
 Lojistik sektöründe yıldızı parlayan şirketlerden biri olan Transtaş’ın  İcra Direktörü Berna Akyıldız, dedenin kamyonla, babanın TIR’la nakliyat  yaptığı bir aileden geliyor. Babasından devraldığı bayrağı iki  kardeşiyle uluslararası alana taşıdı. Proje lojistiği yapan Transtaş,  yolcu köprüleri, 250 tonluk trafo gibi ağır yükler taşıyor. TAV’ın  havalimanlarının hemen hemen tamamının lojistiğini yapan Akyıldız, “Son 5  yılda 10 havaalanı projesi yaptık” dedi
Bu sayfada elimden  geldiğince kadın patronlara yer vermek istiyorum ama doğruyu söylemek  gerekirse çok zorlanıyorum. Malum kadınların iş dünyasında yükselmesi,  üstelik kendi işini kurup dünyaya açılmasında engeller ve zorluklar var.  Tekstil, gıda gibi sektörlerde kadın işveren sayısı diğer sektörlere  göre fazla. 
Transtaş, lojistik sektöründe yıldızı parlayan bir  şirket. Lojistik erkek egemen bir sektör. Türkiye’de de bu sektörde çok  az kadın oyuncu var. İşte onlardan biri Berna Akyıldız. Üstelik erkek  egemen sektörlerde görmeye alıştığımız kadın tiplemesinin de dışında.  Erkek gibi kadınlardan değil. 
Transtaş’ın üçüncü kuşak  temsilcisi. Dede kamyonla, baba TIR’la nakliyat yaparken o iki erkek  kardeşiyle birlikte proje lojistiği yapıyor. Çin’den Amerika’ya  uzanıyor, hayatı yollarda geçiyor. Afrikalı, Uzakdoğulu, Arap... Her  milletten çalışanı var. “Kariyer de yaparım, çocuk da” diyenlerden.  Mutlu bir evliliği, iki de çocuğu olan global oyuncu Berna Akyıldız’la  Transtaş’ın öyküsünü konuştuk. 
Biz Transtaş’ın adını yeni yeni duyuyoruz, oysa çok eski bir şirket...
Evet. Dedem nakliye işi yapıyormuş, babam bayrağı devralmış, sonra da ben. 
Çok kısa geçtiniz. Nerelisiniz?
Samsun  doğumluyum. Dedem nakliyeciliğe Samsun’da başlamış. O dönemde  Karadeniz’deki ilk kamyonu dedemin aldığı söylenir. Babam Kamil  Topaloğlu da 1977’de Transtaş’ı kurdu. 
Siz Samsun’da mı büyüdünüz? 
Hayır. İstanbul’da büyüdüm. Üniversiteyi Ankara’da okudum. Okulu bitirdikten hemen sonra da işe başladım. 
Kendi seçiminiz miydi?
Evet dersem yalan olur. Babamın yönlendirmesiyle oldu ama kısa zamanda çok sevdim işi. 
Dededen kalma bir iş olduğu için bu size ekstra bir sorumluluk yüklemiş olmalı...
Olmaz  olur mu. Bilirsiniz, birinci kuşak girişimci, ikinci kuşak koruyucu,  üçünçü kuşak ise ya geliştiriyor ya batırıyor. Yani çok riskli.  Kardeşlerimle birlikte büyük sorumluluk aldık. İşi geliştirdik. 
3 kardeş misiniz?
Bir de ablamız var. O erken evlendiği için bu işlere hiç girmedi. 
Babanızdan devraldığınız şirket nasıldı?
Uluslararası  taşımacılık işi zaten 1970’lerin başında başladı. Biz karayolu  filosuyla başladık. Türkiye Avrupa ve Avrupa Türkiye ile Ortadoğu arası.  İlk iplik ve lastik taşımacılığı yapıyorduk O dönemde Eczacıbaşı’nın  ürünlerini taşırdık. Babam zaten yurtdışına açılmıştı ama TIR’larla. 
Kadın sayısının sektörünüzde yok denecek kadar az olması sizi ürkütmedi mi?
Lojistik  hiç kadına göre değil derler. Babam ‘Sen başla’ dedi ve başladım. Ben  başladığımda sektörde iki kadın vardı. Dışarıdan bakıldığında bir  kadının yapamayacağı işler olarak görülüyordu. İyi bir eğitimim vardı ve  bu işlerin içinde büyümüştüm. Hep vizyonu geliştirmek gerektiğini  düşündüm. 
Kamyonculuk, tır filosu derken siz işi hangi noktaya getirdiniz?
Ticareti  ve ticareti kurallarıyla yapmayı büyüklerimden öğrendim. Onlar sözle  ticaret yapılan dönemin insanları. Farklı bir kültürleri var. Biz eğitim  aldık, yabancı dil öğrendik. Batılının ne düşündüğünü, dünyanın nereye  gittiğini takip etme şansımız oldu. 1980’lerin sonunda artık her şey  karayolu değildi, bunu görmeye başladık. Hava ve deniz departmanını  kurduk. Konteynır işine girdik. Her zaman bilgimizin yeterli olduğuna  inandığımız ağır ve geniş yükleri taşıdık. 
Proje örneği verebilir misiniz?
Bu anlamda ilk olan proje, Dubai’deki TAV İnşaat’ın hangar çatı çelik konstrüksiyon işi. 2003’te Dubai ofisini açtık. 
Siz Katar’da ofis açtınız değil mi?
2006’da Katar’daki Doha ofisini açtık. Mısır-Kahire’de de merkezimiz var.
