Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Hıncal ULUÇ- Okul Servisleri
 

HINCAL ULUÇ





Ya İstanbul çocuklarının sahibi..
08/12/2011

Yani ille bir katliam mı bekliyoruz?.
İstanbul servis cinayetinden vazgeçtik.. Sabahtan akşama, akşamdan sabaha yol kenarlarında bedava yatıyor, İstanbul ana caddelerini, ara sokaklarını babalarının malı gibi işgal ediyorlar ve günde dört saat çalışıp, trafiği katlederek, eşek yükü ile para kazanıyorlar..
Günde dört saatle servet getiren başka iş kolu var mı, dünyada?.
Yok. Çünkü böyle bir servis rezaleti dünyada yok..
Belediye'nin gıkı çıkmıyor.. O yollara bir çiçekçi tezgâh açsın.. Bir seyyar satıcı bohça sersin, yer yerinden oynar.. Bir minibüs içinde köfte satın.. Başınıza bombalar yağar.. Ama bu yüzlerce, binlerce servis minibüsü, deprem acil şeritleri dahil her yolu, kaldırımı günde 20 saat işgal ederler, Ana Kent Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve ekiplerinden bir tekinin gözüne batmaz.. Yazar sorarız.. Tek satır cevap vermezler..
Efendim UKAME diye ne işe yaradığını kimsenin bilmediği bir komisyon varmış.. Vardır.. "Bir işi çözmek istemiyorsan, komisyona havale et" der Fransızlar.. Öyle vardırlar..
Ben servisleri de geçtim.. Okul servisleri yahu.. Canlarımız, ciğerlerimiz çocuklarımızı kimlere emanet ettiğimizin farkında mıyız?.
Valilik sahip değil.. Belediye sahip değil.. Tamam.. Peki bu çocukların okullarının yöneticileri.. Okul Müdürleri, okul aile birlikleri ne işe yararlar?..
Deli gibi araba kullanan, hiç bir kural tanımayan bu servislere çocuklarınızı nasıl emanet ediyorsunuz?.
Bu servislere bir nöbetçi öğretmen, bir veli temsilcisi bindirmek çok mu zor?..
Perşembe gecesi Kültür Üniversitesi'ndeki konser için yola çıktım, saat 18.30'lar..
Emniyet şeritleri servislere tahsis edilmiş sanırsınız.. En çok da Altur ve Gürsel.. Bu iki markayı ezberledim artık. Nerde tepem atsa, attıran dört servisten ikisi Altur, birisi Gürsel..
"Canları cehenneme" diyeceğim.. Diyemiyorum.. İçinde göz bebeklerimiz var.. Daha ilkokuldan itibaren bu servislerin içinde, kurallara isyan ederek, kural tanımayarak "Devlet, mevlet yok" öğretisi alıyorlar, her Allah'ın günü, sabah akşam iki defa.. Alsınlar.. Ondan da geçtim.. Milli Eğitim Müdürü, okulunun müdürü, annesi, babası, velisi ilgilenmiyorsa, bana ne?..
Ama mesele sadece devleti ve kurallarını tanımamakla bitmiyor.
Çocukların hayatı tehlikede.. Çünkü bu okul servislerinin çoğunu "Hayvan" gibi sürüyorlar.. Emniyet şeridine dalıyor, gaza basıyorlar.. İlerde hasbel kader tehlike, yani trafik ekibi işareti alırlarsa bu defa ayni hızla sola yaslanıp, normal şeride girme hamlesi yapıyorlar.. Dolu şeride hızla giremezlerse yakalanacaklar.. Basıyor yanındaki arabanın üzerine.. Kaza an meselesi.. Giriyor, ite kaka.. Orda kalsa..
Hayır.. Bu defa bir rallicilik başlıyor.. On metre gitmeden yeniden şerit değiştiriyor.. Sonra bir daha.. Bir daha..
O servisle her sabah gidip gelen çocuk, hasbel kader hayatta kalsa, ruh sağlığı sağlam kalır mı, bir düşünün?..
Ertesi gün, akşam üzeri eve geliyorum. Alkent, Tepecik Yolu üzerinde. Bu yol İstanbul'un en çok kaza olan yerlerinden biri.. Çünkü yan yollardan ok gibi fırlar millet. Ana caddede giden de "Yol benim" havasında sürer, hadi kafa kafaya çarpışma.. Bu yüzden benim arabanın saatte 30 kilometreden hızlı gitmesi yasaktır, biri üstümüze çıkarsa, en azından hayatta kalalım, diye..
34 FC 2376 plakalı Okul Servisi, hem de Okul Servisi kavşakta, bomba gibi düştü önümüze.. Yavaş gitmesek ölümcül kaza kesindi..
Öyle kullanıyor bu servis sürücüleri arabaları..
Çünkü denetleyen yok.
Çünkü çocukların sahibi yok. Ana babaları dahil.. Cenazede ağlamayı bilirler sadece, tabuta sarılıp Vicdanları sızlamaz "Ben evladıma sahip olamadım" diye..
Okulların bu servis işini nasıl ihale ettikleri konusunda bana söylenenleri bilseniz.. Tabii müdürlerin de umurunda değil o zaman..
Ya Trafik.. Güldürmeyin beni..
Şimdi anında bana cevap verirler. Hem de yazılı..
"Falan filan tarihli yazınız incelenmiş.. Falan filan plakalı arabanın sürücüsüne uyarı mektubu gönderilmiştir.."
Ben ayni zamanda Fahri Trafik Müfettişi olduğum için, eskiden yazım üzerine ceza keser, makbuzun kopyasını da bana yollarlardı. Şimdi "Uyarı" yazıyorlarmış. Devleti bir de posta masrafına sokuyoruz yani.. Boş verin.. Uyarı muyarı zahmetine girmesin kimse..
Bu servisler, trafik ekibinin canlısını adam yerine koymuyor, yazınıza mı bakacak?.
Bu arada.. Servis şirketleri, yöneticileri de beni aramaya kalkmasın. Ben yaşadıklarımı biliyorum. Palavraya karnım tok..
Varsa diyeceğiniz, yazın, yollayın..
Hiç değilse "Okul Servisleri"ni adam etmek için, tek bir kişi harekete geçecek mi?.
Onu da göreceğiz..
Abarttığımı iddia eden herkesi bir akşam üzeri davet ederim. Buyursun. Benim bulacağım gizli plakalı araçla, ana arterlere, oto yollara çıkalım, görsünler, gözleriyle, cinayeti..


