Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  BAYMAK Murat AKDOĞAN
 


Baymak Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akdoğan: Benim bu devlete borcum var
 
ZİYA YILDIRIM
Murat Akdoğan, iş hayatındaki sıra dışı yaşamı, fikirleri ve uygulamalarıyla kafamızdaki klasik işadamı profilinin biraz dışında yer alıyor.
Murat Akdoğan
Baymak Yönetim Kurulu başkanlığı görevinin yanı sıra akademisyen de olan Akdoğan, çeşitli sivil toplum kuruluşlarında da görev yapıyor. Akdoğan, Türkiye'de eşine az rastlanır bir fırsat yakalayıp 26 yaşında Baymak'a müdür olur ve 2001 yılında yaşanan krizi, kendi ifadesiyle ‘yüreğini' ortaya koyarak büyük bir başarıyla atlatır. Şu anda 650 kişiye iş imkânı sunan Akdoğan'ın 2010 yılındaki hedefi, 2 bin kişiye iş imkânı verebilmek ve bölge ülkeleri arasında Türkiye'yi üretim üssü haline getirmek. Başarılı işadamı, bu başarıyı yakalamak için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacağını söylüyor.
19 yıl devlet okullarında ve devletin desteğiyle eğitim ve öğretimini tamlayan Murat Akdoğan, bu nedenle kendisini devlete karşı borçlu hissediyor. En büyük isteği ise bütün mallarını vakfedip bir üniversite kurmak. Akdoğan, bu düşüncesini gerçekleştirebilmek için yine kendi ifadesiyle ‘müzakerelere' devam ediyor. Akdoğan'ın birinci önceliği müdür olduğu şirketini en iyi şekilde yönetmek. Bir patron edasından çok çalışan bir eleman gibi hareket ediyor. Onun için iş ciddiyeti vazgeçilmez. Sabah erkenden işe geliyor. Akdoğan'ın şu sözlerinden, başarının nasıl yakalanacağı net bir şekilde anlaşılıyor: "Bu şirkete her sabah girerken bu koltuğu her gün yeniden hak etmeye çalışıyorum."
"Üç tane şirket modeli var. Birinci büyük olanlar, ikincisi büyüklere benzemeye çalışanlar, üçüncüler ise reformistler. Biz reformist olarak geldik buraya. Satışta, üretimde, satın almada reformist yönümüz bizi lider firma yaptı ama hiçbir zaman reformist yanımızı bırakmadık." diyen Akdoğan ile söyleşimizde büyük bir başarının anatomisini bulacaksınız.
Yoğun bir yaşamınız var. Bir taraftan işadamı kimliğiniz, diğer yandan akademisyen kimliğiniz, diğer bir yanda çeşitli sivil toplum kuruluşlarındaki görevleriniz. Bu kadar işe nasıl vakit ayırıyorsunuz?
İnsan ömrü yapılacak işlere yetmez. Öncelikleri belirlemek çok önemli. Neleri önce yapmamız gerekiyor. Bu önceliklerimiz bize neler kazandırır. Buna karar vermemiz gerekiyor. Benim yaptığım da budur. Önceliklerimi belirliyorum. İlk önce bunlara vakit ayırıyorum. Hayatta başarılı insanlara baktığınız zaman göreceksiniz ki hep önceliklerini yerine getiren insanlar. Yoksa bütün işlerini yapan insanlar başarılı olacak diye bir şey yok. Benim birinci önceliğim, bu şirketi ayakta tutmak. Bugün yaklaşık 650 kişiye iş imkanı sağlıyoruz. 2010 yılı hedefimiz 2 bin kişiye iş imkanı vermek ve onların geçimini sağlamak. İkinci önceliğim ise üniversite. Çünkü ben bu devlete borçluyum. Bu devlet beni 19 sene okuttu. Ben de 15 yıldır ders veriyorum. 4 yıl sonra bu devlete olan borcum bitecek. Vaktimiz olursa daha fazlasını veririz. Çünkü bu ülkenin, gençlerinden başka bir şeyi yok. Bu hazineyi iyi değerlendirirseniz Türkiye önemli bir fırsatı yakalamış olur. Kötü değerlendirirseniz Türkiye için büyük bir risk olur. Dolayısıyla Türkiye'nin tehlikelerden ve risklerden uzaklaşması için gençlere yatırım yapılması gerekiyor. Bu gençlere en rahat ulaşılabilecek yerlerden bir tanesi üniversite. Hem mesleki anlamda hem de sosyal ve kültürel anlamda birikimlerimizi gençlere aktarmamız lazım. Bir öğrencimin velisiyle görüştüm. Kızının çok başarılı olduğunu söyledi. Veli, kızına veremedikleri bir duyguyu benim verdiğimi söyledi. ‘Ne o duygu?’ dedim. ‘Kızıma sosyal sorumluluk kavramının bilincine varmasını sağladınız' dedi. ‘Kızımızın ülkemize bakışı değişti’ dedi. İşte üniversite bu nedenle çok önemli. Orada gençlere bir şeyler kazandırmamız gerekiyor.
