Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, şirketlerin gelişmesinde birinci etkenin profesyonel yönetim olduğunu söyledi.
Yönetim kurullarına yönelik profesyonel destek hizmetleri ile yönetim kurallarını ve üyelerini değerlendirme çalışmaları yapan Amrop Boardinc, Türkiye'nin önde gelen 400'den fazla şirketini temsil eden 71 yönetim kurulu başkanının katılımı ile yönetim kurullarının yapısını araştırdı.
''2011'e Doğru Türkiye'de Yönetim Kurulu Yapıları'' başlıklı anketin sonuçları, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Konferans Salonu'nda düzenlenen toplantıda iş dünyası ve medya ile paylaşıldı.
Toplantının ''Doğru Yönetim Kurulu Oluşturma Sanatı'' konulu panel bölümünde konuşan Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, iş dünyasındaki başarı öykülerinin kendisine mutluluk verdiğini, ancak hiçbir şey öğretmediğini ifade ederek, ''Ben hep başarısızlık öykülerinin peşinde oldum. Neden başarısız oldular diye düşündüm'' dedi.
Alarko Holding'te şirketin yeni nesiller tarafından yok edilmemesi için ''ölümsüzlük arayışı'' içinde olduklarını ve bu felsefeyi uygulamaya çalıştıklarını anlatan Alaton, ''Şirketi ikinci üçüncü kuşakların batıramayacağı şekilde yapılandırmak lazım'' dedi.
Alarko Holding'in sağlam bir finansal omurgayı her zaman ön planda tuttuğunu anlatan Alaton, şeffaf ve hesap verebilir olmanın faydalarına inandıkları için de halka açıldıklarını söyledi.
Kendi aralarında anlaşamayan hissedarlara, borsada satış yolunu açmakta fayda gördüklerini belirten Alaton, şöyle devam etti:
''Holdingimiz kurulduğunda ikinci kuşağı henüz ilkokul sıralarındaydı. Onların ne kadar becerikli olup olmadığını düşünmedik, şirketin prensiplerini ortaya koyduk. Profesyonellerle yarışmayı önlemek lazım. Yani hissedarlar ile profesyoneller yarışmamalı. Şirketlerin gelişmesinde birinci etken profesyonel yönetimdir. Yöneten kadro içinde yer alan insanların, kurucuların felsefesini özümsemeleri ve yaratıcılıklarıyla katkıda bulunmaları, şirketin başarılı hamleler yaparak büyümesini sağlar. Kurucuların, aktif yönetimden çekilmeleri için, zamanı geldiğinde bayrağı devralacak onlarlar kimler olmadır? Profesyoneller mi, yoksa ikinci kuşak hissedarlar mı? Bu bir ikilem. Birçok şirkette yaşanan ve dramatik sonuçlar veren kavgalarla sonuçlanan durumları önceden görüp önlemek mümkün. Kurucular ikinci kuşak hissedarların işine son vermeyip mecburen profesyonel kadroyu gözden çıkardıklarında şirketi sıkıntıya sokarlar ve sonun başlangıcını tetiklerler. Bu tehlikeyi önlemenin de tek yolu vardır; ikinci kuşak hissedarlar profesyonel tepe yönetimde yer almaz ve profesyonel kadro ile yarışmazlar. Biz bu yolu tercih ettik. İş dünyasında sık yaşanan şirket üst yönetimi içindeki profesyonel-hissedar kavgasını önlemek için daha yola çıkarken tedbirlerimizi aldık ve statüyü de belirttik; ikinci ve üçüncü kuşak hissedarlar şirketin alt kademelerinde kadrolarda 2 ile 6 yıl çalışarak şirketin iç dinamiklerini öğrenebilirler. Daha sonra da yönetim kurulu üyesi olarak da görev alabilirler.''
''ŞİRKETLERİN BAŞARISI İÇİN BİRİNCİ ETKEN LİDERLİKTİR''
Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı ise yönetim kurullarındaki bağımsız üyelerin önemine işaret etti.
Yönetim kurullarından bahsederken, herkesin aklına saygın, tecrübeli isimlerin geldiğini ifade eden Sabancı, ''aman böyle isimleri alalım şirketimizin itibarını artıralım'' şeklinde düşünüldüğünü anlattı.
Bu itibar artırma yönteminin şirketler için çok maliyetli olduğunu düşündüğünü dile getiren Sabancı, şunları kaydetti:
''Şirketler itibar artırmak istiyorlarsa başka yollara başvurabilirler. Bağımsız üye olsun, icracı üye olsun, itibar getirmek için büyük isimler peşinden koşulmasının yönetim üzerinde ciddi bir negatif etkisi olduğunu düşünüyorum. Verimsizleştiriyor, hantallaştırıyor, eğer iyi bir yönetim ise önünü kesiyor. Enerjisini alıyor. Bugünkü rekabetçi piyasalar için önemli fırsat kayıpları...''
