BELEDİYE İHALE DALAVERELERİ
Konuya girmeden önce, yolsuzlukları soruşturmakla görevli organ “müfettişlik” kurumunun ülkemizde son yıllardaki durumuna yönelik kısa bir değerlendirme yapmak istiyoruz.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne bakarsanız, müfettişi “denetmen” diye tanımlar…
Devlette 25 yıl süreyle bu görevi yürütmüş eski bir başmüfettiş ve teftiş kurulu başkanı olarak; geçmiş mesleğimizle unvan, tanım ve ruh olarak gurur duyduğumuzu; fakat elan var olan siyasi konjonktürde kutsal mesleğin gelmiş olduğu bugün ki duruma bakarak; derin acı çektiğimizi açık yüreklilik ve içtenlikle söyleyebiliriz…
Özal döneminde değersizleştirilen ve yozlaştırılan bu meslek ne yazık ki AKP döneminde tam anlamıyla işlevsiz hale getirildi.
AKP’nin müfettişlik kurumlarını kaldırmak gibi bir düşüncesinin de olduğuna dair basında çıkan haberlerin doğruluk derecesini bilmiyoruz ama iktidar partisinin objektif, yansız, tarafsız görev yapan müfettişleri hiç mi hiç sevmediğini, benimsemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz…
Bu dönemde devlet kadrolarında görev yapan müfettişlerin, son derece işlevsiz durumda getirildiğini düşünenlerdeniz.
Bürokraside, belediyelerde görev yapan kamu görevlilerinin pek çoğunun AKP tandanslı hale getirildiğini düşünürsek; AKP’li bir kamu görevlisine, üst makamlardakiler kapı aralayıp, onay vermedikçe hiçbir müfettişin cezai sonuçlar doğuracak anlam ve icraatta yapacağı bir şey yoktur.
Dolayısıyla günümüzde devlette görev yapan müfettişlerin, AKP’li olmayan ya da muhalefette yer alanlar dışında yaşanan yolsuzlukları ortaya çıkarma ve bu konularda işlem, icraat yapmaları, her şeyi göze almadıkça kesinlikle söz konusu olamaz…
Siz hiçbir müfettişin AKP’li bir makam sahibi, bürokrat, belediye başkanı gibi konumlarda bulunan talihli(!) görevliler hakkında, yolsuzluk yaptıkları iddiasıyla haklarında soruşturma yaptığını ve bunu cezai anlamda raporlaştırdığını duydunuz mu? Biz duymadık…
Ülkede muhalefet partilerinin yönetiminde bulunan belediyeler dışında AKP’li belediyelerde yolsuzluk yapıldığına ve işleme konulduğunu duydunuz mu?
Yoksa AKP’li belediyelerde hiç yolsuzluk yapılmıyor mu?
İşte bunun yanıtı
“Son yıllarda, sanki ihalelerde herhangi bir yolsuzluk yokmuş, ihalelerde yolsuzluklar ortadan kalkmış gibi bir görüntü oluştu. Bu durum, ihalede yolsuzlukların ortadan kalkmış olmasından çok, BASIN ÜZERİNDEKİ YOĞUN SİYASİ; MALİ VE ADLİ BASKI NEDENİYLE ORTAYA ÇIKAN OTO SANSÜRDEN KAYNAKLANIYOR. Yolsuzluklar yazılmayınca (yazılamayınca B.Ö.) yolsuzluklar ortadan kalkmış gibi oluyor. AKP hükümetlerinin – eğer bir başarıysa- bu noktada çok başarılı olduğu söylenebilir.”
(BELEDİYE İHALE DALAVERELERİ – Harun GÜREK – TOGAN Yay. – Kasım 2011 – Syf: 11)
AKP’li belediyelerde hiç yolsuzluk olmadığı görüntüsü büyük ölçüde yanıltıcı ve sahtedir. Hükümetle büyük işleri olan holding patronlarının gazetelerinde, iktidara ve organlarına yönelik suçlamalar sayfalarda yer alabilir mi?
Harun GÜREK geçtiğimiz ay TOGAN yayıncılıktan çıkan söz konusu 452 sayfalık kitabında İstanbul, Kocaeli, Bursa, Ankara, Konya, Samsun Büyükşehir belediyelerindeki ve Kars belediyesindeki ihaleleri araştırmış ve hemen hemen hepsi belgeye dayalı son derece dikkat çekici ve düşündürücü bir değerlendirme ortaya çıkmış.
Yazar kitabında diyor ki;
“Araştırma kapsamında yer alan 7 belediye ile bağlı kuruluşların 2005-2006’da açtıkları 1.008 ihalenin yaklaşık maliyetlerinin tutarı 5.3 milyar lira.
Bu ihaleler 3.7 milyar lira üzerinden verildi.
İhale alan şirket sayısı 540.
Söz konusu belediyelerin yaptığı toplam tutarı 3.7 milyar lira olan 1008 ihalenin
420 tanesi iktidara yakın ya da yakın sayılabilecek veya iktidarla yakın ilişkisi olan şirketlere verildi.
Bu şirketlerin sayısı 176.
Şirketlere verilen ihalelerin toplam tutarı 2 milyar 270 milyon liranın üzerinde. İhalelerdeki ortalama kırım ise yüzde 28.
İktidara yakın ya da yakın sayılabilecek şirketlere verilen ihalelerin oranı, ihale sayısı dikkate alındığında yüzde 42’ye yaklaşıyor.
Ancak tutar bazında yüzde 61’i aşıyor.
Dolayısıyla ihale verilen şirketlerden iktidara yakın olanlar grubunda yer alan 176 şirket 3.7 milyarlık ihaleden 2 milyar 270 milyon liralık bir payla yetinmek zorunda kaldı.
İktidara yakın ve yakın sayılabilecekler grubunda yer alan şirketlerin sayısının çok daha az olmasına karşın ihalelerden yüzde 61 pay alması, belediyelerin büyük tutarlı ihalelerde ağırlık bir biçimde söz konusu şirketleri tercih ettiğini, ihaleleri de büyük ölçüde bu tercihe uygun bir biçimde sonuçlandığını gösteriyor.” (Syf: 399)
Yazarın kitabında konu ettiği bir ildeki önemli bir ihale olayını, o tarihlerde yakından izlediğimiz ve ilin yerel basınında yer aldığı için yakından biliyor ve eski bir müfettiş gözüyle o konuda bir yurttaş ve vatansever olarak hâlâ içimizin sızladığını belirtmek istiyoruz.
Dolayısıyla Yazar Harun GÜREK’in kitabı hazırlarken, geniş, detaylı ve titiz bir çalışma yürüttüğünü düşünüyoruz.
“BELEDİYE İHALE DALAVERELERİ”” ile ilgili konuyu sağduyulu vicdanlara bırakarak yazımızı noktalarken:
Çok az sayıda kaldıklarına inandığımız ve bu yüzden de yoğun baskı altında tutulduklarından hiç kuşku duymadığımız, eza ve cefa içerisinde ki, dürüst, namuslu, siyasi erke boyun eğmemiş vatansever müfettiş arkadaşlarımızı, meslektaşlarımı, genel değerlendirmemizin dışında tuttuğumuzu ve kendilerini yakından tanımasak bile, şerefli varlıklarından ötürü gurur duyduğumuzu özellikle belirtmek isteriz.
Yazılarımızla ilgili zaman zaman yorum yapan önyargılı, cemaat kültürü içinde olduğuna ve iktidar partisinin militanlık düzeyinde destekçisi olduklarına inandığım kimi saldırgan yorumcu okurlarımıza;
“AKP döneminde yolsuzluklar ve ihaleleri yandaşlara verme” iddialarına karşı “belge var mı?” diye soran, ölçüsüz tepki gösteren kardeşlerimize
“BELEDİYE İHALE DALAVERELERİ” kitabını okumalarını hararetle tavsiye ederiz.