İETT’nin eski Genel Müdürü Mehmet Öztürk, özelleştirme karşıtlığıyla tanınıyordu. Hatta 2008’deki aylık koordinasyon toplantısında bu tavrını açıkça dile getirmişti. Şirketlerin kâr amaçlı çalıştıklarını, ancak ulaşımın insan odaklı bir hizmet olduğunu ifade eden Öztürk, şu bilgileri vermişti: “Benim şoförüm sabah 4’te iş alır. Onun gerisinde bakım-tamir personelim vardır. Onlar araçların bakımını yapar. Garajlarda geceleri hummalı bir çalışma vardır. Üç bin otobüsüm haftada bir dezenfekte edilir, her sabah yıkanarak servise verilir. İstanbul’da güneşi ilk karşılayan ve şehri harekete geçiren benim şoförlerimdir. Bu fedakarca çalışma olmasa, İstanbul’da hayat durur. Bu yüzden ulaşım bir kamu hizmetidir ve kamu eliyle yapılmalıdır.”
Öztürk, “Görevden alınacağını bilse bile özelleştirme belgesine imza atmayacağını” söylüyordu. Bu dönemde Hayri Baraçlı’nın adı yeni genel müdür olarak geçmeye başladı. 2009’da da görev değişikliği oldu. Özelleştirme sürecinin hayata geçmesi için Kadir Topbaş’ın isteği üzerine Baraçlı İETT Genel Müdürü yapıldı.
Topbaş ve Baraçlı’yı buluşturan nokta, Kavurmacılar Ailesi. Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı. Hayri Baraçlı da Kavurmacı Ailesi'nin damadı.
Aydınlık’a konuşan otobüs şoförlerinin iddialarından biri çift katlı turist otobüsleriyle ilgiliydi. Konu doğrudan Baraçlı ve Topbaş’a dayanıyor. Cumhuriyet'in geçen yıl yayımlanan haberine göre, Ömer Faruk Kavurmacı’nın amcası Said Kavurmacı’nın şirketi Gök Global Turizm AŞ tek başına girdiği ve aldığı ihaleyle bu hatta 10 yıl boyunca 13 otobüs kiralamıştı. İhale yapıldığı dönem İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı’ydı.
2013’te Baraçlı’nın ismi Savunma Sanayi Müsteşarı olarak geçti ancak görev değişikliği olmadı. Baraçlı 2014’te de İBB Genel Sekreteri oldu. Baraçlı halen bu görevi yürütüyor du. Son Yerel Seçimlerinde İBB akp nin kaybetmesiyle görevinden ayrılmıştır
İstanbul'da ulaşımın seçimden sonra tamamen özelleştirilmesi planlanıyor. Tabi zam da... Otobüs ve personel sayısı azalan, söküğünü dikemeyen İETT, bilinçli olarak işlevsizleştiriliyor. Ak Parti yönetiminin ve adayı Binali Yıldırım'ın hedefi, ulaşım araçlarını Otobüs AŞ'ye devrederek özelleştirmek
İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğü (İETT) 150 yıldır tarihi İstanbul şehrinin ulaşımını organize ediyor. Son yıllarda bu kurumun yaprakları döküldü. İstanbul'da ulaşımın kısmen özelleştirilmesiyle İETT de işlevsiz hale getirildi. Ak Parti'nin İstanbul'u yönettiği dönem, 150 yıllık kurumun sonunu getirdi. Ak Parti yönetimi vurucu darbeyi ise seçimden sonra atmayı planlanıyor. Binali Yıldırım'ın ifadesiyle 'otobüsler tek renk olacak', İETT ulaşımdan çekilecek, sadece eşgüdüm görevi üstlenecek.
İstanbul'da yaşayanlar hemen her gün otobüs kullanıyor. Okula gidenler, sabah işe akşam eve giden çalışanlar, ücretsiz seyahat imkanıyla gezen 65 yaş üstü yurttaşlar... Duraklarda beklerken önümüzden renk renk otobüs geçiyor. İstanbulkartımızı basıp biniyoruz.
Mart başında özel halk otobüsçüleriyle buluşan Ak Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım da bu 'renklere' dikkat çekiyor. “Masada beş ayrı şirket var, İETT var. Erguvan rengi var, mavi rengi var, kırmızısı var. Var oğlu var. Bütün renkler aynı olacak, hepsi aynı renk olacak” diyor. Yıldırım'ın bu sözleri hâlâ trafiğe çıkan bir avuç İETT otobüsü ile özel olarak işletilen tüm otobüslerin tek elde, yani İBB iştiraki Otobüs AŞ'de toplanacağı yorumlarına neden oldu.
Nitekim İETT de bu özelleştirme iddialarını reddetmiyor: “Metrobüs, tünel ve tramvayda işletmeciliği sürdürmesi öngörülen İETT’nin, planlama, koordinasyon, denetim ve danışmanlık fonksiyonlarına odaklanması, bu şekilde Türkiye ve dünyadaki diğer toplu ulaşım otoritelerine danışmanlık yapması amaçlanmaktadır.”
HANGİ OTOBÜS KİMİN?
Bir dönem İstanbul'daki tüm ulaşım araçları İETT'ye aitti. Kendi araçları ve kadrosuyla çıkardı yola. Bugün sayılamayacak kadar işletmeci var piyasada. Sıralayalım: ■ Sarı otobüsler İETT’ye ait. Toplu taşımada ender görülüyorlar. Metrobüs ile birlikte 2 bin 756 araç var. Belediye vakıflara, derneklere, adliyelere, emniyete ücretsiz olarak tahsis ediyor. Tabi isteyen her dernek ya da vakıf alamıyor. TÜRGEV, Okçular gibi vakıfların ve derneklerin ücretsiz otobüs tahsisi konusunda şansı daha yüksek.
■ Erguvan renkliler İstanbul Otobüs A.Ş.’ye ait. İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden biri olan İstanbul Otobüs A.Ş., 28 Mayıs 2011’den beri faal. Bin 79 araçlık filosu var. O dönem ihalelerde hattın yoğunluğuna göre fiyat belirlendi. Hatlar, yüzlerce kişiye, şirkete dönemin parasıyla 300-500 bin TL’ye kiralandı. Binlerce hattın kiralanmasıyla elde edilen gelir İBB’nin uçuruma dönüşen borçlarını telafi etmeye yetmedi.
■ Mavi ve kırmızı renkliler Özel Halk Otobüsü (ÖHO). Özel Halk Otobüsü işletmesi 3 bin 75 araç ile hizmet veriyor. İETT tarafından hazırlanan bir yönerge kapsamında çalıştırılan özel halk otobüsü işleticileri, 1992 yılında şirketleşmişti. Özel Halk Otobüsleri içindeki şirketler; Özulaş A.Ş., Öztaş A.Ş., Halk ulaşım A.Ş., Yeni İstanbul Halk otobüsleri A.Ş. ve Mavi Marmara Ulaşım A.Ş.. ÖHO'lar diğer renk otobüslerden farklı. Onlar minibüs hattına benzer çalışıyor. Kiraladıkları hatlarda kendi araçlarını ve şoförlerini çalıştırıyorlar, kendi özel garajlarını kullanıyorlar, İstanbulkart gelirlerinin tamamı kendilerine kalıyor. ‘YENİ ARAÇ’ MÜJDESİ ÖZELLEŞTİRME HAMLESİ
İETT araçları ve uzun süredir İstanbul trafiğinde olan ÖHO araçları geçmişte aynı hatta çalışırdı. ÖHO seferinin olduğu her hatta İETT de olurdu. Ancak bugün istemediği, kâr getirmeyen hatta çalışmıyor. İETT’nin yıldan yıla zayıflamasıyla eksik hatlara verilecek şoför bulmak zorlaştı. Kadir Topbaş döneminde İBB buna 'altın' bir çözüm buldu. “Yeni konforlu otobüsler geliyor” diye kampanyalar yapıldı. Hatta Erguvan rengi, yapılan oylamayla halk tarafından seçildi. Erguvan rengi yepyeni araçlar yollara çıktı. Ancak bu otobüsler İETT’ye ait değil. 2011'de Otobüs AŞ bünyesinde açılan ihalelerde hat kiralayan kişilere ya da şirketlere ait... Yani kontak kapatmak isterlerse kaparlar, yola çıkmazlar. Nitekim geçen yıl bu aylarda zarara uğradıkları için eylem yaptılar. Erguvanlar, yolcu ücretinin yüzde 30’unu alıyor. Bu yüzde 30’un yüzde üçlük kısmı Otobüs AŞ’ye, geri kalanı işletmeciye gidiyor. Ayrıca belediye, erguvan sahiplerine kilometre başına ücret veriyor. Böylece sabit bir bedel almış oluyorlar. SIRA METROBÜSTE