Servis işini düşünen var mı?..

İstanbul trafiğini artık nerdeyse bütün gün çıkmaza sokan, her sokağı otopark yapan, başı boş, vurdum duymaz, kural tanımaz gidişleriyle, trafiği allak bullak eden, emniyet şeritlerini kendilerinin sanan, ama nedense trafik polislerinin hiç bir müdahalesine uğramayan servisler konusunu bu kentte düşünen biri olup olmadığını, hatta "Makam" vererek sormuştum..
Ne kentin düzeninden sorumlu Ankara'dan atanan Vali'den, ne de halkın sahibi, onların oyları ile sorumluluk alan Belediye Başkanı'ndan şu ana kadar "Çıt" çıkmadı.. Belli.. Umurlarında değil..
"Böyle gelmiş. Böyle gitsin.. Bana ne?.."
Ama okurlardan mailler, mesajlar yağıyor.. Bir kaçını nakledeyim.. Bu arada Sayın Vali ve Belediye Başkanına hatırlatırım. Sizden yanıt alana dek, sorumu tekrar edeceğim. Ben bir kez yazıp peşini bırakanlardan değilim..
İşte okurlardan seçtiklerim..
***

Kadir Eskitürk
"Mecidiyeköy'deki servis rezaletini yazmışsınız. Lütfen aynı saatlerde bir gün Saraçhane'ye gelin ve İstanbul halkını taşımakla yükümlü belediyenin kendi personelini taşıyamayıp havale ettiği servislerin yarattığı trafik işkencesini görün.. Hem de sayın Kadir Topbaş'ın gözleri önünde."