Hürriyet'in 65 yıllık bir gazete olduğunu ve uzun süredir halka açık olduğunu hatırlatan Sabancı, daha önceki dönemlerde Hürriyet'in etkin bir yönetim kuruluna sahip olmadığını belirterek bu konuda yaşanan süreci anlattı.
8 yıl Hürriyet'in çeşitli kademelerinde çalıştıktan sonra İcra Kurulu Başkanı olduğunu belirten Sabancı, ''Burada iş zorlaşmaya başladı. Hem halka açık büyük bir şirket hem aile şirketi, hem profesyonel olarak yetişmiş hem hissedar hem baba hem kız... Oturduk ve karar aldık ve bu yapının içine kurumsal bir yapı oluşturmamız gerektiğine karar verdik'' diye konuştu.
Hürriyet'in o gün etkin yönetim kurulu oluşturmaya başladığını ifade eden Sabancı, ilk kez yönetim kuruluna bağımsız üyeler aldıklarını belirterek, bağımsız üyelerin şirkete kazandırdıklarını örneklerle anlattı.
Sabancı, Alaton'un şirketlerin başarısı için birinci etkenin profesyonel yönetim olduğu yönündeki düşüncesine katılmadığını belirterek, ''Bence birinci etken liderliktir'' dedi.
Şirketlerin yönetim kurullarıyla ilgili olarak ''arafta'' kalmaması gerektiğinin altını çizen Sabancı, ''Kararlarını vermeliler; etkin yönetim kurulu mu, değil mi? Eğer etkin değilse o yönetim kurulunun cenaze törenini yapmalı, kapatmalılar. Eğer etkin yönetim kurulu istiyorlarsa burada en önemli şey niyettir ve samimiyettir; o zaman da düğün törenini yapmalıdır'' diye konuştu.
Eurobank Tekfen Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erten de yönetim kurullarının görev ve sorumluluklarının daha iyi tanımlanması gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye'de halka açık şirketin bulunmadığı görüşünü dile getiren Erten, ''Halka açık şirket, genel kurulunda yönetim kurulunu bağımsızca saptayabilen şirkettir. Şirketler ailenin veya etkin ortağın kontrolünde kalmaktadır'' dedi.
Erten, yönetim kurulundaki bağımsız üyenin ise o şirketin ana sermayedarından hiç ''ekmek yememiş'' olmaması gerektiğini ifade etti.
ANKET SONUÇLARI...
2011'e Doğru Türkiye'de Yönetim Kurulu Yapıları başlıklı anket sonuçlarına göre, şirketlerin dörtte üçünde, üst yöneticiler (CEO) aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyor.
Şirketlerin yüzde 69'unda üst düzey yöneticiler, yönetim kurulunda da yer alırken, yüzde 80'inde CEO ve yönetim kurulu başkanı ayrı kişiler, yalnızca yüzde 20'sinde yönetim kurulu başkanı aynı zamanda icra sorumluluğunu da üstleniyor.
Araştırmaya göre şirketlerin yüzde 46'sında bağımsız üye bulunurken, yönetim kurullarında bağımsız üye sayısının 1-2 kişi ile sınırlı kaldığı görüldü.
Anket katılımcılarının yüzde 65'i yönetim kurulu üyeliği için nitelikli ve deneyimli bağımsız üye bulmanın zor olduğunu belirtirken, bağımsız üyelerin ücretlendirilmesinde en sıklıkla maaş (yüzde 57) ve huzur hakkı (yüzde 46) uygulanıyor. Hisse senedi ve diğer yöntemler çok nadir olarak kullanılıyor.
Bağımsız üye bulunduran şirketlerin tamamı yönetim kurullarının şirket ihtiyacına yanıt verdiğini belirtirken, bağımsız üye bulundurmayan şirketlerin yüzde 20'si Yönetim Kurulu üye yapısının ihtiyaçlarına yetmediğini belirtti.
Araştırma sonuçlarına göre halka açık şirketlerin yüzde 95'i Yönetim Kurulunun mevcut üye yapısının şirket ihtiyaçlarına yanıt verdiğini düşünürken, halka açık olmayan firmalarda bu oran yüzde 76'da kaldı.
Halka açık şirketlerin yüzde 88'i şirkette var olan iç denetim sürecini yeterli bulurken, bu oran halka açık olmayan firmalarda yüzde 48 düzeyinde gerçekleşti.
Halka açık şirketlerin tamamında Yönetim Kurulu üyeleri firmanın işleyişi ile ilgili bilgilere zamanında ve düzenli olarak ulaşma imkanına sahipken, bu oran halka açık olmayan firmalarda yüzde 89 oldu.
Halka açık şirketlerin yüzde 57'sinde Yönetim Kurulu üyesi seçimine yönelik bir prosedür bulunurken, halka açık olmayan firmalarda bu oran yüzde 26 düzeyinde bulunuyor.