Seçimlerden sonra özelleştirme sırasının metrobüslere geleceği konuşuluyor. Önce bazı hatların, sonra tamamının İstanbul Otobüs AŞ’ye devredilmesine kesin gözüyle bakılıyor. TEMİZLİKÇİ, TAMİRCİ DİREKSİYONA GEÇTİ
İETT’nin peyderpey özelleştirilmesi sürecinde, her kurumda olduğu gibi ilk gözden çıkarılan çalışanlar oldu. Emeklilerin yerine yeni, donanımlı kadrolar almak yerine sözleşmeli personel tercih edildi. Geçmişte İETT’nin yaklaşık 9 bin kadrolu çalışanı vardı. Bugün sadece 2 bin 215’i kadrolu 4 bin 483 personel var. Kadrolu dışındakiler sözleşmeli personel ya da ‘kadroya alıyoruz’ vaadiyle İBB’de faaliyet gösteren İsfalt A.Ş.’ye kaydedilen çalışanlar. AYNI İŞE BEŞ FARKLI MAAŞ
Hepsi sekiz saat çalışıyor. Aynı işi yapıyorlar ama maaşları farklı. Yani aynı kurumda aynı işi yapan 4 bin 483 kişi beş farklı statüde sayılıyor, farklı maaşlar alıyor. İETT’de Hak-İş örgütlü. Başka sendika seçeneği yok.
GARAJLAR ELDEN ÇIKIYOR
İstanbul’un iki yakasında İETT’ye ait İkitelli, Anadolu (Kayışdağı), Ayazağa, Topkapı, Edirnekapı, Hasanpaşa, Kağıthane, Beykoz Şahinkaya, Sarıgazi garajları bulunuyor. Mecidiyeköy Şişli Garajı kalktı, AVM oldu. Anadolu garajında arazi boşaltılıyor. Yunus'taki yeni garaj alanı ve Şahinkaya’nın da seçimden sonra özelleşeceği belirtiliyor. Ayazağa'da Beydağı şirketi var. Beydağı, İETT’nin sarı otobüslerini çalıştırıyor. Çobançeşme de Vizyon Ulaşım’da. Ücretsiz olarak verildiği iddia ediliyor. Otobüs AŞ’nin erguvan rengi otobüslerini işletiyorlar.
NİTELİKLİ KADROLAR PASİF HALE GETİRİLDİ
Bir grup İETT çalışanıyla görüştük ve dönüşümü onların ağzından dinledik. Yaşadıkları baskı nedeniyle istekleri üzerine isimlerini kullanmıyoruz. Biri İETT’deki dönüşümü şöyle anlatıyor:
“Tüm ihtiyaçlar kadrolu personel tarafından karşılanıyordu. İETT bünyesinde döşemeci, tamirci, itfaiyeci, boyacı vs her ihtiyaç için personel vardı. Arıza yapan araçlar personel tarafından onarılıyordu. Önce güvenlik, özel şirketlere verildi. Sonra yavaş yavaş, uzman tamirciden, temizlikçiye kadar tüm kadrolular sürücü yapıldı. Bir kısmı başka kurumlara gönderildi. Müze Müdürlüğü’ne gönderilen bile var.” ‘DEMİR İSKELETTEN OTOBÜS YAPILIRDI’
Garajlardaki İETT’ye ait kurulu atölyeler de servis şirketlerine bırakılmış. Artık onarım İETT personeli tarafından yapılmıyor. Otobüsler parça garantili satın alınıyor. Şirketin garanti süresi dolunca, tamir işi taşeron firmalara veriliyor. Her şirkete bir garaj verilmiş. Masraf tabii çok daha fazla. İETT çalışanı şöyle anlatıyor:
“Topkapı garajında Hicret, Edirnekapı’da Mercedes, Kağıthane’de Akelsan tamir yapıyor… İETT’nin eski tamir ekibi yoktan var ediyordu. Gazi Mahallesi’nde yakılan bir otobüs o dönemin tamircilerine geldi. Demir bir iskeletten ibaret kalan otobüs sil baştan onarıldı, sefere hazır hale geldi. Minimum masrafla.”