*

Mehmet Er
"Tam bu soruyu, bu sabah kendime sordum. Tuzla E-5 Güzelyalı minibüs durağı tam anlattığınız gibi. Servisler ve minibüs yüzünden trafik resmen duruyor. Yani E-5 durak gibi.."
*

(Adı saklı bir iş adamı)
"Şu anda tam A.S.Yen- Astoria arasında trafik akış hızı sıfır. Sabah gazetesi arabada. "Hıncalı okuyun" dedim, yanımdakilere..
Senelerce düşündüğümü yazmışsın! Durum daha vahim. Bu minibüsler sabah iki saat, akşam iki saat çalışırlar! Diğer saatler arka sokakları işgal edip, park parası da ödemeden beklerler ve de para kazanırlar, çoğalırlar..
Sen günde yalnızca 4 saat çalışan fabrikanın para kazandığını işittin mi hiç? Yalnızca 4 saat çalışan yatırım para kazanır mı?
Bunlar kazanır. Çünkü 3-4 şirket vardır ve ihaleye başkasını sokmazlar. Bari yolları tıkamasınlar! Tıkarlar, trafiği kilitlerler ve yıllardır trafik polisi bunları nedense görmezden gelir, karışmaz..
Servis işi eskiden kalmadır, metro ve metrobüs olmayan zamandan.. Bakalım hangi iş adamı bir gün "Bu iş yerinde eve ev servisi yoktur" deme cesaretini gösterebilecek?. Gece çalışanları hariç tabii.."

*

Ahmet Uysal
"Akşam saatleri servis araçlarının getirdiği tıkanma sadece akşam saatleri değil, sabah insanların işe gidiş saatlerinde özellikle Maslak Büyükdere Caddesi, Esentepe, Gayrettepe iş merkezlerinin olduğu tüm bölgede görülmektedir.
Servis araçları şeritleri, alt geçitleri , kavşakları işgal ederek bekliyor. Trafikteki araçlar yolun açılmasını veya açık kalabilen tek şeritten ilerlemeye çalışıyor. Zaman, yakıt, sağlık kaybederek, çıldırarak.. Her sabah, her akşam böyle..
Yeni Aslantepe stadyumu yanında Metro aktarma fonksiyonlu olarak yapılan çok büyük otopark, hafta arası boş duruyor. Tüm servislerin buraya gelip çalışanların metro ile işyerlerine ulaşmaları şeklinde düzenlemeyle sorun hafifleyebilir.."
*

Ali Osman Oğuz..
"Bağıra bağıra anlatamadık bu insanlara, İstanbul'un en büyük sorununu çözmedikten sonra o koltuklarda niye oturduklarını..
Fuzuli işgalci olduklarından haberleri yok.. 'İstanbul sahipsiz' diyorsunuz Hıncal abi.. Çok yanlış...
İstanbul'un sahibi magandalar. Magandaları İstanbul'un sahibi yapanlar da, onlara göz yumanlar."


Hıncal Uluç'u dinlemeyen beni hiç dinlemez ama...

Ufuk Sandık'ın bu haftaki köşe yazısı.

Hıncal Uluç'u dinlemeyen beni hiç dinlemez ama...

Geçenlerde Hıncal Uluç yazdı. Servis araçlarının yol kenarlarına park ederek trafiği kilitlediklerinden söz etti. Tamamen haklı. Akşam saatlerinde zaten yoğun olan trafik, servisler nedeniyle kâbusa dönüşüyor.
İstanbul'da çalışanlarına servis hizmeti sağlamayan firma yok gibi... Akşam saatlerinde binlerce servis yola çıkıyor. Dolayısıyla servislerin yol açtığı trafik terörü bütün İstanbulluları ilgilendiriyor.
Servisler, yolcularını neredeyse işyerlerinin kapısından alıyor. Eğer şirketin otopark alanı varsa sorun yok. Ama genelde şehir merkezinde şirketlerin servisler için uygun park alanları mevcut değil. Bu yüzden servisler yolları park yeri gibi kullanıyor. Zaten dar olan yol, servisler nedeniyle tamamen tıkanıyor.
Şirket çalışanları işyerlerinin kapısından servise binecek diye, binlerce kişinin mağdur olması doğru değil. Çözüm kolay. Servisler yolcularını otoparklarda bekleyecek. Çalışanlar bir zahmet yürüyecek. Herkes üzerine düşeni yapacak.
Yaşanan sıkıntıyı görmek isteyen yetkililerin, saat 17.00-18.00 arasında Yıldız Posta Caddesi'ne uğramaları yeterli.