Öğrencileriniz tarafından son derece sevilen bir hocasınız. Yoğun iş temposundan dolayı yorulduğunuz, stres yaşadığınız anlarda ‘ceketimi alıp gideyim, öğrencilerime ders anlatayım, yeter artık’ dediğiniz oluyor mu?
Üniversitede hocalar, emekli olunca yerin burası diyor! Tabii ben çok istiyorum. Hatta ben üniversite yaptırmayı düşünüyorum. Bu konuda danıştığım değerli hocalarımız var. Başbakanlık Müsteşarı Prof. Dr. Ömer Dinçer'in de bu konuda fikrini aldım. Ona danıştım. Kafamda, bir gün bütün mallarımı vakfedip üniversite yaptırma fikrim var. Böyle bir düşüncem var.
Baymak maceranız nasıl başladı?
Baymak'ta mühendislik kadrosunda çalışmaya başladım. 6 ay sonra fabrika müdür yardımcısı oldum. 1 sene sonra da fabrika müdürü oldum. Fabrika müdürü olduğumda 24 yaşımdaydım. O dönemde 2001 krizi çıktı. Krizlere karşı bir tecrübemiz yoktu ama güçlü bir yüreğimiz vardı. Krizi o yüreğimiz sayesinde yendik. Krizle böyle başa çıkabildik.
Baymak'a iş başvurusu yaptığınızda 'Benim bu şirketi büyütecek olağanüstü modellerim var' demişsiniz. Neydi o modeller?
Çoğunu gerçekleştirdik. Şimdi yenisi var. Bitmiyor modeller. Farklı iş modeli kurmak. Herkes ürünü üretir, herkes ürününü satar. Ama siz bu daha farklı yaparsınız. Üç tane şirket modeli veya tipi var. Birinci büyük olanlar, ikincisi büyüklere benzemeye çalışanlar, üçüncüler ise reformistler. Biz reformist olarak geldik buraya. Onların iş yapma modelleri dışında iş modelleri getirdik ve geliştirdik. Satışta, üretimde satın almada. Bu reformist yönümüz bizi lider firma yaptı ama hiçbir zaman reformist yanımızı bırakmadık. İlk başta batan bir şirketi yani Baymak'ı kurtardık ve onu lider bir şirket yaptık. Sonra uluslararası bir şirket yaptık. Şimdi ise bu şirkette en büyük hedefim Avrupa'da üretim üssü olmak. Bugün 10 ülkede üretim tesisleri var. Bu tesislerde üretilen ürünlerin yüzde 30'unu Türkiye'de üretme hedefimiz var. Genç bir nüfusa sahip Türkiye. Bir tek teknoloji eksik. Yurtdışındaki tesisleri söküp Türkiye'ye getirdiğim zaman ve ilave yatırım yaptığımda Baymak'ta çalışan insan sayısı 2 bine çıkacak. Teknoloji transferleri yapacağız. Teknoloji transferi yaptığımda insanların beyin gücünü ve kabiliyetlerini geliştirecek. Yapılacak üretimle en az 200 milyon dolarlık bir ihracat kazandırmış olacağız Türkiye'ye.
Isıtma, soğutma ve güneş enerjisi sektörünü değerlendirir misiniz?
Bu sektörün en önemli sorunu tekstil sektöründe başarılı olamayanların bu sektöre giriyor olması. Şu anda bu sektörde enflasyonist bir durum söz konusu. Bunlar hesapsız kitapsız yaptıkları yatırımdan dolayı piyasayı çok kötü etkiliyor. Bir gün işler rayına oturacaktır. Kaliteli üretim yapanlar ayakta kalacak. Gününü kurtarma derdinde olanlar ise kaybolup gidecektir.
Kafamızdaki klasik işadamı profilinin biraz dışında yer alıyorsunuz. İşadamından manken de olabileceğini göstermiş oldunuz. Billboardlarda sizin resminizi gören çevrenizdekiler, arkadaşlarınız, tanıdıklarınız nasıl tepki gösterdi?
Kötü bir tepki vermediler. Türkiye'nin en büyük modacısının mankenliğini yaptım. Aynı zamanda Faruk Saraç'la hemşehriyiz.
 




 
 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2043798 ziyaretçi (4494704 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol