Gaz lambalı evde büyüdü milyonluk daireler yapıyor
Lüksün sınırlarını zorlayan ve fiyatları milyon YTL'ye ulaşan konutlar, daha proje halindeyken alıcı buluyor. Bu projelerden birinin arkasındaki isim ise Süleyman Varlıbaş. Varlıbaş, "Ben yoksulluktan geldim" diyor
Fiyatları 1 milyon YTL'ye kadar çıkan lüks gökdelen daireler, artık maket üzerinden satılıyor. "Bizim rezidansımız daha lüks" diyerek birbiriyle yarışan projelerde, akla gelen her türlü konfor mevcut. Alışveriş merkezinden eczanesine, kuaföründen spor salonuna kadar kendi içinde tüm ihtiyaçlara cevap vermeyi hedefleyen projelerin standartları gibi fiyatları da çok yüksek. 60 metrekarelik daireler 120 bin YTL'den başlarken, orta büyüklükteki bir daire 500 bin YTL'ye, en büyükleri ise 1 milyon YTL'ye kadar çıkabiliyor. Gökdelenler halinde yükselen projelerden biri de İstanbul'un Anadolu yakası Batı Ataşehir bölgesinde inşa edilen Up Hill Court (Tepe üstündeki yerleşim alanı). Helikopter pisti, limuzin servisi de bulunan 1744 daireli lüks-üstü projenin ilk bölümünde, fiyatı 700 bin YTL olan dairelerin tümü satılmış.
Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) iştiraki Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı güvencesinde yapılan projenin arkasında, iki arkadaşın şirketleri Varyap Varlıbaşlar ve Teknik Yapı Ortak Girişimi var. Birçok kamu binası ve enerji nakil hatlarında imzası olan Varyap Varlıbaşlar Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, "Orta ve üst sınıfa konut satsak da, biz yoksulluğu bilen insanlarız" diyor. Varlıbaş'la iş yaşamını, inşaat sektörünü, son projesini ve ev alacaklara uyarılarını konuştuk.
ÜÇ KİŞİ BİR ODADA YATARDIK
'Lüks ötesi' denebilecek konutlar yapıp satıyorsunuz. Siz nasıl bir evde büyüdünüz?
Ben köylü çocuğuyum. Trabzon Çaykara'nın köyünde o zamanın şartlarında güzel bir evimiz vardı. Her tarafı ahşap olan evin 6 odası vardı ama, altı çocuk, anne, baba, dede, iki büyükkanne birlikte yaşıyorduk. Herkese bir oda düşmüyordu. Üç kişi bir odada yatardık. Akşama kadar bağda anneme, babama yardım eder, akşam da gaz lambasıyla ders yapardım. O şartlarda yetiştik. Ankara'da işim olduğu zaman otel parası vermemek için, akşam saatine bilet alıp geceyi yolda geçirir, sabah işimi hallederdim. Dişimizden tırnağımızdan artırarak bir yerlere geldik. Varlığın da yokluğun da kıymetini bilen insanlarız.
Müteahhitlerin çoğunluğu Karadeniz'li ve kamu ihaleleriyle işe başlamış kişiler. Siz de babadan mı müteahhitsiniz?
Aslında ben devlet memurluğundan müteahhitliğe geçtim. Ama babam Mehmet Varlıbaş, 1970'li yıllarda devlet ihalelerine girerek, köylerin enerji nakit hatlarının yapımıyla bu işe başladı. O zaman ben Çaykur'da fabrika müdürlüğü yapıyordum. Babamın başlattığı inşaat işini, biraderlerle biraz daha kurumlaşarak devam ettirdik. Adana, Urfa , Antep ve Mersin'de köyleri elektriğe kavuşturduk. Hatta Urfa'da 1980 yılında Evren Paşa'nın ısrarı ile normalde bir yılda bitecek 66 kilometrelik enerji nakil hattını, o zamanın şartlarında üç ayda bitirdik. 1980 yılında Evren Paşa'nın ısrarı ile Urfa'da üç ayda 66 kilometrelik enerji nakil hattını yaparak, o zamanın şartlarında çok kısa bir sürede bu işi yaparak Türkiye'nin o bölgelerini aydınlığa kavuşturduk. Normalde bir yılda bitecek bir işti. Altyapı, yol, arıtma tesisi, okul, hastane, endüstriyel tesis, kampüsler yaptık.
DEVLET 200 TRİLYON KAZANACAK
TOKİ'nin iştiraki Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı ile hasılat paylaşımı sistemiyle konut işine girdiniz. Up Hill Court'un arazisi çok değerli bir arazi. Nasıl bir hasılat paylaşımı söz konusu?
Bu projeye Varyap Varlıbaşlar ve Teknik Yapı Ortak Girişimi olarak, en iyi şartlardaki teklifi biz verdiğimiz için iş bizde kaldı. Hasılat paylaşımı, TOKİ'nin ekonomiye kazandırdığı bir sistem. TOKİ, atıl durumda bulunan arazileri bu şekilde ihale ederek, talipleri yarıştırıyor, kendisi hiçbir risk almıyor, masrafı müteahhide yüklüyor, ama karı paylaşarak iyi bir yöntemle bu işleri yapıyor. Bizim buradaki arsanın ekspertiz değeri, -sonradan öğrendiğimize göre-, 57 trilyon olmasına rağmen, biz bu arsayı 136 trilyon 400 milyar liralık bedelle aldık. Üzerinde geliştirdiğimiz proje ile yarattığımız artı değerle gördük ki, devletin payı bundan yukarı çıkarak 200 trilyon civarında olacak. TOKİ, bu sistemde yaptığı ihalelerle bütçeden kaynak almayarak, düşük taksitli sosyal amaçlı projelere start veriyor.
Dairenin metreküpüne de bakın
Diyelim bir daire alacağız. Dairenin konforunu belirleyen ve bizim bilemeyeceğimiz incelikler nelerdir?
İnsanlar daire alırken, öncelikle metrekaresine bakar. Ama biz metreküpüne de bakın diyoruz. Bu yüzden kalıpları normalden 20 cm daha yükselterek, daha ferah alanlar yaratmaya çalıştık. Sağlığınız için belli bir miktar havanın olması gerekiyor. Tavan yüksekliği 2.70 cm olmalı. Aksi halde basık, sağlıksız bir ortamda hayatınızı geçirirsiniz.
Tabii deprem yönetmeliğine uygun olması birinci kriter. Kaliteli malzeme kullanılması, güvenli olması, tüm ihtiyaçlara cevap veriyor olması önemli. Up Hill Cort, bu anlamda çok titiz bir çalışmanın ürünü. Bütün otoparkları yer altına aldık. Alışveriş merkezinden spor alanına, sosyal amaçlı etkinliklere kadar her türlü ihtiyaca cevap veriyor.
Birkaç yıl öncesine kadar mütevazı siteler, sonrasında daha yatay büyüyen az katlı yapılar sözkonusuyken, şimdi gökdelen rezidanslar, adeta moda oldu. Bu değişimi, neye bağlıyorsunuz ?
Herşey arsaya göre belirleniyor. Konutun değerini de arsanın ulaşım kolaylığı, deniz görüp görmemesi, tepede oluşu gibi özellikler etkiliyor. Nüfus süratle artarken, büyükşehirlerde arsa bulmak zorlaşıyor. Bu nedenle tüm dünyada yaşam alanları, artık yatay büyümeden ziyade, dikey büyümeye başladı.
700 bin YTL'lik daireler kapış kapış
Dairelerin fiyatı 1 milyon YTL'ye çıkıyor. Satamamak gibi bir risk görüyor musunuz?
Bizim müşterimiz bütün imkanları birarada isteyen müşteri. Biraz orta ve üst sınıf diyebiliriz. Serbest çalışanlar, yöneticiler, işadamları, sporcular, sanatçılar...Örneğin, Bağdat Caddesi'nde oturanların parası var ama, evi depreme karşı güvenli değil, huzurlu değil. Müşterilerimizin çoğunluğu Bağdat Caddesi civarında ev bulamayan ya da oradaki evinin güvenliğinden şüphe duyanlar. 60 metrekareden 350 metrekareye kadar 70 farklı özellikte daire var. Satamama gibi bir riskimiz yok. Örneğin, ilk etaptaki 700 bin YTL'lik dairelerimizin tamamını sattık. İkinci etaptakilerden de şu anda yüzde 30'u bitti.
Daire satışlarınızda, müşterilerin kredi kullanımı ne oranda?
Kredi kullanımı çok fazla. Ayrıca bizimle çalışan finans kuruluşları, mortgage'da dairenin yüzde 70'ine kredi verilirken, dairenin 90'ının kredisi veriliyor.
Yeni projeler olacak mı? Konut dışında hangi alanlara gireceksiniz?
Up Hill'in kardeşini Bahçeşehir'de yapmaya başladık. Ayrıca kendi arazilerimiz var. Bodrum'da otel ve konut yapmayı planlıyoruz.
İsmi İngilizce, çünkü...
Son dönemde lüks gökdelen konut projelerine hep İngilizce isimler verildiğini görüyoruz. Hatta birinde, sokak adları bile Amerikan şehirlerinin isimleri. Sizin projenizin adı da Up Hill Court. Neden ille de İngilizce?
Bizim projemiz uluslararası bir proje. Katar, Bahreyn, Arnavutluk'dan bu projeyi oralarda da yapmamız için teklifler var. Önümüzdeki yıllarda Cannes'daki uluslararası projeler yarışmasına katılacağız. Bugün sokağa çıktığınızda tabelaların çoğunun İngilizce olduğunu görürsünüz. Bütün Avrupa markaları Türkiye'ye gelmiş. Up Hill Court, yüksek tepe bahçedeki yerleşim demek. Bunu Türkçede üç dört kelimede izah edebiliyoruz. Bunun en kısa şekli Up Hill Court. Eskiden Türk şarkıcıları Eurovision'da Türkçe şarkılarla sonuncu olurlardı, İngilizce şarkıyla birinci oldular. Up Hill Court'yu yarın başka bir ülkede görebilirsiniz.
Varyap CEO'su Erdinç Varlıbaş: En büyük projeyi yapıyoruz
20 Ekim 2009 Salı 22:00
Varyap, dev bir projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor. Varyap CEO'su Erdinç Varlıbaş ile hem bu projeyi hem de sektörü konuştuk...
İSTANBUL- Türkiye'de inşaat sektörünün en büyük isimlerinden olan Varyap, dev bir projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor. Varyap CEO'su Erdinç Varlıbaş ile hem bu projeyi hem de sektörü konuştuk...
- Meridian projesinin çıkış noktası neresi?
Biz artık Avrupa'da ve yurtdışında da konuşulan projeler yapılması gerektiği inancındayız ve bu bakış açılarıyla proje geliştirmeye başladık. Yani hedef şuydu; uluslararası alanda ses getirecek ve Türkiye"de daha önce yapılmamış bazı özellikleri üzerinde barındıracak bir proje...
- Nedir o özellikler?
Bir defa mimari olarak çok ilgi çekici olmalı. Mesela bugün nasıl Dubai'de Rusya'da Çin'de Amerika'da çok özel projeler geliştiriyorlar ve bizim de o bölgelere ilgimiz oluşuyor, işte farklı birşey yaparak aynı ilgiyi buraya da çekmeyi hedefledik. Türkiye"nin ekonomik başkenti sayılan İstanbul da maalesef bu tarz projeler çok eksik.
- Projede neler var?
40-45 metrekarelik 1+1 dairelerden başlayıp 180-190 metrekarelik dairelere kadar toplam 1500 konut ünitesi var. Bu evlerin yüzde 70'inin kendi kat bahçeleri ve terasları var. Oturanlar buraları istedikleri gibi tasarlayabilecekler. Ayrıca 5 yıldızlı bir otel, iş merkezleri ve dükkanlar da olacak.
- Oteli kim işletecek?