Haber Tarihi: 06.11.2011
 

Vali ve servisler..

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu aradı.. Uzun uzun sohbet ettik. Ben sohbetleri "Off the record" kabul ederim.. Bu yüzden ayrıntılara girmeyeceğim..
Özeti..
Vali, servisler konusundaki ısrarlı uyarılarım dolayısıyla teşekkür etti. Hızla önlem alınması gereğine inandığını söyledi..
Harekete geçeceğini hissettim..
Neler yapar, daha doğrusu yapabilir, göreceğiz.. Ama kendisine bağlı trafik polisinin hemen bugünden, yıllardır ihmal ettiği görevine döndüreceğini tahmin ediyorum..
Polisler yasak yerlere park edip bekleyen servis araçlarına özür dileyerek ceza yazmaya başlayacaklardır, "Hıncal Uluç yazdı da ondan. Kusura bakmayın" diyerek.. Öyle yaparlar genelde çünkü.. Göstermelik.. Öyle yaparlar hep.. Devlet yasağı üç gün sürer ya bu ülkede.. Sonra..
Köklü çözüm için Sayın Vali, sizin başkanlığınızda birinci elden sorumlular toplanmalı..
Yani.. Bizzat Belediye Başkanı.. Hala "Görmem, duymam, karışmam" diyen Sayın Kadir Topbaş.. Şahsen.. Yolladığı uzman, vekil değil.. Servis şirketleri sahipleri.. Servis kullanan şirketlerin CEO'ları.. İlgili herkes bir araya gelmeli.. Eller taşın altına konmalı..
Kalıcı çözümler tartışılmalı. Alınan kararlar uygulanmalı. Uygulandığını valilik denetlemeli..
Bizim de önerilerimiz var tabii.. Yeri gelince yazarız..