‘100 LİRALIK İŞ 1500’E TAMAMLANDI’
“Ama dışarıdan gelen firmalar öyle değil. 100 liralık körüğe 1500 lira fatura kestiklerini gördüm. Bir boyama işi almışlardı. Yeşil otobüsleri sarıya boyasın diye bir firmaya ihale vermişler, 2 bin 700 liraya anlaşmışlar, sonunda otobüs başına 11 bin lira fiyat çıkarmışlar. ‘Göçüğünü düzelttik, şerit çektik…’ diye diye işin fiyatını yükseltmişler.
“Onarımdakiler taşeron çalışanı. Eğer taşeron firma çalışanına maaş yatırmazsa otobüsleri tamir etmiyorlar. Araçlar arızalı kalıyor.” ‘DAVA AÇILIRSA TEK BAŞINALAR’
Sözleşmeli şoförlerin sahipsiz kaldığına dikkat çekiliyor: “Aylık 2 bin 700 lira ücret alıyorlar. Kaza sonucu açılan davalarda ise İBB çalışanı sayılmıyorlar. Tazminat cezası alırlarsa tek başlarına ödemek zorundalar.” ‘KULLANMADIĞI OTOBÜSLERE KİRA ÖDEDİ’
İETT çalışanları çarpıcı iddialarda bulunuyorlar:
“İETT, Otobüs AŞ’den otobüs kiraladı. Araçlar sarıya boyatıldı. Ancak hiç kullanılmadı, garajda yattı. Kira ödendi ve sonra araçlar geri verildi. Araçlar Otobüs AŞ’yle çalışan Vizyon Ulaşım’ın üzerineydi. Kullanılmayan araçlara kira ödendi. Kim kazandı?” ‘EĞİTİM TOPLANTISINDA AK PARTİ PROPAGANDASI’
“Geçen günlerde İETT’de bir eğitim toplantısı yapıldı. Hatlar ve otobüslerle ilgili eğitim verildikten sonra katılan amir ve şefler ‘Biz tarafız. Ak Parti kaybederse işimizden oluruz. Gelen parti kendi adamlarını alır’ diye propaganda yaptı.
“İstanbul’daki çift katlı turist otobüslerini özel bir şirket işletiyor. Bu otobüsler ücretsiz olarak Edirnekapı Garajı’na çekiliyor. Burada yer kalmayınca İETT otobüsleri İkitelli’ye gidiyor.
“İETT, adliye, emniyet için otobüs tahsis ediyor. Ama kadrolu personel dururken, iş Akkurt firmasına veriliyor. Onlar da emekli şoförleri günlük iş için çağırıyor.”
YILDIRIM'IN VAADİ ULAŞIMA ZAM
İBB geçen yıldan bu yana halk otobüslerine yolcu başına 55 kuruş destek veriyor. Destek, Haziran ayına kadar sürecek. Binali Yıldırım, ÖHO işletmecileriyle toplantısında bu konuyu da gündeme getirdi: “Belediye size bilet başına destek veriyor. Bunu yeni baştan ele alacağız. Bu destek güncellenecek veya bilet parası güncellenecek” ifadelerini kullandı. Bilet fiyatlarında güncelleme zammın diğer adı. Binali Yıldırım’ın işletmecilere vaadi, seçimden sonra gelecek zam.
'İhtiyaç artıyor bütçe azalıyor'
İBB’nin CHP’li Meclis Üyesi Hakkı Sağlam: “İETT’de otobüs var ama kendi otobüslerine ücretsiz servis yaptırıyor. Halk istif vaziyette seyahat ediyor. Şoförler dinlenmiyor ya da eğitim ihtiyaçları karşılanmıyor. Özel araçların bakımları, denetimleri yapılmıyor. Kazalar bundan dolayı meydana geliyor. İETT nitelikli personeli Kadir Topbaş ve Mevlüt Uysal döneminde çıkardı. Bugün İETT’nin bütçesine bakıyoruz, İstanbul’un nüfusu artarken, ihtiyaçlar artarken, bütçesi azaltılıyor. İş yapamaz hale getiriyorlar. İETT itirazlarımıza rağmen yok edildi. Bu bir anlayış meselesi. Son 25 yılda İstanbul'da 230 milyar dolar para harcanmış. İstanbul’un hangi sorunu çözülmüş? Metro yatırımları tamamlanmamış. Son beş yılda 65 milyar harcadık, 26 kilometre metro yaptık. Hani Sayın Topbaş 80 kilometre metro yapacaktı? Halkımızın dikkatini çekmek isteriz, verdiği sözü tutamayan bir iktidarla karşı karşıyayız.”
Kamucu müdürün yerine Kavurmacılar’ın damadı
İETT’nin eski Genel Müdürü Mehmet Öztürk, özelleştirme karşıtlığıyla tanınıyordu. Hatta 2008’deki aylık koordinasyon toplantısında bu tavrını açıkça dile getirmişti. Şirketlerin kâr amaçlı çalıştıklarını, ancak ulaşımın insan odaklı bir hizmet olduğunu ifade eden Öztürk, şu bilgileri vermişti: “Benim şoförüm sabah 4’te iş alır. Onun gerisinde bakım-tamir personelim vardır. Onlar araçların bakımını yapar. Garajlarda geceleri hummalı bir çalışma vardır. Üç bin otobüsüm haftada bir dezenfekte edilir, her sabah yıkanarak servise verilir. İstanbul’da güneşi ilk karşılayan ve şehri harekete geçiren benim şoförlerimdir. Bu fedakarca çalışma olmasa, İstanbul’da hayat durur. Bu yüzden ulaşım bir kamu hizmetidir ve kamu eliyle yapılmalıdır.”
Öztürk, “Görevden alınacağını bilse bile özelleştirme belgesine imza atmayacağını” söylüyordu. Bu dönemde Hayri Baraçlı’nın adı yeni genel müdür olarak geçmeye başladı. 2009’da da görev değişikliği oldu. Özelleştirme sürecinin hayata geçmesi için Kadir Topbaş’ın isteği üzerine Baraçlı İETT Genel Müdürü yapıldı.
Topbaş ve Baraçlı’yı buluşturan nokta, Kavurmacılar Ailesi. Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı. Hayri Baraçlı da Kavurmacı Ailesi'nin damadı.
Aydınlık’a konuşan otobüs şoförlerinin iddialarından biri çift katlı turist otobüsleriyle ilgiliydi. Konu doğrudan Baraçlı ve Topbaş’a dayanıyor. Cumhuriyet'in geçen yıl yayımlanan haberine göre, Ömer Faruk Kavurmacı’nın amcası Said Kavurmacı’nın şirketi Gök Global Turizm AŞ tek başına girdiği ve aldığı ihaleyle bu hatta 10 yıl boyunca 13 otobüs kiralamıştı. İhale yapıldığı dönem İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı’ydı.
2013’te Baraçlı’nın ismi Savunma Sanayi Müsteşarı olarak geçti ancak görev değişikliği olmadı. Baraçlı 2014’te de İBB Genel Sekreteri oldu. Baraçlı halen bu görevi yürütüyor.
'Belediyede şirketleşmeyi bitireceğiz'
Vatan Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa İlker Yücel, dün Engelsiz Yaşam Derneği ile Gaziosmanpaşa Mevlana Mahallesi kentsel dönüşüm mağdurlarını ziyaret etti. Yücel hem dünkü hem de önceki temasları sırasında İstanbul'un ulaşımındaki sorunlara değindi.
İBB'de şirketleşme hedefinin, İETT'yi atıl hale getirdiğini söyleyen Yücel “Belediyenin kamu hizmeti kamu kurumlarıyla yapılır. Kamu kurumu, gelir gideri karşılamıyor diye kontak kapatmaz. Kamu kurumunda denetimler, eğitimler, planlı ve programlıdır. Ulaşım güvenliği sağlanır. Ulaşım otobüsün yollara çıkmasından ibaret değil. Bakımı, onarımı, temizliği, güvenliği... Arkasında büyük ve güvenilir bir ekip olmalı” diye konuştu.
İstanbul'un kara ulaşımında çok sayıda işletmeci olduğuna dikkat çeken Yücel “Ana özne kim belli değil. İETT mi? Otobüs AŞ mi? Anlaşılan İETT'yi geri plana atarak Otobüs AŞ'yi merkeze oturtmak istiyorlar. 150 yıllık kurum yerine 8 yıllık belediye iştiraki şirket! Bu kabul edilemez” dedi.
Vatan Partisi'nin belediyelerde şirketleşmeye son vereceğini vurgulayan Yücel “Milyonlarca lira geliri olan bir belediye, kentin hayat akışını sağlayan ulaşım görevini sırtından atamaz. İETT bir ayna bile onaramayacak, seferlere yetişemeyecek, söküğünü dikemeyecek hale getirilemez. Vatan Partisi'nin yönettiği belediyede kamu kurumları hakettikleri konumda olacak. Belediye hizmetinde sözleşmeli tek bir personel bile kalmayacak.”