Onu bilmiyoruz. Uluslararası standartlarda işletmecilerin istediği gibi tasarladık ama işletme kısmında görüşmelere henüz başlamadık.
- Yeşil olayı nereden çıktı peki?
Enerji çok önemli bir konu biliyorsunuz. 5-6 senedir bu konu dünyadaki gayrimenkul projelerinin birinci önceliği olmuşken Türkiye'de henüz ön planda değildi. Biz de bu projenin Türkiye"nin ilk yeşil konut projesi olmasını istedik. Aynı zamanda bu projeyle çok büyük bir ilgi ve etki yaratıp sektörün diğer oyuncularını da bu alana çekmeyi amaçladık.
Bakın tüketicinin ihtiyaçlarını karşılamak için farklı işler yapmak lazım. Ayrıca biz karakter olarak da standart ve devam eden şeyleri sevmiyoruz. Biz Türkiye olarak AB yolunda ilerliyoruz ama Türkiye"nin en büyük sektörü olan inşaat sektörü Avrupa"da yıllardır uygulanan sistemi uygulamıyor. Bu çok büyük bir çelişki.
Türkiye'de inşaat sektörünün en büyük isimlerinden olan Varyap, yeni bir projeye soyundu. Geçen sene Batı Ataşehir'deki son büyük araziyi alan Varyap, şimdi de buraya halen yapılanlar arasındaki en büyük projeyi inşa ediyor. Toplam 1500 konut, iş merkezleri ve dükkanlardan oluşacak Varyap Meridian projesinde bir de 5 yıldızlı otel yer alacak. Meridian aynı zamanda Türkiye'nin ilk yeşil gayrimenkul projesi olma özelliği de taşıyor.
İnşaat maliyeti 250 milyon doları bulacak projede satış yönünden hiçbir endişeleri olmadığının altını çizen Varlıbaş Ailesi'nin ikinci kuşağı ve Varyap'ın CEO'su Erdinç Varlıbaş, henüz ön lansmanda büyük bir taleple karşılaştıklarını söyledi. Bu proje ile dünyada da büyük ses getireceklerini söyleyen Varlıbaş ile hem bu dev projeyi hem de sektörü konuştuk...
- Bu yeşil konut işinin belli standartları var mı? Herkes kafasına göre yeşil konut yapabiliyor mu?
Şimdi sürdürülebilir yeşil gayrimenkul kavramında şu var: Sadece enerjisini kendisi üreten veya enerji tasarrufu sağlayan değil 7-8 değişik başlık altında inceleniyor.
Yeşil düşünce binanın tasarımıyla başlıyor. Mesela biz o bölgedeki mevcut hakim rüzgarları ve doğu-batı güneşinin etkisini göz önüne alarak bir bina tipi oluşturduk. Binayı öyle yerleştirdik ki zaten tasarımından dolayı enerjiyi verimli şekilde kullanıyor. İklim kontrolü daha kolay oluyor ve daha az enerji tüketerek ısınıp soğuyabiliyor.
Bu projeyle yağmur sularını toplayıp bütün o çevrenin peyzajının sulamasını sağlıyoruz. Ayrıca binaların üstlerinde kullanmış olduğumuz panellerle ortak alanda tüketilen enerjinin bir kısmını sağlayabileceğiz. Bina içerisinde kullandığımız malzemeler de yeşil gayrimenkul tanımına uygun. Bunun gibi çeşitli kriterler var.
- Bunları denetleyen bir sistem var mı?
Evet, sizin sürdürülebilir yeşil bina kavramı bunların hepsini barındırdığı zaman sertifika veriyorlar.
- Nereden?
Yeşil binalarda dünyada en geçerli olanı Amerikan Leed sertifikasyonu. Biz tüm işlemleri onların programına uygun olarak yapıyoruz. Leed sertifikası Türkiye"de konut alanında ilk defa bu projeyle başlıyor...
- İnşaat ne durumda?
Biz bu araziyi alalı bir yıldan fazla zaman geçti ama proje üzerinde çok çalıştık. Çünkü burası hem Batı Ataşehir'de kalan son arazi olması hem de finans merkezi yapılacak olması nedeniyle çok önem kazandı. İnşaatta temeli attık ve ilerliyoruz. 2011 sonunda da bitireceğiz.
- Satışlar?
Biz nisan sonunda ön lansmanla satışa çıktık. Ön lansmandan da kastımız şu; bu projeye çok yoğun talep oldu. Özellikle eski müşterilerimiz çok ilgi gösterince projeyi satışa çıkarmak zorunda kaldık.
- Ne kadar sattınız?
Biz tam da krizin ortasında ve işler çok yavaşken hiçbir tanıtım faaliyeti yapmadan bu projeyle satışa çıkarıp yüzde 70"ini sattık. Yani 350 konutun 280'i daha ilk anda satıldı.
- Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
Bunun bir çok etkisi var. Bir kere biz bu bölgede güçlüyüz. Yapmış olduğumuz iş gerçekten çok başarılı oldu ve büyük bir referansı var. İkincisi bu bölge çok çok değerli ve burası da artık son. Bir daha bu büyüklükte bir proje gelişmeyecek, insanlar bunu biliyorlar. Finans merkezinin gelmesi de bölgenin değerini artıracak ve uluslararası arenada konuşulacak bir bölge haline getirecek.
Ayrıca bunun yeşil bir proje olması da çok ilgi çekiyor. Halk Bankası'nın sunduğu kredi imkanı ve bizim cazip satış fiyatlarımız da eklenince böyle bir talep oluştu.
- Fiyatlar kaç liradan başlıyor?
Bizde 45 metrekarelik stüdyo dairelerin fiyatları 155 bin liradan başlıyor. Ortalama metrekare fiyatları ise 3300 tl civarında. Bu bölge ile kıyaslandığında çok uygun bir fiyat olduğunu söyleyebilirim.
- Rayicin altında diyorsunuz...
Altında çünkü biz şu anda bir avantaj veriyoruz. Sonuçta projenin sadece yüzde 20'lik bir kısmını satışa çıkarıyoruz. Bunu uygun fiyatlarla satışa çıkarıyoruz ki o projeden satın alan insanlar da prim yapsın...
Ama yeni fiyatlarımız daha yüksek olacak. Yaklaşık yüzde 10 zamlı olacak ve ondan sonra da kademeli olarak artacak.
-
Satışlar ne zaman başlayacak?
Sonbaharda başlamayı planlıyoruz.
- Satış konusunda hiç çekinceniz yok mu?
Biz en zor koşullarda bu projeyi en hızlı şekilde test ettik. Artık bundan sonra hiçbir çekincemiz yok satış çünkü hâla çok yoğun bir talep geliyor. Satışa çıkar çıkmaz büyük bir başarı sağlayacağız.
- Bu projenin maliyeti nedir?
Bu projenin maliyeti şu andaki fiyatlarla ne kadar karşılaştırsam değişkenlik gösterecektir ama 200-250 milyon dolar civarında olduğunu söyleyebilirim.
Toplam 330 bin metrekare inşaat alanı var.
- Satış geliri hedefiniz nedir?
1 milyar dolara ulaşacağımızı tahmin ediyorum.
- Şu anda bu kadar büyük başka bir proje var mı?
Hayır, şu anda yok. Mevcut durumda böyle büyük bir proje lanse edilmiyor. Türkiye'nin en büyük projesi olarak biliyorum.
- Başka projeniz var mı?
Trabzon'da devam eden bir alışveriş merkezi projemiz var. Konum itibariyle şehrin am ortasında yer alan Atapark AVM projesi. Onu da önümüzdeki sene içerisinde açacağız.
- Ama Anadolu'daki AVM'lerde önemli sıkıntılar yaşanıyor...
Tamam da biz Anadolu illerinde alışveriş merkezlerinin şehrin içersinde olması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü orada satın alan müşteri İstanbul ve Ankara"daki gibi değil, herkesin aracı yok. O yüzden siz onların ayağına gideceksiniz. Biz hep bu bakış açısıyla bakıyoruz.
Bir de Afyon'da bir termal otel projemiz var, orada da ekim ayında inşaata başlıyoruz.
- Gayrimenkulden başka önem vereceğiniz bir sektör olacak mı?
Bizim öncelikli işimiz gayrimenkul ama enerjiye de çok önem veriyoruz. İki tane rüzgar enerji santrali lisans başvurumuz var. Birisi Muğla'da diğeri Balıkesir'de toplam 60 mw gücünde. Bunların yanında hidroelektrik santralleri de olacak.
- Konut satışlarının genelinde bir canlılık görüyor musunuz?
Ben merkezi konumdaki projelere inanıyorum açıkçası. Bundan kastım şehir içinde olması. Mesela Ataşehir projesi şu anda Anadolu yakasının en değerli projesi. Emlak satışları açısından da en hızlı ve en çok prim yapan bölgedir.
Bir de güzel birşeyi doğru bir yerde ve doğru bir fiyatla yaptığınızda Türk insanı bunu değerlendiriyor. Türkiye'de konut açığı olduğu kesin de önemli olan o ihtiyacın talebe dönmesi.
- Nasıl dönecek?
Bir kere uygun fiyat olması lazım. İkincisi yerinin güzel olması lazım. Üçüncüsü de proje güzel olacak. Bu üçünü bir araya getirdiğinizde ihtiyaç talebe dönüşüyor ve birbirini karşılıyor...
Aslında bu üçünden ikisini getirdiğinizde de dönüşür, yani yer ve fiyat. En önemli unsurlar bu ikisi.
Eren Güler / hurriyet
|
Ortağının yaptığı apartmanda oturup her odadan ada manzarası seyrediyor - 2007.7.26 |
|
Nurten Erk bu hafta, son dönemde ’Uphill Court’ projeleriyle dikkat çeken Varlıbaş Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş’ın Erenköy’deki apartman dairesine konuk oldu. 7 yıldır ortağı olan Teknik Yapı’nın sahibi Nazmi Durbakayım’ın Erenköy’de yaptığı 15 katlı bir apartmanın 13’üncü katında oturan Varlıbaş, kışı Bağdat Caddesi’nde yazı ise çoğunlukla Çekmeköy’deki villalarında geçirdiğini söylüyor. Varlıbaş, tamamlandığında Ataşeşehir’deki Uphill Court projesine taşınacağını da sözlerine ekliyor.
Evde reçellerimizi bile eşim yapar
"Karadenizliyiz, bahçeden yetiştirdiklerimizi yemeye alışkınız" diyen Süleyman Bey, Çekmeköy’deki bahçesinde her türlü sebze-meyveyi yetiştiriyor. İstanbul’da da kendi bahçelerinde yetişen sebze-meyveleri tüketiyorlar. Süleyman Bey, "Bizim evde reçellerimizi bile eşim kendi yapar. O tadı başka yerde bulamazsın" diyor. Süleyman Bey, iyi bulduğu her şeyi yediğini ama mutfakta her şeyi hazır bulmaya alıştığını da sözlerine ekliyor. Süleyman Bey’in Çekmeköy’deki bahçesinde at, tavuk, horoz, ve köpeklerin yanı sıra arı kovanları da bulunuyor. Yani Varlıbaş Ailesi, yediği balı da kendi bahçelerinde üretiyor.
Çok okuyorum, fırsat buldukça torunlarımla maç yapıyorum
Süleyman Varlıbaş da tüm işadamları gibi çok seyahat ediyor. Ama iş için olan seyahatlerini bile tatile, dönüştürererek eğlenceli hale getirmeyi öğrenmiş. Okumayı çok sevdiğini söyleyen Süleyman Bey, "Çok okumaya çalışıyorum. Yeni çıkan ve çok satan bütün kitapları okurum. İnsan okumak istedikten sonra bir şekilde zaman yaratıyor" diyor. Okuduğu kitaplar içinde kendisini en çok etkileyen ’Şu Çılgın Türkler’ olmuş. Bu kitabı herkesin okuması gerektiğini düşünüyor. Süleyman Bey’in İstanbul’daki en büyük eğlencesi ise torunlarıyla maç yapmak. Torunlarıyla maç fırsatı bulduğunda hiç kaçırmadığını söylüyor.
Nurten Erk bu hafta, son dönemde ’Uphill Court’ projeleriyle dikkat çeken Varlıbaş Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş’ın Erenköy’deki apartman dairesine konuk oldu. 7 yıldır ortağı olan Teknik Yapı’nın sahibi Nazmi Durbakayım’ın Erenköy’de yaptığı 15 katlı bir apartmanın 13’üncü katında oturan Varlıbaş, kışı Bağdat Caddesi’nde yazı ise çoğunlukla Çekmeköy’deki villalarında geçirdiğini söylüyor. Varlıbaş, tamamlandığında Ataşeşehir’deki Uphill Court projesine taşınacağını da sözlerine ekliyor.
Pazar günleri 40 kişilik bir aileyiz
Süleyman Varlıbaş, inşaatlardan arta kalan zamanlarında doğa ile baş başa olmayı seviyor. Çekmeköy’de 5 dönüm bahçe içinde 10 yıl önce yaptığı evde mümkün oldukça haftasonları bütün ailesini topluyor. Süleyman Bey Çekmeköy’deki evin her odasını müstakil bir daire gibi düşünerek banyosunu-tuvaletini ayrı yapmış. Böylece hem çocukları hem de gelen konuklarının kendilerini evlerinde gibi rahat hissetmelerini sağlamış. Bazı haftasonları, çocukların, torunların, eşin dostun bir araya gelebildiği günlerde, 40 kişi oldukları bile oluyorlarmış.
Ağırlıklı olarak inşaat sektöründe faaliyet gösteren ve son dönemde Uphill Court projeleriyle gündeme gelen Varlıbaş Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, 7 yıldır ortağı olan Teknik Yapı’nın sahibi Nazmi Durbakayım’ın Erenköy’de yaptığı 15 katlı bir apartmanın 13’üncü katında oturuyor. Kışın Bağdat Caddesi Erenköy kesimindeki apartmanda yaşayan Varlıbaş Ailesi, yaz aylarını ise çoğunlukla Çekmeköy’deki 9 odalı evlerinde geçiriyor. "İnsanlar yıllar geçtikçe yaşam tarzlarını değiştirmek istiyor" diyen Süleyman Varlıbaş, Teknik Yapı ile ortak yürüttüğü Uphill Court Projesi tamamlandığında da oraya taşınmayı planlıyor.
Varlıbaş Ailesi’nin Bağdat Caddesi’ndeki dairelerinin her cephesi deniz ve Adalar manzaralı. Güneşin hem doğuşunu, hem de batışını izleme şansına sahip olduklarını söylüyorlar. Süleyman Bey, "Evin her yere ulaşımı çok rahat, çok merkezi bir yerde. Sosyal imkanlarımız fazla. Bağdat Caddesi alışverişin kalbinin attığı noktalardan biri" diyor. Ancak, son üç yıldır evinin olduğu sokağa giriş çıkışın trafik yüzünden biraz zorlaştığını da söylemeden geçemiyor.
GÜVENLİK SORUNUMUZ YOK
Oturdukları binanın 1999’dan sonra Teknik Yapı tarafından yapıldığını söyleyen Süleyman Varlıbaş, "Güvenlik gibi bir sorunumuz yok. Ortağımız yaptığı bir bina olduğu için evi güvenli hissediyorum" diye konuşuyor. Varlıbaş, oturduğu evle ilgili şunları söylüyor:
"Benim için evin sağlamlığı ve depreme karşı güvenilirliği en başta gelen konudur. Ayrıca geniş salonları olmalı. Evin çocuklarımın ve misafirlerimin rahat edebileceği kadar büyük olması da çok önemli. Yaşanılan yerin bütün alanları kullanılabilir olmalı. Bizim evimiz 220 metrekare, ama her santimetrekaresi kullanılır. Evimin her köşesini severim. Her odadan deniz manzarası var. Adalardan Yalova’ya kadar seyredebiliyorum. Gün batımını bir cepheden, günün doğuşunu başka bir cepheden izliyorum."
5 ÇOCUĞUM, 3 TORUNUM VAR
Süleyman Varlıbaş, eşi Ayşe Hanım ile 39 yıldır mutlu bir evlilik sürdürdüğünü vurguluyor. Süleyman Bey, henüz lise sonda okurken Ayşe Hanım’ı çok sevmiş ve kendi deyimiyle onu kimseye kaptırmamak için acele edip evlenmiş. Süleyman Bey, "Aramızda hiç huzursuzluk olmadı. Çocuklar da zaten bizim huzursuz olduğumuz günleri hiç bilmezler" diyor.
Varlıbaş Ailesi’nin ikisi kız, beş çocukları var. Süleyman Bey, çocuklarından gururla sözediyor: "Büyükoğlum Ercan göz doktoru. Gözle ilgili bir sağlık şirketi var. Ercan’ın oğlu torunum Süleyman Can 7 yaşında. Büyük kızım Gönül işletmeci. Gönül’ün çocukları Metehan 9 yaşında, Mina henüz 1 yaşında. Ortanca kızım Selma bilgisayar mühendisi. Amerikalılar’la ortak kurduğumuz bilişim şirketinin başında. Ortanca oğlum Erdinç inşaat mühendisi ve benimle çalışıyor. İnşaat grubumuza yeni projeler geliştiriyor. Çocukların hepsi evlenip gitti, biz küçük oğlumuz Ergün ile yaşıyoruz. Ama o da İsviçre’de liseyi okuyor. Tatillerde bizimle."
Çay-Kur’da fabrika müdürlüğü de yaptı, 1980’de kendi işini kurdu
Süleyman Varlıbaş, 1951’de Trabzon Çaykara Ulucami Köyü doğumlu. İlkokulu köyünde okuduktan sonra orta ve liseyi Trabzon’da bitirmiş. Lise sondayken evlenmiş. Ama eğitimine devam etmiş. Erzurum’da Atatürk Üniversitesi Ziraat Mühendisliği’nden mezun olmuş. İngiltere’de ekonomi master’ı yaptıktan sonra Rize Çay-Kur’da işe başlamış. Askerliğini bitirdikten sonda Çay-Kur’a geri dönmüş. 1980 yılına kadar Çay-Kur’da fabrika müdürlüğü yapmış. O yıllarda babası Mehmet Varlıbaş taahhüt işleri, enerji nakil hatları yapıyormuş. Süleyman Varlıbaş bu işlere devam etme kararı almış ve 1980’de babasının işlerini şirketleştirmiş.
Konuttan fabrikaya, hastaneden altyapıya her türlü işi yapıyor
1980 yılında kurulan Varlıbaş Grubu bünyesinde inşaat, sağlık, bilgi teknolojileri, turizm ve endüstriyel sanayi alanında faaliyet gösteren şirketler bulunuyor. Grup bugüne kadar konutlar, dinlenme ve eğlence tesisleri, hastaneler, yollar, cezaevleri, okul kampusları, spor merkezleri, depolar, atık su arıtma tesisleri, tuz üretim tesisleri, endüstriyel tesisler, tütün işleme fabrikaları, atık su arıtma tesisleri su ve kanalizasyon sistemleri, ağır sanayi, altyapı ve üstyapı projelerinde deneyime sahip.
Üniversitede boks yaptım, babam ’Beddua ederim’ deyince bıraktım
Yıllarını inşaat sektörüne veren Süleyman Varlıbaş’ın aklının ve kalbinin bir köşesinde boksör olmak yatıyor. Süleyman Bey, Atatürk Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda babasından gizli gizli boks maçlarına çıkıyormuş. Türkiye Üçüncülüğü derecesi bile alan Süleyman Bey, "Boksör olmak istiyom, ama babam boksa devam edersen beddua ederim’ deyince boksu bıraktım" diyor
kaynak:hürriyet
|
|
|
Haberin Okunma Sayısı: 2284 |