Türkiye’de dönem dönem tartışılan tamamen yerli bir marka için devletin de yatırımcının da elini cebine atması gerekiyor... Çünkü konunun uzmanlarına yaptırdığımız hesaplamalara göre bir otomotiv fabrikası kurup, marka yaratmak yaklaşık 4 milyar dolarlık bir yatırım demek. Bununla da bitmiyor. 100 yıla yakın bir geçmişe ve tecrübeye sahip uluslararası devlerin çarpıştığı bir sektörde var olabilmek için de her yıl minimum 1 milyar dolarlık bir pazarlama ve tanıtım yatırımını da gözden çıkarmak gerekiyor. Buna 6 yılda bir değişecek kasa yatırımları dahil bile değil.
Yani Başbakan’ın deyimi ile ‘Koç gibi bir otomobil’ üretmenin bedeli biraz külfetli. Türk otomotiv sektörünün temsilcilerine göre yerli otomobil uzak bir hayal değil... Ama tek bir şartla: Devletin hatırı sayılır bir teşvik devreye sokması lazım.
Çin yaptı oldu
Yakın geleceğe bakıldığında Türkiye’nin önünde iki önemli örnek var: Çin ve İran. Türkiye gibi dünya markalarının üretim kalesi olan Çin, 1997’de kendi markasını yarattı. Önce ‘taklitçilik’le suçlandı ama bugün Avrupa’da bile satış yapıyor.
İran ise 1979’da ithalatın yasaklanmasıyla markasını yaratmaya mecbur kaldı. Samand markası yılda 800 bin adet otomobil üretiyor. Marka son 5 yılda dünya çapında bir açılım yaptı. Türkiye pazarına girdi.
Vergi desteği sağlanmadan olmaz
Otomotiv sektörünün temsilcileri yerli otomobilin hayal olmaktan çıkması için yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor:
Hyundai Assan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar: Öncelikle iç pazardaki yüksek oranlı vergi sisteminin düzeltilmesi gerekiyor. Ticari ve binek otomobil satışlarındaki ÖTV farkı giderilmeli.
Karsan Murahhas Azası Jan Nahum: Türkiye’de birkaç firma ‘Türk markası’ yarattı. Ancak önemli olan ‘pazarlama’ stratejileri. Modelde doğru konsept ortaya konması durumunda başarıya ulaşılabilir.
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar: Yeni bir marka oluşturmak yerine Türk yatırımcıların dünyada mevcut olan bir markayı satın almaları daha mantıklı olur. Yeni bir markayı yaratmanın bedeli 2 milyar euroyu geçiyor.
Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği Başkanı Celal Kaya: Otomotiv yan sanayi yüzde 100 yerli bir aracı üretecek bilgi ve teknolojiye sahip. Vergi ve Ar-Ge gibi konularda teşvik gerekli.
OSD Genel Sekreteri Prof.Dr. Ercan Tezer: Bir yerli otomobil üretimi teknik olarak mümkün görünse de Türkiye’nin başka alanlarda büyümesi gerekiyor. Halihazırda başarılı bir büyüme yakaladığımız ticari araç alanında çok daha kuvvetli olabiliriz.
ODD eski Başkan Yardımcısı Sami Nacaroğlu: 30 yıldır sektördeyim. Yerli bir otomobilin 4 milyar dolardan aşağı olması mümkün değil. Ayrıca tamamen yerli bir marka üretmek en az 4 yıllık bir süreç gerektiriyor.
Hükümetten ‘vergi’ itirafı
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, otomobil üretimi için genç nüfus ve artan gelirin en büyük teşvik olduğu görüşünde. Ancak bakanlığın 2011-2014 yıllarında uygulanacak ’Sanayi Strateji Belgesi’nde ise Türk otomotiv sektörünün zayıf noktaları açıkça belirtilmiş. Ar-Ge ve tasarım alanında ‘pasif’ kalındığına vurgu yapılan belgede yan sanayi firmalarının finansmana erişimde ciddi sıkıntı yaşadığına değinilirken sektörün sıkıntıları ise şöyle sıralanıyor:
Hem taşıt araçları hem de akaryakıt üzerinden alınan yüksek vergiler iç pazarın gelişmesini engelliyor.
Otomotiv sektörünün küreselleşmesi ara malı ve hammade ithalatını arttırıyor.
İkinci el araç ithalatı, Ortak Gümrük Tarifesi uygulamasında yaşanan sıkıntılar, sektörün rekabetçiliği önünde risk.
Bölgede üretim üssü olarak gelişen ülkelere kıyasla yüksek enerji ve işçilik maliyeti sektörün rekabet edilebilirliğini sınırlandırıyor.
Benzin unutuldu Devrim durdu
Türkiye’nin ilk yerli otomobil markası hayali, 1960 yılında ihtilalle iktidara gelen Devlet Başkanı Cemal Gürsel’e aitti. 16 Haziran 1961 günü başlayan ‘Devrim’ projesi, 22 mühendis, bir mimar, başta Eskişehir Cer Atölyesi olmak üzere Ankara, Sivas ve Adapazarı’ndaki TCDD fabrikalarının ustaları ve işçilerinin 129 gün süren çabaları sonucunda gerçekleştirildi. Projeye 1.4 milyon lira ödenek ayrıldı. Ancak otomobilin yapımı sırasında ödenek 900 bin liraya düşürüldü. İlk test için 29 Ekim 1961 sabahı seçildi. Ancak Cemal Gürsel’i Meclis binasından Anıtkabir’e götürecek olan araçlardan birisine benzin konulmasının unutulması üzerine aracın motoru durdu. Gürsel’in inerken ünlü “Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama, doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz ” sözleri tarihe geçti. Ertesi gün bütün gazetelerin “100 metre gidip bozuldu” başlığını atması ise hayalin sonu oldu.
(Radikal)