Anasayfa<<<tıklayın
BŞK.
Hüseyin KAYA
ŞOFÖRÜM UYUYOR ÇUKUR GÖRÜNÜYOR
İşimiz şoförlük gelen vursun giden vursun tabi öyle olsun çünkü sesi çıkmayan
saygısızlık yapmayan devletini ve milletini kandırmayan zamanında vergisini ödeyen
borçla hayatını sürdürmeye çalışan temiz duygulu şoför toplumu.
Hep derler ya uyuma heey şoför milleti uyansan ne olacak ki bizleri temsil edenler zaten uyuyor
en iyi derdimizi anlatacağımız mesleki faaliyette bulunan odalarımızın işi zor zaten kimse galeye bile almıyor
hep biz kazanalım zihniyeti yüzünden belediyeler işe el koymuş her şeyi biz biliriz siz mesleğini bırakın derler
tabi bir zamlar başbakan Sayın Tansu çiller esnafa sizi Azerbaycan’a, Irak’a, İran’a, Romanya’ ya göndereyim orada
ayakkabı ve kasap dükkanı acın size müjdeli haberim var diye avutarak bizleri ne kadar ciddiye aldığını görmüştük
şimdi ise sesi çıkmayan servisçi esnafını nasıl yok ederim düşüncesiyle çalışmalar yapan belediyeler kendilerine gelir kapısı olsun
düşüncesiyle servisçi caamiası haksız rant elde edecek düşüncesiyle plaka tahdidine karşı çıkıyorlar.
Acaba bu plaka tahdidine karşı çıkanlar hiç düşünmezler mi? 28 ilde plaka tahdidi yapılmış, sorun yaşanmayan iller haline gelmiş.
Taşıyanı da taşıttıranı da memnun, belediyeleri de memnun. Peki tahdit olursa bir tek memnun olmayan İstanbul ili mi olacaktır?
Oysa çözüm yolları çok. Biz plaka tahdidini iş garantisi sisteminde olsun düşüncesiyle istiyoruz. Şu düzene bakar mısınız?
Kimin eli kimin cebinde? Gizli orman kanunları dönen düzende mi? Evet İstanbul böyle. Oysa; odalarımızın bir araya gelerek çok rahat çözebileceği bu konuyu
neden yıllardır aksattığını, neden insanları birbirine düşürdüğünü çözmüş değiliz hala. Bir tek bildiğimiz bir şey var, kimin dayısı varsa o işi götürür.
Peki şöyle olması daha iyi değil miydi? Ben akşam evime ekmek götürürken, arkadaşımın da evine ekmek götüreceğini düşünmem gerekmiyor muydu?
Yöneticilik ve idarecilikte en büyük pay; mesleki faaliyet içerisinde insanları birbirine sevdiren, insanları birbirine saydıran aç gözlülüğe sebebiyet vermeyen,
toplum içerisinde döner sermayenin adaletli düzenle dağıtılmasını ve kazanılmasını sağlamaktır. Evet bunu bekliyorduk. Maalesef mesleki faaliyet açılımını tam bilmeden
acaba hangi projeleri üretirim de ben esnafıma faydalı olurum şekliyle yatırım yapmayan, idarecilere ve yöneticilere sahip olduğumdan, işte böyle uyuya kaldım.
Biliyorum ki bu yazıyı okuyan idareci ve yöneticilerimiz şöyle diyecektir; “Bu adam hangi dünyada yaşıyor acaba?” bu sözü kullanan kişilerin böyle yorum yapmasında sakınca görmüyorum.
Çünkü ancak bu kadar düşünebilecek kabiliyete sahip. Eğer yaptığı mesleği benimsemiş olsa, yaptığı yöneticiliği algılamış olsa, yılda bir tane projeyi hayata geçirmiş olsaydı,
rekabetin en huzurlu en heyecan veren kısmında olurdu. Değerli meslektaşlarım İstanbul UKOME’ nin plaka tahdidi ile ilgili, hiçbir çalışma içinde olmadığını ve böyle bir çalışma içerisinde olmayacağını açıkladı.
Oysa; günümüzde Avrupa Birliğine girme gibi çalışma içerisinde olduğumuzu düşünürsek, böyle bir açıklama yaptığını kabullenemiyorum. Avrupa Birliği der ki;
kim hangi mesleği icra ederse, o mesleki faaliyet içerisinde kursunu almış, mesleki faaliyet yeterlilik belgesini almış deneyimli kişilerden oluşarak bu işi icra edebilir’der.
Şimdi bakın; emekli olan, canı sıkılan, servis camiasında çok para var zanneden hesabını kitabını yapmadan bu işe giren vatandaşlarımız var.
Mevcutta çalışan servisçinin kazancını %50 daha düşürerek aracının senetlerini, kredi kartlarını ödeyemez hale getiren bu zihniyete en güzel cevabı veren, Selçuklu zamanında başlayan ahilik sisteminin
Avrupa Birliğinin istemi, olması gerekeni tanımlamıştır. Türkiye’ de istesek de istemesek de rekabet kurulunun alt seviyesine düşmemek, üst seviyesine de çıkmamak kaydı ile,
işin çok kaliteli ve disiplinli olmasını sağlayacaktır. Şimdi sorarım; plaka tahdidini kendi çıkarları uğruna mı istemiyorlar yoksa,
ülke çıkarına mı istemiyorlar. Eğer ülke çıkarına istemiyoruz derlerse, neden Avrupa birliğini kabul ediyorlar?
Türkiye’deki tüm mesleki faaliyetlerin okullu olmasını isteyen, eğitimli olmasını isteyen Avrupa Birliğinin doğru isteğine siz servisçileri yok ederek mi
elde edeceksiniz? Tabi öyle oluyor zaten. Sayısını anlatamadığım kadar vergisini ödeyen şoför camiasının;
parasıyla köprüler yan yollar yaptırarak, bir de yetmiyormuş gibi devletin bütçesini durmadan borca sokan anlayışla metrobüsler alarak
toplumun gözünde şirin görünüyorlar. Peki o imkanları bize sunamazlar mıydı?
Evet sunabilirlerdi. Ama bizi temsil eden oda başkanlarının hiç sorun yokmuş düşüncesiyle hareket etmesi bu durumu aleyhimize dönüştürüyor.
Dünyanın gözdesi İstanbul ilimizin yöneticileri halkını değil siyaseti ön planda tutarak; bir tarafı kalkındır bir tarafı öldürün pozisyonunu sinsice uyguluyor.
Temiz ruhlu şoför esnafımı böyle uyutarak çukura düşmesini sağlıyor. Şimdi soruyorum değerli meslektaşlarıma; uyumaya devam mı yoksa; uyumadığımızı göstermek mi gerek?
1. Kavgaya hayır.
2. Eyleme hayır.
3. Sevgiye evet.
4. Saygıya evet.
5. Dürüstlüğe evet.
6. Tamamıyla birlikte sırt sırta verip akıl akıldan üstündür diyerek, şikâyetçi olduğumuz durumların düzelmesi için çalışmamız çalıştırmamız gerek.
Değerli meslektaşlarım; Başkası düştü mü, ''Çürük tahtaya basmasaydı'' deriz.
Kendimiz düşünce, bastığımız tahtanın çürük çıkmış olmasından şikâyet ederiz.
Ne çürük tahtaya basalım ne de bastığımız tahtayı sağlam zannetmeyelim.
