Ancak zaman zaman tersine göçlerle, köylerin talihini değiştiren insanlar da var. Şeyh Edebali'nin "Evine, toprağına, tekkene, suyuna sahip çık." sözünü hatırlatan Rıfat öğretmen bunlardan biri.
66 yaşında her şeyi geride bırakarak doğduğu yere, Bilecik'in Dereşemsettin köyüne dönmüş Rıfat Şahin. 28 yıllık öğretmenliğin sonrasında eşi Emel Hanım'la karar vermiş dönmeye. Işıkların bir bir söndüğü, genç nüfusun yerini yaşlılara bıraktığı köyünde yeni bir ışık yakmış.
2004'te köyüne yolu düşer Şahin'in. Bu ziyaret sırasında babasından kalan misafirhane ve evin yıkılmak üzere olduğunu fark eder. İçi sızlar. Buralar köhne ve harap haldedir. Eşinin üzüntüsünü gören Emel Hanım bir teklifte bulunur. "İzmir'in sıcağından ve evde boş oturmaktan sıkıldık, hep aynı insanları görüyoruz, aynı şeyleri yapıyoruz. Köyün havasının Uludağ'dan farkı yok. Burada yürüyüş yaparız, domatesimizi biberimizi eker, yeriz. Biz öğretmeniz, farklı olmalıyız, gel bu evi yapalım. Burada bir ışık yakalım." der. Emel Hanım'ın desteğiyle köylüye örnek olabilmek ve eğitim hizmetine devam edebilmek için dönmeye karar verirler. 2005 yılında tamamladıkları küçük evlerine yerleşir Şahin çifti.
Etrafında bir fark oluşturmayı seven Şahin, kolları sıvar. 2005'te Tarım İl Müdürlüğü'ne gider. Bir proje hazırlayarak ceviz ağaçlandırması için yardım ister. İzmir'de uygulanan bu proje kabul edilir ve köylü de ikna edilerek tam 1000 ağaç dikilir Dereşemsettin köyüne. 80 dönüm üzerine dikilen ağaçların sayısı, 2010'da 4 bine ulaşır. Köylü durumdan çok memnundur. "Hocam buraya senin ismini verelim." deseler de Rıfat öğretmen bunu kabul etmez. "Siz kendi tarlalarınızdaki cevizlerinize bakın yeterli." der.
Hayatı boyunca gittiği yerlerde 'Birlikten kuvvet doğar', 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' parolası ile hizmet veren Şahin, için bu ilk değildir. O, gençlik yıllarında ilk tayin yerlerinden birisi olan Damlacık köyünde de hayırlı işlere önayak olur. Köylünün mide ağrısı çektiğini fark eder. Evlerinin önündeki kuyu suyunu kontrol eden Rıfat Bey, suyun içinde kıl kurdu olduğunu fark eder. Köylünün temiz suya kavuşması için gerekli yerlere başvurur ama su yola bağlıdır. Yolu olmayan 5 km uzaklıktaki yayladan su gelmesi gerekmektedir. Önce yol yapılması şarttır. Dönemin komutanı Hüdaverdi Paşa'ya gider, yol için kepçe ister. Fakat Paşa bunu reddeder. Rıfat Öğretmen çareyi paşanın emir subayında bulur. Emir subayı arkadaşıdır. "Paşanın yanında sana kepçeyi sizin emrinizle verdik paşam diyeceksin." diye tembihler. Hüdaverdi Paşa da yaşlı biri olduğundan konuyu tam hatırlayamaz ve durumu kabullenir. Yol yapılır ve yayladan köye temiz su, ardından da elektrik getirilir. Köylü duruma o kadar sevinir ki Rıfat Öğretmen'in heykelini yapmayı bile teklif eder ama o, bunu kesinlikle kabul etmez.
Köylüye keçi yetiştirmeyi öğretti
Köyün talihini değiştirmekte inatçı olan ikili, 28 yıllık öğretmenlik deneyimlerini köylüye aktarmak istemektedir. 2006 yılında gazete okurken karakeçi ve saanen keçisi melezlemesi ile ilgili bir haber gözüne ilişir Şahin'in. Kafasında şimşekler çakar. Haberde saanen keçilerinin yılın 300 günü süt verdiği, karakeçi besiciliğinden çok daha iyi olduğu yazmaktadır. Konu hakkında bilgi almak için İzmir Zootekni Bölüm Başkanı Mustafa Kaymakçı'nın yanında alır soluğu. Karakeçi ve saanen keçisi melezlemesi hakkında bilgi alan Rıfat öğretmen, Bilecik'te de bu hayvanların yetiştirilebileceğini öğrenir. İzmir dönüşünde Tarım İl Müdürlüğü'ne giden Rıfat Öğretmen yetkililerle görüşür. İlk görüşmeleri sonucunda proje benimsenir ama ödenek olmadığı söylenir. Kısa süreli çalışmaların ardından 2007 yılında ilk olarak 15 bin lira bütçe ayrılır. Bu arada Eşi Emel Hanım ile birlikte saanen keçileri hakkında bilgi edinmeye başlarlar. Kiraladıkları bir araçla saanen keçilerinin üretim merkezi olan Çanakkale Üniversitesi Zootekni Bölümü'nü ziyaret etmek isterler. Ama kiraladıkları araç yolda bozulur. Yine de, Emel Hanım'la, Bölüm Başkanı Türker Savaş'ı ziyarete giderler. Uygulama alanları hakkında edindiği bilgileri vali yardımcısı Abdurrahman İnan ile paylaşırlar. Bu arada Vali Musa Çolak da projeyi benimser ve özel idare müdürlüğü bütçesinden 15 bin lira ayrılır. İlk etapta 7-8 kişiye verilir keçiler. Rıfat öğretmen de uygulayıcı olarak katılmak için projeye katılır.
Şimdi emekliler köye dönüyor
Köyde bir ışık yakmıştır Rıfat öğretmen. Bunu fırsat bilip köye dönenlerin sayısı artar. Emekli demiryolu işçisi Mustafa Albayrak bunlardan biri. Emekli olduktan sonra Bilecik merkezde dolmuş şoförlüğü yaparak geçimini sağlayan Albayrak, küçüklükten tanıdığı Rıfat ağabeyinin köye döndüğünü duyar. "Hayalimde hep köye geri dönmek vardı. Ama bir türlü göze alamıyordum. Rıfat abimin köye dönüşü bize bir şeyleri hatırlattı. Özümüzü, baba ocağımızı ne kadar boşladığımızı hatırladım." diye anlatıyor köye dönüş nedenini. Saanen keçisi projesini fırsat bilerek yıkılmak üzere olan evini yaptıran Akbayrak, eşi Behiye Hanım ile birlikte köyde yaşamaya başlar. Şimdi daha sağlıklı olduklarını belirten Akbayrak, "Bilecik'te sıkıntıdan akşamları ya kahveye gidiyordum ya da televizyona takılıp kalıyorduk. Şimdi boş vaktimiz yok. Ben keçilerimiz ile uğraşıyorum. Eşim de peynirleri yapıyor. Biz burada Rıfat Hoca'mın sayesinde köyde bir şeylerin yapılabileceğini göstermek istiyoruz." diye konuşuyor.
|