3. Simit Zam ve Gerekçe.
Bu konuyu iyi anlamak için, iyi anlatılması gerekli: İşte bu sebeple iyi işlemeye çalışmaktayız.
( * Et ya da dert kaynatmak )
( * Simit, Zam ve Gerekçe )
Sektörü tanımak:
Sektör: Otobüsle yolcu taşımacılığı.
A ve B noktaları arasında karşılıklı seferler düzenleyip, taşınan yolcudan, bu hizmet karşılığı bedel almak.
Bedel: Tüm masraflar + Kâr olarak, koltuk ve bilet başına belirlenmiş ücret.
Simit, Zam ve Gerekçesi:
Biz Türklerin en çok sevdiği ürünlerden biri olan simittir. 50, 60, derken 75 kuruşa yükseliverdi. Medyada; simit üretenle, satanla, yiyenle röportajları izledik.
Otobüs sektörünü ilgilendiren, üreticinin açıklamalarıydı: 29 YTL’ye aldığımız 1 çuval un; 55, 1 kg susam; 90 YTL yerine 270 YTL oldu. Maliyetler yükseldi. Sonuç: kaçınılmaz Zam! Yani; isteyen, parayı veren; simidi yiyen olacak.
Otobüsçüyle paralellik?
Otobüsçüyle paralel olan; sadece maliyetlerin yükselmesidir. Olmayan, otobüsçünün; maliyet + kâr = satış fiyatı uygulayamaması. Simit üreticisi / satıcısı sermayeleri ile otobüsün maliyeti kıyaslanamaz. Hele filolu işletmelerle hiç kıyaslanamaz.
Kara keçinin içi yağ mı?
Yöremizde bir deyim vardır. “Kara keçiyi gören; içi dolu yağ sanır.” Otobüsü gören; içi dolu para, otobüsçüyü de para destecisi sanır.” Hâlbuki otobüs işletmeciliğinin her basamağındaki herkes ağlanacak durumdadır, ağlanacaktadır. Dertleri sayacak olsak; âdeta ‘Bitmez, Tüketmez Anadolu’ gibi:
* Model baskısı, pahalılık, * Değer kaybı, * Sermaye erimesi, = iflâs
* Yüksek gider, * Düşük bilet fiyatı, *Düşük gelir, = iflâs
* Boş koltuklar, * Yorgun personel, * Rekabet seferi, = iflâs
Her biri ayrı yazı konusu olan bu başlıkların altlarını dolduracak kalem/ madde sayısı da hayli fazladır. Ancak, birleşmelerle büyümek; hemen bu tüm sorunların da çözümü olacaktır, irdeleyelim:
Model baskısı
Üreticilerimizin, hemen hepsi de birbirinden şık tiplerle, modellerle ürettikleri otobüsler; pırıltılarıyla göz kamaştırmakta. Ancak, otobüs koltuklarımızda yıllardır mevcut, giderek de artan kapasite fazlası otobüsçüleri rekabette de çok çeşitliliğe itmiştir. Biri de sürekli yüksek model otobüs zorunluluğudur. Dolayısıyla sürekli yeni otobüs talepçisi olmak ve müşterilik yarışı, otobüs fiyatlarını da hayli yükseltmektedir.
Otobüste kalite eksikliği ve Galip ÖZTÜRK
TOFED Kurucu Başkanı. Sn. Galip ÖZTÜRK; geçtiğimiz hafta bu sorunu vurguladı: “Üreticilerimizin iç ve dış piyasaya verdikleri otobüsler arasında, ciddi kalite ve donanım farkı var. Dışarı sattıklarında üstünlükler çok fazla. Biz, üstünlüklere lâyık değil miyiz? İç piyasaya da en azından yüksek kalite eşitliği istemek hakkımız!” Ben bunları aktarmakla yetinelim.
Otobüs pahalılığı?
Yine, Sn. ÖZTÜRK’den aktarmakla yetinelim. Birkaç yıl önceki bir otobüs tanıtım etkinliğinde yaptığı konuşmada: “Otobüslerin + bize satış fiyatları, dış piyasadaki emsallere göre çok pahalı. Bu fiyatları gözden geçirelim (= indirim gerçekleştirelim..)
Değer kaybı?
1) 0302 Mercedes dönemlerinde (1983 öncesi), otobüsün parasını işleterek çıkardıktan sonra + kâr ile satarak ayrıca para kazanılan dönem tam tersine işleniyor mu?
2) Sebebi de adeta 2 -3 yıllık otobüsün yaşlı kabul edilmesi ortamı değil mi?
3) Satış alanında, kontağı çevirmeden, plâka takıldığı anda, yeni otobüsün değerinin yarıya düşmesi; ekonomik değerlerin yok olması çarpıklığı değil mi?
4) Bunun anlamı; dün tam otobüsün tümüne tek sahibi iken, bir sene sonra en çok yarısına seneye çeyreğine, seneye de ‘hiç’ine sahip olabilmesi değil mi?
5) Bütün bunların sebebi; bireysel ve firma olarak, sektördeki mevcut dağınıklık değil mi?
Dev sorunlara çözüm: Birleşme?
Evet, her biri de timsah gibi sakin görünüp, birden kapıp – koparan devleşmiş ve âdeta bu günlere kadar “ÇÖZÜMLENEMEZ” önyargısıyla, damgasıyla gelmiş, tsunami büyüklüğündeki sorunlara tek, kesin çözüm; birleşmiş = büyümüş otobüsçülerdir. Firma sayısı ne kadar azalarak – ne kadar çok otobüs(çüy)ü toplarsa; sorunları bastırmaya, çözümleri üret(tir)meye o kadar çok hükmeder.