırımcıların ticari mülkte çok fazla başarı sağlayamamasının sebebi, kira getirisi yüksek tüm bir binaya sahip olmak istemelerine karşın buna uygun bir yapının olmaması. Sebeplerden biri arsa fiyatlarının yüksekliği. Türkler, bunu aşmak için kat karşılığı gibi türevler geliştirip onları dışarıda bıraktı. Türk insanı akıllıdır, ekmeğini kimseye bırakmaz. Ama, tabii, yabancı sermayenin gelmesi gerektiğine inanıyorum.
Üretici finansman yapmalı mı?
İŞİ, ERBABI YAPMALI
Kimseyi zan altında bırakmadan kendimizden örnek vereyim. Biz, aslında gıdacıyız. 40 sene önce kendi fabrikalarımızı, otellerimizi, konutlarımızı yapmak için inşaat sektörüne girdik. Proje geliştirme, inşaat, yatırım ve finansman bir bünyedeydi yani. Ama, gelişmiş piyasalarda tüm bunlar ayrı bünyelerde yapılır. Biz de öyle yapıyoruz artık. Tahincioğlu, proje geliştirir. Nida İnşaat, işin müteahhitlik kısmını üstlenir. Finansman kısmında ise bankalar iyi ilerliyor. Ama, alacak daha çok yol var. Çünkü, Avrupa’da konut kredilerinin GSMH’ye oranı yüzde 50’dir. Türkiye’de ise yüzde 5. Toplam krediler içinde konutunn oranı da yüzde 10.
Tüm bunlar sonucunda ben diyorum ki, iş, erbabı tarafından yapılmalı. En azından gelişmiş ülkelerde bu, böyledir. Ama, sermayesi çok sağlam ve bu işi bünyesinde çok iyi yapanların da olduğunu söylemeliyim.
Arz, talebin üstünde mi?
DENGE ŞAŞTI
Şehir dışında bazı bölgelerde arz-talep dengesi şaşmış durumda. Bu yüzden konut düşünenlere ‘ihtiyacınız doğrultusunda yatırım yapın, şirketi tanıyın, projeyi gezin, brüt-net tanımını netleştirin’ diyorum.
Kriz kapıyı çalar mı?
BAZILARININ KAPISINI KIRAR
Kriz, her sektörün kapısını çalar. Birilerininkini birkaç kez çalar. Birilerininkini vurur, kimilerininkini ise kırıp içeri girer.
Şehri yıkmak ve yeniden yapmak
TAMAHKÂRLIK DA YAPIYORUZ
Pozitif kadar negatif yanlarımız da var. Mesela tamahkârlık gibi. Fikirtepe’de dönüşüm projesinde yaşadık bunu. Kadıköy ve Büyükşehir belediyeleri üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Biz de ilgilendik ve ben bölgede 200’er kişilik gruplarla toplam 1.200 kişiyle görüştüm. Hep daha fazlasını istediler. Mesela kat karşılığında yüzde 60, üç senelik kira, bitmiş proje üzerinden fiyat gibi... Sinekten yağ çıkarmaya çalışan yatırımcılar da var. Umarım, düzenleme hızla yapılır. Bakanlığın üçte iki çoğunluğun yeterli olacağı yönünde açıklamaları oldu. Düzenleme olursa yeniden ilgilenebiliriz.
Yabancı serbestçe konut almalı mı?
İBADET DE GECE HAYATI DA...?
Sınırlamalar, stratejik noktalarla sınırlı kalmalı. Bu açıdan mütekabiliyet ilkesi esnemeli. Sonuçta yabancı, arsayı ya da konutu evine götüremeyeceğine göre, parası burada kalacak.
Türkiye’de şu ana kadar 125 bin yabancı konut edinmiş ve bunların yarısından fazlası Antalya ve Muğla’da. İstanbul’daki satın alma sayısı sadece 13 bin. Bölgenin merkezi olmaya aday bir şehir için bu rakam, çok düşük. Mütekabiliyet kalktığında İstanbul’dan da çok alım olacağını düşünüyorum, ama tabii ki yan düzenlemeler şart.
Özellikle Avrupa’dan alım olacağını düşünüyorum. Zaten, toplamda Almanlar ve İngilizler, satılmış konutların yarısının sahibi. Ortadoğu’dan da talep olur. Çünkü, İstanbul, müslüman bir ülkenin avantajlarını da sunuyor. İbadeti özgürce yapmanın yanı sıra gece hayatının tadını çıkarmak gibi.
İstanbul silueti
KARARI ARTIK BAKAN VERECEK
Tarihi dokunun bozulmasından rahatsızım. Ama, bu demek değil ki, yüksek binalar olmasın. Bu arada iyi gelişmeler de var. Mesela Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ‘dönüşüm projelerinde gerekirse ben ruhsat vereceğim’ diyor. İlk örneği İFM’de yaşandı. Yerel belediyeden alınan yetki, bakanlığa verildi. Mesela, biz 42 kat yükselecektik. Bakanlık, belki 30’a düşürecek. Şeriatın kestiği parmak acımaz. Yeter ki yapılsın. Ayrıca, 60 metreyi aşan tüm yapılarda siluet anlamında Büyükşehir Belediyesi onay verecek.
MESLEK
Benim mimarim
ZAMANSIZ YAPILAR
Kesinlikle zamansız yapılar. 1800’lerde mi yoksa 2000’lerde mi yapıldığını bilemedikleriniz...
Benim mimarım
GAUDI, ÇÜNKÜ...
Çok farklı tarzıyla mekânları sanatsal bir hale dönüştürebildiği için Antoni Gaudi.
Hayran olduğum yapı
HAKSIZLIK OLMASIN
Birini seçmek, diğerlerine haksızlık olur.
Mesleğim
HEYECAN
Çok heyecanlandırıyor.
Bu mesleği yapmasaydım
YARATMAYI SEVİYORUM
Mimar olurdum. Çünkü, yaratmayı seviyorum.
Türkiye’ye proje
BOĞAZ’A TURİSTİK PROJE
Boğaz’ın tarihsel dokusunu ön plana çıkaracak, turizmi canlandıracak karma bir proje yapmak isterdim. Ne yazık ki şu anda pek de iyi durumda değil.
Dünyaya proje
EMPIRE STATE YERİNE GEÇECEK
New York Manhattan’da kentin simgesi olabilecek kadar iddialı bir bina yapmak isterdim. Empire State’in yerine geçecek bir bina...
Turizm ve gıdada var mı?
BİRİNİ BIRAKTIM, AMA DİĞERİNİ...
Side, Ürgüp ve İzmir’de toplam üç otelimiz vardı. Üçünü de sattık. İnsan ne olduğunu iyi bilmeli, ne olmadığını da. Turizmde iyi olmadığımızı gördük ve çıktık. Şimdi, ancak çok doğru lokasyonlarda teklif gelirse değerlendiririz.
Biz, ‘Kent Gıda’ ile yola çıktık ve gıda bizim için tutkudur. Çeşitli fonlar kanalıyla çeşitli gıda firmalarına endirekt yatırım yapıyoruz; azınlık hisse alımı, fon kanalıyla yatırımlar gibi...
Konuta karşı neden temkinli?
ÇÜNKÜ DENGE BOZUK
Arsa arzına bakarsanız konut yapmaya elverişli bölgeler genellikle şehir dışında. Her noktası için söylemiyorum ama, buralar, arz-talep dengesinin bozulduğu yerler. Dolayısıyla seçiciyiz. Ama, konut projelerimiz var ve olacak da. Sadece en büyük oyunculardan olmayacağız.
Bundan sonra
OFİS KULELERİYLE YOLA DEVAM
Biliyorsunuz şu anda Göztepe’deki Nidakule, Ataşehir’deki Palladium Tower ve yine buradaki Finans?Merkezi ofis projelerimizin satış süreci sürüyor. Konutta da Çengelköy ve Seyrantepe’de varız. Ofiste iddialı bir şekilde yola devam edeceğiz ama konutta büyük bir oyuncu olma iddiamız, anlattığım sebeplerden dolayı yok.
Bu son işiniz deseler
ISSIZ ADADAKİ EV
Emekliliğimi geçirmeyi planladığım ıssız adadaki evi yapardım.
Gözbebeği proje
HANGİ ÇOCUK?
Bu, ‘çocuklarınızdan hangisini daha çok seviyorsunuz’ demek gibi...
YAŞAM
Çocukluğum
USLU
Uslu bir çocuktum
Çocuklarım
HERŞEYİM
Alara ve Emre benim herşeyim.
İlk param
BASKI YAPIP SATTIM
Ortaokuldayım. Tişörtlere baskı yapıp satıyordum. Epey kârlı bir işti. 1 liraya bastırıp 5-10 liraya satıyordum. Bir yıl sonra mobilet almıştım kendime.
İlk adımlar
HALEL GETİRMEYEN ADIM
Hayatım boyunca iyi ve kötü günde aynı istikrarı gösterip etik değerlerden ödün vermeden başkalarının haklarına halel getirmeyecek adımlar atmaya çalıştım. Tabii ki gençlikte hata sayısı fazla olabiliyor ama, yaş ilerledikçe hataların etkileri de bedelleri de büyüyor.
İlham kaynaklarım
ROL MODELİM BABAM
Babam, rol modelimdi. İlk yıllar, ‘babam bu durumda ne yapardı’ sorusunu sormakla geçti.
Hobim
HİÇ VAKİT KALMADI
Yıllar önce sorsaydınız sizinle çok şey paylaşabilirdim. Mesela, eskiden motor ve otomobil sporları yapardım ama en son yedi yıl önce motora binebildim. Aşırı çalışınca zaman kalmıyor. Şimdi en büyük hobim pazar günlerini çocuklarıma ayırabilmek.
Dostum
DOST KAZIĞI DA YEDİM
‘Dostum’ diyebileceğim birkaç kişi var. Fakat, dost kazıklarım da var. Kazıklar sizi daha temkinli yapıyor.
Fiyatlar şişti mi?
KONUTTA ARTIK YÜKSEK PRİM OLMAZ
Gayrimenkul piyasasında reel bazda maliyet artışı yüzde 25’tir. Reel bazdaki fiyat artışı ise yüzde 0. Baskı, faiz artışı karşısında sektörün satışı devam ettirme ama kârından feragat etme refleksinden kaynaklandı. Önümüzdeki dönemde fiyat artışı baskısı olacağına inanıyorum. Sadece ihtiyacı olanlar konut almalı ve geçmişteki gibi topraktan girildiğinde büyük primler kazanılacağı düşünülmemeli artık. Çünkü, arz talep dengesi oturdu. Ve tasarruf günümüz şartlarında çok önemli.
Hedef kârsa ticari emlak alınmalı. Ben de buraya yatırım yapıyorum. Çünkü, kiralar yüksek. Ofiste getiri yüzde 7-12 arasında. Konutta ise yüzde 3-6. Mesela, Göztepe’deki Nidakule’den birkaç kat aldım. Kiraya verdim. Bölge olarak da inandıkları bölgelere gitsinler. Ben Ataşehir’e çok inanıyorum. Yatırımlarım da bunu gösteriyor.
İYİ Kİ BU KARARI ALMIŞIM: 20 yıl önce eşimle evlenmiş olmak. Erken evlendim. Erken evlilik, Rus ruleti gibidir. Ama ben çok şanslı çıktım.
KEŞKE YAPMASAYDIM: Çok şey var ama, arkaya dönüp bakmak istiyorum.
BİR GÜN MUTLAKA: Ütopik ama ıssız bir adada eşimle sakin bir şekilde emekliliğimi yaşamayı düşlüyorum.
EN ÖNEMLİ SERMAYEM: Çocuklarım.
EN ÖNEMLİ TECRÜBEM: Tecrübe dendiği zaman hatalarıma bakarım. Onlardan ders almak zordur. Hatalar kişiliğinizin sonucudur. Ve bu yüzden tekrarlanabilir. Tıpkı tekrarlayan dost kazıkları gibi.
STRES: Seviyorum ki, sürekli beni buluyor.
SPOR: Hiç vakit kalmadı. Akşamları geç saatlerde de olsa yapmaya çalışıyorum.
BENİM ŞEHRİM: Mardin.
BENİM MÜZİĞİM: 1980’ler...
SON KİTABIM: Peter Hopkirk’ün yazdığı The Great Game ve babam Yakup Tahincioğlu’nun Süryaniler kitabı.
SON FİLMİM: Çocuklarla Mirror Mirror.
PAZARLAR: Aile günüm.
İZ BIRAKAN SEYAHATİM: 15’inci evlilik yıldönümümüzdü. Eşim bir bilet uzatıp ‘Yarın gidiyoruz’ dedi. Oysa ki, benim tüm haftam randevularla dolu. Meğer asistanımla anlaşıp hepsini iptal etmişler. Bir hafta Capri’de başbaşaydık. Muhteşemdi.
KEŞFETMEK İSTEDİĞİM ŞEY: İnsanları dürüst yapabilecek bir iksir.
TEK ŞEY YAPMAYA İZNİM OLSA: Ailemle bütün dünyayı gezmek isterdim.
EKİBİMDE OLMAZSA OLMAZ: Güven. Bazen iki kişi arasında sorun hissederim. Rica ederim, biri gözünü kapatır ve arkasını dönüp kendini diğerine bırakır. Çok zordur bu. Ama, tutulduğunuzda öyle nanıyorsunuz ki...
ŞEYTANIN AVUKATI: Olmazsa olmaz. Sağ kolum odur. CFO’muz Elif Germirli sağ kolumdur ve bir adı da frendir.
EMEKLİLİK PLANIM: Ütopik gelse de eşimle birlikte ıssız adada yaşamak.
Necla Unutmaz/Milliyet