HINCAL ULUÇ-Yardım.. En küçük de olsa.. Her türlüsünden..
de Köşe Yazıları ve Karikatürler, el miércoles, 26 de octubre de 2011, 0:41
Yardım.. En küçük de olsa.. Her türlüsünden..
Okumayı durdurun.. Cebinizi çıkarın.. 2868 yazın.. "Gönder"e basın.. Hepsi bu.. Günlerdir ekranda gördüğünüz bir ateşin etrafında toplanmış, evsiz, barksız, aç, susuz bir ailenin bir öğün yemeğini sağladınız, bir kerecik karınlarını doyurdunuz demektir.. Bu minnacık zahmet.. Bu minnacık para o kadar önemli.. O kadar değerli yani..
Sakın ola "Bir SMS'den ne çıkar" demeyin..
Yaşam çıkar.. Umut çıkar.. Dostluk, kardeşlik, insanlık çıkar..
O evsiz barksız, o her şeylerini, o yarınlarını kaybetmiş insanların "Yalnız değiliz" sıcaklığına kavuşmaları çıkar..
Yollayın.. 2868 yazıp yollayın.. Yazabildiğiniz kadar..
En önemli duyudur o, "Yalnız olmadığını bilmek.."
1945 depremi, Van'ı yerle bir ettiğinde ordaydım.. Evde annem.. Kucağında kundaktaki Serpil.. Beş yaşında ben..
Duvar yarıldı, dışarıyı gördüm.. Kapıya koştuk, annemle.. Kapı sıkışmış, açılmıyor.. İkinci kattayız, pencereden kaçamıyoruz.. Tavandan sıvalar dökülüyor.. Duvar çatlağı geçmiş, yarık.. Çöktü çökecek.. Artçılar sallamaya devam ediyor..
Babam işe gitmiş, ağbim okula..
O her an yıkılacak evde çaresiziz.. Daha kötüsü yapayalnızız.. Herkes kaçmış konu komşuda.. Annemin çığlıklarını duyan yok..
Hayır var..
Ev sahibimiz.. Su katılmadık bir Kürt.. Onun sesini duyduk aşağıdan.. Haykırıyor..
"Suat kızım, korkma.. Sizi ordan çıkaracağım.."
O yıkılmakta olan eve daldı.. Elindeki baltayla kapıyı kırdı.. Merdivenlerden nasıl koşarak indik, nasıl fırladık..
Sonrası.. Asker el koydu duruma.. Van ovasına çadırlar kuruldu.. Yüzlerce çadır, bir günde.. Herkes başını sokacak bir yer buldu.. Bir çadır kasabası olduk..
Sonra sakalar vardı o devirde.. Askeriyenin gene.. Atların çektiği devasa fıçılar yüklü arabalar.. Sular geldi, içmek için..
Ama en büyük bayram, tayınların gelişi oldu.. Mis gibi kokan sıcacık ekmekleri dağıttı, askeriye, çadır halkına.. Kapıştık.. Ne lezzetliymiş, asker tayını meğer..
O müthiş depremin akşamı, hemen herkes evini barkını kaybetmişti ama, bir aradaydık.. Suyumuz, ekmeğimiz vardı..
En önemlisi.. Terk edilmediğimizi görmüş, yaşamıştık..
Türküler söyleyip, halaylar sektik, el ele.. Sımsıcak..
Yalnız değildik işte.. Yalnız değilsen, yenilmezsin.. Yalnız değilsen, umut vardır.. Yaşanmaya değer hayat vardır..
Sakın ha.. Sakın ha, "Beş liradan ne çıkar" demeyin.. Gönderdiğiniz para değil ki..
Gönlünüzdeki sıcaklıktır o 2868....
Van'da kara kış bastırıyor.. Hele geceleri dondurucu olur.. Sobalar, odunlar, kömürler yetmez ısıtmaya..
Ama bir gönül ısıtır.. Bir kucaklama..
Bir sarılma.. "Ben burdayım.. Seni görüyorum.. Merak etme.." işaretidir 2868..
Bir milyon.. Beş milyon.. On milyon "2868" sımsıcak yapar Van'ı!..
Hadi!.. Hemen!.. Bir daha.. Bir daha..
Servis işini düşünen var mı?..
İstanbul trafiğini artık nerdeyse bütün gün çıkmaza sokan, her sokağı otopark yapan, başı boş, vurdum duymaz, kural tanımaz gidişleriyle, trafiği allak bullak eden, emniyet şeritlerini kendilerinin sanan, ama nedense trafik polislerinin hiç bir müdahalesine uğramayan servisler konusunu bu kentte düşünen biri olup olmadığını, hatta "Makam" vererek sormuştum..
Ne kentin düzeninden sorumlu Ankara'dan atanan Vali'den, ne de halkın sahibi, onların oyları ile sorumluluk alan Belediye Başkanı'ndan şu ana kadar "Çıt" çıkmadı.. Belli.. Umurlarında değil..
"Böyle gelmiş. Böyle gitsin.. Bana ne?.."