Başka nerelerde var ofisiniz?
Çin- Şanghay, Almanya Düsseldorf’da da ofisimiz var. Libya’da var. 
TAV’ın havalimanlarının hemen hemen hepsinin lojistiğini siz yapıyorsunuz...
Bu  şu demek, havaalanında kullanılan tüm malzemeyi dünyanın farklı  yerlerinden taşıyoruz. Bu çok ayrıntılı bir planlama gerektiriyor. 
Çok ağır yükler ve büyüklükler söz konusu...
250  ton trafoyu limana taşıdık. Mardin’e de 150 ton trafo taşıdık. Mardin’e  trafoyu Kızıltepe’de şantiyeye kaydırarak indirdik. Yolcu köprüleri  taşıyoruz dünyanın her yerinden her yerine. Çok uzundur bunlar. Dünyanın  herhangi bir ülkesinden alıp limana getiriyorsunuz. Özel koşullar ve  deneyimlerle depoluyorsunuz. Gemiyle eşleştirmek her zaman mümkün değil.  Bazen taşıdığımız malzemenin değeri geminin 10 katı olabiliyor.  Amerika’dan Gürcistan’a yolcu köprüleri taşıdık. Tiflis’e çok zor  taşıdık.
Neden?
Çok özel bir araziydi. Yol yoktu. Bahçe duvarları yıkarak geçtik. 
Masa başında her ne kadar her şey planlansa da sahada çok sorun çıkabiliyor gibi geldi bana...
Kesinlikle. Masa başında planladık oldu diyebileceğiniz bir işimiz yok. 
Yeni trend Mısır
Siz son dönemde nerede ticari hareketlilikte artış görüyorsunuz?
Yeni  trend Mısır çok aktif. Avrupa ve Amerika ihracatı çok arttı. Konteynır  bulmakta zorlanıyoruz. 3.5 yıl önce TAV’ın projesi için Kahire’ye  gittik. Mısır’ın şimdi en prestijli lojistik şirketi olarak  gösteriliyoruz.
Hâlâ karayolu filonuz da var...
Karayolu filomuz 37 TIR’dan oluşuyor. Aktif olarak çalışıyoruz. 
Kaç havaalanı yaptınız?
Son  5 yılda 10 havaalanı projesi yaptık. 2 tanesi bitmek üzere, diğerleri  bitti. Bir yanımız da iş geliştirmeye devam ediyor. Yeni ürünler de  geliştirdik. Çin’den parsiyel kargo taşımaları yapıyoruz. Çin’den Mısır,  Türkiye, Almanya arasında deniz yoluyla parsiyel kargo taşıyoruz. 
Neden bu işe de başladınız?
Parsiyel  yük küçük küçük yüklerin birleşimi. Mısır için çok iddialıyız. 4-5  günde malı teslim ediyoruz. Gümrüklerde çabuk işlerimizi hallediyoruz.
İlk projesi, Haliç’i temizleyen gemi oldu
İlk projeniz neydi?
İlk  projem Haliç’i temizleyen aracın demonte olarak getirilmesiydi. Nehir  gemileriyle taşındı. Farklı kanallardan gelip Türkiye’de gemi haline  getirildi. 23 yaşında o projeyi yaptım. O dönemde yaşımı gizliyordum.  Beni büyük gösteren kıyafetler giyiyordum. Sektörü sevdim. Erkek egemen  bir sektördü ama yavaş yavaş değişti. Hâlâ erkek egemen ama kadın sayısı  arttı.
En zor gümrük Kuzey Afrika
Kaç kişi çalışıyor şirketinizde?
Transtaş’ta 200 civarında kişiyle 4 kıtada iş yapıyoruz. 
Çin faktörü işlerinizi nasıl etkiledi?
Birçok Avrupa markası Çin’de üretiliyor, onları taşıyoruz yoğun biçimde. Müşterilerimiz Avrupalı ama üretim yerleri Çin. 
Türkiye’den Çin’e mal götürüyor musunuz?
Türkiye’den Uzakdoğu’ya mermer gidiyor. 
Dünyanın en zor gümrüğü neresi?
Dünyanın  en zor gümrüğü Kuzey Afrika gümrükleri. Her şeyleri eski. Ticaret  yaygınlaşmadığı için çok zorluk var. Bazı malzemeler ilk kez ülkeye  girdiği için bir tanımı yok.
GEORGETOWN’A KABUL EDİLEN İKİ TÜRK’TEN BİRİ ONUN KIZI
Berna  Akyıldız, Türk-Katar İşadamları Derneği’nin tek kadın üyesi. Gazi  Üniversitesi İşletme mezunu. İlk lojistik projesini yaptığında 23  yaşındaydı. Akyıldız’ın 19 yaşında kızı var. Akyıldız, “Georgetown  Üniversitesi’ne gidecek bu sene. Oraya bu yıl iki Türk öğrenci kabul  edildi. Kızımla hem gurur duydum, hem de çok sevindik. 15 yaşında da  oğlum var. Kızım geçenlerde bana, ’Dönüp Transtaj’da çalışmak isterim’  dedi. Çok memnun oldum” diyor.
EN ZOR GÜNÜM: 4 gün uyumadım
Çok  zor günüm var. Projeler bitene kadar soluk almadığımız olur. Bazı işler  yerine ulaşana kadar telefon başından ayrılamadığım da olur. Zorluk  dereceleri birbirine yakın olan çok proje oldu. Beni en çok  heyecanlandıranlardan biri Mardin’deki trafodur. Çok zor bir  yerleştirmeydi. 4 gün gözüme uyku girmedi.