Hem de açtığı davalar sıradan değil, Türkiye'nin gündemine oturan önemli meseleler. Haftada bir ya da iki kez suç duyurusunda bulunuyor, bugüne kadar açtığı davaların sayısını kendisi de unutmuş.
Ülkemizde çeşitli sebeplerle sıklıkla eylemler düzenleniyor, gidişattan memnun olmayanlar tepkilerini bu şekilde gösteriyor. Ancak bir kişi var ki çoğu kez, ülke adına doğru bulmadıklarını tek başına protesto ediyor. Üstelik eylem biçimleri çok ilginç. Emekli Orgeneral İlker Başbuğ'a soba borusu gönderiyor, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesine 'Ben bunu hazmedemem' diyen Deniz Baykal'a hazımsızlığı gideren 'Talcid'... Sözünü ettiğimiz kişi Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik.
Kendisi avukat değil, dış ticaretle uğraşıyor. Bir haksızlık ya da adaletsizlik karşısında hemen dava açıyor. Üstelik sıradan davalar değil. Türkiye'nin gündemine oturan önemli meseleler. Öyle ki haftada bir ya da iki kez adliyede. Bugüne kadar açtığı davaların sayısını kendisi bile unutmuş. Tam sayı veremese de bir yılda 70 kez davacı oluyor.
Buluştuğumuzda da elinde dava dilekçeleri vardı. Röportaja gelmeden önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya hakkında suç duyurusunda bulunmuş. 25 Kasım Şapka ve Kıyafet Devrimi'nin yıldönümü ve aslında herkesin şapka takması lazım. Başsavcı Yalçınkaya'ya, devrim ilkelerinden söz ettiği ancak kendisinin de bu devrimi uygulamadığı için dava açmış. Dilekçeye şöyle yazmış: "Türkiye'mizin şapka takmayarak geri kalmışlığına sebebiyet veren, efendi, bey, paşa, hanımefendi, hacı, hoca gibi unvan ve lakapların yasak olmasına rağmen bunu uygulattıran ve buna göz yuman başta devrim bekçisi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya olmak üzere tüm yetkililer suçludur."
Adem Çevik'in önemli suç duyurularından biri de Nur Serter ve ikna odaları hakkında. Eski İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Nur Serter'in "İkna odalarında başörtülü 198 öğrenciyle görüştük ve kayda aldık." şeklindeki açıklamasının ardından hem Nur Serter'e hem de İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu. Üstelik davayı açan ilk kişi unvanını kazanarak.
Çevik'in ilklerinden biri de Anayasa Mahkemesi'ne 50 yıldır ilk kez bir dilekçe kabul ettirmesi. Mahkemenin önünde eylem yapıp dört kişi (Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve üyeler Fulya Kantarcıoğlu, Osman Paksüt, Serdar Özgüldür) hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Anayasa Mahkemesi üyelerinin bazı kesimlerce baskı altına alınmaya çalışıldığını düşünen Çevik, eylemini maket uçak, tank, silah ve kafeslerle yapmış.
Açtığı davalardan sonuç çıkmasa dahi kamuoyu tepkisi oluştuğunu düşünen Çevik'in hakkında açılmış sekiz dava var, ayrıca birçok kez gözaltına alınmış. Ona göre zulüm nereden gelirse gelsin karşı çıkmak gerekiyor. Mahkemelerin Türk milleti adına karar verdiğini ve milletin hakkını araması gerektiğini hatırlatıyor.
Çevik'in başkanı olduğu Adalet Platformu, üç yıldır faaliyette ve 140 üyesi bulunuyor. O ise eylemlerini çoğu kez yalnız yapıyor. "Ben kendimi hiçbir zaman küçük görmüyorum. Bir taş parçası koca bir treni durdurabiliyor. Yaşanan zulümleri iki satırlık bir dilekçe engelleyebilir." diyor. Onu 'milletin avukatı' diye tanıyorlar. Aynı zamanda insan haklarıyla ilgili 30'a yakın derneğin üyesi.
Çevik, savcılarla zaman zaman tartışma yaşadığını söylüyor. En son verdiği dilekçeyi savcı almak istememiş. "Sen kim oluyorsun da Başsavcı'yı (Abdurrahman Yalçınkaya) şikâyet ediyorsun? Bu hakkı, bu cesareti nereden buluyorsun?" diye kızmış.
Adem Çevik'in ilginç suç duyurularından bazıları
İlker Başbuğ'a soba borusu göndermiş: Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Poyrazköy'de LAW silahlarının bulunması üzerine, "Silah değil boru bunlar." açıklamasında bulunmuştu. Ergenekon'u sahiplendiğini düşünen platform, Başbuğ'a soba borusu göndermiş. Kargoyla gönderilen soba boruları, genel müdürlükten geri dönmüş.
Deniz Baykal'a hazımsızlık için Talcid: Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçildiği zaman eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Ben bunu hazmedemem." demişti. Bunun üzerine doktora giden Çevik, hazımsızlığa iyi gelen 'Talcid' yazdırmak ister. Doktora hasta kısmına Deniz Baykal yazar mısınız? der. Doktor, "Senin adın Deniz Baykal mı?" diye sorar. "Hayır" cevabını verince doktor ilacı yazmaz. Pes etmeyen Çevik, bir şekilde reçete bulur, kendisi yazar ve imzalar. 'Hazımsızlığa iyi gelir' notuyla ilacı gönderir.