Ama okurlardan mailler, mesajlar yağıyor.. Bir kaçını nakledeyim.. Bu arada Sayın Vali ve Belediye Başkanına hatırlatırım. Sizden yanıt alana dek, sorumu tekrar edeceğim. Ben bir kez yazıp peşini bırakanlardan değilim..
İşte okurlardan seçtiklerim..
***
Kadir Eskitürk
"Mecidiyeköy'deki servis rezaletini yazmışsınız. Lütfen aynı saatlerde bir gün Saraçhane'ye gelin ve İstanbul halkını taşımakla yükümlü belediyenin kendi personelini taşıyamayıp havale ettiği servislerin yarattığı trafik işkencesini görün.. Hem de sayın Kadir Topbaş'ın gözleri önünde."
*
Mehmet Er
"Tam bu soruyu, bu sabah kendime sordum. Tuzla E-5 Güzelyalı minibüs durağı tam anlattığınız gibi. Servisler ve minibüs yüzünden trafik resmen duruyor. Yani E-5 durak gibi.."
*
(Adı saklı bir iş adamı)
"Şu anda tam A.S.Yen- Astoria arasında trafik akış hızı sıfır. Sabah gazetesi arabada. "Hıncalı okuyun" dedim, yanımdakilere..
Senelerce düşündüğümü yazmışsın! Durum daha vahim. Bu minibüsler sabah iki saat, akşam iki saat çalışırlar! Diğer saatler arka sokakları işgal edip, park parası da ödemeden beklerler ve de para kazanırlar, çoğalırlar..
Sen günde yalnızca 4 saat çalışan fabrikanın para kazandığını işittin mi hiç? Yalnızca 4 saat çalışan yatırım para kazanır mı?
Bunlar kazanır. Çünkü 3-4 şirket vardır ve ihaleye başkasını sokmazlar. Bari yolları tıkamasınlar! Tıkarlar, trafiği kilitlerler ve yıllardır trafik polisi bunları nedense görmezden gelir, karışmaz..
Servis işi eskiden kalmadır, metro ve metrobüs olmayan zamandan.. Bakalım hangi iş adamı bir gün "Bu iş yerinde eve ev servisi yoktur" deme cesaretini gösterebilecek?. Gece çalışanları hariç tabii.."
*
Ahmet Uysal
"Akşam saatleri servis araçlarının getirdiği tıkanma sadece akşam saatleri değil, sabah insanların işe gidiş saatlerinde özellikle Maslak Büyükdere Caddesi, Esentepe, Gayrettepe iş merkezlerinin olduğu tüm bölgede görülmektedir.
Servis araçları şeritleri, alt geçitleri , kavşakları işgal ederek bekliyor. Trafikteki araçlar yolun açılmasını veya açık kalabilen tek şeritten ilerlemeye çalışıyor. Zaman, yakıt, sağlık kaybederek, çıldırarak.. Her sabah, her akşam böyle..
Yeni Aslantepe stadyumu yanında Metro aktarma fonksiyonlu olarak yapılan çok büyük otopark, hafta arası boş duruyor. Tüm servislerin buraya gelip çalışanların metro ile işyerlerine ulaşmaları şeklinde düzenlemeyle sorun hafifleyebilir.."
*
Ali Osman Oğuz..
"Bağıra bağıra anlatamadık bu insanlara, İstanbul'un en büyük sorununu çözmedikten sonra o koltuklarda niye oturduklarını..
Fuzuli işgalci olduklarından haberleri yok.. 'İstanbul sahipsiz' diyorsunuz Hıncal abi.. Çok yanlış...
İstanbul'un sahibi magandalar. Magandaları İstanbul'un sahibi yapanlar da, onlara göz yumanlar."
Dilimin ucu
'Rüyamdaki kadına uyanıkken yaşadıklarımı anlattım.. Yorumladı.' Utku Gürtunca
Tebessüm
Alkol hiçbir sorunu çözmez!.. Ama süt de çözmez!.. (Mustafa Cengiz'e teşekkürler)
Gene geldiler!..
12 Tenor'a geçen sene doyamamıştık. Dünya doyamamış.. Tur devam ediyor.. İşte gene İstanbul'da, TİM'deler bu hafta sonu.. Broadway ve Londra'da, opera ve müzikallerde baş roller oynamış 12 tenorun şovunda müziğin her türlüsü var..
Nessun Dorma gibi, opera, O sole mio, Volare gibi napolitenler, Hey Jude gibi müzikal şarkıları, İmagine gibi John Lennon/ Beatles, Somebody to Love gibi Freddy Quenn/rock unutulmazları..
Tenorlar, şarkılarını müthiş şovla sunuyorlar. Geçen yıl görenler tekrar gitmek isteyecekler nasılsa.. Görmeyenler, bu defa kaçırmasınlar, bu müthiş müzik ziyafetini.
Perşembe, cuma, cumartesi 21.00, pazar 15.00'te
Sevdiğim laflar
'Savaşlar bize, düşmanlarımızı sevmeyi değil, müttefiklerimizden nefret etmeyi öğretir.' W.L. George (Teşekkürler Selin)



Erkan YILMAZ



Cmt 20 Ekm 2007, 18:27   [İST-A6.04] - Servis Araçlarının Trafiği Tıkamaları ve Rastgele Park Yapmaları

Sitemizde; İstanbul Şehiriçi Ulaşımı ile ilgili olarak açılmış diğer bölümleri, yandaki indeks yardımıyla rahatlıkla tarayarak okuyabilir, resim indirebilir, yeni mesajlarınızı, dokümanlarınızı ve fotoğraflarınızı ekleyebilirsiniz. İSTANBUL ŞEHİRİÇİ ULAŞIM İNDEKSİ


Servis otobüsleri ile ilgili dün gördüklerimden sonra hiç birşeye şaşırmam artık herhalde.

Maslak'ta Karafırın önündeki köprülü kaşağın altındaki duraktaydım dün akşam 17:40 sıralarında.
Levent yönüne giden otobüslerin durağında bekliyordum. Ziraat bankasının servis otobüsleri durağın hemen gerisinde dizilmişlerdi.

Durağa girmeyerek nezaket göstermişler ancak 3 otobüs yan yanaydı. Belediye otobüsleri 4. şeritten yolcu alıyorlardı.

18:15 gibi araçların hepsi birden hareket ettiler. Onların yüzünden yola kadar taşmış otobüs bekleyen insanların üzerine doğru sürerek. O sırada ortaya bir polis çıktı. Servislerin yola katılımlarını sağladıktan sonra ortadan kayboldu.

Benim şahit olduğum 35 dk boyunca ortalıkta olmayan polis neden bu rezalete izin veriyor anlamak mümkün değil.

Erkan Yılmaz






 
 mesajı beğendiniz mi?: +2
Akın Kurtoğlu



Cmt 20 Ekm 2007, 18:33  

Galata Köprüsü üzerinde, sağ şeridi işgal ederek saatini bekleyen otobüs ve midibüsleri de unutmamak gerek...

Akın KURTOĞLU

 
 mesajı beğendiniz mi?
Erkan YILMAZ



Cmt 20 Ekm 2007, 18:40  

Bu sorunla bir dönem Hıncal Uluç çok ilgileniyordu. Sık sık yazardı servis araçlarının yarattığı rezaleti.

Artık o da bıraktı.

Erkan Yılmaz

 
 mesajı beğendiniz mi?
Onur Y.



Cmt 20 Ekm 2007, 18:41  

Aynı servis olayları Esentepe'de iş çıkış saatlerinde sıklıkla oluyor.Utanmayıp koskaca servis aracını İETT otobüs durağının önüne park ediyolar.
 
 mesajı beğendiniz mi?
Akın Kurtoğlu



Cmt 20 Ekm 2007, 18:44  

İstanbul'un belli noktalarında, trafiği aksatmayacak şeklide servis araçlarının bekleyeceği ve kalkış yapacakları alanlar oluşturulmalı. Servis araçlarını kullananlar da (bir zahmet artık), işyerlerinin hemen kapılarının eşiklerinden otobüslerine/midibüslerine binmek yerine, bir miktar yürüyerek bu alanlara ulaşmalı ve kendi servis araçlarını bularak binmelidirler.

Akın KURTOĞLU

 
 mesajı beğendiniz mi?
Erkan YILMAZ



Cmt 20 Ekm 2007, 18:54  

Aslında Maslak gibi yerlerde servislerin büyük çoğunluğu plazalardaki işyerlerine ait.
Bu binalarında hepsinde otoparklar mevcut. İstenirse servislerin otoparklardan hareket etmesi sağlanabilir.

Ancak otopark çıkışları kısıtlı olduğundan aynı anda hareket eden servislerin birbirlerini beklemeleri gerekecek. 5-10 dakika kaybedecekler burada. Bunu servisçilerde o araçları kullanan yolcularda istemezler.

Kendileri o 5-10 dakikayı kaybetmemek için trafiği arapsaçına çevirerek diğer insanların çok daha fazla zamanlarını çalmayı normal görüyor olmalılar.

Kendi kendilerine böyle çözümler üretmeyeceklerine göre yerel otoritelerin bunu zorlaması gerekmekte. Ama onlarında bu konuda adım atmaya hiç niyetleri yok.

Erkan Yılmaz

 
 mesajı beğendiniz mi?
Çağrı Tekin



Cmt 20 Ekm 2007, 23:05  

Anadolu Yakası'nda Cevizli Köprüsü üzerinde de Askeri Dikimevi'nin servisleri bekliyor. Fakat trafik açısından fazla önemli olmadıkları için trafiği tıkamıyorlar. Ancak bir otoyol köprüsünün üzerinde bekleme yapmak ne olursa olsun çok yanlış. Hiç bir trafik polisi ceza yazmazsa, belediyenin hiç bir zorlaması olmazsa olacağı budur tabi.
 
 mesajı beğendiniz mi?
Akın Kurtoğlu



Pzr 21 Ekm 2007, 06:27  

Belediyenin servis araçları da hergün Saraçhane'de yolun sağ şeridini, kimi zaman da iki şeridini kapatıp 1 saate yakın bekliyorlar... Hatta yetmiyor, Haşim İşcan Geçidi'nin üzerindeki yaya yollarına dahi çıkma cür'etini gösteriyorlar. Parkın arkasından kıvrılarak gelen katılım yolunun iki yanındaki kaldırımlara bütünüyle çıkmaları da cabası...

Akın KURTOĞLU

 
 mesajı beğendiniz mi?: +1
Erkan YILMAZ



Pzr 21 Ekm 2007, 12:55  

Akın Kurtoğlu demiş ki:
Belediyenin servis araçları da hergün Saraçhane'de yolun sağ şeridini, kimi zaman da iki şeridini kapatıp 1 saate yakın bekliyorlar...


Tam bir hoca-cemaat durumuyla karşı karşıyayız yani.

Trafiğe çözüm üretmek durumunda olan bir kurumunda sorunun bir parçası olmasını izah etmek mümkün değil.

Acaba belediye oluşan durumu bir sorun olarak görüyormu? Çözüme ulaşabilmek için önce sorunu kabul etmek gerek.

Erkan Yılmaz

 
 mesajı beğendiniz mi?: +1
ümit 806
site denetçisi


Pzr 21 Ekm 2007, 19:49  

Servis araçlarının Libadiye Caddesi'nin uzantısı konumundaki Gürpınar Caddesi'nden Libadiye Kavşağı'na çıkış ve bu kavşaktan Şile yönünde otobana giriş arasındaki kısa bölgede durarak hem Libadiye Caddesi, Hem Libadiye Kavşağı trafiğini tıkadıkları ve aynı zamanda Şile Otobanı'na girmeye çalışan araçların trafik kazası yapmalarına sebep olduklarını daha önce de farklı başlıklarda yazmıştım.

Bahsettiğim bölge aşağıdaki fotoğraftaki döner kavşağın sağ alt köşesidir. Aşağıdan çıkan Gürpınar Caddesi'nden sağa dönüp döner kavşağı kullanarak Şile otobanına çıkmayacak, yani soldan devam edecek araçlarla, kavşağa önceden giren ama sağa Şile otobanına girecek araçlar birbirlerinin yolunu bu bölgede kesmekteler. Bir de sağ tarafa servis minibüsleri dizilince burası iki tarafı da aksatmaya başlıyor. 15BK gibi hem bu caddeden çıkıp hem de Şile Otobanına girecek olan araçlar kavşağa hiç karışmadan kenardan kenardan gidebilecek iken servis araçlarının solundan dolaşmak için ayrıca uğraşmaktalar ve bu da Libadiye Caddesi'nin trafiğini olumsuz olarak etkilemekte.





 







 
 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2047371 ziyaretçi (4501304 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol